KIRMIZI SAÇLI KADIN
Orhan Pamuk
2016
Yapı Kredi Yayınları
2. Baskı - Şubat 2016
195 sayfa
Cem, maddi zorluklar nedeniyle kuyucu Mahmut Usta'nın yanında çıraklığa başlar.
Mahalleye kurulan çadır tiyatrosundaki kırmızı saçlı kadına (Gülcihan) aşık olur. Kadının davetiyle onun evine gider ve birlikte olurlar.
Gülcihan evli ve 30'lu yaşlarındadır. Cem ise 16 yaşındadır.
*
Cem, babasından görmediği ilgiyi kendisine gösteren ustası Mahmut kuyudayken onun kafasına kova düşürür. Ustasını öldürdüğinü zannedip paniğe kapılır ve kaçar.
*
Yıllarca haber alamaz ustasından da kırmızı saçlı kadından da.
*
Aradan 30 yıl geçmiştir. Cem başarılı bir iş adamı olmuştur. Karısıyla mutlu bir beraberliği vardır. Babası tarafından pek ilgi görmemiş olan Cem bu süre zarfında baba-oğul-iktidar çatışmalarını anlatan hikayeleri araştırır. ("Oidipus", "Rüstem ve Sührab")
*
Sonra bir gün kırmızı saçlı kadından bir oğlu olduğunu öğrenir. Oğlu Enver, Cem'e öfkelidir. Cem'i kendisini terk etmekle, annesini kandırmakla, Mahmut Usta'yı sakat bırakmakla suçlar. Kavga ederler ve Cem ölür.
*
Enver, babasızlığı nedeniyle öfkeli. Bu anlaşılabilir. Ama Cem'i babalık vazifelerini yerine getirmediği gerekçesiyle suçlaması haksız. Çünkü Cem bir çocuğu olduğunu bilmiyordu. Öğrendiğinde de reddetme yoluna gitmedi. Ayrıca Cem, kırmızı saçlı kadını kandırmadı. İkisi de isteyerek beraber oldular. Yani Enver'in iddia ettiği gibi bir kandırma ve terk etme durumu yok. Bu açıdan Enver'in Cem'e öfkesi aptalca. Mahmut Usta'yı bırakıp kaçması da Cem'in aptallığıydı. Gençlik aptallıkları olarak görüyorum bunları.
*
Yani kitabın üzerinde durduğu baba-oğul çatışmasının Cem ve Enver arasında sağlam bir temeli yok.
*
Orhan Pamuk'un da babası, bu romandaki babalar gibi varla yok arası. İsmen ve cismen bir baba var, var olduğu zamanlarda güler yüz gösteriyor, şımartıyor; ama çoğu zaman ortada yok. Sık sık evi terk edermiş Orhan Pamuk'un babası. Başka kadınlar da olmuş hayatında. Bu yüzden Orhan Pamuk'un babasını sevmiyorum. Ve bence kimse de sevmemeli. (Gerçi ölmüş adam ama yine de sevmeyeceğim.)
*
Burada Mahmut Usta bir kuyucu. Orhan Pamuk bu meslekleri nereden akıl ediyor acaba? Kafamda Bir Tuhaflık'ta bozacı, burada kuyucu. Sıradaki roman kahramanının mesleği ne olacak, meraktayım. Nalbur? Eskici? Ayakkabı boyacısı?
*
Kitabın arka kapağında Independent, "Pamuk, en iyi kitaplarını Nobel'den sonra yazan eşsiz bir yazar." demiş.
Yoo, kime göre en iyi?
Benim en iyi bulduğum Orhan Pamuk kitapları Cevdet Bey ve Oğulları ile Benim Adım Kırmızı. İkisi de Nobel öncesi.
Aksine Nobel sonrası yazdığı kitaplar, bu iki kitabının (bunlara Beyaz Kale, Kara Kitap ve Yeni Hayat'ı da ekleyebiliriz.) yoğunluğunun yanında basit kaçabilecek nitelikte.
Haddimi aşıp küçük görmek değil elbette niyetim ama Nobel öncesi kitapları mesela 10 birim yoğunlukluysa Nobel sonrası kitapları sanki 8 birim gibi.
*
Acaba şimdi aklında ne çeşit bir roman var? Bir roman üzerine çalışırken aklında sonraki romanı da olurmuş.
Bir iki romanın ardından da muhtemelen yine ortaya karışık bir denemeler ve İstanbul konulu, son romanlarının yazım sürecini anlatan bir kitap yazar.
Dikkatinizi çekti mi?
YanıtlaSilKarakterlerin her seferinde ısrarla "rakı" içtiğini vurguluyor.
Sanki "basit bir halk imgesi ve tanıtıcı öğe yakaladım, sürekli kullanayım bunu, yürür" der gibi.
Bu arada buradan sormuş olayım, biraz kitap adında kitap satış sitesi açılmış. Telif almayı düşünüyor musunuz Hülya Hanım? :)
YanıtlaSilDikkatimi çekmedi rakı vurgusu.
Silbiraz kitap adındaki kitap satış sitesinden de haberim yoktu. Hayırlı olsun, işlerinde başarılar dilerim.