Afrika Üçlemesi -1-
(Things Fall Apart)
Chinua Achebe
1958
Çeviren: Nazan Arıbaş Erbil
İthaki Yayıncılık
3.Baskı - Aralık 2022
182 sayfa
Afrika'da kendi halinde bir kabile. Vahşi mahşi kendilerine göre bir hayatları var. Beyaz adam geliyor, sözde medeniyet getirirken yerli halkı ortadan kaldırıyor.
*
Umuofia adlı bir köy. Köyde kral yok. Unvanlı adamlar, rahipler ve yaşlılar var. Toprak, gökyüzü, şimşek tanrıları ve tanrıçaları var. Bir de kişisel tanrıları olarak "çi" var.
Okonkwo, köyün çalışkan, saygı duyulan bir adamı. Babası tembel bir müzisyenmiş. Okonkwo onun tembelliğinden nefret etmiş ve babasının sevdiği her şeyden nefret ederek büyümüş.
Okonkwo babasının aksine çalışıyor, çabalıyor, köyde iyi bir yere geliyor. Üç eşi ve on bir çocuğu var. Köyde erkeğin çok eşliliği doğal karşılanıyor.
Öfkeyi erkeklikle bir tuttuğu için Okonkwo sürekli kızgın bir adam ve eşlerini, çocuklarını sık sık dövüyor, pis herif.
Köyde böyle acımasız davranışlar var, adet olmuş. Örneğin bir gün köyde bir kadını başka bir köyün köylüsü öldürmüş. Ceza olarak öldüren adamın oğlunu ve köyden bir bakire kızı veriyorlar bunlara. Kızı, öldürülen kadının kocasına veriyorlar ölen karısının yerine geçmek üzere. Kadın böyle bir takasa konu meta. Oğlanı da Okonkwo’ya veriyorlar. Biraz büyüsün, öldürecekler.
Oğlancığın -adı İkemefuna- niye köyünden, evinden koparıldığına dair bir fikri yok tabii, zavallı yavrucak. Kendisiyle beraber köyden getirilen kızı da bir daha hiç görmüyor.
İkemefuna, Okonkwo’nun en büyük oğlu Nwoye ile çok iyi arkadaş oluyorlar. Üç yıl beraber yaşadıktan sonra yasaları gereği İkemefuna’yı öldürüyorlar. Hem de artık baba dediği Okonkwo yapıyor bunu.
*
Köydeki günlük yaşama dair de bilgiler yer alıyor. Evlilikler (kız için başlık parası), ölümler (cüzzamlıları ormana atmak), batıl inançlar (ikiz doğumların toprağa karşı suç sayılıp ikiz bebeklerin ormana terk edilmesi) cenaze törenleri (tüfekle havaya ateş açmak) gibi.
Cenaze töreninin birinde Okonkwo yanlışlıkla cenazesi kaldırılan ölen adamın oğlunu vuruyor. Yasalarına göre Okonkwo'nun evi yakılıyor ve Okonkwo sürgüne gönderiliyor, yedi yıl boyunca köye dönemez.
Annesinin köyüne Mbanta’ya sığınıyor Okonkwo, eşleri ve çocuklarıyla.
Vahşi mahşi kendilerine göre bir hayatları varken bir gün beyaz adam geliyor misyonerlik faaliyetleriyle. Kilise açılıyor. Tanrıya inanmazsanız ateşte yanarsınız ve benzeri söylevler. Gerçi bunların tanrıları da az zalim değil, öldür, yak, yık diyen tanrıları var bunların da.
Okonkwo’nun oğlu Nwoye de misyonerlere katılıyor. Okonkwo dövüyor oğlunu ve onu son görüşü oluyor. Oğlan artık Hıristiyan misyoner.
Bu arada Okonkwo’nun sürgündeki yedi yılı bitiyor. Kendi ata toprağına Umuofia’ya geri dönüyor. Orada da kilise ve beyaz adamlar var. Üstelik mahkeme de kurmuşlar. Yerlileri yargılıyorlar, döverek, adi işler yaptırarak cezalandırıyorlar. Yerli halkın kendi çocukları da beyaz adamlara katıldığı için yerliler beyazlarla mücadele edemiyor.
Beyaz adam ticareti de geliştiriyor. Palmiye yağı ve tohumu yüksek fiyatlardan satılır hale geliyor, Umuofia’ya para akıyor. Okul ve hastane yapılıyor.
Okonkwo bu sisteme karşı isyan ateşini başlatıyor. Kiliseyi yakıyorlar.
Tutuklanıyorlar. İşkence görüyorlar. Kefaletle serbest kalıyorlar.
Okonkwo kendisine işkence eden mübaşirin kafasını kesiyor.
Beyaz adamlar Okonkwo’yu arıyor. Evde yok. Nerede olduğuna beraber bakalım, diyor köylüler. Bir an köylüler beyaz adamları tuzağa çekip öldürecekler sandım. Ama o da ne? Okonkwo kendini asmış. Hâlâ tuzak olabilir diye düşündüm, Okonkwo ölü taklidi yapıyor, sonra o ve diğer yerliler öldürecekler beyaz adamları. Ama yok. Tuzak muzak yok.
Kitabın sonu beyaz adamların komiserinin anılarını yazacağı kitaba düşündüğü isimle bitiyor: “Aşağı Nijerya’daki İlkel Kabilelerin Etkisizleştirilmesi”
*
Kıymetli bir anlatı. Beyaz adamın kolonileştirmesini, kolonileştirilen yerli halkın dünyasından okumak çok anlamlı. Kitap bu kıymete ve anlama binaen 2007 MAN BOOKER Uluslararası Ödülü almış zaten.
*
Bir üçlemenin ilk kitabıymış bu. Bakalım, denk gelirsem diğer ikisini de okurum.