31 Temmuz 2022 Pazar

OSMANLI TARİHİ (1566 - 1789)



OSMANLI TARİHİ

(1566 - 1789)

Dr. Ahmet Önal

Prof.Dr. Mehmet Öz

Prof. Dr. Erhan Afyoncu

Dr. Uğur Demir

Açıköğretim Yayınları

2021

203 sayfa


Açıköğretim'de Tarih bölümü okuyorum. Ders kitaplarımı özet geçeceğim buraya. 

*

Osmanlı Tarihi'nin önce 1300-1566 arasındaki dönemini anlatan kitabını okumuştum. 

Bkz: Osmanlı Tarihi (1300-1566)

Orada ilk on padişah anlatılıyordu. Burada da 28.padişaha (III.Selim) kadar. I.Ahmed'e (1603-1617) kadar babadan oğula geçen padişahlık I.Ahmed ile beraber kardeş katlinin son bulmasıyla artık kardeşe, yeğene, amcaya, amca oğluna geçiyor. 

Ancak bu kitabı pek sevmedim. Çünkü sıralamasını beğenmedim. İlk kitapta ne güzel padişah padişah ilerliyorduk. Burada olay ve konu bazlı ilerliyor bölümler. 

Hikaye gibi anlatım hobi olarak tarih okuyan benim için eğlenceli ama bazı ifadeleri yakışıksız/sokak ağzı buldum.

*

Padişahlar:

1) OSMAN BEY (1258 - 1324)

2) ORHAN BEY (1324 - 1359)

3) I.MURAD (1359 - 1389)

4) I.BAYEZİD (Yıldırım Bayezid) (1389 - 1403)

5) I.MEHMED (1413 - 1421)

6) II.MURAD (1421-1444) (1446 - 1451)

7) II.MEHMED (Fatih Sultan Mehmed) (1444 - 1446) (1451 - 1481)

8) II. BAYEZİD (1481 - 1512)

9) I.SELİM (Yavuz Sultan Selim) (1512 - 1520)

10) I.SÜLEYMAN (Kanuni Sultan Süleyman) (1520 - 1566)

11) II.SELİM (1566-1574)

12) III. MURAD (1574 - 1595)

13) III.MEHMED (1595 - 1603)

14) I.AHMED (1603-1617)

15) I.MUSTAFA (1617-1618, 1622-1623)

16) II.OSMAN (Genç Osman) (1618-1622)

17) IV.MURAD (1623-1640)

18) İBRAHİM (1640-1648)

19) IV.MEHMED (1648-1687) 

20) II.SÜLEYMAN (1687-1691)

21) II.AHMED (1691-1695)

22) II.MUSTAFA (1695-1703)

23) III.AHMED (1703-1730)

24) I.MAHMUD (1730-1754)

25) III.OSMAN (1754-1757)

26) III.MUSTAFA (1757-1774)

27) I.ABDÜLHAMİD (1774-1789)

28) III.SELİM (1789-1807)

*

11) II. SELİM (1566-1574)

Babası: KANUNİ SULTAN SÜLEYMAN

Annesi: HÜRREM SULTAN


Veziriazam Sokollu Mehmed Paşa, II.Selim'in damadı. Sokollu, padişahı devlet işlerinden uzak tuttu. Padişah genelde av ve eğlence ile ilgilendi. 

*

Ulyanoğlu (Mir Ali ibn Ulyan) Seferi:1567. Bağdat - Basra yolu Osmanlı kontrolüne alındı.

Bahşiş İsyanı: 1566. II.Selim, hazinede yeteri kadar para olmaması nedeniyle cülus bahşişi vermek istemedi. II.Selim, Halkalı Sarayı'ndan İstanbul'a doğru ilerlerken Şehzade Cami önünde yeniçeriler yolu kapattı. Padişah, Sokollu'nun tavsiyesiyle askere bahşişlerinin dağıtılacağını söyledi ve kargaşa sona erdi. 

Don-Volga Kanalı Projesi: Osmanlı, 1563'te Don ve Volga nehirlerini bir kanalla birleştirip Astrahan'ı (Ejderhan) fethetme kararı almıştı ama Malta ve Zigetvar seferlerinden ötürü bu harekat gerçekleşmedi. Veziriazam Sokollu Mehmed Paşa, Orta Asya müslümanlarının 1567'deki yardım talebi karşısında projeyi yeniden ortaya sürdü. Böylece Moskova Knezliğinin büyümesi engellenecek, Orta Asya müslümanları ile irtibat kurulacak, Hazar Denizi'ne ulaşılıp İran kuzeyden sıkıştırılacaktı. 1568'de çalışmalar başladı, ancak kış nedeniyle geri çekildi. Kırım Hanının yeterli desteği vermemesi ve mühimmatın infilak etmesi nedeniyle projeden vazgeçildi. Astrahan fethedilemedi. Ama yine de Rus Çarı IV.İVAN (KORKUNÇİVAN)   sulh talep etti. Barış kabul edildi. 

Kıbrıs'ın Fethi: 1571: Akdeniz'e hakim olmak için Kıbrıs fethedildi. Çok sayıda Türk, Anadolu'dan getirilerek buraya yerleştirildi. 

İNEBAHTI SAVAŞI:7 Ekim 1571: Haçlı ittifakı kuruldu. Papalık, İspanya, Venedik katıldı. Fransa'ya ilk kapitülasyon verildi. 1569. Bu yüzden Fransa, İnebahtı'daki Haçlı donanmasına katılmadı.  Osmanlı donanmasının büyük kısmı yok edildi. Yenilmez denilen Türk yenilmiş, Osmanlı'nın yenilmezlik efsanesi bitmişti. 

Donkişot'un yazarı Cervantes de İnebahtı Savaşı sırasında yaralanmış ve sol elini kaybetmişti. 

Sokollu Mehmed Paşa, Venedik elçisine: "Sizden bir krallık yer almakla, bir kolunuzu kesmiş olduk. Siz ise donanmamızı mağlup etmekle sakalımızı tıraş ettiniz. Kesilmiş bir kol yerine gelmez, ama tıraş edilmiş sakal evvelkinden daha gür çıkar." dedi. Yeniden Osmanlı donanması inşa edildi. 

Tunus'un Fethi: 1574:  İspanya kralı II.FELİPE'nin Tunus'u işgal etmesi üzerine Tunus fethedildi ve Osmanlı eyaleti olarak teşkilatlandırıldı. 

*

Lehistan Osmanlı hakimiyetinde. Lehistan'da kraliyetin simgesel bir anlamı var, asıl güç asillerin (sızlata)  elinde. Osmanlı, Lehistan'ı Avusturya ve Rusya'ya karşı tampon bölge olarak görüyor. Lehistan tahtı boş kalınca Avusturya ve Rusya da boş kalan tahta gözlerini diktiler. 1572. Fransa'nın adayı HENRİ DE VALOİS, Sokollu Mehmed Paşa'nın da desteğiyle Lehistan kralı seçildi. Henri'nin 1574'te Fransa tahtına geçmesi ile Lehistan yine başsız kaldı. Sokollu, Erdel voyvodası STEFAN BATHORİ'yi kral seçtirdi. Ölümü ile yeniden taht mücadelesi başladı. Bazı leh asilleri Avusturya arşidükü MAKSİMİLYAN'ı, başka bir grup ise İsveç hanedanından SİGİSMUND VASA'yı kral ilan etti. Osmanlı Sigismund'dan yana oldu.

*

Portekizlilere karşı yardım isteyen Açe Sultanına yardım etti. II.Selim'in Açe sultanına gönderdiği hutbe sureti, 20.yy başlarına kadar Açe camilerinde okundu, sonra Hollandalılar tarafından yasaklandı. 


12- III. MURAD (1574 - 1595)

Babası: II.SELİM

Annesi NURBANU SULTAN

Eşi: SAFİYE SULTAN.


VADİÜSSEYL (KASRÜLKEBİR) SAVAŞI'nda Portekizlilerin mağlup edilmesiyle Fas Osmanlı himayesine girdi. 1578. 

Osmanlı-Safevi Savaşı (1578-1590): Safevi şahı ŞAH TAHMASB'ın 1576'da ölümü ile yerine II.İSMAİL çıktı. Onun da 1577'de ölümü ile taht mücadelesi başladı. Osmanlı bu karışıklıktan yararlanmak istedi. İran ordusu mağlup edildi. Gürcistan kapıları Osmanlılar'a açıldı. 

Sokollu Mehmed Paşa bu dönemde öldü. 

İran tahtına 1587'de I.ABBAS geçti. 

1590'da imzalanan FERHAD PAŞA ANTLAŞMASI ile İran, Osmanlı üstünlüğünü tanıdı. 

Sokollu Mehmed Paşa'nın Ölümü:1579: Muhaliflerin telkinleriyle Sokollu Mehmed Paşa'nın otoritesi zayıfladı. III. Murad devrine kadar padişahlar nadiren yazlı emirler verirken bu dönemde veziriazamın devre dışı bırakılması için bu usul aşırı derecede yaygınlaştı.Sokollu'yu bir gün divanına gelen bir derviş, arzuhal verecekmiş gibi yapıp koynundan bir hançer çıkararak öldürdü. İdam edilmiş Hamzavi şeyhi Hamza Balı'nın intikamı için olduğu söylenir. Bazı tarihçiler Sokollu'nun ölümünü Osmanlı'nın Duraklama Dönemine giriş olarak nakleder. Sokollu'dan sonra bazıları tekraren on defa veziriazam değişikliği yaşandı.

*

İngiltere, İspanya'ya karşı Osmanlı'dan yardım istedi. 1579. Kraliçe ELIZABETH 'in sadık dostluk sözü vermesi üzerine III.Murad, bütün İngiliz tüccarların Osmanlı topraklarında aracısız bir şekilde ticaret yapmalarını sağlayacak kapitülasyonu tasdik etti. 1580. 

Fransa'yı yanında tutmak için verilen kapitülasyon 1581'de yenilendi.

İspanya kralı II.FELİPE, İngiltere'yi istila etmeye hazırlanıyordu. Kraliçe Elizabeth, Avrupa'da İspanyol aleyhtarlarını bir araya toplamaya uğraşıyordu. Kraliçe Elizabeth, İspanya'ya karşı Osmanlı'dan yardım istedi. III.Murad, İran harbini gerekçe göstererek yardımın ancak zamanı gelince yapılacağını söyledi. 

İngiliz elçilerinin İngiliz düşmanı olarak nitelendirdikleri Siyavuş Paşa'nın yerine veziriazamlığa Koca Sinan Paşa tayin edildi. 1589.

Fransa Kralı III.HENRİ'nin 1589'da suikaste kurban gitmesi üzerine yerine IV.HENRİ geçti. IV.Henri'nin Hugenot olmasından dolayı ülkesindeki katolikler ayaklandı. Fırsattan istifade eden II.FELİPE, Fransa'yı istilaya girişti. Bunun üzerine Osmanlı İspanya üzerine donanma hazırlığına başladı. Ancak ekonomik sıkıntılar ve 1593'teki Avrupa savaşları nedeniyle teşebbüs yarım kaldı. 

*

Osmanlılar bugünkü Kenya topraklarına girmeye çalıştı. Osmanlı askerleri, yamyam Zimba kabilesi tarafından Mombasa'da şehit edildi. 

*

Yemen'de Osmanlı hakimiyeti pekişti. Hasan Paşa'nın 1580-1604 yılları arasındaki yaklaşık yirmi beş yıllık idaresi ile Yemen gerçek anlamda Osmanlı toprağı oldu. 

*

Şehzade Mehmed'in Sünnet Şenliği: 1582. Atmeydanı'nda. III.Murad eğlencelere bizzat katılmadı. Yerine veziriazam Koca Sinan Paşa'yı tayin etti ve kendisi İbrahim Paşa Sarayı'ndan izledi. Bu sünnet düğününde gösterileri beğenilen oyuncuların kanuna aykırı olarak Yeniçeri Ocağı'na alınmalarını Osmanlı'da bozulmanın başlangıcı kabul edenler var. Yeniçerilerle sipahiler arasında kavga çıkması ile III.Murad düğünün 52.günü Topkapı Sarayı'na döndü ve şenlikler sona erdi.

Sipahi-Yeniçeri Çatışması: 1582: Osmanlı tarihinde ilk defa büyük boyutta yeniçeri-sipahi kavgası Şehzade Mehmed'in sünnet düğününde yaşandı. Şenlikler sırasında İstanbul subaşısı olan Tanrıbilmez Ahmed Çavuş, yanına birkaç yeniçeri alıp sipahi odalarını teftişe çıktı ve sipahileri cezalandırdı. Sipahiler ve yeniçeriler arasında kavga çıktı. (Açıköğretim kitabında bu kavganın sebebi açıklanmıyor, ama şöyle bir bilgi var, hayat kadını ile basma meselesi imiş:

Bkz: Hayat kadınları ile basılan sipahiler

Padişahın karşısında, eğlenceler devam ederken Atmeydanı'nda yeniçeri-sipahi kavgası devam etti. Yeniçeriler ile kapıkulu sipahileri ilk defa karşı karşıya gelmiş oldular. 

*

Dürzi Emiri Maanoğlu Korkmaz'ın isyanını bastıran vezir İbrahim Paşa, 1585'te İstanbul'a döndü. Beraberinde getirdiği taht, Osmanlı saltanatının sonuna kadar merasimlerde padişahlar tarafından kullanıldı. 

*

Beylerbeyi Vakası: 1589. Paranın ayarının düşürülmesi maaşlı askerleri yani kapıkulu askerlerini zor durumda bıraktı, esnaf bu paralarla alışveriş yapmak istemedi. Bunun üzerine Topkapı Sarayı önünde toplandılar. Hatta daha önce görülmemiş şekilde sarayın iç ve dış avlusunu işgal edip Divanı Hümayun'u bastılar. Sorumlu gördükleri Rumeli Beylerbeyi Mehmed Paşa ile başdefterdar Mahmud Paşa'nın kellesini istediler. Devlet ileri gelenlerinin tavsiyesiyle kelleler verildi. 

Sapanca-İzmit Kanalı Projesi: Kanuni döneminde düşünülmüştü. Savaşlardan olmadı. Koca Sinan Paşa, İspanya'ya karşı büyük bir donanma oluşturulması hazırlıkları sürerken, gemi yapımında kullanılacak kerestenin hızla İzmit Körfezi'ne indirilmesini sağlamak için kanal projesini tekrar ele aldı. 1591. Ancak Sinan Paşa'nın rakipleri halka külfet ve donanma hazırlıklarını aksatacağı iddiasıyla III.Murad'ın kanal teşebbüsünden vazgeçmesini sağladılar. 

Ferhad Paşa'ya Karşı İsyan: 1592: Erzurum halkı, şehirdeki yeniçerilerin zulmettikleri iddiasıyla İstanbul'a şikayet ettiler. Yeniçeriler de Erzurum halkından şikayetçi oldu. Yeniçeriler, Erzurum'dan şikayete gelenleri cezalandırmadığı ve hatta Erzurum halkını kışkırttığı gerekçesiyle veziriazam Ferhad Paşa'ya saldıracakken ağalar vazgeçirdi. Ocak halkı o gün çorba içmeyerek huzursuzluklarını belli ettiler. Yeniçeri ağası Anadolu beylerbeyliğine atanarak saraydan uzaklaştırıldı. Ferhad Paşa azledildi ve sürgün edildi. Yeni veziriazam Siyavuş Paşa oldu.  

Maaş İsyanı: 1593: Kapıkullarına üç aylık maaşları mutat olarak verildi. Ama kapıkulu sipahilerine hazinedeki sıkıntı nedeniyle bir kısım maaşları verildi. Bu haksızlığın sorumlusu olarak veziriazam Siyavuş Paşa, defterdar Seyyid Emir Mehmed Efendi ve haremde büyük nüfuza sahip Canfeda Hatun'un kellelerini istediler. III.Murad, hazineden sipahilere para dağıttı ama bu sipahilerin cesaretini artırdı. Arbede çıktı, dağıldılar. Veziriazam Siyavuş Paşa azledildi, yerine Koca Sinan Paşa tayin edildi. Gerek bu gerek önceki vezirliğinde kapıkullarının Divan'ı basmaları nedeniyle Siyavuş Paşa uğursuz kabul edildi ve bir daha veziriazamlığa getirilmedi. 

Osmanlı-Avusturya İlişkileri: Avusturya Habsburg sarayı ile Osmanlı arasında barış anlaşmaları ile uzak durdukları büyük savaş, sınırlarda küçük savaşlara dönüştü. Sokollu Mehmed Paşa'nın Erdel kayseri II.MAKSİMİLYAN'ın elçisine sözü: "Sayın elçi, antlaşmalar ancak onlara riayet etmek isteyenin iradesi ile hayat bulan ruhsuz bedenler gibidir." Avusturya ile harp düşünülmüyor, sulhün devamı isteniyordu. Ancak Bosna beylerbeyi Telli Hasan Paşa, Avusturya kalelerine taarruz edince ilişkiler gerginleşti. Telli Hasan Paşa, 1593'te Avusturya ordusu ile karşılaştı. Osmanlı ordusu mağlup oldu. Telli Hasan Paşa'nın yanında Kanuni'nin kızı Mihrimah Sultan'ın iki oğlu da bulunuyordu. Kanuni'nin torunlarının şehit olması nedeniyle 1593'e BOZGUN YILI adlı verildi. 

Osmanlı-Avusturya Savaşları (1593-1606): Avusturyalılar tarafından "Uzun Türk Savaşları", "Uzun Savaşlar", "15 Yıl Harpleri" (ilk çatışma 1591'de diye) olarak adlandırılır. Sınır çatışmaları yüzünden başladı. 


13- III.MEHMED (1595 - 1603)

Babası: III.MURAD

Annesi SAFİYE SULTAN

Oğulları: 

Mustafa (I)

Ahmed (I)


Sancakta yetişmiş son şehzade. Celali isyanları, kapıkulu sipahilerinin ayaklanmaları, şehzadelerin yaşının ufak olması ve Avusturya ile süren savaş yüzünden bir daha sancağa şehzade gönderilmedi.

Tahta geçerken 19 erkek kardeşini öldürttü.

Bir süre sonra kendi oğulları SÜLEYMAN, SELİM VE CİHANGİR'i kaybetti.

Oğlu MAHMUD'u isyan hazırlığında olduğu gerekçesiyle öldürttü. 1603. Birkaç ay sonra da kendisi vefat etti. 

Geride oğulları AHMED ve MUSTAFA kaldı.


Büyük Buhran Dönemi (1593-1623) Buhran sebepleri:

-Nüfus artışı: Nüfus artışı yüzünden topraksız kalan köylüler askeri mesleklere ve medreselere akın etti, deletin dengesi alt-üst oldu. 

-Askeri sistemde değişim: Kanuni dönemindeki şehzade Bayezid isyanından sonra İstanbul'un dışındaki şehirlere de asayişi sağlamak için yeniçeriler yerleştirildi. Yeniçerilerin imtiyazlarından faydalanmak isteyen insanlar, askeri zümrelere akın etti.

-Osmanlı tarihinde daha önce yaşanmamış uzun süreli iki savaş: İran Safevi Savaşı 1578-1590 ve Avusturya ile savaş 1593-1606.

-Avrupa'daki askeri sistemlerde değişim yaşandı. Osmanlı'nın tımarlı sipahilerinin yetersiz kaldığı anlaşıldı. 

-Celali isyanları: Anadolu'yu yangın yerine çevirdi. 

-Mali buhran: Amerika'dan Avrupa'ya akan altın ve gümüş, ekonomik dengeleri bozdu. 

*

Maaş isyanı: 1595. Cülus bahşişi tam verilmemesi nedeniyle. Bastırıldı.

HAÇOVA MEYDAN MUHAREBESİ: 1596: Osmanlı-Avusturya Savaşları (1593-1606) sürerken tahta çıkan III.Mehmed, mağlubiyet haberini aldı. Veziriazam Sinan Paşa'nın Kanuni gibi ordunun başında sefere çıkması tavsiyesiyle Avusturya üzerine sefere çıktı. Osmanlı ve Avusturya orduları Haçova'da karşı karşıya geldi. Osmanlı ordusu 1526'daki Mohaç Muharebesi'nden 70 yıl sonra ilk defa bir meydan savaşına çıkıyordu. Türk askeri devamlı kaçan düşman askeri yüzünden meydan savaşındaki ustalığını yitirmiş, kale kuşatmasında ustalaşmıştı. Avusturya ordusu sultanın bulunduğu merkeze saldırdı, eşyaları ve hazineyi yağmaladı. Osmanlı hademe güruhu aşçılar, katırcılar, seyisler kazma, kürek, kepçe ellerine ne geçtiyse saldırdı. Padişah, Hoca Sadeddin Efendi'nin tavsiyesiyle kaçmadı. Ordu tekrar kendine geldi. Kazandı. Tarihçilere göre Mohaç ve Çaldıran'dan daha üstün olan bu savaş, Osmanlı ordusunun gücü sayesinde değil Avusturya ordusunun disiplinsizliği yüzünden kazanıldı. Sonra da kaleler kazanıldı, kaybedildi...

Kira Kadının Katli: 1600. Maaşlarını ayarı düşürülmüş akçe ile alan sipahiler isyan etti. İsyanın bir diğer sebebi Harem ile vezirler arasındaki nüfuz mücadelesi idi. Veziriazam İbrahim Paşa ve Sadaret kaymakamı Halil Paşa, kayınvalideleri Safiye Sultanın gücünü kırmak için sipahileri kışkırttı. Safiye Sultan, oğlu III.Mehmedin hizmet defterlerini kendisine tahsis etmesini sağlamış, daha sonra bu geliri kethüdası ve danışmanı olan Yahudi Kira Kadına (Esperanzo Malchi) vermişti. Halbuki bu defterlerin sipahiler arasında dağıtılması gerekliydi. Sipahiler şeyhülislamdan fetva alıp Kira Kadını öldürdüler. Kira Kadının elli milyon akçesi Devlet hazinesine aktarıldı.

Asiler saraya arzuhal gönderip Yahudilerin değerli elbise giymemeleri, kızıl şapka takmaları, paranın durumunun eskiye çevrilmesini istediler. Bir daha devlet işlerine karışmamaları şartıyla kabul edildi. 

III.Mehmed'e Karşı İsyan: 1601: Sipahiler, valide Safiye Sultanın arkasında bulunan kişilerin devleti yönettiğini söyleyerek kellelerini istediler. Sipahiler, ya sultanı hükümdarları olarak benimseyeceklerini ya da ocak kanunları gereği kendisini sarayın bir köşesine hapsedeceklerini söylediler. Cigalizade Sinan Paşanın arabuluculuğu ile sakinleştiler.

Yeniçeri-Sipahi Savaşı: 1603. Sipahiler, devletin vahim durumundan ve devlet adamlarının basiretsizliğinden yakınıp ayak divanında bunu padişaha ilettiler. İki ağanın idamıyla dağıldılar. Tarihçiler bu durumu neredeyse padişah değişikliği olacaktı diye değerlendirir.

Celali İsyanları: 1596-1610: Yeni askeri sistem gereği tımarlı sipahiler azaltıldı. Tüfekli piyadeler (sekban) artırıldı. Avusturya harpleri (1593-1606) sırasında, piyade asker ihtiyacı Anadolu'daki işsiz gençlerden karşılandı. İşsiz kalan tımarlı sipahiler ve savaş bitince işsiz kalan sekbanlar eşkıyalığa başladı. KUYUCU MURAD PAŞA, isyanları bastırmak için büyük şiddet uyguladı, binlerce insanı Celali oldukları gerekçesiyle idam etti. Tımarları iade edildiğinde veya orduda istihdam edildiklerinde Celalilerin çoğu devletin yanına geçti. Esas dertleri devletin memurları olmak ve devleti yönetmekti. Celali liderlerinin çoğu devlete karşı toprak iddiasında olmadığından devlet görevlisi oldular. Bunu acizlik olarak değerlendiren de var, devletin kudreti olarak gören de. Osmanlı yönetimi, eşkıyaları affederek devlet kademelerinde görevlendirmiş, böylece kenardaki kuvvetlerin erimesini sağlamıştır. Celali isyanları nedeniyle Anadolu halkı büyük kitleler halinde yerlerini terk etti. 1603-1610 Bu döneme BÜYÜK KAÇGUN veya BÜYÜK FİRAR dendi. 

Yeni Camii: III.Murad'ın eşi Safiye Sultan, sur içinde kendi adına külliye yaptırmak istemiş ve külliyeye yer açmak için bugünkü külliye civarında yaşayan Yahudiler İstanbul'un başka yerlerine nakledilmişlerdi. Külliyenin inşasına III.Mehmed zamanında 1597'de başlandı. İnşaat sürerken Safiye Sultan, yeni padişah I.Ahmed tarafından Eski Saray'a gönderilmiş, inşaat durmuştu. IV.Mehmed'in annesi Hatice Turhan Sultan 1661'de inşaatı tekrar başlattı. 1663'te, IV.Mehmed döneminde tamamlandı. 


14- I.AHMED (1603-1617)

Babası: III.MEHMED

Annesi: HANDAN SULTAN.

Eşi KÖSEM SULTAN

Oğulları:

Osman (II.Osman - Genç Osman)

Murad (IV.Murad)

İbrahim (I.İbrahim)

Süleyman (II.Süleyman)

Bayezid

Kasım 


Kanuni döneminde Şehzade Bayezid'in isyan etmesinden sonra sancaklara sadece padişahın en büyük oğlu gönderilmeye başlanmıştı. II.Selim'in oğlu III.Murad ve III.Murad'ın oğlu III.Mehmed, Manisa'da sancak beyi olarak görev yaptılar. Ağabeyleri sancakta iken diğer şehzadeler, Topkapı Sarayı'nda denetim altında tutuluyorlardı ve çocukları olmasına izin verilmiyordu. Ancak Celali isyanları, kapıkulu sipahilerinin ayaklanmaları, şehzadelerin yaşının ufak olması ve Avusturya ile süren savaş yüzünden ilk defa III.Mehmed döneminde en büyük şehzade de sancağa gönderilememişti.

Sancağa çıkmamış ilk padişah.

Kardeş Katlinin Sona Erişi: I.Ahmed, tahta çıktığında geride hanedanın tek erkek mensubu kardeşi MUSTAFA idi. İlk defa bir padişah, çocuğu olmadan tahta çıkmıştı. Şehzade Mustafa'nın öldürülmesi ve padişahın kısır çıkması durumunda hanedan sona erebilirdi. Bu yüzden yeni padişah, kardeşinin yaşamasına izin vermek zorunda kaldı. I.Ahmed, oğulları dünyaya geldikten sonra kardeşini öldürmek istediyse de devlet adamları buna izin vermedi. 

ZİTVATOROK ANTLAŞMASI: 1606.  Osmanlı-Avusturya Savaşları (1593-1606) sürecinde 1596'da Haçova Meydan Muharebesi kazanıldı. Savaş devam ediyordu. Osmanlı ve Avusturya arasında bir yandan da barış görüşmeleri oluyordu. Nihayet Zitvatorok Antlaşması ile savaşa son verildi. Avusturya, hakimiyeti altındaki Macar toprakları için verdiği vergiyi son defa verecek ve yazışmalarda kayser unvanı ile Osmanlı padişahına denk sayılacak. Osmanlı yine de kayser unvanını yazışmalarda kullanmadı. Osmanlı diplomasisi, yazışmalarda kayser/çar yerine içi boş birer kavram olan "Romai Csaszar", "Romayi Çasar" veya "İmperratör Romanorum" unvanlarını tercih etti. 

1615'de Prag'da ve 1616'da Viyana'da barış antlaşmaları yeniden düzenlendi. Avusturya'nın isteği ile Cizvitlere Osmanlı'da dinlerini serbestçe icra etme hakkı tanındı.

Cizvitler: Cizvit tarikatı, Katolikliği bütün insanlığa yaymak amacında bir tarikat. Ignatius von Loyola tarafından 1534'te "İsa Cemiyeti" adıyla kuruldu. Papa III.Paul tarafından 1540'da resmiyet kazandı. 17. yüzyılın ilk yıllarından itibaren Osmanlı topraklarında boy göstermeye başladı. 1603'te Galata'daki San Benedikt Kilisesine yerleştiler. İstanbul Rum Ortodoks kilisesini ele geçirip tekrar Roma kilisesi ile birleştirmeyi amaçladılar. Bunun için Galata'daki kilisede genç Rumlara ve Ermenilere bedelsiz eğitim veren bir okul açıldı. Diğer amaçları ise Kudüs'e yerleşmekti. Hz.İsa'nın gömülü olduğuna inanılan Kutsal Mezar'ın bekçiliğini üstlenen başka bir Katolik tarikatı olan Fransiskenler'i saf dışı bırakmak istediler. Katolik olan Venedik, Fransiskenlerin yanındaydı. Venedik elçileri (balyos) Osmanlı'dan cizvitlerin uzaklaştırılmasını istiyordu. Katolikliğin kalesi ve "kilisenin büyük kızı" olarak tanınan Fransa, Cizvit tarikatını Osmanlı coğrafyasında etkinleştirmeye çalıştı. Fransa elçisi SALIGNAC, ilk defa 1609'da Osmanlı'ya düşman olmak ve karışıklık çıkarmak suçlamasıyla I.Ahmed'in emriyle tutuklanan Cizvitler'i, gecelik elbisesini bile değiştirmeden Veziriazam Kuyucu Murad Paşa'nın huzuruna koşup serbest bıraktırdı. Avusturya da Cizvitlere sahip çıktı. Reformla birlikte Katolik dünyasından kopan İngiltere ile Hollanda cizvitlere düşmandı. 

Osmanlı-İran Savaşları: 20 Kasım 1612'de Osmanlı ve İran arasında antlaşma imzalandı. NASUHPAŞA ANTLAŞMASI. Osmanlılar, ŞAH ABBAS'ın yıllık 200 yük ipek ödemesi koşuluyla savaşta ele geçirdiği yerlerdeki hakimiyetini tanıdı, 1555'deki sınırlara çekildiler. İran'ın 1615'te antlaşma şartlarına uymaması yüzünden yeni savaş başladı. 100 yük kumaşa indirilerek antlaşma düzenlendi. 


15- I.MUSTAFA (1617-1618, 1622-1623)

I.AHMED'İN KARDEŞİ.

Babası: III.MEHMED

Annesi: HALİME SULTAN.


I.Ahmed'in 22 Kasım 1617'de genç yaşta ani ölümü ile Osmanlı veraset usulünde bir ilk yaşandı. Devlet adamları, ölen padişahın oğlu şehzade OSMAN'ı değil de hanedanın en büyük erkek ferdi olan I.Ahmed'in kardeşi MUSTAFA'yı tahta çıkardılar. 

Tahta çıkmada EKBER VE ERŞED denilen yeni sistem başladı. Ekberiyet usulü, kardeş katlini sona erdirdi. Ancak bu kez şehzadeler, tahttaki padişah için tehdit unsuru olarak kullanıldı. Her an öldürülme endişesi yaşayan şehzadelerin ruhsal dengesi bozuldu. Sarayda hapis hayatı yaşayan şehzadeler yeterli eğitim alamadılar, o yüzden padişah olduklarında ne yapacaklarını bilemediler.  

II.Osman ve IV.Murad'ın kendi çocukları doğunca fırsat buldukça kardeşlerinden bazılarını öldürterek eski usulü diriltmeye çalıştılar. Ancak I.Mustafa'nın kısır olması ve II.Osman ile IV.Murad'ın oğullarının daha babalarının sağlığında ölmeleri nedeniyle yeni sistem zamanla yerleşti. 

Ağabeyi I.Ahmed'in hükümdarlığı sırasında devamlı öldürülmeyi beklemek, I.Mustafa'nın akli dengesini bozdu. Bu yüzden devlet işlerini valide sultan idare etti. Darüssade Ağası MUSTAFA AĞA, akli dengesi yerinde olmayan padişahla devlet idare edilemeyeceği kanaatini taşıdığından şeyhülislam ile sadaret kaymakamını ikna etti, askerlere maaş dağıtılması bahanesiyle Divanı Hümayun'un toplandığı 26 Şubat 1618'de I.Mustafa'yı dairesine kilitleyerek, şehzade OSMAN'ı tahta çıkardı. I.Mustafa'nın ilk hükümdarlık dönemi sadece 96 gün sürmüştü. 

II.Osman'ın katlinden sonra I.Mustafa yeniden tahta çıkarıldı. 

Askerlerin her isteklerini yerine getirerek makamını korumaya çalışan veziriazam DAVUD PAŞA, halkın padişah katili diyerek ağızlarına geleni söylemesi yüzünden veziriazamlığı süresince korkusundan yalnız bir kere Divan'a gelebildi. Sonra öldürüldü. 

II.Osman'ın katli ile devlet kargaşa ortamına girdi. 

Erzurum beylerbeyi ABAZA MEHMED PAŞA, Padişah katili ilan ettiği kapıkullarını yakaladığı yerde öldürerek II.Osman'ın intikamını almak için isyan başlattı. 

Devlet işlerinin I.Mustafa ile yürüyemeyeceğini gören veziriazam KEMANKEŞ ALİ PAŞA, devlet erkanı ile görüşüp padişahın tahttan indirilmesini kararlaştırdı. Tahta 11 yaşındaki IV.MURAD çıkarıldı.


16- II.OSMAN (Genç Osman) (1618-1622)

I.MUSTAFA'NIN YEĞENİ

Babası: I.AHMED

Annesi: MAHFİRUZ SULTAN


14 yaşında tahta çıktı. Babası I.Ahmed'in ölümden sonra kendisi yerine amcası I.Mustafa'nın tahta çıkarılmasını hazmedememişti. Sorumluları azletti.

Lehlerin Avusturya ile yakınlaşması ve Osmanlı topraklarına saldırması üzerine HOTİN SEFERİ'nde ordunun başına geçti. 1621. Yenik döndü. Halka zafer olarak yansıtıldı. Yenilginin sorumlusu olarak gördüğü yeniçerilere çekidüzen vermek veya yeni bir ordu kurmak düşüncesine kapıldı. Padişahın halka görünmeden dolaşması gerekirken Genç Osman, alenen ortaya çıkıp meyhanelerde yeniçeri kovaladı, dövdü. Bu durum padişahın asker ve halk gözünde sıradanlaşmasına sebep oldu.

II.Osman'ın sonunu getiren kararı ise hacca gitme arzusu oldu. Bunun yeni ordu kurmak için olduğunu düşünenler oldu. Atmeydanı'nda toplanan kalanalık padişahın hacca gitmesini istemiyor, padişahın hocası ve veziriazamın idamını istiyordu. Padişah hacca gitmekten vazgeçti ama idam isteklerini kabul etmedi. İsyancı kalabalıktan biri "Sultan Mustafa'yı isteriz" diye bağırdı ve herkes bunu söylemeye başladı. I.Mustafa dört yıldır Harem'deki bir odada tutuluyordu. Tavandan odaya giren asiler Mustafa'yı alıp Orta Cami'de himaye ettiler. I.Mustafa'nın eski saraydaki annesine de haber gönderildi. Şehir yağmalandı. Genç Osman idamları istenenleri isyancılara verdi. İsyancılar onları öldürdü ama tatmin olmadılar. I.Mustafa'yı padişah ilan ettiklerini söylediler. 

II.Osman kaçmak için sarayda kayık bile bulamadı. Mecburen yeniçeri ocağına sığındı. Askerler padişahı, yolda rastladıkları perişan bir adamın atına bindirdiler. Hakaret ve küfürler ettiler. Genç Osman'ı Yedikule'de hapsettiler, öldürülmesine rıza göstermediler. Ama I.Mustafa'nın annesinin veziriazam yaptırdığı DAVUD PAŞA, Genç Osman'ı kementle boğdurdu. II.Osman'ın cenazesi saraya nakledilip ufak bir kalabalıkla namazı kılındıktan sonra Sultanahmed Türbesi'ne defnedildi. Osmanlı tarihinde ilk defa bir padişah, idare ettiği insanlar tarafından öldürüldü ve bu son olmadı.

I.Mustafa Topkapı Sarayı'na götürülüp tahta çıkarıldı.


17- IV.MURAD (1623-1640)

II.OSMAN'IN (ÜVEY) KARDEŞİ

Babası: I.AHMED

Annesi: KÖSEM SULTAN


11 yaşında tahta geçti. Saltanatının ilk dönemi annesi Valide Kösem Sultan'ın gölgesinde geçti. Yaşı ilerledikçe vesayetten çıktı. Kıyafet değiştirerek halkın arasına karışıp ülke sorunlarını öğrenmeye çalıştı.

Abaza Mehmed Paşa İsyanı: 1624. Erzurum valisi Abaza Mehmed Paşa, öldürülen padişahın (II.Osman) kanını dava ederek kapıkullarını katliama tabi tuttu. Civar sancakları hakimiyeti altına alıp vergi topladı. Affedilip valiliği devam etti.  Hükümetin yöntemi "bastırma - isyancıları birbirine düşürme- asi liderlere makam verme" 

Osmanlı-İran Savaşı: ŞAH ABBAS'ın Bağdat'ı ele geçirmesi üzerine başladı. Avrupa'da Otuz Yıl Savaşları (1618-1648) vardı, böylece Osmanlı Avrupa cephesinde rahattı. 

Kapıkulu İsyanı: Veziriazam değişikliğini beğenmeyen kapıkullarının isyanı. İstedikleri devlet adamlarını alıp katlettiler. 

*

Yeniçeri ve sipahi ileri gelenlerine itaat yemini ettirdi. Bu açıdan temizlik harekatına girişti. Kapıkullarına karşı sertlik politikasına girişti.

*

Bursa gezisinde yolların tamiratındaki ihmal yüzünden İznik kadısını astırdı. 1633. Şeyhülislam bu hareketin tehlikelerine karşı Kösem Sultan'a tezkire yazdı. Sultan, padişahın hali meselesini konuştuklarından şüphelenip durumu IV.Murad'a anlattı. IV.Murad, şeyhülislamı boğdurdu ve ilk kez bir şeyhülislam idam eden Osmanlı padişahı oldu.

*

Ülkeyi düzene sokmak için KOÇİ BEY'den ıslahata dair raporlar istedi. Bu raporlar kanuni kadimin ihyasını, kul taifesinin zaptu rapt altına alınmasını, rüşvetin kökünün kazılmasını, mevkilerin ehil kişilere verilmesini, halka adil davranılmasını tavsiye ediyordu. 

*

Celali isyanları yüzünden yerleşim birimlerindeki gerçek vergi mükellefi sayısını bilmek imkansızlaştığından 1620'lerden itibaren hane sayımına önem verilmeye başlandı. 

*

Fitne ve bozgunculuk kaynağı olarak görülen kahvehaneler kapatılarak tütün içilmesi yasaklandı. 1633. Yangın çıkma gerekçesiyle tütün yasaklandı. 

*

Lehistan ile antlaşma yapıldı. 

*

Revan Seferi: Revan alındı ama Azerbaycan'a hakim olunamadı. Osmanlı çekildikten sonra ŞAH I.SAFİ Revan'ı geri aldı. 1636. İranlıların öteden beri izledikleri siyaset; Osmanlı sultanlarının komutasındaki orduların karşısına doğrudan doğruya çıkmayıp İran içlerine çekilmek ve sultan çekildikten sonra kalan muhafaza kuvvetlerine saldırıp kaybettikleri yerleri geri almak. 

Bağdat Seferi: Bağdat yeniden Osmanlı yönetimine girdi. Safeviler barış yapmaya mecbur kaldı. KASRI ŞİRİN ANTLAŞMASI. 1639. İki ülke nihai sınırı çizildi. 

Topkapı Sarayı'ndaki Revan ve Bağdat köşkleri IV.Murad'ın İran seferleri vesilesiyle yapılmıştır.

*

Genç yaşta hastalanarak öldü. 1640. Revan'ın fethinden sonra kardeşleri BAYEZİD ve SÜLEYMAN, Bağdat seferine çıkarken de ana baba bir kardeşi 25 yaşındaki KASIM'ın ölüm fermanlarını İstanbul'a gönderdi. Yerine hayatta kalan tek erkek kardeşi İBRAHİM geçti. 

*

IV.Murad'ın saltanat dönemi, yönetim istikrarı ve ülke düzeninin sağlanması kaydıyla Osmanlıların askeri alanda hala çok üstün olduklarını, gelenekçilerin kanuni kadime dönüş teklifleri karşısında Osmanlı kurumlarının yeni şartlara uyum sağlayabilecek esnekliğe sahip olduğunu gösterir.


18-İBRAHİM (1640-1648)

IV.MURAD'IN KARDEŞİ

Babası: I.AHMED

Annesi: KÖSEM SULTAN

Eşi: TURHAN SULTAN.

Oğulları:

Mehmed (IV)

Süleyman (II.)

Ahmed (II)

Selim


Tahta geçtiğinde 25 yaşında. Şehzadelik yılları Osmanlı sarayının en karışık dönemi. Babası I.Ahmed'in genç yaşta vefatından sonra amcası Mustafa'nın akli dengesinin bozukluğu, ağabeyi II.Osman'ın tahttan indirilip feci şekilde katledilmesi, diğer ağabeyi IV.Murad'ın sert ve kanlı tedbirleri İbrahim'i etkiledi. Karşı karşıya kaldığı ölüm tehlikesi ruhi dengesini sarstı. Özellikle IV.Murad'ın kardeşleri Bayezid ve Süleyman'ı boğdurması (1635) anne baba bir kardeşi Kasım'ı idam ettirmesi (1637) ile sıranın kendisine geleceği endişesi ile yaşadı. IV.Murad'ın ölüm döşeğindeyken hanedanın hayatta kalan tek erkek üyesi olan İbrahim'i öldürtmek için şeyhülislamdan fetva aldığı, ancak Kösem Sultan'ın engellediği rivayet edilir. IV.Murad'ın kendi yerine nedimlerinden MUSTAFA PAŞA'yı veya eski Kırım hanı ŞAHİN GİRAY'ı tahta çıkmasını planladığı rivayet edilir. 

İbrahim'in ilk yılları akli dengesizliğine rağmen veziriazam KEMANKEŞ KARA MUSTAFA PAŞA idaresinde istikrarlı geçti. Paşa, sikke tashihi yaptı, ocak mevcudunu azalttı, vergi düzeni ve mali sistemde düzeltme için hane sayımı yaptırdı. Bu işte görevli kişi: ilyazıcısı.

Padişahın ruhi sıkıntılarını dua gücüyle hafiflettiği gerekçesiyle sarayda çok itibar kazanmış olan CİNCİ HÜSEYİN EFENDİ ve padişahın muhasibesi ŞEKERPARE HATUN, Kemankeş'e karşı idi. Azledilmesini ve idamını sağladılar. (1644) Yerine veziriazam yapılan Şam valisi CİVAN KAPUCUBAŞI MEHMED PAŞA'nın hükümdarı rüşvete alıştırdığından şikayet edilir.

*

Girit Seferi: 1645.Korsan yatağı haline geldi Girit. Adanın bir kısmı fethedildi. Venedik, Girit'e asker ve mühimmat sevkini engellemek için Çanakkale Boğazını abluka altına aldı, İstanbul zor zamanlar yaşadı.  Savaş, Osmanlı donanmasının geriliğini ortaya koydu.

Varvar Ali Paşa isyanı: Sivas beylerbeyi Varvar Ali Paşa, kendisinden istenen bayram harçlığını vermedi. Ayrıca Anadolu beylerbeyi İbşir Mustafa Paşa'nın Sivas'ta bulunan güzelliğiyle meşhur hanımının İstanbul'a yollanması emrine karşı çıktı. Devlet işlerinin kadınlarının eline kaldığı ve padişahın mesul olduğunu söyleyerek İstanbul'a gitmeye karar verdi. İbşir Mustafa Paşa durdurup idam etti. İbşir Mustafa Paşa daha sonraki bir zamanda veziriazam oldu. Daha sonra da idam edildi. 

*

Gerek Venedik'e karşı başarısızlık gerek akli dengesizliği yüzünden hazineyi akıl almaz işlerle boşaltması sebebiyle Sultan İbrahim 1648'de Kösem Sultan'ın da ittifakıyla tahttan indirildi. Yerine henüz altı yaşındaki oğlu MEHMED çıkarıldı. Sultan İbrahim  on gün sonra iç çatışmaları önlemek için idam edildi. 


19-IV.MEHMED (1648-1687) 

Babası: İBRAHİM.

Annesi: TURHAN SULTAN

Oğulları:

Mustafa (II.)

Ahmed (III)


Altı yaşında tahta çıktı. Osmanlı tarihinde en küçük yaşta tahta çıkan padişah.

IV.Mehmed'in annesi Turhan Sultan, en önemli rakibi Kösem Sultan'ı ortadan kaldırıp devleti düzeltmek için çok çabaladı. Ancak devlet otoritesini kuramadı. Çok sık veziriazam değişikliği oldu.

Veziriazam KARA MURAD PAŞA ile KÖSEM SULTAN ittifakı karşısında Küçük valide TURHAN SULTAN ile Murad Paşa ALEYHTARLARI vardı.

Kara Murad Paşa, devlet işlerine Kösem Sultan'ın karışmasına tahammül edemiyordu. Sadaretten çekildi. Yerine MELEK AHMED PAŞA getirildi. Şartı ocak ağalarının işine karışmaması.

Bu sıralarda on yaşındaki IV.Mehmed, Enderun ağalarının gözetiminde saray bahçelerinde, Kağıthane'de av eğlenceleriyle vakit geçirmekteydi. 

Kösem Sultan, şehzade SÜLEYMAN'ı tahta geçirmeyi planlıyordu. Öğrenilince Kösem Sultan öldürüldü. (2 Eylül 1651) Ağaların iktidarı sona erdi. 

Kösem Sultan'ın ardından devlet idaresinde Valide Turhan Sultan ile saray ağalarının beş yıl sürecek iktidarı başladı. 

Kıtlık, veba, bütçe açığı, yiyecek fiyatlarının aşırı yükselmesi sorunları yaşandı.

Veziriazamlığa TARHUNCU AHMED PAŞA getirildi. Donanmanın teşkili, Girit'e mühimmat sevkiyatı, maaş ödemeleri, hazine giderlerini halletmesi şartıyla veziriazam yapıldı. (20 Haziran 1652) Saray mensuplarının masraflarının fazlalığını tespit edince tepki çekti. IV.Mehmed'in yerine kardeşi Süleyman'ı getireceği söylentisi ile öldürüldü. 21 Mart 1653

Çanakkale Boğazındaki Venedik ablukası kaldırılınca İstanbul'da ekonomik hayat normale dönmeye başladı. 

*

80 yaşındaki KÖPRÜLÜ MEHMED PAŞA, bir görevi olmadan Köprü'de (Vezirköprü) otururken, dostlarının Valide Turhan  Sultan'ı devleti içinde bulunduğu durumdan kurtaracağına ikna etmesi sonucu 1656'da sadrazamlığa getirildi. Köprülü'nün şartları vardı:

Huzura ne telhis ederse kabul edilecek.

Bütün tayin ve azilleri kendisi yapacak.

Devlet ileri gelenleri icraatlarına karışmayacak.

Padişah, sadrazamla ilgili olumsuz söylentiler çıkarsa itibar etmeyecek.

Veziriazamlığa KÖPRÜLÜ MEHMED PAŞA'nın getirilmesi ile yeni bir dönem başladı. 

*

VAKAİ VAKVAKİYE (Çınar Vakası) 1656: Murad Paşa kapıkullarını memnun etmek için sipahilerin "veledeş" denilen oğullarını tanıyıp paralarını verdi. Tarhuncu Ahmed Paşa'nın sayılarını azalttığı sipahi ve yeniçerilerin sayılarını artırdı. Askerin bir kısmı ayarı bozuk akçe ile maaş aldı, bir kısmı hiç alamadı. Ayak divanına çağırdıkları IV.Mehmed'den sorumlu gördükleri kişilerin idamını istediler. İdam edilenlerin cesetleri Sultanahmet Meydanı'ndaki bir çınara asıldı. Bu olaya vakayi vakvakiye (Çınar Vakası) denir. Ölülerin baş aşağı asılması nedeniyle durum hayali vakvak ağacına benzetildiği için bu olay vakayi vakvakiye olarak adlandırılmıştır. Bu isyanla saray ağalarının nüfuzu kırılmış, ama bu defa da meydan ağaları diye anılan kapıkulu sipahilerinin ağalarının tagallübü başlamıştır. 

*

Çanakkale Boğazı tekrar Venedik ablukasına girdi. Venediklilerin İstanbul'a gelme ihtimaline karşı veziriazam BOYNUEĞRİ MEHMED PAŞA tarafından sağlam göstermek için surların deniz tarafı badanalandı, üzerindeki evler yıktırıldı. Bu durum şehirde paniğe yol açtı. Yiyecek ve eşya fiyatları aşırı yükseldi. 

*

Sipahi ağaları sultanın bizzat sefere çıkmasını talep ettiler. Sefer hazırlığı görüntüsü altında devlet ileri gelenleri, bu ağaları öldürdü. Ocak ağaları, saray ağaları ve meydan ağalarının da tahakkümüne son verilmiş oldu. 

*

Kadızadeliler: Tekkelere, Kuran'ın makamla okunmasına, akli ilimlerin tahsiline, musiki, sema gibi uygulamalara, kabir ve türbe ziyaretlerine karşı bir vaizan grup. IV.Murad yakınlık duyuyor. IV.Mehmed, Kadızaeli ekolünden VANİ MEHMED EFENDİ'yi kendisine hoca yapmış ve etkisinde kalmıştır. İstanbul halkı kadızadeli ve tarikat mensupları diye ikiye ayrılmış, biri diğerinin imamlık ettiği camiye gitmemeye ve birbirlerine selam vermemeye başlamışlardı. Köprülü Mehmed Paşa tarafından etkisiz hale getirildi. 

Rum Patriğin İdamı: 1657. Osmanlı'nın içinde bulunduğu sarsıntıyı fırsat bilen Rum Patriği III.PARTENIOS, isyan eden Eflak voyvodası KONSTANTİN ile temasa geçti. Osmanlı aleyhine tertipler içine giren patriğin voyvodaya gönderdiği mektup Osmanlı yönetimi tarafından ele geçirildi. Patrik idam edildi. Rumların yeniçeri kılığına girip isyan edecekleri söylentileri çıktı. Patrikhanede yapılan aramada dedikoduları teyit edecek şekilde yeniçeri elbiseleri bulundu. Ama isyan çıkmadı. Fatih'ten itibaren patrikler vazifelerine seçildiklerinden padişah tarafından kabul edilirken, bu idamdan sonra veziriazamlar tarafından kabul edilmeye başlandı.

*

Köprülü Mehmed Paşa Venedikliler'in Çanakkale ablukasını kaldırdı. 1657.

*

IV.Mehmed Edirne'de iken bir cariye Topkapı Sarayı'nı kundakladı. 1665. Sarayın büyük bölümü yangından kullanılamaz hale geldi. Yangın sonrası harem halkı Eski Saray'a nakledildi ve Topkapı Sarayı'ndaki tamirat 1669'a kadar sürdü. 

*

Köprülü Mehmed Paşa 85 yaşına geldi. IV.Mehmed'den sadrazamlığa Şam beylerbeyi olan oğlunun getirileceği sözünü alınca görevinden ayrıldı. FAZIL AHMED PAŞA, babası öldüğü gün (30 Ekim 1661) İstanbul'a gelerek sadrazam oldu. Fazıl Ahmed Paşa, babasından daha yumuşak ve zeki bir idareciydi. Babasının acımasızlığının Osmanlı'da yarattığı korkuyu ortadan kaldırdı. 

*

Yeni Camii'nin Açılışı: 1663. III.Murad'ın eşi Safiye Sultan, sur içinde kendi adına külliye yaptırmak istemiş ve külliyeye yer açmak için bugünkü külliye civarında yaşayan Yahudiler İstanbul'un başka yerlerine nakledilmişlerdi. Külliyenin inşasına III.Mehmed zamanında 1597'de başlandı. İnşaat sürerken Safiye Sultan, yeni padişah I.Ahmed tarafından Eski Saray'a gönderilmiş, inşaat durmuştu. IV.Mehmed'in annesi Hatice Turhan Sultan 1661'de inşaatı tekrar başlattı. 1663'te, IV.Mehmed döneminde tamamlandı. Hatice Turhan Sultan 1683'te vefat etti ve Yeni Camii'deki türbeye defnedildi. 

Avusturya ile Savaş ve Vasvar Barışı:1664.  Habsburglar'ın Osmanlı tabiyeti altında olan Erdel'e müdahale etmeleri sebebiyle Avusturya'ya savaş açıldı. Bugün Slovakya toprağı olan Uyvar istikametine gidildi. Uyvar Osmanlı topraklarına katıldı. "Türk gibi kuvvetli" sözü tekrar söylenmeye başladı. Avusturya ile VASVAR ANTLAŞMASI imzalandı. 1664. Avusturya Erdel'den çekildi. Barış antlaşması yirmi yıl sürdü. 

Kandiye'nin Fethi: 1669. Sultan İbrahim zamanında başlayan Girit seferinde Kandiye bir türlü fethedilemediği için Girit seferi bitirilememişti. Fazıl Ahmed Paşa öncülüğünde Kandiye fethedildi. 1669.

Kamaniçe'nin Fethi: 1672. Kazaklar, Karadeniz'in kuzeyinde yarı-bağımsız bir devlet kurdular. Lehistan hakimiyetinden kurtulmak isteyen Kazaklar, Osmanlı himayesine girmeye çalıştı. İstedikleri desteği alamayınca Rus Çarlığı'na bağlandılar. Bu durum Osmanlı için tehlike yarattı. IV.Mehmed ve Fazıl Ahmed Paşa, Kazak meselesinden dolayı Lehistan üzerine sefere çıktı. Bugün Ukrayna'da olan Kamaniçe Kalesi fethedildi. IV.Mehmed kuşatmayı bizzat takip etti, hatta kıyafet değiştirerek askerlerin yanında izledi. Kamaniçe'nin fethi Osmanlı'nın Boğdan Voyvodalığı ve Kırım Hanlığı üzerindeki kontrolünü artırdı.

Lehistan ile Osmanlı fetihlerini tanıyan BUCAŞ ANTLAŞMASI imzalandı. 1672. Antlaşma ile Podolya Osmanlı hakimiyetine girdi.  

Lehistan'ın antlaşma uyarınca teslim etmesi gereken yerleri teslim etmemesi üzerine savaş yeniden başladı. Osmanlı yeniden yendi.

Sebatay Sevi: 17.yy ortalarında İzmir'de ortaya çıkan Sebatay Sevi, mesih olduğunu iddia ederek bazı Yahudileri etrafında topladı. Osmanlı yönetimi başta rahatsız değildi. Ancak Sebatay Sevi, Osmanlı topraklarını taksime başlayıp padişahın otoritesini sarsmaya başlayınca müdahale edildi. 1666 Şubat'ında İstanbul'a getirilerek sorgulanıp hapse atıldı. Sorguda IV.Mehmed de gizlice izliyordu. Sabetay'ın mucize göstermesi emredildi. Ok yağmuruna tutulacak, eğer oklar vücuduna işlemezse Sabetay'ın dediklerinin doğru olduğuna inanılacaktı. Sabetay, bunun üzerine mesihlik iddiasından vazgeçti. Kendinin basit bir haham olduğunu, mesihlik işini Yahudiler'in yakıştırdığını söyledi. Kurtuluş yolunun Müslüman olmakla mümkün olacağı söylendi. Müslüman olup Mehmed ismini aldı. Aziz sıfatını ekledi. Yahudiler, mesihlerinin Müslüman olmasına kılıflar uydurdular. Sabetay Sevi'nin yine ayinler yaptığını öğrenen Osmanlı yönetimi onu Dulcigno'ya (Ülgün) (Bugünkü Karadağ'da) sürdü.  Burada öldü. 1675. Dönme diye adlandırılan müritleri, toplum içinde Müslüman görünüp kendi içlerinden inançlarını muhafaza ettiler.

Büyük Sünnet Düğünü: IV.Mehmed'in oğulları Mustafa (II) ve Ahmed (III) 1675 Mayıs'ında Edirne'de büyük bir şölenle sünnet oldular. Binlerce çocuk da onlarla birlikte sünnet edildi. Ayrıca IV.Mehmed'in kızı Hatice Sultan da vezir Musahib Mustafa Paşa ile evlendirildi. 

Fransa ile İlişkiler: Fransa 17.yy'ın ortalarına kadar Osmanlı ile iyi ilişkiler içindeydi. Ancak daha sonra "Güneş Kral" lakaplı XIV.LOUIS, Girit'te Osmanlılar'a karşı savaşan Venediklilere gizlice yardım gönderdi.  Bu durum, Fransa'nın gizli mektuplarının deşifre edilmesi ile ortaya çıktı. Fransız bir asker olan VERTAMONT, şifreli mektupları Fransız elçisi JEAN DE LA HAYE'e teslim etmek yerine İstanbul'daki sadaret kaymakamına verdi ve Müslüman olmak istediğini söyledi. 

Sadrazam daha önce de Venedik elçiliğine gelen şifreli bir mektup ele geçirmiş ve Venedik elçilik tercümanını mektubu çözemediği için falakaya yatırmıştı. Tercüman yine aynı akıbetten korkuyor ve "Ekselanslarına ifade etmeliyim ki sopayı hissettiğim an açıklayamayacağım sır kalmaz; ya beni saklayın, ya da kaçırın." diyordu. Bunun üzerine tercümanı sakladılar.  

Vertamont getirdiği mektuptaki şifreyi çözemedi. Fransız elçi La Haye çağrıldı, rahatsızlığından ötürü gelmeyip oğlu DENİS DE LA HAYE'i gönderdi. O da şifreyi çözemeyince zindana atıldı. Ardından babası da zindana atıldı. Sadrazam Köprülü Mehmed Paşa, Erdel'den zaferle dönüp ricacıların elçileri hapisten çıkarma ricalarına "Hay Allah! Onlar hala buradalar mı?" diye cevap verdi. Elçiler zindandan çıkarıldı. Baba La Haye yerine oğlu La Haye 1665'te Fransa'nın İstanbul elçisi tayin edildi. 

Sadarette Köprülü Mehmed Paşa'nın oğlu Fazıl Ahmed Paşa vardı. Fransızlar, Osmanlı'ya karşı savaşan Avusturya'ya da gizlice yardım etti. Bu nedenle sadrazam ile elçi arasında zaman zaman gerginlikler yaşandı. 

1670'de İstanbul'a gelen Fransa elçisi MARKİ DE NOINTEL, usullere uygunsuz davranışlar sergiledi. Sadrazam MERZİFONLU KARA MUSTAFA PAŞA (Köprülü Mehmed Paşa'nın damadı) elçiyi payesine uygun olmayan bir iskemleye oturtmak isteyince elçi isyan etti. Tartışmanın ayrıntısına dair bilgi yok, bu durum uzun bir süre Osmanlı ile Fransa arasında tartışmaya sebep oldu. Sonunda elçi daha alçak iskemlede oturmayı kabul etti. Borç batağındaki ve vebalı elçi ülkesine döndü ve orada öldü. 

*

Garb Ocakları adı verilen Cezayir, Tunus, Trablusgarp'taki Osmanlı idaresi zayıfladı. Buradaki Türk korsanları, Hıristiyan ticaret gemilerini yağmalardı. Fransa, bunu yapan Cezayir'e savaş açtı. Başarısız oldu. 

*

16.yy'da Türk ilerleyişini durdurmak için  ERASMUS, BACON, LEIBNİZ gibi Avrupalı aydınlar kitaplar yazdı. Fransa kralı Türkiye'ye sözde ticari amaçla askeri keşif heyetleri göndererek Osmanlı kıyılarının, İstanbul'un resim ve planlarını yaptırdı.

*

Çehrin Seferi ve Bahçesaray Antlaşması: 1681. Rusya'nın Ukrayna'daki Kazaklar üzerindeki hakimiyeti kırılmak isteniyordu. Bunun için Çehrin kuşatıldı. ÇEHRİN MUHAREBESİ Ruslarla yapılan ilk büyük savaş. Çehrin Seferi ile Ukrayna'da Rus nüfuzu kırılmışsa da Viyana bozgunundan sonra Rusya bu bölgelere tekrar hakim oldu. Kale fethedildi. Kalenin elde tutulması zor olduğu için kale yıkıldı. Osmanlı-Rus Savaşı BAHÇESARAY ANTLAŞMASI ile son buldu. 1681. Ukrayna ikiye bölündü, Kiev Rusya'da kaldı. İlk Türk-Rus antlaşması olan bu antlaşma ile 20 yıl ateşkes yapıldı. 

İKİNCİ VİYANA KUŞATMASI: 1683. Avusturya Osmanlı ile savaşmak istemiyordu. Vasvar Antlaşması'nın süresini uzatmak istediler. Ancak Merzifonlu Kara Mustafa Paşa, sınırlara Avusturya saldırıları oluyor diye gelen şikayetleri kullanarak IV.Mehmed'i Avusturya seferine ikna etti. Başlangıçta alınmak istenen yer Viyana değil, Yanıkkale (Raab) idi. Ancak sonra Viyana'ya çevrildi. Kanuni'nin ele geçiremediği şehri ele geçirmek komutan için çok prestijli olacaktı. Osmanlı'nın "Beç" diye adlandırdığı Viyana, sadece Avusturya'nın değil o zamanki bütün Almanya'yı ve birçok prensliği kapsayan, Kutsal Roma-Germen İmparatorluğunun da merkeziydi. Kuşatma uzadıkça Viyana'da yiyecek azaldı ve dizanteri başladı. Halktan toplanan kap-kacak eritilerek kurşun döküldü. Yer altında iki tarafın lağımcıları da ilerliyordu. Haçlı ordusu desteğe geldi. Osmanlı kuşatmada başarısız oldu. Osmanlı ordusu Viyana'dan çekilirken bütün ağırlıklarını geride bıraktı. Düşmanın ele geçirdiği ganimetler arasında altınlar, mücevherler, halılar, saatler, çadırlar, koyunlar, develer, silahlar, bayraklar  vardı. Bugün Viyana, Krakow, Karlsruhe gibi şehirlerdeki müzelerde bu eserler vardır. Osmanlı topları ise Saint Stephan Kilisesi'nin büyük çanının dökümünde kullanıldı. Osmanlı ordusundan kalan çuvallar dolusu kahveyi Leh asıllı Koltschitzky alıp Viyana'nın ilk kahvehanesi olan Mavi Şişe'yi kurdu. 

Bir rivayete göre; II.Viyana kuşatması sırasında pastalarıyla meşhur Viyana'da un karneyle veriliyordu. Fırıncılar ölçüyü küçülterek hilal biçimli çörek yaptılar. Böylece kruvasan yani ay çöreği doğdu. Başka bir rivayete göre II.Viyana kuşatmasından kurtulan Viyanalılar hilal biçimli çörekle şehrin kurtuluşunu kutladılar. Diğer bir rivayete göre Viyana için direnenlerden biri olan fırıncı ödüllendirildi. Ne istediği sorulduğunda Türkler'e karşı kazanılan zaferi yaşatmak için Osmanlı sembolü olan hilal şeklinde çörek yapmak istediğini söyledi.

Budin'in Düşüşü: 1686: Avusturya ordusu 1684'te Osmanlı şehri olan Budin'i kuşattı. ŞEYTAN İBRAHİM PAŞA'nın buradaki direnişi ile unvanı MELEK'e çevrildi.  2 Eylül 1686'da Budin'deki 145 yıllık Türk hakimiyeti sona erdi. Macarlar, Budin valisi ABDURRAHMAN ABDİ PAŞA'nın şehit düştüğü yere mezartaşı diktiler ve "Kahraman düşmandı, rahat uyusun!" yazdılar. 

Mora'nın İşgali: İkinci Viyana Kuşatmasından sonra Venedik Cumhuriyeti 1684'te Avusturya ile Kutsal İttifak Antlaşması imzaladı. Mora'yı ele geçirdiler. 1687.

*

Bu yenilgilerin ardından IV.Mehmed'in av merakı eleştirildi.. Camilerdeki vaazlarda avcılığı eleştirilen IV.Mehmed "gittiğim camilerde vaaz olmasın" diye emretti. Tepkiler üzerine ava tövbe etti. Ama geceleri uyuyamaz hale geldi. Davutpaşa'dan dışarı çıkmamak şartıyla ava gitmesine müsaade edildi. Tahttan indirilme gerekçesini bu aşırı av merakı oluşturdu. Asker kendisini istemedi ve tahtın sahibinin değişmesini istedi. Tahta kardeşi Süleyman geçirildi. IV.Mehmed 1693'te ölene dek İstanbul ve Edirne saraylarında hapis hayatı yaşadı. 

IV.Mehmed Osmanlı'da Kanuni'den sonra tahtta en uzun süre kalan padişah. Sarayda hapis hayatı yaşamadan yetişmesine rağmen iyi eğitim alamadı. 


20- II.SÜLEYMAN (1687-1691)

IV.MEHMED'İN KARDEŞİ

Babası: İBRAHİM

Oğlu:

Mustafa


Sultan İbrahim tahttan indirildiğinde 1648'de yerine en büyük oğlu IV.Mehmed çıkarıldı. Şehzade Süleyman, ağabeyi ile aralarındaki üç buçuk aylık fark yüzünden tahta ondan 39 yıl sonra geçti.

IV.Mehmed, kendisini tahttan indirmek için kullanılmasınlar diye hanedanın diğer erkek üyelerini 1653'te Topkapı Sarayı'nda hareme bitişik "şimsirlik/kafes" denilen yerde hapsettirdi. Adını çevresindeki şimşir ağaçlarından alır. Şimşirlikte ilk kalanlar IV.Mehmed'in kardeşleri Süleyman (II), Ahmed (II) ve Selim idi. 

Şehzade Süleyman padişah olduğuna inanamayarak kendisini öldürmeye geldiler sandı ve namaz kılmak için zaman istedi. "Kırk yıldır her gün ölmektense bir gün önce ölmek yeğdir" diyerek şimşirlikten çıkmak istemedi. Kardeşi Ahmed ikna etti. Süleyman, kırk yıla yakın hapis hayatı yaşadığı için iyi bir eğitim alamadı. 

*

Cülus bahşişi verilemeyen askerler şehirde yağmaya girişti. Sadrazam SİYAVUŞ PAŞA'yı öldürdüler. Dah önceki isyanlarda askerin yanında yer alan şehir halkı bu defa askerlere karşı durdu. İsyan bastırıldı. 

*

Hazinenin sıkıntısını önlemek için Osmanlı'da ilk defa 1688'de "MANGIR" adı verilen bakır para bastırıldı. II.Ahmed döneminde mangırdan vazgeçildi. 

*

Kanuni'nin 1521'de fethettiği Belgrad kaybedildi. (Daha sonra yeniden kazanıldı. 1739'da)

*

Sadrazamlığa KÖPRÜLÜ MEHMED PAŞA'nın küçük oğlu FAZIL MUSTAFA PAŞA getirildi. İç düzenlemeler yapıldı. 

*

II.Süleyman döneminde Kudüs'te Katoliklere imtiyaz verildi. Hıristiyanlar için önemli olan Kudüs'teki Kamame Kilisesi'nin anahtarı Fransa Kralı XIV.Louis'in teşebbüsüyle Katolikler'e verildi. Bu durumda Fransa'nın Avusturya'ya karşı savaşıyor olması ve Osmanlı'ya karşıs savaşan Ruslar'ın da tesiri oldu. 

*

II.Süleyman ömrünün son iki senesini hasta geçirdi. Vücudu su topluyor, rahat hareket edemiyordu. Ölmesi halinde yerine kardeşi Ahmed'in getirilmesi kararlaştırıldı. Öldüğünde Kanuni Türbesi'ne defnedildi.


21- II.AHMED (1691-1695)

II.SÜLEYMAN'IN KARDEŞİ

Babası: İBRAHİM


SALANKAMEN MUHAREBESİ: 1691. Fazıl Mustafa Paşa, Avusturya üzerine sefere çıktı. Şehid oldu. Cesedi bulunamadı. İki taraf da ağır kayıplar verdi. Avusturya zafer kazandı. 

*

İstanbul'un temiz tutulmasıyla ilgili önlemler alındı. Çöplerin mahalle aralarından alınıp denize atılması emredildi. 


22- II.MUSTAFA (1695-1703)

II.AHMED'İN YEĞENİ

Babası: IV.MEHMED

Oğulları:

Mahmud (I)

Osman (III)


II.Ahmed ölünce yerine yeğeni II.Mustafa geçti. (Sultan İbrahim'in çocukları: IV.Mehmed, II.Süleyman, II.Ahmed, Selim.)

II.Mustafa 1664'te Edirne'de doğdu. Babası IV.Mehmed'in hükümdarlığı uzun sürdüğü  için çocukluk ve gençlik yılları rahat geçti, iyi eğitim aldı. Ancak II.Viyana kuşatması bozgunundan sonra babası 1687'de bir isyanla tahttan indirilince 8 yıl sarayda hapis hayatı yaşadı. İki amcasının (II.Süleyman ve II.Ahmed)  ölümünden sonra tahta çıktı. 

Kanuni'yi örnek alarak ordunun başında Avusturya'ya sefere çıkmak istedi. Padişahın sefere katılmasının çok para gerektirdiğini söyleyenlere gerekirse kuru ekmek yerim, dedi. Sefere çıkan son padişah oldu. 

Avusturya'ya üç sefer yapıldı. İlk ikisinde bazı kaleler ele geçirildi. Üçüncü seferde ZENTA MUHAREBESİ gerçekleşti ve Osmanlı kaybetti. 1697. Avusturyalılar sultanın görkemli otağı humayunu olmak üzere çadırlar, bayraklar, savaş hazinesi, sadrazamın göğsünde taşıdığı mühür olmak üzere paha biçilmez ganimetler elde etti. KARLOFÇA ANTLAŞMASI imzalandı. 1699. Bu antlaşma ile Avusturya Tımışvar hariç bütün Macaristan ve Erdel'i aldı. Lehistani Podolya ve Ukrayna'nın Osmanlı hakimiyetindeki bölgelerini aldı, Boğdan'ı boşalttı. Venedik Mora'yı aldı. 

*

Ruslarla 1700'de İSTANBUL ANTLAŞMASI imzalandı. Azak Ruslar'a bırakıldı, Özi'deki bazı kaleler Osmanlılar'a verildi. 

*

16 yıl süren savaşların sonunda imzalanan Karlofça ve İstanbul Antlaşmaları ile 300 bin kilometrekareden fazla toprak kaybedildi. 

*

Arabalarla seyahat dar bölgelerde ilerlemeyi zorlaştırdığından arabaya binen devlet adamlarının katlini istedi ama sonra araya girenler vasıtasıyla arabacılar affedildi. 

*

1695'te Sakız Adası'nda Cizvitler ile Rum ruhbanlar arasında çıkan kavga üzerine II.Mustafa, Osmanlı'nın Hıristiyan tebaasının Katolik mezhebine geçmesini yasakladı. Misyonerlere ağır cezalar verileceği duyuruldu. Cizvitler Rumlardan destek görmedi. Ermenilere yöneldi. Ermeniler arasında bağımsızlık vaadi ile güç kazandılar. Ermeniler Katolikliğe geçti. Katolik ve Gregoryen Ermeniler arasında kavga çıktı. Osmanlılar Cizvitlere (Osmanlı'nın verdiği isimle Kara Papazlar) sert cezalar verdi. Osmanlı yönetimi bu kavgayı Ortodoks Ermeniler lehine kesin olarak çözmek amacındaydı.

*

Sadrazam AMCAZADE HÜSEYİN PAŞA (Köprülü Mehmed Paşa'nın küçük kardeşi Hasan Ağa'nın oğlu olan Hüseyin Paşa, Fazıl Ahmed Paşa'nın sadrazamlığı sırasında Amcazade diye tanındı.) zamanında resmi belgelere tarih atma zorunluluğu getirildi. 

*

Edirne Vakası: 1703: Maaş alacağı olan askerler isyan etti. Esnaf ve halk da isyana katıldı. II. Mustafa Edirne'de idi. Devlet işlerine gereğinden fazla müdahale eden ve isyana adı karışan Şeyhülislam Feyzullah Efendi azledildi. İsyancılar II.Mustafa'nın tahttan indirilmesini istedi. Tahttan kardeşi III.Ahmed lehine çekildi. 29 Aralık 1703'te Edirne'de öldü. Yeni Cami'de Hatice Turhan Sultan Türbesi'ne defnedildi. 


23-III.AHMED (1703-1730)

II.MUSTAFA'NIN KARDEŞİ

Babası: IV.MEHMED

Oğulları:

Mustafa (III)

Abdülhamid (I)


Babası IV.Mehmed'in hükümdarlığı döneminde iyi eğitim aldı. Babasının isyan sonucu tahttan indirilmesi üzerine 1687'den itibaren 16 yıl hapis hayatı yaşadı. Babası ve ağabeyi ile şimşirlik dairesinde bir süre yaşadıktan sonra Edirne'de hapis hayatı yaşadı. 1703 Edirne Vakası ile taht  yolu açıldı. 

PRUT SAVAŞI. 1710. İsveç kralı VII. (Demirbaş) ŞARL, Rusya-Danimarka ve Lehistan'a karşı zaferler elde ediyordu. Ruslar'ı yenerek Lehistan'da taht değişikliği sağladı. İsveç kralı ile temasa geçilmiş, kral Ruslar'a karşı Osmanlı'dan yardım istemiştir. III.Ahmed, Ruslarla yapılan İstanbul Antlaşması'nı bozmak istemediği için yardım etmemiş ama dostluk için çaba göstereceğini söylemiştir. İsveç kralı Rusya'nın işgaline girişti. Yenildi. Adamları ile Osmanlı'ya sığındı. III.Ahmed, Demirbaş Şarl'ı misafir olarak kabul etti, mülteci olarak beş yıl kaldı. İsveç kralının Osmanlı'ya sığınmasını savaş sebebi sayan Rusya Osmanlı'ya savaş açtı.  Osmanlı ile Rusya'nın arasını açtı. Prut'ta iki ordu karşılaştı. Ruslar, yiyecekleri olmadığı için ağaç kabuklarını yemeye başladılar. Ruslar  ÇARİÇE KATERİNA'nın da olduğu toplantıda ÇAR PETRO'yu kurtarmaları gerektiğini, bunun için barış teklifi yapma fikrini ortaya attı. Sadrazama çariçe  tarafından pek çok para ve hediye gönderildi. Hem bunların etkisi hem de mağlubiyet korkusu ile Sadrazam BALTACI MEHMED PAŞA, Rusların barış isteğini kabul etti. PRUT ANTLAŞMASI. 1711. Azak Kalesi Ruslardan geri alındı. Rusya Lehistan'a müdahale etmeyecek. İsveç kralının ülkesine dönmesine müsaade edilecek. Rusya'nın antlaşma şartlarına uyması için iki defa Rusya'ya savaş açıldı. (Baltacı Mehmed Paşa ile Rus Çariçesi Katerina Prut'ta hiç karşılaşmadı. )  

İsveç kralı yolun güvenli olmadığı gerekçesiyle ülkesine dönmek istemedi. Bu yüzden sultan ile araları açıldı. Sultanın hediyesi olan atları vurdu. Sultanın verdiği emirle 1714'te ülkesine vardı.

İsveç kralı Demirbaş Şarl, ülkesine dolma, buzlu şerbet ve kahve götürdü. Kalabalık, sofa, yıldırım, yaramaz, köşk, divan gibi kelimeler İsveç diline girdi. Osmanlı şehir planlamasından etkilenen kral, Stockholm'de parklar yaptırdı. Kral yaptırdığı iki yeni gemiye -hala bu isimle kullanılan- jilderim (yıldırım) ve jaramas (yaramaz) isimlerini koydu.


Venedik ile Savaş: Osmanlı Mora'yı geri almak için Venedik'e savaş açtı. 1714. Mora fethedildi. 

Avusturya ile Savaş: Mora'nın fethinden sonra sıranın Macaristan'a geleceğini düşünen Avusturya önlem aldı. İspanya'dan V.FELİBEnin saldırma tehlikesi de vardı.  Osmanlı'ya karşı ittifak için İngiltere ile anlaşma imzaladı. PETERVARADİN MUHAREBESİ. 1716. Osmanlı yenildi. Avusturya orduları komutanı PRENS EUGENE, yakaladığı Türk casusları kazığa oturttu. Bir yıl boyunca cesetler gömülmedi. Osmanlı karargahı Avusturyalıların eline geçti. Prens Eugene, Belgrad'ı almak istiyordu. 1717'de aldı. Kanuni tarafından 1521'de fethedilen Belgrad halkının bir kısmı İstanbul'a götürülerek bugün Belgrad Kapı ve Belgrad Ormanı civarındaki köylere yerleştirildi. 

PASAROFÇA ANTLAŞMASI. 1718: Avusturya, elde ettiği başarıya rağmen İtalya meselesi yüzünden barış istiyordu. Antlaşmaya göre Belgrad Avusturya'ya bırakıldı. Mora, Venedik'ten alınarak Osmanlı'ya geçti. Avusturyalı tüccarlar Osmanlı'da ticaret yapmak için imtiyazlar aldı. Ancak Avusturya'nın umduğunun tersine Osmanlı tüccarları Avusturya ticaretinde etkin hale geldi. 

LALE DEVRİ (1718-1730): NEVŞEHİRLİ İBRAHİM PAŞA, 1718'deki Pasarofça Antlaşması'ndan sonra yaklaşık 35 yıldır süren savaş dönemine son verdi. Böylece 1730'a kadar sürecek 12 yıllık Lale Devri başladı. 

Yahya Kemal, Osmanlı tarihinin bu dönemini "Lale Devri" olarak adlandırdı. Ahmed Refik de yazdığı eserde bu ismi kullandı. Böylece bu dönemin adı oldu.  

Sadrazam, Kağıthane'de padişahın eğlenmesi için "Sadabat" adı verilen saray inşa ettirdi. Bu sarayda Fransa kralının sarayı ve yaşantısı örnek alındı. Devlet ileri gelenleri de padişahı taklit ettiler. Batı tarzı mobilyalar kullanılmaya başlandı. İstanbul imar edildi. Çeşitli dillerden eserler Türkçeye çevrildi. Matbaa kuruldu. Düzenli itfaiye teşkilatı olan Tulumbacı Ocağı kuruldu. İlk kez Avrupa'ya daimi elçiler gönderildi. İBRAHİM PAŞA 1719'da Viyana'ya, YİRMİSEKİZ MEHMED ÇELEBİ 1720'de Paris', NİŞLİ MEHMED AĞA 1722'de Moskova'ya elçi olarak gitti. 

Kanuni döneminde Avusturya elçisi, Viyana'ya dönerken yanında lale soğanı da götürdü. Elçi, bu soğanları imparatorluk bahçelerinden sorumlu arkadaşına verdi. Bu sorumlu, Hollanda'ya gitti ve yanındaki laleleri de götürdü. Böylece Hollanda lale ülkesi oldu. 


PATRONA HALİL İSYANI. 1730: Mali durumun bozulması, vergi yükünün artması gibi sebeplerle çıkan isyan Lale Devri'ni sona erdirdi. Patrona, Osmanlı donanmasındaki gemilerin ikincisine verilen isimdir. Donanmada kaptanıderyanın kullandığı birinci gemiye "Kapudane", ikinci gemiye "Patrona", üçüncü gemiye ise "Riyane" denir. Patrona Halil, patrona gemisinde bir müddet leventlik yaptığı için bu lakapla anılmıştır. Çeşitli işlerde çalışan ve bir dönem hamamda tellalık yapan Patrona Halil, arkadaşları ile hamamda yaptıkları toplantıda isyan etmeyi kararlaştırdı. Patrona Halil'e istedikleri devlet adamlarının kelleleri verildi ama isyanı bitirmediler. III.Ahmed tahtı bırakmaya razı oldu. Hanedanın III.Ahmed'den sonra en yaşlı üyesi olan yeğeni Şehzade Mahmud, Harem'deki dairesinden getirilerek Hırkai Şerif odasında tahta çıkarıldı. İsyancılar öldürüldü.

*

III.Ahmed isyanla elde ettiği tahtı yine bir isyanla kaybetti. 1736'da ölene kadar Topkapı Sarayında hapis hayatı yaşadı. İyi bir okçuydu. Adına Okmeydanı'nda nişantaşı dikilmişti. 


24- I.MAHMUD (1730-1754)

III.AHMED'İN YEĞENİ.

Babası: II.MUSTAFA


Ayasofya'da o zamana kadarki en büyük tamir yapıldı. 

*

HUMBARACI AHMED PAŞA: Asıl ismi Claude- Aleksandre Comte de Bonneval. 1704'te Fransa kralı XIV.Louis ile arası açıldı ve ordudan atıldı. Avusturya'ya giderek kendisi gibi Fransız olan Prens Eugene'in hizmetine girdi ve Fransa'ya karşı savaştı. Ancak Prens Eugene ile anlaşamadı ve hapse atıldı. Avusturya'dan kaçtı. İspanya ve Lehistan'dan kabul görmeyince Osmanlı'ya sığındı. 1729.Müslüman olmadan dikkate alınmayacağını görünce din değiştirerek Ahmed adını aldı. Humbaracı ocağının başına getirildi. Öldüğünde Galata Mevlevihanesi'ne gömüldü.Humbaracı Ocağı 1750'de kapatıldı. 1736'da topçu askerlerinin eğitimi için Kara Mühendishanesi (Hendesehane) kuruldu. 

*

BELGRAD ANTLAŞMASI: 1739. Osmanlı Belgrad'ı yeniden fethetti. Avusturya ve Osmanlı arasında Tuna ve Sava sınır oldu.

*

İstanbul'daki nüfus artışı, kış şartları nedeniyle İstanbul'a gıda naklinin zorlaşması ve karaborsa nedeniyle isyan girişiminde bulunuldu. Büyümeden bastırıldı. I.Mahmud sadrazamı azletti ve neden azlettiğini bir emirname ile askere izah etti. 

*

Kıbrıs'ta isyan: 1764-1766. Kıbrıs'ta silahdar Çil Osman Ağa'nın ada halkından fazla vergi alması ve sert tutumu üzerine şikayetler arttı. Ağa mahkemeye davet edildi. Çil Osman, mahkemeye çıkmayı reddetti, mahkemenin kendi konağında toplanmasını istedi. Konağında yapılan mahkemede halkın durduğu döşeme çöktü. Zira Çil Osman davanın görüleceği odanın döşemelerini destekleyen ayakları önceden kestirmişti. Bunun üzerine halk Çil Osman'ı katletti. Adadaki karışıklıkları örtbas ettiği gerekçesiyle sadrazam değiştirildi. İsyanın lideri vurularak isyan bastırıldı. 

*

İsveç ile 4 Ocak 1740'da savunma ve saldırı ittifak antlaşması imzalandı. İki taraf da Rusya tarafından saldırıya uğradıkları takdirde birbirlerine yardım etmeyi taahhüt ettiler. 

Sicilyateyn (Sicilya ve Napoli Krallığı) ile de 1740'da ticaret antlaşması imzalandı. 

*

Batı tarzında ilk cami Nuruosmaniye Külliyesi inşası başladı. III.Osman zamanında bitti.

*

İlk kağıt imalathanesi açıldı. 1741 Yalova. Fakat 15 yıl sonra su azlığı, teknik eleman yokluğu ve yabancı kağıtlarla rekabet edememesi nedeniyle kapandı. 


25- III.OSMAN (1754-1757)

I.MAHMUD'UN KARDEŞİ

Babası: II.MUSTAFA


Danimarka ile dostluk ve ticaret antlaşması imzalandı. 1756.


26- III.MUSTAFA (1757-1774)

III.OSMAN'IN KUZENİ

Babası: III.AHMED

Oğlu:

Selim (III) 


Prusya ile dostluk ve ticaret antlaşması imzalandı. 1761.

*

1756-1762 Avrupa ülkeleri arasındaki Yedi Yıl Savaşlarından Avusturya yıpranmış, Rusya ise gücü artmış olarak çıktı. 1763'te Lehistan kralı öldüğünde yerine kimin geçeceği meselesi doğdu. Lehistan, Karlofça Antlaşması (1699) ile Osmanlı'nın garantörlüğünde idi. 

Bir tarafta Fransa ve Avusturya diğer tarafta Prusya ve Rusya vardı. Lehistan kralı ölünce Rusya çariçesi, Prusya kralı II.FRIEDRICH'in de desteğiyle Lehistan tahtına eski sevgililerinden PONIATOWSKI'nin çıkmasını sağladı. Bu durum Lehistan'ın Rusya nüfuzu altına girmesi demekti. Osmanlı bunu kabul etti, ama Lehistan'daki iç muhalefet Osmanlı'dan yardım istedi. Rusya'ya savaş açıldı. Osmanlı devlet adamları savaşın bir yıldan uzun sürmeyeceğini düşünmüşlerdi. Ancak savaşın uzaması felaketle sonuçlandı.

1768-1774 Osmanlı-Rus Savaşı: Ruslar Osmanlı donanmasını imha ettiler. Böylece Akdeniz'de serbestçe dolaştılar. Savaş aralıklarla devam etti. I.Abdülhamid döneminde KÜÇÜK KAYNARCA ANTLAŞMASI ile son buldu. 1774. Osmanlı tarihinin en ağır maddelerini içeren antlaşma idi. Ruslar'a İstanbul'da kilise inşası, Boğazlardan ticaret gemilerini serbestçe geçirme, İstanbul'da daimi orta elçi bulundurma izni verildi. Rusya'ya üç sene içinde ödenmek üzere 4,5 milyon ruble savaş tazminatı ödenecekti 


27-I.ABDÜLHAMİD (1774-1789)

III.MUSTAFA'NIN KARDEŞİ

Babası: III.AHMED


1768-1774 Osmanlı-Rus Savaşı: Ruslar Osmanlı donanmasını imha ettiler. Böylece Akdeniz'De serbestçe dolaştılar. Savaş aralıklarla devam etti. I.Abdülhamid döneminde  KÜÇÜK KAYNARCA ANTLAŞMASI ile son buldu. 1774. Osmanlı tarihinin en ağır maddelerini içeren antlaşma idi. Ruslar'a İstanbul'da kilise inşası, Boğazlardan ticaret gemilerini serbestçe geçirme, İstanbul'da daimi orta elçi bulundurma izni verildi. Rusya'ya üç sene içinde ödenmek üzere 4,5 milyon ruble savaş tazminatı ödenecekti.

*

1779'da Rusya ile  imzalanan  Aynalıkavak Tenkihnamesi ile Kırım bağımsız oldu.

1784'te Rusya ile  imzalanan antlaşma ile Kırım'daki Rus hakimiyeti tanındı.

*

1780'de Rus çariçe II.KATERİNA ile Avusturya imparatoru II.JOSEF Osmanlı toprakları ile ilgili görüşmelere başladılar. II.Katerina kendini "Bizans imparatoriçesi" olarak görmeye başladı. 

1787'de Rusya'ya savaş açıldı. Avusturya da Rusya yanında yer aldı. III.Selim döneminde Avusturya ile ZİŞTOVİ ANTLAŞMASI (3 Ağustos 1791) Rusya ile YAŞ ANTLAŞMASI (14 Nisan 1792) imzalandı. 


28-III.SELİM (1789-1807)

I.ABDÜLHAMİD'İN YEĞENİ

Babası: III.MUSTAFA


1787'de Rusya'ya savaş açıldı. Avusturya da Rusya yanında yer aldı. III.Selim döneminde Avusturya ile ZİŞTOVİ ANTLAŞMASI (3 Ağustos 1791) Rusya ile YAŞ ANTLAŞMASI (14 Nisan 1792) imzalandı. 

Osmanlı askri düzenindeki bozuklukların düzeltilmesi gerekliliği görüldü ve NİZAMI CEDİD dönemi başladı. 

...


29 Temmuz 2022 Cuma

ÇİÇEKLERİN DÜĞÜNÜ


 

ÇİÇEKLERİN DÜĞÜNÜ

Halikarnas Balıkçısı

Derleyen: Şadan Gökovalı

Bilgi Yayınevi

İkinci Basım - Nisan 1996

184 sayfa


Tatile gidemedim, denize giremedim diye üzülme. Ege ve Akdeniz ayağına geldi. Deniz kokulu, yosun kokulu, kekik kokulu, zeytin kokulu hikayeler burada.

*

Halikarnas Balıkçısı namlı yazarın asıl adı Musa Cevat Şakir. (1890-1973)

Çocukluğu Büyükada’da geçmiş. Denizci olmak istermiş ama ailesinin ısrarı ile Oxford’da okumuş. "Yakın Çağlar Tarih" bölümünde öğrenim görmüş. Ülkeye döndüğünde bir yazısı ("Hapishanede İdama Mahkum Olanlar Bile Bile Asılmaya Nasıl Giderler?") nedeniyle 1925 yılında Bodrum’da kalebentlik yapmak üzere sürgüne gönderilmiş. Bodrum’un eski adından esinlenerek “Halikarnas Balıkçısı” adını kullanmış. Öykülerinde Bodrum esintilerini buram buram hissedersiniz zaten. 

Yazar, öyküyü "bir oturumluk yazı” diye tanımlarmış. Ona göre bir öykü bir oturuşta yazılır ve bir oturuşta okunurmuş.

Benim öykü tarifim de "dişimin kovuğunu doldurmayan ve tadı damağımda kalan yazı" O yüzden hikaye sevmiyorum. Sevmiyorum sevmiyorum deyip yine de okuyorum, çünkü merak.

*

Hepsinde deniz olan kısa kısa hikayeler içeriyor kitap. Önce denize sonra kadına aşık denizci erkeklerin hikayesi çoğu. Her hikayede deniz tatlı tatlı dalgalanıyor, rüzgar efil efil esiyor, insanlar tatlı tatlı aşık oluyor. İç ferahlatıcı. Ancak son hikayeler pek öyle değil. Sonlara doğru acılaşıyor hikayeler. Güzel insanların arasına kötüler karışıyor. Tatlar kaçıyor.

*

Kitaptaki hikayeler:

BU KITABA ÖZEL

1-Çiçeklerin Düğünü

2-Haylaz

3-Bergama Cüvarındaki, Yarısı Çınar Yarısı Ihlamur Olan Ağacın Öyküsü


MERHABA AKDENİZ

4-Koca Orfoz

5-Denizin Çağırışı

6-Denizkızı Adası

7-Deprem

8-Pazaryeri

9-Hayyam’ın Testileri

9-Hayyam’ın Testileri

10-Deniz Oğlu

11-Ay Işığı

12-Dalga Geçiyor


YAŞASIN DENİZ

13-Işık Teli

14-Gökgözlü

15-Ateşçi Süleyman

16-Alabandada

17-Geç Kalma

18-Sigorta

19-Merhaba Kaptan, Merhaba!

20-Gülen Adam

21-Kelepir Tabut

22-Öteleyen

23-Manevra

24-Ekmek İşi

25-Köy Alemi

26-Haydut Kerimoğlu

27-Dağ Kızı

28-Tahsildar



BU KİTABA ÖZEL


1-Çiçeklerin Düğünü

Çiçek çiftleşmesini anlatıyor. Tozlaşma ve döllenme. Tabii bunu nasıl edebi, nasıl şiirsel anlatıyor.

“Çünkü çiçeklerde büyük bir merhamet vardır. Kokuları, sevgi ve merhametleridir galiba.” Sf.14

(Başkası yazsa bana çiğ gelir böyle ifadeler, çünkü başkası altındaki derinliği vermeden aforizma gibi yazıyor. Burada ise yazar daha en başından istikrarlı bir dil tutturuyor ve bunun aforizma değil, tarzının bu olduğunu, içi dolu bir birikimi yansıttığını hissettiriyor.)

Ben yekten çiçeklerin çiftleşmesi dedim ama bu bir metafor da olabilir:

“Bazen gelin başka, güveyiler de başka çiçeklerde olur.” Sf.14


2-Haylaz

Davut öğretmen, öğretmenler odasında kendi öğrencilik zamanını anlatıyor, okullardan ve eğitim sisteminden yakınıyor. Okulu hapishaneye benzetiyor, hatta ondan daha kötü buluyor:

“Hapishanelerde hapishane müdürünün veya hapishane gardiyanlarının her aklına eseni kitap diye yazıp, hükümlülere papağan gibi ezberlettikleri yoktu.” Sf.17

Eğitim sistemine yönelik eleştirileri bugün de geçerli. Yıllardır aynı sorunlar. İnternette bir öğretmen tarafından dile getirilmiş bir söz var bu durumu anlatan:

Gökkuşağı gibi çocuklar, renk körü öğretmenlerinin gözüne girmeye çalışıyor.

Çok doğru.


3-Bergama Civarındaki, Yarısı Çınar Yarısı Ihlamur Olan Ağacın Öyküsü

Tanrı Zeus, insan suretinde yeryüzüne inmiş. Kapı kapı dolaşmış, kimse yüzüne bakmamış. Sadece fukara bir karı koca ona sofralarında yer vermiş. Zeus da onların dileğini kabul edeceğini söylemiş. Dilekleri aynı anda ölmekmiş. Aynı anda ölüp bir ağaca dönüşmüşler. Yarısı çınar, yarısı ıhlamur olan bir ağaca.



MERHABA AKDENİZ


4-Koca Orfoz

Üç kafadar balık avına çıkmış. Bir orfoz yakalamışlar güç bela. Kendilerini ve balıklarını tatlı tatlı bir övüşleri var. Krallar bile yememiştir balığın böylesini diye afiyetle tadını çıkarıyorlar başarılarının ve yemeklerinin.


5-Denizin Çağırışı

Yoksul babasının evinden ayrılan bir delikanlı denizlere açılıyor. Gemide geçirdiği vakitlerde köyünü özleyeceğini, köyünü görünce içinin cıs edeceğini sanıyor ama hiç de öyle duygulanmıyor. Gemide çalışmaya devam etme kararı alıyor.


6-Denizkızı Adası

Denizkızı görmüş bir balıkçının öyküsü anlatılıyor. Gördüm diyorsa görmüştür. Ben ikna oldum.


7-Deprem

Depreme gemide yakalanan bir gemici karaya vurmuş. Köyü depremde yıkılan bir kız bulmuş onu. Beraber ağlaşmışlar kayıplarına.


8-Pazaryeri

Fakir bir adam pazarda bir çingene kadına aşık oluyor. Adam o kadar fakir ki fakirliğini "cebinin namusu" olarak değerlendiriyor. Cebine para girerse cebinin namusu bozulurmuş. 

Aşık olduğu kadın, adamcağızın parasını çalıyor. Ama umursamıyor adam, çünkü kadın çok güzeldi.


9-Hayyam’ın Testileri

El yapımı testiler dile gelip köylü Ali’ye dert anlatıyor, nasihat veriyor. Sadece testiler değil, ay ve deniz de Ali’ye konuşuyor. Ya da herkese konuşuyorlar ama sadece Ali duyuyor.


10-Deniz Oğlu

Denizci Turgut Reis’in şiirsel, pastoral hikayesi. Küçük bir çocukken denizdeki kadırgalara hayranlıkla bakar, onların dilinden anlarmış. Ve bir gün bir kadırgaya tayfa yazılmış. Ardından tüm dünya adını öğrenmiş Turgut Reis diye.


11-Ay Işığı

İki aşığın aşkı ne hoş anlatılmış:

“İkisi birden, denizdeki ay ışığına daldılar. Deniz, bir çırpınışla ışıldadı; sonra, ay ışığında ay ışığı oldular. Ve bir daha, o bizim kurşuni renkli dünyamıza dönmediler.” Sf.80

Yolları açık olsun aşıkların.


12-Dalga Geçiyor

Gemi tayfasından bir adam, karısının hırçınlığından ve asık suratından uzaklaşmak için gemide vakit geçirmeyi daha çok sever olmuş. Arada başka kadınlara meyletmiş gibi anlatıp heyecanlandırıyor arkadaşlarını. Başka kadınlarla ilişkisi yok ama ha oldu ha olacak diye arkadaşlarına anlatışı hepsini eğlendiriyor.



YAŞASIN DENİZ


13-Işık Teli

Avaremet denilen Avare Ahmet adlı deli, bir kıza abayı yakıyor. Kız için “gökkuşağından bir duvak” yapmaya karar veriyor. Yıllarca uğraşıyor. İnsanlar onunla dalga geçiyor. Ama yılmıyor Avaremet. Öldüğünde onu yaptığı duvağa sarıp gömüyorlar.


14-Gökgözlü

Yine aşık bir denizci. “Sıfırdan tanışılıp sabaha kadar konuşulan o gece” misali konuşa konuşa seviyorlar birbirlerini.


15-Ateşçi Süleyman

Gemide ateşçilik yapan Süleyman bu işten yılmış. Evlenip çoluk çocuk sahibi olma hayali kurarmış. Bu hayaline kavuşmuş ama kızın babasının bir şartı varmış, denizciliği bırakacak, köyde yaşayacak. Bu şartı kabul etmiş Süleyman ama denizin çağrısına daha fazla karşı koyamamış. Karısını ardında bırakıp denize açılmış.


16-Alabandada

Ne güzel anlatıyor aşkı her hikayede bu kitap.

Bu hikayede de denizci Davut, gemideki bir yolcu kıza görür görmez vuruluyor. Hikayede önce gemide bir saç maşası satıcısı karşılıyor bizi. Kadınları ve sevgilisine maşa hediye etmek isteyen erkekleri tanıtıyor yazar usul usul. Sonra Davut’a ve kıza geliyor. Davut kıza bakarken kız da ona bakıyor, göz göze geliyorlar ve kız gülümsüyor. Aralarında bir sıcaklık doğuyor. Sonrasını bilmiyoruz ama güzel bitmiş olmalı.

“İnsanlar gemiye birbirlerinin yabancısı olarak binerler. Aradan bir iki gün geçince, yabancılık duygusunun çoğu ortadan kaybolur. Şehirde ise birkaç eş dost dışında insanlar yabancı olarak doğdukları gibi, yabancı olarak yaşar ve yabancı olarak da ölürler.” Sf.115


17-Geç Kalma

Acıklı bir hikaye. Oğlunu savaşta kaybeden bir baba yaşlanınca oğlunun ölmediğini sanıp kendini ziyarete gelmesini bekliyor. Gördüğü gençleri oğluna benzetiyor. Doktora sarılıyor oğlum diye. Tayfaya sarılıyor oğlum diye. Oğlum dediği gençler de üzülüyor tabii bu duruma. Oğlu giderken “Ey Gaziler!” türküsü eşliğinde gitmiş. Bir de her oğlu sandığı kişiye bu türküyü okuyor. İyice dramatik anlar yaşanıyor.


18-Sigorta

Nakliyat şirketi, sigortadan para almak için kendi gemisini batırmaya karar veriyor. Bu işi de geminin kaptanına veriyorlar. Kaptancağız yıllarca pek çok fırtınaya göğüs gerdiği gemiyi batırmaya kıyamıyor. Bu işi başkasına vermelerine de gönlü razı değil. Çünkü bu durum “kendi avradının döşeğine, kendi eliyle bir zampara getirmekten beterdi” Güç bela batırıyor gemiyi ama bunu yaparken kendisi de yaralanıyor. Geminin aksine onun sigortası yok. Artık denizcilik yapamaz duruma geliyor. Öldüğünde toprağına deniz suları dökülüyor, mezar taşına martılar konuyor.


19-Merhaba Kaptan, Merhaba!

İnsanlara hudutsuz bir sevgi besleyen, güleç bir kaptanın hikayesi:

“Ona Merhaba Kaptan adını takmışlardı, çünkü o kadar içten ve candan bir merhabayla selamlardı ki kapalı, kasvetli bir günde birdenbire güneş parlamış ve masmavi bir gök görünmüş gibi olurdu.” Sf.125

Bugünlerde böyle insanları "Ofise girerken müthiş enerjiyle günaydın diyen tip" diye yadırgıyorlar.


20-Gülen Adam

Korkunç bir hikaye bu. Dehşet.

Gülen adam gerçekten gülen, şen bir adam. Adı Memiş. Adada hayvanlarla vakit geçiriyor, kahkahaları adayı çınlatıyor.

Bir gün adaya stokçu bir adam geliyor. Savaş zamanı bazı eşyaları stoklayıp yüksek fiyata satacak. Memiş ile tanışıyor ve Memiş’in şen kahkahaları onu rahatsız ediyor. Memiş’in mutluluğunu bozmak için elinden geleni yapıyor ama Memiş hep iyi tarafları görüyor ve neşesi hiç bozulmuyor. Sonunda adam, Memiş’i vuruyor ve ayağına taş bağlayıp denize atıyor. 

Kötülük...


21-Kelepir Tabut

Bildiğiniz bütün cimrileri unutun. Efsane cimri bir adamın hikayesi. Hacı Abdullah adı. Adamın dünya kadar parası var ama asla harcamak istemiyor. O kadar ki öldüğünde tabut, imam ve benzeri cenaze merasimi için para gerekecek olmasına bile üzülüyor. Bir çocuk için yapılmış tabutu ucuz diye alıyor. Bir akşam kömürler gözüne altın gibi görünüyor ve onları avuçluyor. Sabah ölüsünü buluyorlar. Kömür gazından ölmüş. “O gün Hacının bankadaki paraları, ah zavallı Hacı bizi çok severdi, diye saçlarını başlarını yolmadılar. Sahip olduğu han, hamam ve dükkanların kılı bile kıpırdamadı.” Sf.142


22-Öteleyen

Süngercilikle geçinmeye çalışan Mehmet geçim sıkıntısından kurtulmak için kaçakçılık yapıyor. Bir gece karısının evde başka bir erkekle olduğunu görüyor. Bir şey yapmıyor. Uzaklaşıyor. Gerisin geri denize gidiyor.

Hikayenin sonu;

 “Beş yıl sonra Florida’da sünger avlamakta olan Mehmet’ten karısına bin dolar geldi.” 

Böyle bir son beklemiyordum.


23-Manevra

Balıkçılar içim bereketli bir sefer olmuş ama fırtınaya yakalanmışlar. Fırtınadaki mücadeleleri, denize düşen ve boğulma tehlikesi atlatan balıkçılar, kaybettikleri balıklar. Zorlu bir mücadele yaşıyorlar. Olsun, cana geleceğine mala gelsin.


24-Ekmek İşi

Bu öykü bir vodvil gibi.

Bucağa müfettiş gelecekmiş. Ekmeklerin gramajında hile yapan, una kum karıştıran fırıncı, müfettişle iyi geçinmek için ona güzel bir sofra hazırlamış. Müfettişi kafalarım diye düşünürken içeriye gerçek müfettiş girmiş. Fırıncının konuk ettiği kişi meğer bir sahtekarmış. Müfettişim diye bucak bucak gezer, bu şekilde karnını doyururmuş.

Beri yanda, müfettiş gelecek diye fırıncının ekmeklerinin küçük olduğunu müfettişe şikayet etmeye kararlı iri kıyım adam da, günlerdir provasını yaptığı şikayeti söylemek üzere tam bu hengamede gelip “Müfettiş efendi, bu ceviz kadar ekmeklerle bu karnı nasıl doyuracağım?” diye giriveriyor araya. Dur zaten ortalık karışık.


25-Köy Alemi

Sevmedim bu hikayeyi. Köy hikayesi ve köy hikayelerinde tedirgin oluyorum. Çünkü bir tecavüz olma ihtimali çok yüksek görünüyor. 

Bu hikayede de köylü ağanın teki yanında çalışanlara nefes aldırmıyor. Bir kızcağıza da tecavüz ediyor. Kitapta bunun adı tecavüz diye geçmiyor. “Ateş sönmek üzereyken, ağa, Güllü’yü bir köşedeki ot yığınına doğru itiyordu.” Sf.167 diye bitiyor hikaye. 

Kız, ağasına hizmet etmekten memnun. Ağasının kendisiyle ilgilenmesinden de memnun. Ama ne kadar aklı yerinde ki kızın? Sevmiyorum köy.


26-Haydut Kerimoğlu

Yine köy ve yine tecavüz.

Kızına tecavüz edilmiş ve öldürülmüş adam yargıya taşıyor olayı ama adaleti bulamıyor. Sonra da hayduta çıkıyor adı.

Kendisi ahirete inanmazken “Cennet sahiden var mı?” diye soruyor. Kızı için soruyor. “Cennet varsa kız belli oradadır.”


27-Dağ Kızı

Beğendiği erkeği sırtına atıp kaçıran bir kız var burada.

Gemide yolculuk eden bir dolu insan var. Aliş de onlardan biri. Neşesiyle, hoş sohbetiyle herkese sevdiriyor kendisini. Bir dağ kızı da onu görüp babasına “Ben onu istiyorum.” diyor. İstediğini de alıyor.

Bir gün Aliş’in neşesinden rahatsız olan bir adam Aliş’e tekme atıyor. Kız, Aliş’i kurtarıyor. Aliş’i sırtına alıp onu güvenli bir yere götürüyor. Aliş’in de canına minnet zaten. Ay mutluluklar!


28-Tahsildar

Tahsildar Mehmet Efendi’nin görevi insanların vergi borçlarını tahsil etmek ama bunu yapamıyor. Ne zaman bir borçlunun kapısını çalsa içerideki hazin durumdan etkilenip eli boş dönüyor. Hem karısından hem müdüründen azar işitiyor.

Esnaf Ahmet Efendi de kendisine veresiye yazdıranlardan alacaklarını alamıyor.

Bu ikisi bir gün bir araya geliyor ve eşkıya bunları soymaya kalkıyor. Ama ceplerinde hiç para yok. Sadece borçlu defterleri var. Eşkıya bu defterleri alıp vergileri ve borçları tahsil ediyor ve çil çil altınla dönüyor bu efendilerin yanına. Eşkıyanın adı ne olsa beğenirsiniz? "Tahsildar Davut Efe”