10 Mart 2013 Pazar

BEYAZ GEMİ





BEYAZ GEMİ

Yazarı: Cengiz Aytmatov

Çeviren: Refik Özdek

Yayınevi: Ötüken Yayınları

Basım Yılı: 13. Basım -2005

Sayfa Sayısı: 169



7 yaşında anasız babasız bir yavrucak.

Aslında tam olarak anasız babasız sayılmaz. Terkedip gitmişler. 

Annesi şimdi şehirde zor şartlar altında yaşamını sürdürmeye çalışıyor. Üstelik kurduğu yeni ailesiyle.

Babası da gemide çalışıyor. Onun da yeni bir ailesi var.

Çocuk da dürbünle seyrettiği uzaklarda babasının gemisinin yolunu gözlüyor. Gördüğü beyaz gemide babasının olduğunu düşünüyor. Bir balık olup, yüze yüze babasının yanına gitmeyi hayal ediyor. 

Bu noktada aklıma "Leyla ile Mecnun" dizisi geldi. Sahilde durup gemilere el sallayan İsmail Abi de o gemilerin birinden babasının geleceğini düşünür. "O gemi bir gün mutlaka gelecek" diye umar.

Bu çocukcağızı seven bir tek dedeciği var. Ama bu ihtiyarın da hayatı çok zor.

Oğlu savaşta ölmüş.

Kızlarından biri, işte bu çocukcağızı bırakıp gitmiş.

Diğer kızı evlenip hemen yanındaki evde yaşıyor ama evlendiği adam öküzün teki. Çocukları olmuyor diye sinirlenip karısını dövüyor, sarhoş olup karısını dövüyor, canı sıkılıyor karısını dövüyor.

İhtiyarcık, gözlerinin önünde kızının dövülmesine engel olamıyor. Engel olamadığı için de kahroluyor.

Zaten adamcağızı takan da yok. Yaşlıya saygı kalmamış azizim. Damat bu durumu "kendini saydırmayı bileceksin, gerekirse kötü davranacaksın" diye açıklıyor ama sen insan mısın hayvanoğlu hayvan?

Köyde yaşıtı kimse olmayan torununu eğlendirmek, onunla sohbet etmek dedeye kalıyor. Ona Maral Ana'yı anlatıyor. Maral Ana, efsaneye/inanışa göre insanlara yol gösteren, onları zor durumdan kurtaran, saygı duyulmayı hak eden bir varlık. Bizdeki bozkurt efsanesini andırıyor. 

Dede, bu efsaneye fazlaca inanmış. Hatta tapmış. Maral Ana adına kurban kesmeler, ona dua etmeler.

Çocuk da bu efsaneye inanmış.

Bir gün köyde gerçekten Maral Ana'yı görüyorlar. Bu arada maral ne diye bilmeyen olursa, google görseller hizmetinizde:


Boynuzları çok kıymetli olan bu hayvan eskiden çok bolmuş ama zamanla azalmış. Boynuzunu ölen büyüklerin mezarlarına koyarlarmış, bu onlara duyulan saygıyı gösterirmiş.

Maralı gören öküz damat ve diğer işçiler onu avlıyorlar. Üstelik bunu zorla dedeye yaptırıyorlar. Dede ondan sonra nasıl yaşasın? Bu saygısız hırbolar, kestikleri maralın etiyle de bir güzel ziyafet çekiyorlar.

Maralın kesik başını gören çocuk da kahrından ölüyor. Mecazen değil, gerçekten. Zaten mutsuz bir çocuktu. Kafasında deli sorular:

"İnsanlar niçin böyle yaşıyorlardı? Niçin bazıları iyi bazıları kötüydü? Niye bazıları mutlu, bazıları mutsuz? Niye bazılarından herkes korkar da bazılarından kimse korkmaz? Niye bazılarının çocukları var, bazılarının yok?"

Dedeciğinin alaya alınmasına, horlanmasına, halasının (aslında teyzesi olmalı ama nedense hala diye geçiyor kitapta) sürekli dövülmesine katlanmak onun küçük yüreği için çok zordu, bir de tam o gün soğuk algınlığı nedeniyle ateşler içinde kıvranıyordu. Bu kafayla gitti attı kendini sulara, balık oldu, babasına kavuştu belki de.


Kitabın böyle hüzünlü bitmesi eleştirilmiş olmalı ki yazar kitabın sonuna "Beyaz Gemi Üzerine Gerekli Açıklamalar" eklemiş. Eleştirmenler, yazarın bu şekilde bir son hazırlamasını beğenmemişler. Bunu "kötülüğün kazanması" olarak yorumlamışlar. 

Yazar da ağızlarının payını vermiş:

"Hikayede olay ne olursa olsun, zaferi kim kazanırsa kazansın, yenilen kim olursa olsun, gerçek zafer estetik ve fikirsel sonuçtadır. Hikaye okuru etkilemiş, onun adalet duygularını ayağa kaldırmışsa hikayede iyi, kötüye yenilse bile sonuç olumludur."

Düşünüyorum da en iyi son bu olmuş. Bir okurunun yazara söylediği gibi, damadı tutuklatsa, dedeye emekli maaşı bağlatıp bir huzurevine gönderse, çocuğu şehirde bir yatılı okula yerleştirse daha mı iyi olurdu? 

Bir kere zaten kitabın masalsı da bir havası var. Gerçekliği kadar o masalsı havası da yoğun. Ve yukarıdaki ihtimaller gibi bir son bu havayı bozardı. 

Yazarın dediği gibi "Bir başka yazar belki başka türlü yazardı." Cemgiz Aytmatov böyle yazmış, çok da güzel iyi yazmış.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder