UYKU
(Nemuri)
Haruki Murakami
1990
Çeviren: Hüseyin Can Erkin
Doğan Kitap
7. Baskı – Aralık 2015
90 sayfa
On yedi gündür gözüne bir gram uyku girmemiş bir kadın
anlatılıyor kitapta.
Bana çok uzak.
Ben kafasını yastığa koyduğu an uyuyanlardanım. Hatta yastık
yolunda uyuyorum, yastığa uyumuş kafam düşüyor.
Böyle olmayan insanlar için çok sinir bozucu gözüküyor olsa
gerek. Nitekim kitaptaki kadının da siniri bozuluyor.
Önce kocasını beğenmemeye başlıyor. Sonra çocuğunu.
İşin kötüsü kimse fark etmiyor kadının bu sorununu.
Kendisi de söylemiyor. Söylemek istemiyor çünkü birine
söylese hemen doktora gözükmesini isteyecek. Fakat doktor ne yapacak ki?
Birtakım testler, muayeneler…vb. Bunların fayda sağlayacağına inanmıyor kadın.
*
Günlerinin hep birbirinin aynı geçtiğini fark ediyor kadın.
Kocasını işe gönderiyor. Çocuğunu okula gönderiyor. Her uğurlayışta aynı
cümleler. Ev işleri, alışveriş, yüzmeye gidiyor. Bütün günler
böyle.
Evlenmeden önce çok kitap okurmuş. Evlendikten sonra
bırakmış. Hatta daha önce okuduğu kitapları da hatırlayamaz olmuş. Burada
aklına bir soru düşüyor tabii, madem hatırlamayacağız, niye okuyoruz bu
kitapları?
Uykusuz gecelerinde, yıllar önce okuyup sadece çok beğendiğini
hatırladığı Anna Karenina’yı tekrar okumaya başlıyor. Okuyor ama okuduğunu hem
anlamakta hem de hatırlamakta zorluk çekiyor. Sonra yavaş yavaş kitap sarmaya
başlıyor. O kadar ki dışarı çıktığında kimseyle konuşmak istemeyip bir an önce
eve dönüp kitap okumaya kaldığı yerden devam etmeyi isteyecek kadar.
*
Kocası ile ilişkisini artık bir görev gibi görüyor. Eskiden
onu nasıl beğendiğine hayret ediyor.
Çocuğunu da beğenmediğini fark ediyor
korkarak. Çünkü çocuğu kocasına ve kocasının annesine benzetiyor. Özellikle
uyurken.
Kocası da kafasını yastığa koyduğu gibi uyuyup top patlasa
uyanmayanlardan. Hatta merak ediyor kadın, bu adam neye uyanır diye. Bazı
hınzırlıklar yapıyor uyansın diye ama adam uyanmıyor asla.
*
Kadın kafası ve bedeni arasında temassızlık var gibi
davranıyor aslında. Bana öyle geldi.
*
Uykusuz gecelerinde dışarı çıkmaya başlıyor. Nasıl olsa
kocası da oğlu da gece boyu uyanmıyor, yokluğunu fark etmezler.
Nitekim fark etmiyorlar da.
Ama başkaları fark ediyor.
Önce bir polis uyarıyor. Kadın
arabasıyla çıkıyor bu gece çıkmalarına. Bir gün polis geliyor yanına. Gecenin
bu vaktinde burada ne işi olduğunu soruyor. Daha önce o civarda o saatlerde
çeşitli suçlar işlenmiş, polis de kadını bu yüzden dikkatli olması konusunda
uyarıyor.
Bir gece arabasıyla yine dışarı çıkmış, park etmiş, öylece
arabada dururken adamlar sarıyor arabanın etrafını. Arabası zaman zaman
tutukluk yapan eski bir araba. O sırada da tutukluk yapacağı tutuyor ve araba
hareket etmiyor. Adamlar arabayı sallıyor.
Kitap burada bitiyor.
Böyle bitmeyeydi iyidi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder