23 Mart 2013 Cumartesi

BOYALI KUŞ



BOYALI KUŞ

( The Painted Bird )

Yazarı: Jerzy Kosinski

Çeviren: Aydın Emeç

Yayınevi: E Yayınları

Basım Yılı: 2011

Sayfa Sayısı: 239



1965'te kitap ilk yayınlandığında yer yerinden oynamış. Çok mu abarttım bilmiyorum ama kitabın yazarı anlatan giriş kısmından ve sonda yazarın kitaba gelen eleştirilere verdiği cevaptan böyle bir sonuç çıkardım. Yazarın kendi memleketinde bu kitap basılmamış, yasaklanmış, dev tepkilerle karşılanmış, vatan hainliği ile suçlanmış, ölüm tehditleri almış. Memleketini ve insanlarını aşağılıyormuş bu kitap. Valla kitabı okurken hiç de Polonya memleketine ve halkına kin duymadım. Aklıma bile gelmedi hatta. Böyle insanlar dünyanın her yerinde var gençler. Irklardan bağımsız bir durum bu.

Kitabın uyandırdığı ilk his rahatsız ediciliği. Çok rahatsız edici bir kitap. Çok sert. Değil bir çocuk, insan olan böyle şeyler görmemeli.

İkinci Dünya Savaşı yılları. Malum Yahudi soykırımı. 

Polonyalı Yahudi bir aile de yakalananlar arasında. Ama anne baba götürülürken, çocuğu bir şekilde saklıyorlar. Böyle daha iyi olacağını düşünüyorlar. Eğer kurtulabilirlerse çocuğu da bulurlar.

Yalnız kalan çocuğun başına gelmeyen kalmıyor. Neler neler. 

Onun bunun yanında kalıyor çocuk ama kaldığı hiçbir yer, birlikte olduğu hiçbir insan normal değil. 

Anlatmaktan hicap duyacağım şeyler görüyor. Sadece utanılacak da değil, tiksinilecek şeyler görüyor. Şimdi örnek vermek için aklıma bir dolu enstantane geliyor ama yeminle iğrenç hepsi. Bütün bunları gören çocukta, çocuk saflığı ve masumiyeti kalır mı? Gene iyi kafayı yemiyor çocuk.

Sadece kitaba adını veren olayı anlatayım. 

Çocuğun tanıştığı bir herif kuşlara kafayı takmış. Kuş yakalıyor, satıyor. Bazen yakaladığı kuşu boyuyor. Parlak, alacalı bulacalı hale gelen kuşu salıyor diğer kuşların arasına. Kuşlar, özünde kendi türlerinden olan kuşun parlak renklerini tehlikeli bulup, onun düşman olduğunu zannediyor. Boyalı kuş, böylece kendi türlerinin acımasız saldırısına uğrayıp katlediliyor. 

Çok küçük bir olay aslında bu, kitabın içerdiği diğer acımasızlıklar yanında devede kulak. Kitaba neden bu ad verilmiş, diye düşünürken anladım. 

Buradaki çocuk, kara kaşlı ve kara gözlü haliyle, sarışın, mavi gözlü insanların arasında Yahudi, çingene diye dışlanıyor. Kendisi de bir nevi boyalı kuş yani.

Savaş bitiyor, giden gidiyor, kalan sağlar bizimdir. Ama kalan sağlar da artık eskisi gibi değil ki. 

Kitapta anlatılanlar gerçek mi, kurgu mu soru işareti. Yazar bunun otobiyografik bir eser olmadığını, kurgu olduğunu yazmış ama gerçek de olsa insan şaşırmaz.

Yazarın gerçek hayatı da çok ilginç. Polonya'da doğan yazar İkinci Dünya Savaşı yıllarında daha çocukken evden ayrılmak zorunda kalmış. Ufak tefek bir sürü işe girmiş çıkmış. Sonra bir şekilde Amerika'ya kapağı atmış. Burada da yine bir sürü ufak tefek iş. Sonra kısmeti dönmüş. Zengin bir dul kadınla evlenmiş. O zenginliğe ortak olmuş. Yüksek sosyeteye girmiş. Ama geçmişini unutmamış ve kitaplar yazmaya başlamış. Boyalı Kuş, bu sıralarda yazdığı ilk kitap olmuş. Kitap basılınca da en başta anlattığım eleştirilere maruz kalmış. 

Los Angeles Times "son on yılın en etkileyici romanlarından biri" demiş kitap hakkında o yıllarda. Kitap arkalarına reklam olsun diye yazılır ya gazetelerin kitapla ilgili birkaç cümlelik övgüleri. Bu reklam övgüsünden öte, gerçek bir betimleme. Gerçekten etkileyici. 

2 yorum:

  1. Yazarın "Kör Randevu " adlı kitabını okumuş fazla sevmemiştim. Ama sizin bu paylaşımınız ilginç. Demek yazarı tarzı bu Kör randevu da bayağı sert ögeler taşıyordu. Paylaşım için teşekkür.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben de okuyacagim o kitabi. Yazarin tüm kitaplarini merak ediyorum artik.

      Sil