28 Nisan 2013 Pazar

EZİLENLER



EZİLENLER

( Unizhennye i Oskorblennye )

Yazarı: Fyodor Mihayloviç Dostoyevski

Çeviren: Hasan İlhan

Yayınevi: Alter Yayıncılık

Sayfa Sayısı: 437


Kitabın adı insanda sosyalist-siyasi-eleştirel bir izlenim çağrıştırıyor ama aslında "bir aşk hikayesi" desem bilemiyorum çok mu dangozca olur?

Nataşa adlı hanım kızımız düşman ailenin oğlu Alyoşa'ya aşık oluyor. Ama bu Alyoşa nasıl kaypak, nasıl gevşek, nasıl zayıf karakterli bir adam, anlatamam. Çocuk çocuk hareketleri var, saf anam saf. 

Ama işte ne yaparsınız gönül bu.

Nataşa bu aşk uğruna evden kaçıyor. Yaşlı anne baba perişan tabi. Hele baba. Biricik kızı, hem düşmanının çocuğu hem de bir gerizekalı yüzünden evi terkettiği için onu affedemiyor. 

Perişan olan biri daha var. O da Nataşa'ya deli gibi aşık olan Vanya. Vanya burada aynı zamanda anlatıcının kendisi oluyor. Vanya anlatıyor, biz okuyoruz. 

Vanya, Nataşa'nın Alyoşa'ya olan aşkını biliyor, anlamaya çalışıyor, hatta Nataşa'ya yardım ediyor. Adeta bir kız arkadaş gibi dertleşiyorlar.

Alyoşa başında kavak yelleri esen bir gerizekalı olduğu için Nataşa'yı bırakmak zorunda kalıyor en sonunda. Çünkü babası ona hayırlı bir kısmet buldu. Katya adındaki bu hayırlı kısmet, çok güzel, akıllı, melek gibi bir kızcağız. Bu kız, Alyoşa ile Nataşa arasında olanları da biliyor. Gidiyor Nataşa ile tanışıyor. "Biliyorum, Alyoşa'yı seviyorsun. Ben de seviyorum. Nasıl yapalım?" diye onun görüşünü soruyor. Böyle bir insan. 

Ne varsa bu Alyoşa'da. Salağın önde gideni, geride durmayanı. Bu saflığı mı cezbedici geliyor, nedir. Nataşa kitabın bir yerinde Alyoşa'nin iradesiz, çocuk kafalı biri olduğunu bildiğini ama en çok da bu yanını sevdiğini falan anlatıyor uzun uzun. Gene "gönül bu" deyip geçiyorum.

Nataşa Alyoşa'yı çok sevse de aklen ve mantıken bu ilişkinin yürümeyeceğini bildiği için bırakıyor onu.


Bu arada Nelly'den bahsetmemiz lazım.

Vanya, küçük bir ev tutuyor kendine. Bir gün bu eve bir kız çocuğu gelip dedesini soruyor. Meğerse evde önceden oturan adam kızın dedesiymiş ama ölmüş. 

Kız annesiz, babasız, bir başına hayat mücadelesi veriyor. Kızı kullanmak isteyen bir cadaloz var. 

Vanya kızı bunların elinden kurtarıp kendi evine alıyor. Ona yardım ediyor, hastalığında bakıyor, ilgi ve şefkat gösteriyor.


Nataşa, Alyoşa kendisini terkettikten sonra perişan oldu tabi. Vanya da garibim istiyor ki babası Nataşa'yı affetsin, Nataşa evine dönsün. 

Ama baba Nuh diyor, peygamber demiyor. Vanya da Nelly'i alıp ihtiyarın evine götürüyor. Nelly de çünkü benzer bir aşk hikayesinin çocuğu. Nelly'nin annesi aşkı için evi terketmiş, ama sonra aşık olduğu adam kadını bırakmış, babası kadını affetmemiş, annesi ve Nelly bir başlarına sefil bir hayat sürmüşler. Vanya, Nelly'e bunları anlattırıyor ki zalım babanın kalbi yumuşasın, kızını affetsin.

Nitekim baba insafa geliyor, kızının bir başına kahrolup ölmesine müsaade etmiyor. Tam kızını almak üzere evden çıkacakken Nataşa da aynı anda babasından af dilemek üzere eve geliyormuştu zaten.


Böylece hep beraber mutlu mesut... yaşamıyorlar tabi.

Nataşa üzgün, malum. Sevgilisi terketti, bu uğurda anne babasını üzdü. 

Kızcağızı üzgün diye baba da üzgün.

Anne de bu ikisi üzgün diye üzgün.

Vanya aşkına karşılık bulamadığı için zaten hep üzgündü.

Nelly de zavallım çok hasta. Ölecek en sonunda.


Kitabın son satırlarında Nataşa "Rüyaydı bunlar Vanya...Bu yıl olup biten her şey... Ah, neden senin mutluluğunu da mahvettim..." diyor. 

Gerçekten rüya gibi, hatta kabus gibi bir dönem yaşadı hepsi. Ve bütün bunların sorumlusu da düşüncesiz davranan Nataşa. Ah be kızım, sen aklı başında, zeki bir kızsın halbuki. Alyoşa denen o karaktersiz ile bir geleceğiniz olmayacağı belliydi be yavrum. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder