12 Nisan 2013 Cuma

ÇAVDAR TARLASINDA ÇOCUKLAR



ÇAVDAR TARLASINDA ÇOCUKLAR

( The Catcher in the Rye )

Yazarı: J. D. Salinger

Çeviren: Coşkun Yerli

Yayınevi: Yapı Kredi Yayınları

Basım Yılı: 1. Baskı, Ekim 1997
                  32. Baskı, Ocak 2013

Sayfa Sayısı: 198


Holden... Ah seni küçük afacan.

Sevimli misin, kıl mısın anlayamadım.

Aslında iç dünyanda sevimlisin, ama sadece iç dünyanda. Etrafımda böyle büyükmüş gibi konuşan küçük görmek istemem. Zaten çocuk sevmem. Bir de çocuk gibi olmayan, yetişkin gibi konuşan ya da konuşmaya çalışan çocuk iyice ürkütür beni. Umut Sarıkaya'nın "Aşkımızın Meyvesi Aytek" tiplemesi gibi. Böyle karakterler kitaplarda, karikatürlerde, dizilerde güzel. Gerçekte çekilecek dert değil.

Zaten zavallımı da kimse çekemiyor. O okul senin, bu okul benim dolanıyor.

En son kovulduğu Pencey'den de, normalden önce ayrılıyor kimseye haber vermeden. Daha ailesinin bile haberi yok okuldan atıldığından. Vuruyor kendisini sokaklara. Barlara, otellere gidiyor. İçki içmek istiyor mesela, yaş soruyorlar buna, "Of tamam dostum kola getir madem" diyor. Sonra iç sesi yardırıyor. "Aslında 16 yaşındayım ama iri yapılı filan olduğum için 18 gözüküyorum.. Ama bu lanet garsonlar gene de yaşımı soruyor. Yaşımın sorulmasından hiç hoşlanmam..." ( Afaki yazdım bu cümleyi, alıntı değil, bunun gibi şeyler ama sonuçta)

Anlatıyor da anlatıyor. Konudan konuya atlıyor.

"Sonunda soyunup yatağa girdim. Canım dua etmek filan istedi yatağa girince, ama yapamadım. Ne zaman dua etmek istesem olmaz zaten. Her şeyden önce, ateist gibi bir şeyim. İsa'yı filan severim, ama İncil'deki çoğu şeye kulak asmam..." (sf 96)

Yardırıyor. Bak burdan girdi ya konuya, İsa'nın havarilerini, bu konuyu eski okulundaki bir çocukla tartıştığını, sanki karnından kurşun yemiş gibi karnını tutarak yürüdüğünü, bunun hep filmler yüzünden olduğunu, eski arkadaşı Sally'i arayacağını, aslında onu akıllı sandığını, ama şimdi aptal olduğunu düşündüğünü.... anlatıyor anlatıyor anlatıyor. Hiç susmayan bir beyinle yaşıyor sabi. 

Normal bir çocuk değil anlayacağınız. 

Acaba diyorum sebebi küçükken yaşadığı bir taciz durumu mu? Kitabın bir yerinde bu, eski öğretmeninin evinde kalıyor bir gece. Gece uyurken birden uyanıyor. "Birdenbire uyandım. Saatin kaç olduğunu filan hiç bilmiyorum, ama uyandım. Başımda bir şey geziniyordu, bir herifin eli. Vay canına, felaket korktum! Bay Antolini'ydi, kanepenin kıyısında yere oturmuş, karanlıkta filan, lanet yüzümü veya saçlarımı okşuyordu." (sf 180)

Holden de bunun üzerine hışımla kaçıyor oradan. "Ne zaman böyle sapıkça bir şeyler olsa, deliler gibi ter döküyorum. Çocukluğumdan beri, belki yirmi kez başıma geldi, hep böyle oluyorum. Dayanamıyorum" (sf 181)

Lan yoksa..? Nasıl başına geldi yavrum evladım? 

Gerçi doğru mu söylüyorsun, yalan mı anlaşılmıyor ki be çocuğum.

İşte böyle bir çocuğun hayatının çok kısa bir dilimini anlatıyor kitap. Tamamen çocuğun zihin dünyasındayız. Lanet'li, filan'lı ergence konuşmalar normalde sinir bozucu olabilecekken burada düpedüz komik.

Kitabın daha önceki çevirilerinde adı "Gönülçelen"miş. Ne alakaysa? 

"Çavdar Tarlasında Çocuklar" ismi Holden'in hayalinden geliyor. "Hep büyük bir çavdar tarlasında oyun oynayan çocuklar getiriyorum gözümün önüne. Binlerce çocuk, başka kimse yok ortalıkta -yetişkin hiç kimse yani- benden başka. Ve çılgın bir uçurumun kenarında durmuşum. Ne yapıyorum, uçuruma yaklaşan herkesi yakalıyorum; nereye gittiklerine hiç bakmadan koşarlarken, ben bir yerden çıkıyor, onları yakalıyorum. Bütün gün yalnızca bu işi yapıyorum. Ben, çavdar tarlasında çocukları yakalayan biri olmak isterdim." (sf 162)

Ben de büyüyünce astronot olmak isterdim. Halbuki lanet yükseklik korkum var. Yükseğe çıkınca filan başım dönüyor. Yüksekten nefret ederim. [Holden mode on]

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder