22 Ocak 2024 Pazartesi

BAŞKALARININ ÜLKESİ

 

BAŞKALARININ ÜLKESİ
(Le pays des autres)

Leila Slimani

Çeviren: Işıtan Tual Şekercigik

Kırmızı Kedi Yayınevi

1.Basım - Temmuz 2021

307 sayfa


Mathilde Fransız bir kız. 1940’lı yıllar. Fransa için savaşmaya Fas’tan gelen askerlerden biri olan Emin’i görüyor Mathilde ve evleniyorlar.

Mathilde, Fransa’da yaşadığı kasabadan memnun değildi. Savaş yıllarının zorluğu ve ablasını zorbalığı nedeniyle mutsuzdu. Bu evlilik ve gideceği ülkenin egzotikliği ile daha güzel bir hayata kavuşacağını umuyor. Ancak umduğu gibi olmuyor.

Kocası Faslı bir Müslüman olan Mathilde, kocasının içindeki Ortadoğulu ile tanışıyor kısa zamanda. Ülkenin içinde bulunduğu durumun da egzotik değil kadınlar için korkunç olduğunu görüyor. Eğitim yok, rahatça gezmek yok, ev işleri gırla. Bu yüzden mutsuz ve gergin.

Emin kendisine miras kalan bir toprağı işletip geçinmeye çalışıyor. Ama toprak çok bereketli değil. Bir de ülkede Fransızların yanında olan olduğu gibi sömürge halinden rahatsız olup Fransızlara düşmanlık besleyen de var. Milliyetçi çatışmalar oluyor zaman zaman. O yüzden Emin genel olarak mutsuz ve öfkeli.

Bir kızları oluyor, Ayşe. Sonra oğulları Selim.

Ayşecik ana babasının gerginliğinden etkileniyor, onlardan korkuyor, onlara hiçbir şey anlatmıyor. Hep içine atıyor yavrucak.

Ayşe’yi bir Fransız okuluna veriyorlar. Okulda zorbalıklara maruz kalıyor. Ait olamama hissi yaşıyor. Kimse onunla arkadaş olmuyor. Okulda yaşadıklarını anne babası bilmiyor. Tüm bunlara rağmen Ayşe okulda başarılı oluyor, sınıf atlıyor. Anne baba şaşırıyor. Bilmiyorlar kızlarının zekasını.

Bir Noel zamanı işler yoluna girecek gibi oluyor. Mathilde artık ortama alışmış gibi görünüyor, az malzemeyle ve kıt imkanlarla güzel yemekler ve güzel bir masa hazırlıyor. Bunu gören Emin onu evinde hissettirmek için eve ağaç getiriyor. Noel Baba kostümü ile eve gelip sürpriz yapıyor. Şaşkınlık ve sevinç yaşanıyor aile içinde. Ama Mathilde, Emin’in kendisine aldığı hediyeyi beğenmiyor. Terlik almış Emin ama hem küçük hem çirkin. Çaktırmıyor Mathilde, beğenmiş ve mutlu olmuş rolü yapıyor, tuvalette ağlıyor. Kendini değersiz hissediyor.

Emin’in erkek kardeşi Ömer aşırı milliyetçi. Bir gün ortadan kayboluyor. Kız kardeşi Selma bu duruma seviniyor ve hatta inşallah ölmüştür diyor. Çünkü Ömer, Selma’ya çok şiddet uyguluyor. Ömer’in yokluğunda Selma kendisini daha rahat ve özgür hissediyor. Erkeklerle vakit geçiriyor. Ve bir gün hamile kalıyor. Emin, Selma’yı kollamadığı ve bu durumu kendisinden gizlediği için Mathilde'i dövüyor. Ayşecik de görüyor bunu ve etrafındaki kadınların gözlerindeki morluklara, kırık burunlarına şimdi anlam verebiliyor. Çok fena.

Emin’in askerlikten yaveri Murad geliyor bir gün. Emin, Murad’ı çiftliğin kahyası yapıyor. Murad askeri disiplinle çalıştırıyor herkesi, o yüzden kimse onu sevmiyor. Selma’yı Murad ile evlendiriyorlar. Selma da bu şekilde hayat enerjisi emilmiş ve ruhu çekilmiş kadınlar kervanına katılıyor.

Mathilde, babasının öldüğü haberini alıyor. Mezarına gitmek istiyor. Fransa’ya yola çıkıyor. Oraya vardığında oradaki hayat gözüne daha güzel gözüküyor. Çocuklarını terk edip orada yaşamayı aklından geçiriyor. Ama kız kardeşi Irene’den yüz bulamıyor, tüm mahalle de onun artık geri dönmesini bekler gibi olunca geri dönüyor.

Ömer en son bir çatışmada görülüyor, yaralanıyor. Doktor olarak Emin’in Macar doktor dostu gidip onu tedavi ediyor. Bu doktor ve karısı, Emin ile Mathilde’in en iyi komşuları ve dostları oluyor.

Kitabın sonunda yangın çıkıyor civarda. Yangın Emin’in çiftliğine uğramıyor. Balkondan yangını izliyorlar, o sırada Ayşe yangını izlemekten zevk alırken kitap bitiyor.

*

Anlaşılıyor ki bir erkeği Ortadoğu’dan çıkarabilirsin ama Ortadoğu’yu erkeğin içinden çıkaramazsın. Bunu kızlara öğütleyebiliriz bu kitapla.

*

Fas ve Fransa ilişkilerinin topluma yansımasını da okumak mümkün kitapta. Bir yanda Fransa sayesinde ülkenin gün yüzü gördüğünü, toprakların işlendiğini, üretim olduğunu savunan var. Bir yanda da Fransa’nın Fas’ı sömürdüğünü düşünen ve bağımsızlık isteyenler var. Neticede Fransız himayesindeki Fas 1956’da bağımsız oluyor. Kitapta bu bağımsızlık öncesi on yıl içinde geçiyor.

19 Ocak 2024 Cuma

BUZULLAR ARASINDA BİR KIŞ

 

BUZULLAR ARASINDA BİR KIŞ

(Un Hivernage Dans Les Glaces)

Jules Verne

1855

Fransızca aslından çeviren: Alev Özgüner

Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları

4.Basım – Nisan 2021

89 sayfa



Öldü denilen oğlunun öldüğüne inanmayan ve onu arayan bir babanın öyküsü.

*

Jean Cornbutte hali vakti yerine bir tüccar. Oğlu gemi kaptanı.

Oğlu şimdi seferde, seferden döndüğünde yeğeni Marie ile oğlunu evlendirecek.

Oğlunun gemisi ufukta görünür görünmez düğün hazırlıklarına girişiyorlar. Ay bir durun, oğlan gelip bir soluklanıp dinlenseydi.

Limana yanaşan gemiden oğlunun çıkmasını bekleyen babaya acı haberi veriyorlar. Oğlu ölmüş. Bir girdap çıkmış ve dalgalar tarafından yutulmuş.

Ama baba buna inanmıyor, oğlunu aramaya karar veriyor, belki kurtulmuştur diye. Aynı gemiye kaptan oluyor ve Norveç limanlarında arama yapmaya karar veriyor. Onu bir daha hiç göremeyeceğinden emin olursa o zaman dönecekmiş.

Yanına güvendiği adamları da alıp yola çıkıyorlar. Oğlanın nişanlısı Marie de gemiye giriyor gizlice. Oğlanın babası -Marie’nin dayısı- kızı anlıyor ve gemide kalmasına izin veriyor.

Norveç, Grönland kıyı kıyı dolaşıyorlar buz gibi soğukta.

Bu arada gemide Andre Vasling adlı ikinci kaptan Marie’ye asılıyor. Kız sadece nişanlısını düşündüğü için farkında değil ama baba farkında ve temkinli. Vasling, oğlanın öldüğüne ikna olunsun da bir an önce geri dönelim, Marie ile ben evleneyim telaşında. Böylece Marie’nin dayısından kalacak mirasa konmanın peşinde.

Soğukla, fırtınayla, açlıkla mücadele ederek sonunda oğlanı buluyorlar. Ama dert bitmiyor, bir de dönüş yolu var. İçinde bulundukları kış şartlarında dönemeyeceklerini anlayıp beş ay sonra havalar düzelince dönmeye karar veriyorlar. O zamana kadar avcılık yapıp karınlarını doyuracaklar, dikkatli yaşayacaklar. Ama Vasling yüzünden mümkün olmuyor.

Vasling yemek çalıyor, huzursuzluk çıkartıyor, çıkan bir kavgada ateşe yağ dökülüyor, kokuyu alan ayılar buzda/karada duran gemiye çıkıyor. Ayılarla girilen mücadelede Vasling de bir ayı tarafından öldürülüyor. Hiç üzülemiyoruz onun ölümüne, pis mendebur. Ama bu arada baba da ölüyor. Zaten hasta olmuştu, yaşlı bedeni daha fazla dayanamadı bu son olaylara. Onu oracığa gömüyorlar.

Nihayet mayıs ayında havalar güzelleşiyor ve dönüş yoluna koyuluyorlar.

Memleketlerine döndüklerinde önce babanın cenaze merasimini ardından da düğünlerini yapıyorlar.

*

Uzun uzun anlatılabilecek bir macera seksen sayfacığa sığdırılmış. Sevdim. Uzun uzun, bitmek tükenmek bilmeyen arıntıları sevmiyorum, yorucu oluyor. Örneğin Moby Dick. O neydi öyle, roman mı okuyoruz ansiklopedi mi? Bu iyi. Macera dediğin sündürülmez bence, bu kadar olur. Uzatırsan macera değil artık rutin olur çünkü. Macera böyle olmalı, bir solukta okunmalı.

16 Ocak 2024 Salı

1Q84

 

1Q84

Haruki Murakami

2009

Japonca aslından çeviren: Hüseyin Can Erkin

Doğan Kitap

1352 Sayfa

 

Dev bir eser.

Hem mecazen hem gerçek anlamda.

Bin sayfadan uzun. E-kitap olarak okudum ben, yanımda ancak öyle taşıyabilirdim çünkü.

Konusuna da hiç bakmadım, bodoslama daldım okumaya.

*

Aomame ve Tengo. Bu iki karakterden bahsediyor önce. Birbirinden ayrı bu iki insanın birbirinden ayrı hayatlarını okuyoruz önce. Ama gidişattan belli ki bu ikisinin ortak bir noktası olacak bir yerde. Ve nihayetinde de bir araya gelecekler. O belli. Çünkü öbür türlü çok anlamsız kalır. İşte bu ikisinin ortak noktası ve ikisini bir araya getiren süreç o kadar acayip ki. İşin içinde mistik bir tarikat var. Adnan Oktar ve Epstein adası örgütünü andıran bir yapısı da var bu tarikatın. Evet kadına ve çocuğa tecavüz. Bunun yanı sıra bir de doğa üstü güçler var.

*

Aomame

Aomame genç, güzel bir kadın, spor antrenörü, masöz. Bir akşam bir randevusuna gitmek üzere taksiye biniyor. Trafik çok sıkışık. Böyle giderse randevusuna geç kalacak. Şoförün tavsiyesiyle taksiden inip acil çıkış merdivenlerine gidiyor. Ve böylece başka bir boyuta geçmiş oluyor. Başta bunu anlamıyor. Etrafında anlam veremediği birkaç olay görüyor ki en barizi gökyüzünde iki ay görmesi.

Aomame randevusuna yetişiyor. Bir otele gidiyor. Otel çalışanı kılığında petrol baronu bir adamın odasına gidip onu öldürüyor. Bum! Bunu beklemiyordum. Aomame meğer kiralık katilmiş.  

Aomame adamı öldürdükten sonra bir bara gidiyor. Orada bir adamı beğenip onu yatağa atıyor. Zaman zaman yaptığı bir şeymiş. Daimi duygusal bir ilişkisi yok.

Aomame bir gün kütüphanede eski gazetelere bakıyor. Bir gazetede bir NHK tahsildarının ödeme yapmak istemeyen bir üniversite öğrencisini bıçakladığı haberini görüyor. Bir de polislerle radikal gruplar arasındaki silahlı çatışma. Bu iki haberi hiç hatırlamıyor oluşuna şaşırıyor. Polislerin üniforma ve silahlarının yenilenmiş olduğunu fark ediyor ve bunun da ne zaman olduğunu hatırlamıyor. Bir çeşit paralel evrene atladığını düşünmeye başlıyor. Atladığı yeni dünyaya 1Q84 adını veriyor. Q, question mark’ın (soru işareti) Q’su. “Benim bildiğim 1984 artık yok. Şimdi 1Q84 yılındayız.” diyor kendi kendine. Sf.159

Aomame bardayken bir kadın geliyor yanına. Adı Ayumi. Polismiş. Yalnızmış. Bazen canı erkek istermiş. Aomame ile barda birlikte erkek bakmaya başlıyorlar. İki erkek bulup sevişiyorlar. Aomame pek hatırlamıyor olanları. Geçmişini hatırlıyor ama. Çocukluk arkadaşı Tamaki. Kocasının şiddeti sonucu intihar ediyor. Aomame arkadaşının intikamını alıyor, o adamı öldürüyor. Ve Aomame için başka bir hayat böylece başlamış oluyor.

Ayumi, Aomame ile tekrar görüşüyor. Bir yemek yiyorlar. Sonra Ayumu, Aomame ile kalmak istiyor. Birlikte uyuyorlar. Aomame o gece gökyüzünde iki ay görüyor, biri büyük biri küçük.

Aomame, bir gün gazetede bir haber görüyor. Polis Ayumi, bir odada ölü bulunmuş. Kelepçeyle yatağa bağlı olarak. Bir adamın sabah odadan çıktığı görülmüş.

 

Tengo.

Tengo matematik öğretmeni, hoş bir delikanlı, dersanede çalışıyor. Kalan zamanında yazarlık yapıyor.

Tengo zaman zaman çocukluğuna dalıyor. En eski hatırası bir buçuk yaşındayken annesinin babası olmayan bir adama memelerini emdirmesi. Arada bu görüntü aklına geliyor ve bir çeşit krize giriyor. Sonra annesi ölmüş.

Babası NHK tahsildarı imiş. Radyo-televizyon için ödenen bir ücreti tahsil eden kişi olarak anladım. Her pazar, küçük Tengo’yu da alıp tahsilat için evlere gidermiş. Onu yanında çocukla görünce insanlar borçlarını ödüyorlarmış. Ancak Tengo bu durumdan bütün çocukluğu boyunca nefret etmiş.

Tengo gerçek babasının bu adam olmayabileceğinden kuşkulanıyor. Çünkü baba diye bildiği adam ile Tengo’nun hiçbir ortak yanı yok. Bir gün Tengo, pazar günleri daha fazla babası ile tahsildarlık işine gütmek istemediğini söylüyor ve evden kovuluyor. Öğretmeni, babasını ikna ediyor. Tengo büyüdüğünde ise evi terk ediyor, judo ve müzik ile ilgileniyor.

Fukaeri

Bir gün editörü Komatsu, Tengo’ya  bir taslak öykü getiriyor ve onu düzenlemesini istiyor. Öyküyü yazan Fukaeri adlı genç bir kız. Pupa Hava adlı bir öykü yazmış. Bu öykünün Tengo tarafından düzenlenmesi ile büyük ödül kazanacaklarını ve kitabın çok satacağını düşünüyorlar.  

Komatsu’nun talimatıyla Tengo, Fukaeri ile görüşüyor. Kız az ve öz konuşan, ağırbaşlı, sakin biri.

Kitabın değiştirilmesine izin veriyor kız ama Tengo’nun biriyle daha konuşmasını istiyor. Tengo, Fukaeri’nin istediği kişi ile görüşmeye gidiyor. O kişi Fukaeri’nin öğretmeni. Fukaeri disleksi imiş, kendisi okuma yazmada iyi değilmiş, başkası onun için okur yazarmış. Kitabı da bu şekilde öğretmeninin çocuğuna yazdırmış.

Tengo, Fukaeri’nin öğretmeninin evine gidiyor Fukaeri ile birlikte. Öğretmen, Fukaeri’nin babasıyla eski dostmuş. Anlatıyor. İki meslektaş bilim adamı olarak arkadaşlarmış. Sonra Fukaeri’nin babası Fukado, bir komün kurmuş. Burada işler başta yolunda gidiyorken sonra içlerinden silahlı bir örgüt çıkmış, polislerle çatışmış.

Tengo’nun düzenlediği ve değiştirdiği eser ile Fukaeri, genç yazarlar ödülünü alıyor. Komatsu bir şirket kurup Fukaeri ile ilgili işleri oradan takip etmek istiyor. Tengo bunun dolandırıcılık olduğunu düşünüp sıcak bakmıyor ama yapılıyor. Fukaeri ve kitabı oldukça popüler oluyor, tabii kitabı Tengo’nun değiştirdiğini söylemek yasak.

Kitapta Little People adlı varlıklardan bahsediliyor. Bu varlıkların sesini duyurmak için bir insan seçtikleri ve benzeri fantastik bir öykü anlatılıyor. Ama Fukaeri’nin demesine göre Little People ve öyküde anlattığı şeyler gerçek. 

Fukaeri daha güvenli diye Tengo’da kalıyor bir süre. Burada bir sevişiyorlar. Ama garip bir sevişme oluyor bu. Tengo kontrolü dışında erekte oluyor ve Fukaeri onunla sevişiyor. Fakat ikisinde de herhangi bir cinsel haz olmuyor. Tengo anlam veremiyor. Fukaeri zaten garip bir kız, onu anlamak çok zor.

Tengo’nun babası ölüp de Tengo cenaze için babasının kaldığı huzurevinin olduğu şehre gidiyor. Döndüğünde Fukaeri gitmiş.

 

Madam

Aomame’nin o adamı öldürmesini Madam istemiş. Madam güçlü, zengin, dul bir kadın. Aomame ona masaj yapmaya gider gelirmiş, tanışıklıkları oradan.

Aomame'nin öldürdüğü dam, karısına feci şiddet uyguluyormuş. Madam da ölüm emrini vermiş. Madam, kendi kızı da kocasından şiddet görerek ölen bir anne olduğu için şiddet mağduru kadınlara bir hassasiyeti var. Onlara bunu yaşatan erkekleri ortadan kaldırmayı görev addetmiş. Gücünü ve zenginliğini bunun için kullanıyor.

Madam’ın kızı kocasından şiddet görmüş ve intihar etmiş. Kocasının bu şiddeti, kızın isteği ile yapılan cinsel ilişki olarak görünmüş ve adam ceza almamış. Ama Madam o adamın itibarını yerle bir ederek ölmekten beter hale getirmiş. Daha sonra da bir sığınma evi açmış ve bu gibi durumda kalan kadınlara yardım etmiş.

Sığınma evine gelenlerden biri de on yaşında bir kız. Rahmi mahvolmuş, ameliyatla dahi düzeltilemez duruma gelmiş. Kızın adı Tsubasa. Sana bunu kim yaptı dediklerinde Little People diyor. (Little People, aynı zamanda Fukaeri’nin kitabında da geçen varlıkların adı.) Tsubasa’ya tecavüz eden Öncüler tarikatının lideriymiş. Öncüler tarım ve din odaklı bir tarikat imiş. İçlerinden Şafakçılar denilen silahlı örgüt çıkmış. Kızın anne babası da bu tarikata bağlıymış ve kızlarına tecavüz edilmesini desteklemişler. Lider, on yaşındaki kızlara tecavüz eden ve bunu öğreti adı altında yapıp cemaat oluşturan bir adammış.

Madam Lider’i bulup öldürtmek istiyor. Aomame ile bu konuda anlaşıyorlar. Aomame de Lider hakkında araştırma yapıyor, bulup öldürmek için.


Lider

Lider önce kendi öz kızına tecavüz etmiş. Yedi yıl önce, kız on yaşındayken.

Madam’ın Lider’i öldürme planı şöyle: Lider’in bir rahatsızlığı var. Bedenen acı çekiyor. Aomame masaj için gidecek ve adamın işini bitirecek.

Aomame, işler ters giderse diye kendisine bir silah alıyor. Zor durumda kalırsa kendisini öldürmek için.

Aomame, Lider’e masaj yapmaya gidiyor. Lider karanlıkta duruyor, vücudu çökmüş. Anlatıyor, bazen kasları kaskatı kesiliyor, hareket edemiyormuş, ama erekte oluyormuş, kontrol edemiyormuş, o halde iken onlu yaşlarda kızlar gelip onunla birlikte oluyorlarmış, veliaht doğurmak için.

Aomame yüz üstü yatan adamın boynuna buz kıracağı saplayacakken sebepsiz duruyor. Adam anlıyor öldürüleceğini ve aslında istediği de buymuş. Acılarına son versin diye Aomame’yi seçmiş.

Aomame, Lider denilen bu adamı öldürmenin onu çektiği acılardan kurtaracağını, bu yüzden öldürmenin iyilik olacağını düşünüp öldürmekten vazgeçiyor. Ama Lider, öldürülmek istiyor. Ayumi’nin öldürüldüğünü bildiğini, isterse Tengo’yu da öldüreceğini söyleyerek Aomame'yi kışkırtmaya çalışıyor.

Tüm bunları Little People yaptırıyormuş Lider’e. Onların sesini duyuyormuş. Ama artık çok acı çekiyor ve ölmek istiyormuş. Little People ise onun ölmesini istemiyormuş. Çünkü Lider sayesinde seslerini dünyaya duyuruyorlarmış. Ölürse boşluk olur ve o boşluğu doldurmak için zaman gerekirmiş. Bu varlıklara Little People ismini Lider'in kızı vermiş. Lider'in kızı kim? Fukaeri.

Aomame Tengo’yu bu adamın nasıl bildiğini anlamıyor. Adam Aomame’nin 1Q84 yılı dediğini de biliyor.

Artık 1984 yılı yokmuş. Bir geçiş olmuş. Artık 1Q84 yılındalarmış.

Little People var olan bir güçmüş. Ama onlar gücünü kullandıkça anti Little People denilen bir güç de kendiliğinden ortaya çıkıyormuş. Böylece dünya dengede kalıyormuş. Antilerin direnme gücü yıl hatlarını değiştirmiş.

Little People’ın temsilcisi Lider olmuş, kızı da Anti Little People hareketinin.

Little People, Fukaeri on yaşında iken gelip Lider'i temsilci yapmışlar. Kızı, algılayan demek olan paşiva, adam da kabul eden demek olan reşiva olmuş. Sonra da çiftleşmişler. Evet, aslında tecavüz. Bütünleştik diyor adam. Tsubasa’ya da aynı şekilde yapmış.

Kızı, tesadüfen Tengo ile bir araya gelmiş ve güçlerini birleştirmişler.

Little People, Tengo’ya kızgın, çünkü yazdığı/düzenlediği kitap Little People’ı deşifre ediyor.

Aomame, Lider’i öldürüyor. Masaj yaptım, iki saat uyusun dinlensin, diyerek Lider’in adamlarını kandırıyor ve o arada Madam ve yardımcısı Tamaru’nun yardımıyla saklanıyor.

 

Aomame ve Tengo

Tengo ile Aomame sınıf arkadaşıymışlar küçükken. On yaşından beri görüşmemişler. Ama birbirlerini hiç unutmamışlar.

İkisi de huzur bulmadıkları bir aile içinde büyümüş. Aomame’nin ailesi dini bir örgüt üyesi, Aomame küçük yaşta onlardan ayrılmış. Tengo da küçük yaşta babasının yanından ayrılmıştı.

Uşikava

Bir gün Tengo’yu görmeye biri geliyor dersaneye. Adı Uşikava. Kendisini Yeni Japonya Bilim ve Sanatı Geliştirme Derneği’nden diye tanıtıyor. Tengo’nun gelecek vadeden bir yazar olduğunu, ona para yardımı yapmak istediklerini söylüyor. Halbuki Tengo’nun basılmış hiçbir kitabı yok. Tengo yardım teklifini reddediyor. Adam, Tengo’nun Fukaeri ile bağlantısını, kitabı onun yazdığını bildiğini ima edip gidiyor.

Lider ölünce onu öldürdüğü anlaşılan Aomame’yi bulmakla görevlendirilmiş biri Uşikava. Zehir gibi akıllı bir adam.

Önce Aomame ve Madam arasında bağlantı kuruyor. Madam’ın sığınma evinin etrafında iz sürerken fizik yapısı nedeniyle (kısa boylu ve koca kafalıymış) dikkat çekiyor. Araştırmaları sonucunda Aomame ve Tengo arasında bağlantı kuruyor. Tengo’nun yaşadığı yeri öğreniyor. Onun evini gözetleyip bir gün Aomame’nin oraya geleceğini umuyor. Fakat Madam’ın en az Uşikava kadar belki ondan da akıllı yardımcısı Tamaru, Uşikava’yı öldürüyor.

Tamaru, Lider’in adamlarını arayıp Uşikava’yı öldürdüğünü ve gelip almalarını söylüyor. Adamlar, Aomame’ye zarar vermeyeceklerini, Little People’ın sesini duyamadıklarını, Aomame’yi bulurlarsa Little People’ın sesini duyabileceklerini söylüyorlar.

Tamaru bu teklife temkinli yaklaşıyor.

 

Tengo ve Aomame

Tengo da gökyüzünde iki tane ay görüyor. Bazı akşamlar çocuk parkının kaydırağında gök yüzüne bakıyor. İşte Aomame de onu orada görüyor.

Ve ikisi, aralarında Tamaru’nun mesaj alıp götürmesiyle buluşuyorlar. Kavuşuyorlar.

Aomame, Lider’i öldürdüğü gün esrarengiz şekilde hamile kalmış. Cinsel birliktelik olmadan. Çocuğun bir şekilde Tengo’dan olduğuna inanıyor. Bunu Tengo’ya anlatıyor. Tengo da aynı gece Fukaeri ile bir cinsel birliktelik yaşamıştı. Bir şekilde bunun Aomame’yi hamile bırakmış olabileceğini düşünüp çocuğun kendisinden olduğuna inanıyor.

Her şeyi başlatan güzergaha, Aomame’nin taksiye binip yolun ortasında inerek kullandığı merdivenlere gidiyorlar. Buradan tekrar geçip tek aylı dünyaya, gerçek 1984’e ulaşıyorlar.

Bir otelde geceleyip umutla bakıyorlar yeni hayatlarına.

Nasıl?

Dev eser derken ciddiydim.

Gerçi bende tam oturmamış kısımlar kaldı ama umurumda değil artık. Üzerine düşünecek mecalim kalmadı.