ŞİMDİ’NİN GÜCÜ
(The Power of Now)
Eckhart Tolle
1999
Çeviren: Semra Ayanbaşı
Akaşa Yayınları
8.Basım – 2009
165 sayfa
Kişisel gelişim denince akla gelen ilk
kitaplardan biri “Şimdi’nin Gücü”
Hatta bu sektörün kutsal kitabı gibi bir
şey galiba.
Bu açıdan “Düşünce Gücüyle Tedavi”
kitabıyla yarışıyorlar sanırım.
Buradan bakınca öyle gözüktü gözüme
*
Kitap diyor ki; geçmişe dair
yapabileceğiniz bir şey yoktur çünkü olan olmuştur. Geleceği de bugünden
bilmeniz mümkün değildir, dolayısıyla gelecek için kaygılanmak yersizdir. Elde
olan sadece şimdidir, şu an içinde bulunulan andır.
Kabaca bunu anlatıyor kitap.
Yani;
“Ömür dediğin üç gündür; dün
geldi geçti, yarın meçhuldür. O halde ömür dediğin bir gündür; o da bugündür.”
*
Acıları zihnimizde
yarattığımızı anlatıyor kitap ve “Siz zihniniz değilsiniz” diyor.
“Istırapsız, endişesiz ve
nevrozsuz yaşamak mümkündür. Bunu yapabilmek için, acımızın yaratıcısı
olduğumuzu anlamamız gerekir; sorunlarımızı yaratan diğer insanlar ya da dış
dünya değil, kendi zihnimizdir.” Sf 7
İnsanın çektiği acının büyük
bölümünü gereksiz buluyor yazar. Bunu kendimizin yarattığını vurguluyor.
“Şimdi yarattığınız acı daima
olanı kabullenmemekten, olana bilinçsiz bir biçimde direnmekten kaynaklanır.” Sf.38
Soru-cevaptan oluşuyor kitap.
Soruları soran kişi, yazarın
cevaplarını yadırgıyor bazen. Tıpkısı ben.
Mesela yukarıda kabullenmek ve
direnmek hususu teslimiyeti gösteriyor. Bu da ilk etapta kulağa pek hoş
gelmiyor. Yazar, kast ettiği teslimiyetin mücadeleyi pasif bir şekilde bırakmak
anlamına gelmediğini anlatmaya çalışıyor. Anladığımdan pek emin değilim.
Şimdide yani anda kalmak için,
o esnada yaptığımız eylem dışında bir şeye odaklanmamayı öğütlüyor:
“Örneğin, evinizde ya da iş
yerinizde merdivenleri inip çıktığınız her seferinde, her adımınıza, her
hareketinize, hatta soluk alıp verişinize bile çok dikkat edin. Tümüyle orada
olun. Ya da, ellerinizi yıkarken, bu faaliyetle ilişkili tüm duyusal algılara,
suyun sesine ve verdiği hisse ellerinizin hareketine sabunun kokusuna vs dikkat
edin.” Sf.29
Kendimize “Şu anda içimde ne
olup bitiyor?” diye sormamızı alışkanlık haline getirmemizi tavsiye ediyor
yazar. Ama bu sorunun cevabını analiz etmeyeceğiz, sadece izleyecekmişiz.
“Dikkatinizi
içinizde odaklayın. Duygunun enerjisini hissedin. Eğer bir duygu mevcut
değilse, dikkatinizi daha derinlere, bedeninizin içsel enerji alanına yöneltin.
O, Var’lığa açılan kapıdır.” Sf.34
*
Okuması ve anlaması pek kolay ve keyifli gelmedi bana.
*
Şu iç açıcı sözle kapatayım:
“Gökyüzü bulutlarla kaplanıp karardığında
bile güneş aslında yok olmamıştır. O hala orada bulutların ardında
parlamaktadır.” Sf.36
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder