31 Mart 2013 Pazar

RUHİ MÜCERRET





RUHİ MÜCERRET

Yazarı: Murat Menteş

Yayınevi: A.P.R.I.L Yayıncılık

Basım Yılı: 1.Basım - Mart 2013
                   2.Basım - Mart 2013

Sayfa Sayısı: 318



Dublörün Dilemması'nda da bunu hissetmiştim. "Nerden akla gelir böyle bir konu?"

Saçma demeye dilim varmıyor, ama acayip birşey. Komik gibi ama daha çok kara komedi.

Kitap Coca-Cola reklamıyla donatılmış bir trenin, Pepsi gemisine toslaması ile başlıyor. Haydarpaşa Garı'nda Coca-Cola treni raylardan fırlayasıymış da, iskeledeki Pepsi gemisine vurasıymış. Bu ne ki şimdi diye afallarken;

hop Ruhi Mücerret'i tanıyoruz. 100 yaşında bir gazi kendisi. Şehirlerin kurtuluş günlerinde o şehirlere gidiyor, kurtuluş gösterilerine katılıyor, temsili düşman askerini vuruyor. Bir ayağı çukurda ama ölmüyor bir türlü. Ölüme bu kadar yakın olup da tüm ölüm fırsatlarının kaçırılması hayatın bir şakası mıdır nedir? Uçak kazası olur, ölmez. Adam zaten savaşta ölmemiş. 

Gazimiz rutin bir şekilde şehir gezmelerini yaparken Civan Kazanova adlı bir delikanlı kendisine yaverlik eder. Delikanlı, gazinin bir hayranı. Sadece bu hayranlık nedeniyle emireri gibi davranması şüphe çekici. 

Şüphe çekici bir diğer husus da Gazi dedemizin sürekli reklam kuşağı gibi konuşması. Konuşmalarında marka isimlerine yer vermesi. Üstelik şuursuz bir şekilde. Bir milli bayramda "Biz savaşı CNN'de izleyemedik. Philips LCD televizyonlar yoktu...Siperde, bombardıman dinince Dardanel ton balığı konservesi yiyip Sütaş ayranı kafaya diktikten sonra afiyetle bir Malboro tüttüremedik..." diyecek kadar bilinç dışı bir konuşma.

Dede de anlam veremiyor söylediği bu laflara.

Civan Kazanova anlam veriyor ama. Çakallll. Gerçi onun da geçerli sebepleri var ama yazık lan. Koca adama yapılır mı bu?

İşte bunlar hep reklam endüstrisi. Televizyondaki reklam kuşakları, tv programlarındaki ürün yerleştirmeler, gazete ve dergilere verilen reklamlar, bilbordlar yetmedi. Sübliminaller kar etmedi. En sonunda işi bu raddeye getirdiler. O çipi alır g.tünüze sokarlar beyler çok affedersiniz.

Ha işte ne diyordum. Böyle acayipin önde gideni bir konu nasıl akla gelir ki? Handiyse bilim kurgu diyeceğim ama gerçekliği de yüksek aynı zamanda. Fantastik diyesim var ama inandırıcılığı da had safhada. Olmadı aksiyon desen rutini de bol. 

Murat Menteş'in gazete yazılarını severim zaten. Romanlarını da seviyorum. Sanırım köşeyazılarında ele aldığı bazı konulara ve alıntılara kitapta da yer vermiş. "Bunu daha önce de bir yerde okumuştum" dediğim kısımlar sanırım köşesinde yazdıklarından aklımda kalanlar.

Emrah Serbes bu kitap için "100 yaşından küçükseniz, bu romanı mutlaka okuyun!" buyurmuş. Bence de okuyun. En olmadı eğlenceli çünkü. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder