30 Temmuz 2016 Cumartesi

VAROLMANIN DAYANILMAZ HAFİFLİĞİ



VAROLMANIN DAYANILMAZ HAFİFLİĞİ

(Nesnesitelna lehkost byti)

Milan Kundera

1984

Can Sanat Yyaınları

Çeviri: Fatih Özgüven

1. Basım - Ağustos 2015

334 sayfa


Bayıldım. Bayıldım.

Şahane bir kitap.

*

Tomas, Teraza ile tanışıncaya kadar pek çok kadınla sadece "erotik dostluk" kurmuş, hiçbiriyle ciddi bir ilişkiye girmemiş.

Karısından boşandıktan sonra özgürlüğü tatmış. Karısının her seferinde oğluyla görüşmesini engellemesi üzerine oğluyla bağını koparmış.

"Yeterli önlemleri almayı unuttuğu bir tek geceyle bağlı olduğu bu çocuğa neden öteki çocuklardan daha derin duygular besleyecekti ki?" sf.19

Bu nedenle kendi anne babası tarafından da dışlanmış.

Bu dışlanmışlık ve yalnızlıktan rahatsız değil.

Bir takım rastlantılar sonucu Tereza ile tanışıyor.

"Bir olay kendisini hazırlayan rastlantıların sayısı oranında önemli, anlamlı ve dikkate değer değil midir?" sf.59

Tereza da bir takım işaretler sonucu Tomas'ın hayatı için önemli bir adam olduğunu düşünüp bavulunu alarak onun yanına gidiyor.

Evlenip ömürlerinin sonuna kadar bir arada olacakları bir yaşam başlıyor onlar için.

Ancak bu sancılı bir süreç oluyor.

Tomas başka kadınlarla yatmaya devam ediyor. Tereza'yı seviyor ve esas kadın o. Ancak diğer kadınlardan da kopamıyor. Tereza'ya sevişmekle sevmenin farklı olduğunu, diğer kadınlarla arasında bir gönül bağı olmadığını anlatmaya çalışıyor.

"Bir kadınla sevişmek ve bir kadınla uyumak iki ayrı tutkudur, sadece farklı değil aynı zamanda da zıt tutkular. Aşk çiftleşme arzusunda (sonsuz sayıda kadına kadar uzanabilecek bir tutku) duyurmaz kendini, uykuyu paylaşma arzusunda duyurur (tek bir kadınla sınırlı olan bir arzu)." sf.23

"Platon'un Şölen'indeki ünlü efsane aklına geldi ansızın: Tanrı onları ortadan ikiye ayırıncaya kadar bütün insanlar hermafroditti, o zamandan beri bu yarılar birbirlerini arayarak dünyanın dört bir bucağında gezinip duruyorlar. Aşk kaybettiğimiz yarıyı özleyişimizdi işte." sf.257

ama Tereza bu duruma  anlam veremiyor. (DOĞAL OLARAK.)

Aşağı yukarı iki yüz kadınla yatan Tomas, kadınların çıplak ve sevişirkenki hallerini merak ediyor. 

Çıplak hallerini, cerrah olduğu için az çok kestirebiliyor. Ama yatakta hepsinin farklı olduğunu gözlemliyor. Onların o halini düşlemekse yanıltıcı ona göre.

"Düşleyebildiklerimiz herkesin başkaları gibi yaptığı şeyler, insanların ortak yanlarıdır ancak." sf.215

Tomas'ın saçında başka kadınlara ait apışarası kokusu duymak hoş değil elbette.

Tereza da daha sonra başka bir adamla yatmaya karar veriyor. Bu kolay bir karar olmuyor onun için. Ama Tomas gibi bunu sıradan göremiyor. Ruhunun kirlendiğini düşünüyor.

*

Tomas, her ne kadar pek çok kadınla birlikte olsa da kopamadığı kadın Sabina.

Tereza, fotoğrafçılık yaptığı dönemde Sabina ile de tanışıyor. Onun Tomas'ın metresi olduğunu bilerek üstelik.

*

Ülkelerindeki karışıklıklar sonucu köye yerleşen Tomas ve Tereza, burada nispeten sade ve sıradan bir hayat sürüyorlar.

Köpekleri Karenin'in ölümüyle roman son buluyor.

Karenin'in adı Tereza'nın Tomas'a giderken yanında taşıdığı Anne Karenin kitabından geliyor.

Tomas, arkadaşlık etsin diye Tereza'ya getiriyor bu köpeği.

Köpek ve Tereza birbirlerini çok seviyorlar. Kitabın son bölümü köpeğe ve köpeğin etrafında Tomas 
ile Tereza'nın ilişkisine ayrılmış.

"İnsan soyunun gerçek ahlaki sınavı, temel sınavı (iyice derinlere gömülmüş, gözlerden uzak sınavı) onun, merhametine bırakılmışlara davranışında gizlidir: Hayvanlara. sf.308

*

Sabina da yeni sevgilisi Franz ile yaşamaya başlıyor.

Franz da evli. Karısına aşık olsa da karısı aynı duyguları paylaşmıyor onunla. Karısı ve kızı, Franz'ı pek umursamıyor.

Sabina ile ilişkisini bir süre saklayan Franz, daha sonra itiraf ediyor. Ama karısı buna pek de üzülmüyor.

Hatta Franz öldüğünde cenaze işleriyle meşgul olurken "Bir kocanın cenazesi karısının gerçek düğünüdür!" diye düşünüyor. sf.294

*

Bu karakterlerin geçmişlerine, içine doğdukları ailelere de değiniliyor romanda. Bizi biz yapan özelliklerde bu durum çok etkili.

İnsan ilişkileri, bunda rastlantıların ve işaretlerin önemi, karar alma süreçlerimiz gibi konuları da tartışıyor yazar roman içinde.

"Sadece bir tek hayat yaşadığımız için bu hayatı öncekilerle karşılaştıramaz ya da kusurlarımızı gelecekteki hayatlarımızda gideremeyiz; bu nedenle de ne istediğimizi bilemeyiz."sf.16

"Olaylar nasıl gelişirse öyle yaşıyoruz,önceden uyarılmaksızın, rolünü ezberlemeden sahneye çıkan bir tiyatro oyuncusu gibi." sf.16

*

Arka planda Sovyetler, Çekoslovakya'yı işgal ediyor. Bu ortam hakkında da çeşitli değerlendirmeler yer alıyor.

Cerrah olan Tomas, siyasi görüşleri nedeniyle işini yapamaz hale geliyor ve camcılık yaparak para kazanmaya çalışıyor.

Doktorluk değil de camcılık yapıyor olmak onu rahatsız etmiyor. Tereza, doktorluğun Tomas'ın misyonu olduğunu sanırken Tomas ona:

"Misyon dediğin sersemce bir şey Tereza. Misyonum yok benim. Kimsenin yok. Özgür olduğunu, bütün misyonlardan arınmış olduğunu fark etmen o kadar büyük bir ferahlama ki!" sf.333 diyor.

"Milli birlik ve beraberliğe en çok ihtiyaç duyulan günler"de olmalarına rağmen;

"Her birine anayurtlarının adı söylendiğinde akıllarına ne geldiği sorulsa, verecekleri cevaplar o kadar farklı olurdu ki birlik diye bir şey söz konusu bile olamazdı." sf.108

Ülkeyi o hale getirenlerin "kandırıldık" diyerek kendilerini savunmaya kalkmalarına şöyle tepki veriyor Tomas:

"Derken herkes komünistlere bağırmaya başladı: Ülkemizin başına gelenlerden (yoksullaşmış, çoraklaşmıştı ülke), onun özgürlüğünü kaybetmesinden (Rusların eline düşmüştür), adalet önünde işlenen suçlardan sizler sorumlusunuz.

Suçlananlar cevap verdi: Bilemedik! Aldatıldık! Bizler gerçekten inananlardık! Yüreklerimizin derinliklerinde bizler masumuz!

Sonunda tartışma gelip tek soruya dayandı: Gerçekten bilememişler miydi, yoksa öyleymiş gibi mi yapıyorlardı yalnızca?

(...)

Tomas, komünistlerin kalbimiz temiz diye bağırarak kendilerini savunduklarını duydukça kendi kendine 'Sizin bilmemeniz sonucu bu ülke özgürlüğünü kaybetti, daha da yüzyıllarca kazanamayacak belki, hala kalkmış kendinizi suçlu bulmadığınızı nasıl söyleyebilirsiniz?' diyordu. 'Yaptıklarınızı görmeye nasıl dayanıyorsunuz? Nasıl oluyor da dehşete kapılmıyorsunuz? Görecek gözünüz yok mu?Gözünüz olsaydı, gözünüzü kör eder, Tebai'den çıkar giderdiniz!"


Ayrıca;

"Terörle yönetilen bir toplumda, hiçbir ifade ciddiye alınamaz. Hepsi güdümlü,zorlamadır ve bunları görmezlikten gelmek her dürüst kişinin görevidir." sf.194

"Ne yaptıklarını bilmeyen insanları cezalandırmak barbarca bir şey." sf.236

Bu değerlendirmeler Temmuz 2016 Türkiye'si için çok tanıdık geliyor.


5 yorum:

  1. Okuyunca içten bi vaay bee dedim :)

    YanıtlaSil
  2. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil
  3. yorumum kayboldu galiba neyse tekrar gireyim :P
    yazar olmak böyle bir şey galiba, belli bir zamanda belli bir durumu eleştirirken bile ister istemez geleceğe işaret etmek. son kısımdaki alıntıları okurken istedemezden müstehzi bir ifade takındım ne yalan söyleyeyim. uzun zamandır aklımdaydı okumak ama erteleyip duruyordum, bu postun üzerine okurum artık :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. :)
      Yazar geleceğe mi işaret ediyor yoksa aynı olaylar dünyanın farklı bölgelerinde sık sık tekrarlanıyor, o yüzden mi böyle, bilemiyorum.
      Okunacak kitaplar listenizde öne almanızı tavsiye ederim.

      Sil