BABALAR VE OĞULLAR
( Ottsı i deti )
Yazarı: Turgenyev
Türkçesi: Mustafa Bahar
Yayınevi: Kum Saati Yayınları
Basım Yılı: 2003
Sayfa Sayısı: 300
"Babalar ve Oğullar 1859'da Rusya'da yayınlandığında radikal çevrelerle gelenekçi-muhafazakar çevreler romanı odak alarak birbirlerini oldukça sert ve karşılıklı yargılarla eleştirmişlerdir"
Kitap arkasındaki bilgi böyle.
Adından da tahmin edileceği üzere kuşak çatışması üzerine şekillenmiş bir kitap. Ama tamamen de buna ayrılmış değil.
Baba Nikolay Petroviç Kirsanov, gözü yolda, biricik oğlu Arkady'i beklemektedir. Biz de onunla birlikte bekliyoruz bakalım, ne olacak?
Arkady üniversite okumak için gitmiş, şimdi baba evine dönüyor.
Dönerken de yanında bir arkadaşını getiriyor. Bazarov adındaki bu arkadaşa daha ilk satırlarda kıl oldum. Seni hiç sevmedim Bazarov.
Bazarov kendisini nihilist, nihilistliği de "Hiçbir otorite önünde boyun eğmeyen, ne kadar saygıdeğer olursa olsun hiçbir prensibe inanmayan insan" olarak tanımlıyor. "Yararlı olduğuna inandığımız şeyler adına çalışıyoruz. Bugün yararlı olan, her şeyi inkar etmektir."
Babaların bunu anlaması kolay değil tabi. Hele Arkady'nin amcası Pavel, Bazarov'un bu nihilistlik ayağına Rus halkını küçümsediğini, topluma hakaret ettiğini düşündüğünden sık sık onunla tartışıyor.
Resimin, müziğin, romantizmin, külliyen sanatın, hatta okuduğu bölüm olan tıbbın bile saçma olduğunu düşünen Bazarov karşısında Pavel Amca " Eskiden gençler okuyup öğrenmek zorundaydılar, cahil kalmak istemezlerdi. Bunun için çaba harcarlardı. Şimdi ise gençler 'Dünyada herşey saçma' dediği an, başarıya ulaşmış olurlar" diye düşünüyor.
E haksız mı amcam şimdi?
Arkady'nin babası, Puşkin okuyor diye Bazarov küçümsüyor onu. "Bakıyorum da baban üç gündür Puşkin'i okuyor. Bunların bir işe yaramayacağını lütfen kendisine anlat. Çağımızda romantizmin bir anlamı yok, üstelik çocuk da değil, daha faydalı kitaplar okumalı. Bence Büchner'in 'Stoff und Kraft'ını okumalı. (Alman filozofu Ludwig Büchner'in (1824-1899) "Madde ve Kuvvet" adındaki bu eseri o sıralarda elden düşmeyen bir kitapmış)
Çok affedersiniz, götü bokluya bak. Puşkin okuyan babayı küçümsüyor.
Evlat olsa sevilmez Bazarov için herşey saçma, peki aşk da mı saçma? Haaa? Bu da mı gol değil?
Aşka falan da tabi ki inanmayan Bazarov, Anna Sergeyevna'yı görünce feleğini şaşırıyor. Bir baloda tanıştıkları bu genç ve dul zengin hanımefendi, Bazarov ve Arkady'i evine davet ediyor. Bunlar evde günlerce yatılı misafir olarak kalıyor. Kimse de bu durumu garipsemiyor. Herşey dahil otel gibi. Sabah kahvaltı, öğlene kadar boş zaman, öğlen yemek, sonra sohbet muhabbet, İstiklal Marşı ve kapanış.
Anna Sergeyevna, daha çok Bazarov ile takılıyor.
Arkady de hanımefendinin kız kardeşi Katya ile takılıyor.
Bazarov artık dayanamayıp Anna'ya duygularını söylüyor ve hemen ardından da evi terkediyor. Çünkü onlar ayrı dünyaların insanları.
Bazarov kendi evine gidiyor ama evde annesinden babasından sıkılıyor. Yumurtadan çıkmış, kabuğunu beğenmiyor sıpa. Anneciği, oğlanı sıkmamak adına akşam yemekte ne yemek istediğini bile sormaya çekiniyor. Üzerine titriyorlar çocuğun. Ama bu ergen irisi "off kimse beni anlamıyor" triplerinde.
Baktı olacak gibi değil, tekrar Arkady'lere gidiyor bir süre.
Burada Pavel Amca ile yine tartışmalar falan.
Bu tartışmalar Bazarov'un Feniçka'yı öpmesiyle zirve noktasına ulaşıyor.
Feniçka, aslında evde çalışan bir hizmetçi ama aynı zamanda Arkady'nin babasının sevgilisi. Hatta ondan bir çocuğu var. Baba bugüne kadar ağabeyinden, oğlundan çekindiği için evlenmemiş kızla. Ama seviyor onu. Karısı öldükten sonra yalnızlığını böyle dindirmeye çalışmış belki de.
Kız da seviyor adamı. Öyle illa evleneceksin benimle gibi arzusu da yok. Akışa bırakmış kendini, halinden memnun gözüküyor.
İşte Bazarov, Feniçka'yı bahçede "Bu elindeki çiçek ne kadar da güzel kokuyor. Bir koklayayım. Gel bak sen de kokla." diyip hop öpüveriyor. Feniçka sinirle uzaklaşıyor tabi oradan.
Bir gün Pavel Amca, Bazarov'un karşısına dikiliyor. "Biz seninle tartışarak bir noktaya varamayacağız. Gel en iyisi düello yapalım" diyor.
Bazarov ne düellosu, nereden çıktı bu diye düşünürken, çakıyor köfteyi. Meğersem Feniçka'yı öptüğünü Pavel Amca görmüş. Ve yine meğersem Pavel Amca da Feniçka'yı seviyormuş içten içe.
Bazarov düelloyu kabul ediyor ve Pavel Amca'yı vuruyor. Bacağından yaraladığı Pavel Amca'ya ilk müdahaleyi de yine kendisi yapıyor.
Düello yapmalarının gerçek sebebi (Feniçka) aralarında bir sır olarak kalıyor.
Bunun üzerine Bazarov gene baba evine dönüyor. Doktor olan babasına yardım ediyor. Bu sırada birinden tifo mu, tifüs mü, verem mi, öldürücü bir hastalık mikrobu kapıp ölüyor.
Arkady, Katya ile evleniyor.
Babası da Feniçka ile evleniyor.
Pavel Amca çaktırmadan başka bir şehre gidiyor.
Gökten üç elma düşüyor...
Kitabın salt "kuşaklar arası çatışma"dan ibaret olduğunu söylemek çok yanlış olur. Bunun yanında en az bunun kadar güçlü bir "sınıflar arası çatışma" da var. Bazarov nezdinde yapılan sistem eleştirisi kuşaktan kuşağa aktarılan bir genetik miras zaten. Eleştirilen sistemler farklılık gösterebiliyor o kadar.
Yayınevi ile de ilgili birkaç şey söyleyesim var. Ben bu kitabı ve bunun gibi birkaç klasiği taa 2005 yılında almıştım. Çok ucuzdu. Yayınevi hala bu kitapları basıyor mu bilmiyorum. Ama eğer basıyorlarsa umarım yeni baskılarda bağlaç olan -de'yi artık ayrı yazıyorlardır. Bir olur, iki olur, ama belli ki bunu yapan bu kuralı bilmiyor. Bunun gibi ufak tefek imla hatalarını saymazsak çevirisinde bir problem yoktu.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder