10 Mart 2013 Pazar

ÖLÜ CANLAR






ÖLÜ CANLAR

(Myortviye Duşi)

Yazarı: Nikolay Vasilyeviç Gogol Yanoski

Türkçesi: Mustafa Bahar

Yayınevi: Kum Saati Yayınları

Basım Yılı: 2000

Sayfa Sayısı: 415



Gogol'un bitiremediği, daha doğrusu biritip bir kısmını yaktığı kitabı.

Kitapta Çiçikov'un Rus ileri gelenlerinden ölü olan canlarını satın almak istemesini anlatıyor. Burada "can" denilen esasen çalışan, işçi, köylü, köle. Bunların sahibi olan, onları hem çalıştırıyor, hem de onlar adına devlete vergi veriyor. 

Çiçikov, bunlardan aslında ölü olanları ama kayıtlarda öldüğü gözükmeyenleri satın almak istiyor.

Bunu neden yapmak istediğini ben tam anlayamadım. Belki ün, nam, şöhret için... Çıkaramadım.

Bu kısmı kurcalamadığım zaman keyifle okuduğum bir kitap oldu.

Kitaptaki karakter betimlemeleri şahane. Karikatür gibiler ama bir o kadar da gerçekçiler. 

Cimrinin tillahı var bir tane. Kızının getirdiği çöreği günlerdir yememiş, misafire onu ikram ediyor, hizmetçisini de uyarıyor, "bayatlamışsa bayatlayan üst kısmı al, tavuklara yem olarak verirsin"

Rahatsız bir ihtiyar kadın var. Çiçikov, ölü canlarını isteyince "Bir düşüneyim, bakayım başkaları kaça satıyor?" diyor. Sanki memlekette ölü can ticareti var, rayiç bedelini nasıl bulacaksın hanım teyze?

Dakikada milyon tane yalan söyleyebilen başka bir rahatsız var. İşin garibi herkes onun yalancı olduğunu biliyor, ama mevzubahis dedikoduysa inanmadan duramıyorlar.

Çiçikov bu tuhaf, değişik, acayip insanlarla muhatap olmaktan rahatsız oluyor tabi, ama gene de çıkarı için onlara katlanıyor.

Çiçikov'un da nasıl bir insan olduğunu anlayamadım aslında. İyi biri gibi gözüküyordu başlarda, ama sonra hayatı anlatılınca gözünü para hırsı bürümüş, zengin olmayı delicesine arzulayan biri olduğu anlaşılıyor. Bu uğurda yaptığı işlerde insanları aldatmaktan, rüşvet almaktan çekinmemiş mesela. Zaten bu rüşvet konusunda genel olarak Rusya'daki memuriyeti anlatan yazar, Çiçikov'un başkalarından farklı birşey yapmadığını hatırlatıyor. 

Yazar, ülkesi ve milleti hakkında nazikçe eleştiri yaparken bir yandan da her şeye rağmen onları sevdiği hissi uyandırıyor. Ne yaparsın, "Kederli bir mecburiyettir bir insanın ülkesini sevmesi" (Bunu da kim demiş hatırlamıyorum, bir yerden kalmış aklımda)

Rus halkı ile Türk halkını birbirine benzetmeden de edemedim kitabı okurken.

"Rus'un aklı iş işten geçtikten sonra başına gelir.",

"Bu toplantıda tek eksikliği duyulan şey halk dilinde sağ duyu denilen şeydi. Esasen biz bu gibi toplantılar için yaratılmış değiliz. Köylü toplantılarımızdan tutunuz da, en ilmi toplantılara kadar her çeşit toplantıda eğer herkesi idare edebilecek bir başkan yoksa büyük bir karışıklık hüküm sürer..."

Çok mu farklı bir toplumu anlatıyor? 

Gogol, "Kalemimden öyle canavarlar fırlıyor ki, ben de şaşıyorum. Bunu kim görse korkudan titrer." demiş. Sonra yazdığı kitabı artık tehlikeli mi bulmuş, korkunç mu bulmuş bilemiyorum, yakmış atmış.

Kurtarılan kadarıyla bile Ölü Canlar, 19. yüzyılın büyük romanlarından biri. 

2 yorum:

  1. Çalıştırdığı, himayesinde bulunan işçi sayısıyla orantılı olarak devletten para alıyor, ve bu işçiler gerçekte olmadığı için onlara ödemesi gereken ücreti ödemiyor ve sürekli kar etmiş oluyordu hatırladığım kadarıyla.

    YanıtlaSil
  2. Evet, Çiçikov'un devletle ilişkisi anlatılıyordu bir bölümde ama çok kavrayamamıştım o kısmı. Teşekkürler bilgi için.

    YanıtlaSil