9 Nisan 2013 Salı

Benim de Okuyacaklarım Var



BENİM DE OKUYACAKLARIM VAR


Çeşitli kitap bloglarında görüyorum. Okuma listeleri var. Yeni aldıkları ve o ay okumayı planladıkları kitapları yazıyorlar.

Kimisi yeni aldığı kitapları üst üste koyup “İşte kulem”, ”Okuma Kulesi” , “Yeni Kule” gibi adlarla paylaşıyor.

Benim neyim eksik?

Ben de yeni kitaplar alıyorum. Ben de paylaşırım. Hiç de bir şeyim eksik olamaz kimselerden.

Yine gözlemlediğim kadarıyla kimisi okuduğu kitabın fotoğrafını çekiyor. Ama kuru bir vesikalık değil, kitap için uygun dekor hazırlayarak yapıyor bunu. Kitabın yanında rengarenk kalemler, cetveller, efendime söyleyeyim arkada çiçekler, yanında çay, kahve bir güzel fon hazırlanıyor. Güzel de oluyor. Güzel gözüküyor meretler.

Kimisi de ojeli tırnaklarıyla kitabı tutarak fotoğrafını çekiyor. Burada genellikle kitap kapağına uygun oje rengi tercih sebebi. Bu da hoş gözüküyor.

Görüyorum ve arttırıyorum.

Yeni satın aldığım, okumayı planladığım kitapları nal gibi kendi fotoğrafımla paylaşıyorum. Sipariş ettiğim kitaplar gelince yaşadığım mutluluğu gözlerimden okuyun. Hepsi benim çocuğum gibi. Aguşşubuguşşuuu

                                                         İşte MART Ayı kitaplarım:


Bunlar gelince çocuklar gibi şen oluyorum. Biraz da geç geliyor hınzırlar.

Genellikle www.kitapyurdu.com ’dan alıyorum kitaplarımı. “Tahmini Teslim Süresi” var. Atıyorum 5 gün. Ama bu 5 gün, alıcıya teslim değil, kargoya teslim tarihi oluyor. Bunu daha önce twitter’dan @kitapyurdu’na sorduğumda bu sürenin alıcıya teslim süresi olduğunu söylediler ama 5 günün 5. gününde kargoya veriyor, kargo da haliyle 2-3 gün içinde teslim ediyor. Doğal olarak ne oluyor, benim dediğim doğru oluyor. Bir değil, iki değil, bence ben haklıyım.


                                                    Mart ayında şunları almıştım:



  1. Düğümlere Üfleyen Kadınlar – Ece Temelkuran
  1. Yabancı – Albert Camus
  1. Yarın Bizimdir Yoldaşlar – Manuel Tiago
  1. Anayurt Oteli – Yusuf Atılgan
  1. Aylak Adam – Yusuf Atılgan
  1. Hastalık Hastası – Moliere
  1. Boyalı Kuş – Jerzy Kosinski
  1. Büyük Umutlar – Charles Dickens
  1. Okyanus Ötesindeki Vaiz – Saygı Öztürk
  1. Silahları Gömmek – Orhan Miroğlu

Biri hariç hepsini okudum. Hastalık Hastası’na henüz fırsat olmadı. Ama uzun süre kalmaz sanıyorum. Onu da okumam yakındır. Ya da uzak da olabilir, büyük konuşmayayım, çünkü onun üstüne çok kitap aldım.


                      Misal bir Ankara seyahatimde otobüs beklerken AŞTİ’den şunları aldım: 



Fiyatların güzelliğine bakar mısınız?

  1. Yatak Odasında Terör – Serge Bramly
  1. İtiraflarım – Nicolas Sarkozy
  1. İnci- John Steinbeck
  1. Martı – Richard Bach



İlkin İnci’yi okudum. Hap gibi zaten. Kitabı elime almamla bitirmem bir oldu.

Yatak Odasında Terör’ü taze bitirdim. Yakında hakkındaki düşüncelerimi yazacağım.

Martı’yı zaten biliyordum. Ama kitaplığımda yoktu. Onun bunun Martı’sını okumuştum. Benim de kitaplığımda bulunsun istedim.

Nicolas Sarkozy’e ise hiç girmeyelim. Bunun gibi kitapları alıyorum alıyorum ama henüz hiçbirini okumadım. Bunun gibi dediğim Gerhard Schröder’in, Boris Yeltsin’in bu minvaldeki kitapları da var bende. Recep Tayyip Erdoğan’ın da böyle bir kitabı var, almadım ama onu da alıp, hepsini okuyup, bir siyasi portre çözümlemesi yapasım var. Hoş, bu kitapları kendileri yazmıyor muhtemelen, onlar adına başkaları yazıyor ama olsun.


Ankara seyahati demişken, işim gereği epey vaktimi yollarda geçiriyorum.

Evvela işten eve üç vesaitle gitmemden ötürü (vesait de çok acayip bir kelime gerçekten. Bu vesaitler: tren, vapur, tramvay) yol 1,5 saat sürüyor. 1,5 saat de dönüş. Ne etti? 3 saat. Bu 3 saatim boşa mı geçsin? Etrafı seyret seyret bir yere kadar. O yüzden en çok kitap okumalarım yollarda oluyor.

Bunun haricinde şehir dışı işlerim olduğunda da yine yolda, otobüs beklerken, uçak beklerken, beklediğim bu şeylerin içindeyken bu yavrucaklar bana eşlik ediyor.

Misal;

Düğümlere Üfleyen Kadınlar, Adana’daki yol arkadaşımdı.

Adana’da tren istasyonuna dik inen bir cadde var. Uydurmuyorsam Şükrüpaşa Caddesi. O caddede sağlı sollu mağazalar var. Önce onları dolanıyorum deli gibi. Adanalı arkadaşım, “Sanki İstanbul’da yok bunlar” diye dalga geçiyor benimle. Var tabi de İstanbul’da bunun için zaman yok arkadaşım.

Mağazaları gez gez de daha bir dünya vakit var. İşte bu bir dünya vakti sıkılmadan değerlendirmemi sağlayan yol arkadaşım Düğümlere Üfleyen Kadınlar oldu. Ha çok güzel bir kitap değildi ama ne yapacaksın, bu da böyle bir kitap.

                                                                       




Pamukkale Turizm’den memnunum. İkram olarak verdiği sandviçlere bayılıyorum. Her seferinde de aç biilaç bir şekilde otobüse yetiştiğim için ilaç gibi geliyor bana bu sandviç. Buradaki yol arkadaşım Boyalı Kuş’tu. Çok sert, çok sarsıcı bir kitaptı.




Havaalanları çok pahalı yaa. Hayvani pahalı. Bu durumda o meyveli sodayı içmesen ölür müsün ya da elma dilim patates ve bira almazsa ölecek hastalığına mı tutuldun? Ama beklerken, bir yandan kitap okusak, bir yandan bir şeyler yudumlasak fena mı? Yudumladım. Ruhi Mücerret arkadaşımı okurken yudumladım, pişman değilim.



Sadece yollarda, yolculuklarda değil, arkadaş beklemelerinde de eşlik ediyor bana bu yavrular. Tezcanlı bir insan olduğumdan buluşmalara genelde erken giderim. İşe bile normalden yarım saat erken geliyorum. Rahat duramıyorum evde. Bir an önce yola çıkayım, yol hali, trafik olur, bir şey olur, erken gideyim,önemli değil, beklerim. Beklemek bana koymaz, yanımda bir kitap olduktan sonra. Anayurt Oteli de böyle bir beklemedeki eşlikçimdi.




Sadece orada burada değil, evde de okuyoruz çok şükür. Aylak Adam mesela bana evde arkadaşlık etmişti bir süre. Teşekkürler Aylak Adam.










       

NİSAN ayında edindiğim yeni arkadaşlarımı ise 

şöyle takdim edeyim:


Fotoğrafları sağından solundan küçülte küçülte altın oran yüz hatlarım bozuldu. Yoksa ben özümde süperkulade güzelimdir de işte fotoğrafla oynamak zorunda kaldığım için…

                                           Bu ay kitapyurdu’ndan seni seçtim Pikaçu:



  1. Tembellik Hakkı – Paul Lafarge
  1. Şifrepunk – Julian Assange
  1. 9.90 – Frederic Beigbeder
  1. Peygamberin Son Beş Günü – Tahsin Yücel
  1. Gösteri Peygamberi – Chuck Palahniuk
  1. Mucizeler Dükkanı – Jorge Amado
  1. Ezilenler – Dostoyevski
  1. Çavdar Tarlasında Çocuklar – J.D. Salinger
  1. Saklı Kitap – Sibel Eraslan

Bu kitapları ve bundan öncekileri seçmemde çeşitli kitap bloglarından, gazetelerin kitap eklerinden, köşe yazarlarından yararlanıyorum. Buralarda bahsi geçen ve ilgimi çeken kitapları not alıyorum. Ay başında makul bir sayı kadarını alıyorum. Ayda bir kere bu alışverişi yapıyorum ki kitapyurdu her ay üst üste alışveriş yapan kullanıcılarına ekstra indirimler sağlıyor.


Bu da benim “Okuyacağım Kitaplar” listem. Hayırlı uğurlu olsun. 

12 yorum:

  1. Vallahi harika bir yayın olmuş.. Kitap sevginize bayıldım.:) Bir de kitap seçimlerinize bayıldım.. Çok keyifli kitap okuyorsunuz..:)) Severek takip ediyorum..
    Selam ve sevgiler...

    YanıtlaSil
  2. Anom ne tatlısın sen ya... Kitaplar da harika

    YanıtlaSil
  3. İyi günlerde okuyun.Kitap kulelerine herzaman bayılmışımdır:)

    YanıtlaSil
  4. :))Biraz nükteli bir yazı olmuş(alındım mı ne biraz:) ama içinde kitap olan her şey güzel , sen de çok güzelsin ..:)Kitap dostluğumuz , kulelerimiz, bitenlerimiz ve gülen gözlerimiz olsun mu hep , kocaman bir OLSUN.Sevgiyle...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Olsun tabi.Hep olsun, en güzeli olsun.
      Sevgilerimle

      Sil
  5. "Çavdar Tarlasında Çocuklar"ı ben çok beğenmiştim. Kitabın kahramanı Holden beni hem üzüp, hem de eğlendirmişti. Her şeyden hemen sıkılan, tatlı bir çocuktur Holden =)
    "Mucizeler Dükkanı" benimde merak etmiş olduğum bir kitap. Sizin yorumunuzu bu nedenle bekleyeceğim.
    Keyifli okumalar diliyorum. Sevgilerimle.

    YanıtlaSil
  6. Cavdar Tarlasinda Cocuklar, bu aralar okudugum kitap. Keyifli gidiyor gercekten. Sevecegim sanirim.
    Mucizeler Dukkani'ni ben de merak edip aldim. Onu da sevecegim hissi var icimde.

    YanıtlaSil
  7. Dandik yayınevlerinin klasiklerinden Allah'a sığının, ya da neye inanıyorsanız ona. Alter gördüm bir tane, bir de Moliére'i basanı. O ikisi baş düşmanınız olsun, güç sizinle olsun.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Deme yaa. Artık değiştirmek için çok geç ama. Neyse, kaderimse çekerim, okurum, artık anladığım kadar.

      Sil