BUY.OLOGY
Martin
Lindstrom
Satın
almaya dair bildiğimiz her şey neden yanlış?
2008
Çeviren:
Ümit Şensoy
Optimist
Yayınları
227
sayfa
Reklamcılık
alanında akademisyen bir arkadaşımın kitaplığından ödünç aldım bu kitabı. Neler
neler öğrendim, piyuuu.
Reklamların
ne kadar o.ç olduğu ve herkesin gözünün cüzdanımızdaki parada olduğu gibi
bilgiler edindim.
*
Neden
bazı ürünleri satın alıyoruz da bazılarını almıyoruz? Yazar (mesleğini "küresel markalandırma uzmanı" diye tanımlıyor.) aslında bundan yola
çıkıyor. “Nöropazarlama” adlı bir teknikten bahsediyor. “Yaşamlarımızda her gün
aldığımız satın alma kararlarına yön veren bilinçaltı düşünceler, duygular ve
arzular.”
Beynimizin
içine kadar girme niyeti var yani. O yüzden nöropazarlamaya eleştiriler var.
Yazar, bu eleştirileri haksız buluyor. Her yeni teknoloji gibi kötüye de
kullanılabilir iyiye de diyor.
Aleyhe Reklam Etkisi
Çeşitli
deneyler içeriyor kitap reklamların bizdeki etkisi ile ilgili.
Sigara
tiryakileri ile yapılan bir deney var mesela.
Sigara
paketlerinde çeşitli uyarı yazı ve resimleri yer alıyor biliyorsunuz. Sigara
öldürür, şöyle kötü eder, böyle süründürür ya da kötü görünümlü akciğer, kalp
resimleri vb.
Deneyde
tiryakilere paketlerdeki bu uyarıların etkisi soruluyor. Hepsi evet çok kötü
bir şey sigara, bu uyarılar doğru gibi şeyler söylüyor.
Fakat
beyinlerine takılan zımbırtılar sayesinde ortaya çıkıyor ki aslında bu uyarılar
beyinlerindeki arzu noktasını harekete geçiriyor ve sigara içme isteği
uyandırıyormuş. Yani sigara üreticisinin alenen reklam yapmasına gerek yok,
içmeyin konulu reklamlar bile içme konusunda istek uyandırıyormuş.
Varla Yok Arası Reklam
Aleni
reklam aslında en temizi. Algımız açık olduğu için dikkatliyiz aleni reklamlara.
Yukarıdaki sigara örneğinden devamla, açık açık sigara reklamı yapılmıyor, ama
yapılsa beynimiz direkt sigara=zararlı algısını kurabildiği için daha tetikte
oluyormuşuz.
Ama
gizli gizli, farkında olmadığımız reklamlara karşı savunmasızız. Örneğin araba
yarışları ya da benzeri faaliyetler. Marlboro kırmızısı görmek, hiçbir yerde
sigara resmi ya da marka adı olmasa da sigarayı çağrıştırıyormuş.
Sesli ve Kokulu Reklam
Reklamlar
sadece gözümüze değil, ses ve koku duyularımıza da hitap edebilir. Hatta bu
daha bile etkili olabilir.
Araştırmalarla
ortaya koymuşlar ki bir mağazada kadın giyim reyonuna vanilya kokusu
sıkıldığında o reyondan daha çok alışveriş yapılmış.
Bir
barda Alman müzikleri çalınınca Alman biraları daha çok içiliyor, Fransız
müzikler çalındığında Fransız içkileri daha çok içiliyormuş.
Ama
kimse koku ve müzik ile satın aldığı ürün arasında bilinçli bir bağlantı
kurmuyormuş. Kendiliğinden oluveriyor sanıyormuş herkes.
Bazı markalar ses konusunda ciddi çalışmalar yapıyormuş. Bir cips markası mesela, kendi cipsi diğer cipslerden daha farklı bir çıtırtı çıkarsın diye çalışıyormuş, ya da kahve markaları paket açılınca etrafı saracak yoğunlukta koku çıksın diye çalışıyormuş.
Kitapta yok ama benim aklıma Magnum dondurma geldi. Magnum reklamlarını bilirsiniz, dondurmayı ısırınca haşırt sesi çıkıyor bu reklamlarda. Havuç ısırdığınızda da çıkan ses.
Cinsellik Satar mı?
Hep
bildiğimiz terane, seks satar.
Evet
doğruluk payı var ama zannettiğimiz kadar çok değil. Şöyle çok değil, seksi
vücut ya da seksi bir obje içeren reklamlarda tüketiciler reklamın neden
bahsettiğini pek hatırlamıyormuş, sadece seksi objeye kanalize oluyormuş. O bir
araba reklamı mıydı, parfüm müydü, ya da hangi arabanın, hangi parfümün
reklamı, çok akıllarında kalmıyormuş.
O
yüzden zannedilenin aksine reklamlarında çok ünlü, seksi, aşırı güzel,
yakışıklı insanların kullanıldığı ürünler çok satılmazken, insanların
kendilerini daha çok benzettiği, daha normal ve sıradan insanların oynadığı
reklamlar daha etkili oluyormuş.
Ayna
Nöronlar
Hüzünlü
bir film izlerken ağlamamız, maç izlerken heyecanlanmamız… gibi hallerimiz ayna
nöronlardan kaynaklanıyor. Yani biz aslında evde oturuyoruz ama başkasının
başına geleni izlerken sanki bizim başımıza gelmiş gibi duygulara kapılıyoruz.
Bunun sebebi beynimizdeki taklit işlevi gören ayna nöronlarımız.
Reklam
piyasasında da ayna nöronlar, başkasında olan ürünü almaya yönlendiriyor bizi.
Örneğin herkeste aynı kulaklığı görünce bizim de o kulaklıktan alasımız
geliyor.
Kitapta
yazmıyor ama benim çıkarımım, Youtube ya da Instagram fenomenlerinin kendilerine
çeşitli markalardan gelen hediye paketlerini açarkenki videolarını izleyen kişi
de sanki o hediyeler kendisine gelmiş gibi bir duyguya kapıldığından izliyor
olabilir.
Kaçış
Kitap 2008 basımı, aradan geçen bunca zamanda pek çok değişiklik ve gelişme olmuştur belki. Ama temeli sanırım burada anlatılanlar.
Peki bundan kaçış mümkün mü?
Kendinizi eve kapattığınızda, televizyon ve internete bakmadığınızda, kimseyle konuşmadığınızda mümkün olabilir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder