VAROLMANIN DAYANILMAZ HAFİFLİĞİ
(Nesnesitelna lehkost byti)
Milan Kundera
1984
Can Sanat Yyaınları
Çeviri: Fatih Özgüven
1. Basım - Ağustos 2015
334 sayfa
Bayıldım. Bayıldım.
Şahane bir kitap.
*
Tomas, Teraza ile tanışıncaya kadar pek
çok kadınla sadece "erotik dostluk" kurmuş, hiçbiriyle ciddi bir
ilişkiye girmemiş.
Karısından boşandıktan sonra özgürlüğü
tatmış. Karısının her seferinde oğluyla görüşmesini engellemesi üzerine oğluyla
bağını koparmış.
"Yeterli önlemleri almayı unuttuğu
bir tek geceyle bağlı olduğu bu çocuğa neden öteki çocuklardan daha derin
duygular besleyecekti ki?" sf.19
Bu nedenle kendi anne babası tarafından
da dışlanmış.
Bu dışlanmışlık ve yalnızlıktan rahatsız
değil.
Bir takım rastlantılar sonucu Tereza ile
tanışıyor.
"Bir olay kendisini hazırlayan
rastlantıların sayısı oranında önemli, anlamlı ve dikkate değer değil
midir?" sf.59
Tereza da bir takım işaretler sonucu
Tomas'ın hayatı için önemli bir adam olduğunu düşünüp bavulunu alarak onun yanına
gidiyor.
Evlenip ömürlerinin sonuna kadar bir arada
olacakları bir yaşam başlıyor onlar için.
Ancak bu sancılı bir süreç oluyor.
Tomas başka kadınlarla yatmaya devam
ediyor. Tereza'yı seviyor ve esas kadın o. Ancak diğer kadınlardan da kopamıyor.
Tereza'ya sevişmekle sevmenin farklı olduğunu, diğer kadınlarla arasında bir
gönül bağı olmadığını anlatmaya çalışıyor.
"Bir kadınla sevişmek ve bir kadınla
uyumak iki ayrı tutkudur, sadece farklı değil aynı zamanda da zıt tutkular. Aşk
çiftleşme arzusunda (sonsuz sayıda kadına kadar uzanabilecek bir tutku)
duyurmaz kendini, uykuyu paylaşma arzusunda duyurur (tek bir kadınla sınırlı
olan bir arzu)." sf.23
"Platon'un Şölen'indeki ünlü efsane
aklına geldi ansızın: Tanrı onları ortadan ikiye ayırıncaya kadar bütün
insanlar hermafroditti, o zamandan beri bu yarılar birbirlerini arayarak dünyanın
dört bir bucağında gezinip duruyorlar. Aşk kaybettiğimiz yarıyı özleyişimizdi
işte." sf.257
ama Tereza bu duruma anlam veremiyor. (DOĞAL
OLARAK.)
Aşağı yukarı iki yüz kadınla yatan Tomas,
kadınların çıplak ve sevişirkenki hallerini merak ediyor.
Çıplak hallerini,
cerrah olduğu için az çok kestirebiliyor. Ama yatakta hepsinin farklı olduğunu
gözlemliyor. Onların o halini düşlemekse yanıltıcı ona göre.
"Düşleyebildiklerimiz herkesin
başkaları gibi yaptığı şeyler, insanların ortak yanlarıdır ancak." sf.215
Tomas'ın saçında başka kadınlara ait apışarası
kokusu duymak hoş değil elbette.
Tereza da daha sonra başka bir adamla
yatmaya karar veriyor. Bu kolay bir karar olmuyor onun için. Ama Tomas gibi
bunu sıradan göremiyor. Ruhunun kirlendiğini düşünüyor.
*
Tomas, her ne kadar pek çok kadınla birlikte olsa da kopamadığı kadın Sabina.
Tereza, fotoğrafçılık yaptığı dönemde
Sabina ile de tanışıyor. Onun Tomas'ın metresi olduğunu bilerek üstelik.
*
Ülkelerindeki karışıklıklar sonucu köye
yerleşen Tomas ve Tereza, burada nispeten sade ve sıradan bir hayat sürüyorlar.
Köpekleri Karenin'in ölümüyle roman son
buluyor.
Karenin'in adı Tereza'nın Tomas'a
giderken yanında taşıdığı Anne Karenin kitabından geliyor.
Tomas, arkadaşlık etsin diye
Tereza'ya getiriyor bu köpeği.
Köpek ve Tereza birbirlerini çok
seviyorlar. Kitabın son bölümü köpeğe ve köpeğin etrafında Tomas
ile Tereza'nın
ilişkisine ayrılmış.
"İnsan soyunun gerçek ahlaki sınavı,
temel sınavı (iyice derinlere gömülmüş, gözlerden uzak sınavı) onun,
merhametine bırakılmışlara davranışında gizlidir: Hayvanlara. sf.308
*
Sabina da yeni sevgilisi Franz ile
yaşamaya başlıyor.
Franz da evli. Karısına aşık olsa da karısı
aynı duyguları paylaşmıyor onunla. Karısı ve kızı, Franz'ı pek umursamıyor.
Sabina ile ilişkisini bir süre saklayan
Franz, daha sonra itiraf ediyor. Ama karısı buna pek de üzülmüyor.
Hatta Franz öldüğünde cenaze işleriyle
meşgul olurken "Bir kocanın cenazesi karısının gerçek düğünüdür!"
diye düşünüyor. sf.294
*
Bu karakterlerin geçmişlerine, içine doğdukları
ailelere de değiniliyor romanda. Bizi biz yapan özelliklerde bu durum çok
etkili.
İnsan ilişkileri, bunda rastlantıların ve
işaretlerin önemi, karar alma süreçlerimiz gibi konuları da tartışıyor yazar
roman içinde.
"Sadece bir tek hayat yaşadığımız
için bu hayatı öncekilerle karşılaştıramaz ya da kusurlarımızı gelecekteki
hayatlarımızda gideremeyiz; bu nedenle de ne istediğimizi bilemeyiz."sf.16
"Olaylar nasıl gelişirse öyle yaşıyoruz,önceden
uyarılmaksızın, rolünü ezberlemeden sahneye çıkan bir tiyatro oyuncusu
gibi." sf.16
*
Arka planda Sovyetler, Çekoslovakya'yı
işgal ediyor. Bu ortam hakkında da çeşitli değerlendirmeler yer alıyor.
Cerrah olan Tomas, siyasi görüşleri
nedeniyle işini yapamaz hale geliyor ve camcılık yaparak para kazanmaya çalışıyor.
Doktorluk değil de camcılık yapıyor olmak onu rahatsız etmiyor. Tereza, doktorluğun Tomas'ın misyonu olduğunu sanırken Tomas ona:
"Misyon dediğin sersemce bir şey
Tereza. Misyonum yok benim. Kimsenin yok. Özgür olduğunu, bütün misyonlardan arınmış
olduğunu fark etmen o kadar büyük bir ferahlama ki!" sf.333 diyor.
"Milli birlik ve beraberliğe en çok ihtiyaç duyulan günler"de olmalarına rağmen;
"Her birine anayurtlarının adı
söylendiğinde akıllarına ne geldiği sorulsa, verecekleri cevaplar o kadar farklı
olurdu ki birlik diye bir şey söz konusu bile olamazdı." sf.108
Ülkeyi o hale getirenlerin "kandırıldık" diyerek kendilerini savunmaya kalkmalarına şöyle tepki veriyor Tomas:
"Derken herkes komünistlere bağırmaya başladı: Ülkemizin başına gelenlerden (yoksullaşmış, çoraklaşmıştı ülke), onun özgürlüğünü kaybetmesinden (Rusların eline düşmüştür), adalet önünde işlenen suçlardan sizler sorumlusunuz.
Suçlananlar cevap verdi: Bilemedik! Aldatıldık! Bizler gerçekten inananlardık! Yüreklerimizin derinliklerinde bizler masumuz!
Sonunda tartışma gelip tek soruya dayandı: Gerçekten bilememişler miydi, yoksa öyleymiş gibi mi yapıyorlardı yalnızca?
(...)
Tomas, komünistlerin kalbimiz temiz diye bağırarak kendilerini savunduklarını duydukça kendi kendine 'Sizin bilmemeniz sonucu bu ülke özgürlüğünü kaybetti, daha da yüzyıllarca kazanamayacak belki, hala kalkmış kendinizi suçlu bulmadığınızı nasıl söyleyebilirsiniz?' diyordu. 'Yaptıklarınızı görmeye nasıl dayanıyorsunuz? Nasıl oluyor da dehşete kapılmıyorsunuz? Görecek gözünüz yok mu?Gözünüz olsaydı, gözünüzü kör eder, Tebai'den çıkar giderdiniz!"
Ayrıca;
"Terörle yönetilen bir toplumda,
hiçbir ifade ciddiye alınamaz. Hepsi güdümlü,zorlamadır ve bunları görmezlikten
gelmek her dürüst kişinin görevidir." sf.194
"Ne yaptıklarını bilmeyen insanları
cezalandırmak barbarca bir şey." sf.236
Bu değerlendirmeler Temmuz 2016 Türkiye'si
için çok tanıdık geliyor.
Okuyunca içten bi vaay bee dedim :)
YanıtlaSil:) Etkileyici bir kitap gerçekten.
SilBu yorum yazar tarafından silindi.
YanıtlaSilyorumum kayboldu galiba neyse tekrar gireyim :P
YanıtlaSilyazar olmak böyle bir şey galiba, belli bir zamanda belli bir durumu eleştirirken bile ister istemez geleceğe işaret etmek. son kısımdaki alıntıları okurken istedemezden müstehzi bir ifade takındım ne yalan söyleyeyim. uzun zamandır aklımdaydı okumak ama erteleyip duruyordum, bu postun üzerine okurum artık :)
:)
SilYazar geleceğe mi işaret ediyor yoksa aynı olaylar dünyanın farklı bölgelerinde sık sık tekrarlanıyor, o yüzden mi böyle, bilemiyorum.
Okunacak kitaplar listenizde öne almanızı tavsiye ederim.