BENİM DE OKUYACAKLARIM VAR
Çeşitli kitap bloglarında
görüyorum. Okuma listeleri var. Yeni aldıkları ve o ay okumayı planladıkları
kitapları yazıyorlar.
Kimisi yeni aldığı kitapları üst
üste koyup “İşte kulem”, ”Okuma Kulesi” , “Yeni Kule” gibi adlarla paylaşıyor.
Benim neyim eksik?
Ben de yeni kitaplar alıyorum. Ben
de paylaşırım. Hiç de bir şeyim eksik olamaz kimselerden.
Yine gözlemlediğim kadarıyla kimisi
okuduğu kitabın fotoğrafını çekiyor. Ama kuru bir vesikalık değil, kitap için
uygun dekor hazırlayarak yapıyor bunu. Kitabın yanında rengarenk kalemler,
cetveller, efendime söyleyeyim arkada çiçekler, yanında çay, kahve bir güzel fon
hazırlanıyor. Güzel de oluyor. Güzel gözüküyor meretler.
Kimisi de ojeli tırnaklarıyla
kitabı tutarak fotoğrafını çekiyor. Burada genellikle kitap kapağına uygun oje
rengi tercih sebebi. Bu da hoş gözüküyor.
Görüyorum ve arttırıyorum.
Yeni satın aldığım, okumayı
planladığım kitapları nal gibi kendi fotoğrafımla paylaşıyorum. Sipariş ettiğim
kitaplar gelince yaşadığım mutluluğu gözlerimden okuyun. Hepsi benim çocuğum
gibi. Aguşşubuguşşuuu
İşte MART Ayı kitaplarım:
Bunlar gelince çocuklar gibi şen
oluyorum. Biraz da geç geliyor hınzırlar.
Genellikle www.kitapyurdu.com ’dan alıyorum
kitaplarımı. “Tahmini Teslim Süresi” var. Atıyorum 5 gün. Ama bu 5 gün, alıcıya
teslim değil, kargoya teslim tarihi oluyor. Bunu daha önce twitter’dan @kitapyurdu’na
sorduğumda bu sürenin alıcıya teslim süresi olduğunu söylediler ama 5 günün
5. gününde kargoya veriyor, kargo da haliyle 2-3 gün içinde teslim ediyor. Doğal
olarak ne oluyor, benim dediğim doğru oluyor. Bir değil, iki değil, bence ben
haklıyım.
Mart ayında şunları almıştım:
- Hastalık Hastası – Moliere
Biri hariç hepsini okudum. Hastalık
Hastası’na henüz fırsat olmadı. Ama uzun süre kalmaz sanıyorum. Onu da okumam
yakındır. Ya da uzak da olabilir, büyük konuşmayayım, çünkü onun üstüne çok
kitap aldım.
Misal bir Ankara seyahatimde otobüs beklerken AŞTİ’den şunları
aldım:
Fiyatların güzelliğine bakar mısınız?
- Yatak Odasında Terör – Serge Bramly
- İtiraflarım – Nicolas Sarkozy
- Martı –
Richard Bach
İlkin İnci’yi okudum. Hap gibi zaten. Kitabı elime almamla bitirmem bir
oldu.
Yatak Odasında Terör’ü taze bitirdim. Yakında hakkındaki düşüncelerimi
yazacağım.
Martı’yı zaten biliyordum. Ama kitaplığımda yoktu. Onun bunun Martı’sını
okumuştum. Benim de kitaplığımda bulunsun istedim.
Nicolas Sarkozy’e ise hiç girmeyelim. Bunun gibi kitapları alıyorum
alıyorum ama henüz hiçbirini okumadım. Bunun gibi dediğim Gerhard Schröder’in,
Boris Yeltsin’in bu minvaldeki kitapları da var bende. Recep Tayyip Erdoğan’ın
da böyle bir kitabı var, almadım ama onu da alıp, hepsini okuyup, bir siyasi
portre çözümlemesi yapasım var. Hoş, bu kitapları kendileri yazmıyor
muhtemelen, onlar adına başkaları yazıyor ama olsun.
Ankara seyahati demişken, işim gereği epey vaktimi yollarda
geçiriyorum.
Evvela işten eve üç vesaitle gitmemden ötürü (vesait de çok acayip bir
kelime gerçekten. Bu vesaitler: tren, vapur, tramvay) yol 1,5 saat sürüyor. 1,5
saat de dönüş. Ne etti? 3 saat. Bu 3 saatim boşa mı geçsin? Etrafı seyret
seyret bir yere kadar. O yüzden en çok kitap okumalarım yollarda oluyor.
Bunun haricinde şehir dışı işlerim olduğunda da yine yolda, otobüs beklerken, uçak beklerken, beklediğim bu şeylerin içindeyken bu yavrucaklar
bana eşlik ediyor.
Misal;
Düğümlere Üfleyen Kadınlar, Adana’daki yol arkadaşımdı.
Adana’da tren istasyonuna dik inen bir cadde var. Uydurmuyorsam Şükrüpaşa
Caddesi. O caddede sağlı sollu mağazalar var. Önce onları dolanıyorum deli gibi.
Adanalı arkadaşım, “Sanki İstanbul’da yok bunlar” diye dalga geçiyor benimle.
Var tabi de İstanbul’da bunun için zaman yok arkadaşım.
Mağazaları gez gez de daha bir dünya vakit var. İşte bu bir dünya vakti
sıkılmadan değerlendirmemi sağlayan yol arkadaşım Düğümlere Üfleyen Kadınlar oldu.
Ha çok güzel bir kitap değildi ama ne yapacaksın, bu da böyle bir kitap.
Pamukkale Turizm’den memnunum. İkram olarak verdiği sandviçlere bayılıyorum.
Her seferinde de aç biilaç bir şekilde otobüse yetiştiğim için ilaç gibi geliyor
bana bu sandviç. Buradaki yol arkadaşım Boyalı Kuş’tu. Çok sert, çok sarsıcı
bir kitaptı.
Havaalanları çok pahalı yaa. Hayvani pahalı. Bu durumda o meyveli
sodayı içmesen ölür müsün ya da elma dilim patates ve bira almazsa ölecek
hastalığına mı tutuldun? Ama beklerken, bir yandan kitap okusak, bir yandan bir
şeyler yudumlasak fena mı? Yudumladım. Ruhi Mücerret arkadaşımı okurken
yudumladım, pişman değilim.
Sadece yollarda, yolculuklarda değil, arkadaş beklemelerinde de eşlik
ediyor bana bu yavrular. Tezcanlı bir insan olduğumdan buluşmalara genelde
erken giderim. İşe bile normalden yarım saat erken geliyorum. Rahat duramıyorum
evde. Bir an önce yola çıkayım, yol hali, trafik olur, bir şey olur, erken
gideyim,önemli değil, beklerim. Beklemek bana koymaz, yanımda bir kitap
olduktan sonra. Anayurt Oteli de böyle bir beklemedeki eşlikçimdi.
Sadece orada burada değil, evde de okuyoruz çok şükür. Aylak Adam mesela
bana evde arkadaşlık etmişti bir süre. Teşekkürler Aylak Adam.
NİSAN ayında edindiğim yeni arkadaşlarımı ise
şöyle takdim edeyim:
Fotoğrafları sağından solundan küçülte küçülte altın oran yüz hatlarım
bozuldu. Yoksa ben özümde süperkulade güzelimdir de işte fotoğrafla oynamak
zorunda kaldığım için…
Bu ay kitapyurdu’ndan seni seçtim Pikaçu:
- Tembellik Hakkı – Paul Lafarge
- Şifrepunk – Julian Assange
- 9.90 – Frederic Beigbeder
- Peygamberin Son Beş Günü – Tahsin Yücel
- Gösteri Peygamberi – Chuck Palahniuk
- Mucizeler Dükkanı – Jorge Amado
- Ezilenler – Dostoyevski
- Çavdar Tarlasında Çocuklar – J.D. Salinger
- Saklı Kitap – Sibel Eraslan
Bu kitapları ve bundan öncekileri seçmemde çeşitli kitap bloglarından,
gazetelerin kitap eklerinden, köşe yazarlarından yararlanıyorum. Buralarda
bahsi geçen ve ilgimi çeken kitapları not alıyorum. Ay başında makul bir sayı
kadarını alıyorum. Ayda bir kere bu alışverişi yapıyorum ki kitapyurdu her ay üst
üste alışveriş yapan kullanıcılarına ekstra indirimler sağlıyor.
Bu da benim “Okuyacağım
Kitaplar” listem. Hayırlı uğurlu olsun.
Vallahi harika bir yayın olmuş.. Kitap sevginize bayıldım.:) Bir de kitap seçimlerinize bayıldım.. Çok keyifli kitap okuyorsunuz..:)) Severek takip ediyorum..
YanıtlaSilSelam ve sevgiler...
Teşekkür ederim. Sevgiler benden
SilAnom ne tatlısın sen ya... Kitaplar da harika
YanıtlaSilEyvallah. O sizin tatliliginiz.
Silİyi günlerde okuyun.Kitap kulelerine herzaman bayılmışımdır:)
YanıtlaSilHep birlikte iyi gunlerde okuyalim :)
Sil:))Biraz nükteli bir yazı olmuş(alındım mı ne biraz:) ama içinde kitap olan her şey güzel , sen de çok güzelsin ..:)Kitap dostluğumuz , kulelerimiz, bitenlerimiz ve gülen gözlerimiz olsun mu hep , kocaman bir OLSUN.Sevgiyle...
YanıtlaSilOlsun tabi.Hep olsun, en güzeli olsun.
SilSevgilerimle
"Çavdar Tarlasında Çocuklar"ı ben çok beğenmiştim. Kitabın kahramanı Holden beni hem üzüp, hem de eğlendirmişti. Her şeyden hemen sıkılan, tatlı bir çocuktur Holden =)
YanıtlaSil"Mucizeler Dükkanı" benimde merak etmiş olduğum bir kitap. Sizin yorumunuzu bu nedenle bekleyeceğim.
Keyifli okumalar diliyorum. Sevgilerimle.
Cavdar Tarlasinda Cocuklar, bu aralar okudugum kitap. Keyifli gidiyor gercekten. Sevecegim sanirim.
YanıtlaSilMucizeler Dukkani'ni ben de merak edip aldim. Onu da sevecegim hissi var icimde.
Dandik yayınevlerinin klasiklerinden Allah'a sığının, ya da neye inanıyorsanız ona. Alter gördüm bir tane, bir de Moliére'i basanı. O ikisi baş düşmanınız olsun, güç sizinle olsun.
YanıtlaSilDeme yaa. Artık değiştirmek için çok geç ama. Neyse, kaderimse çekerim, okurum, artık anladığım kadar.
Sil