ANILARIM
Kayzer Dönemi
Weimar Cumhuriyeti
Atatürk Ülkesi
(Aus der Kaisers Zeiten
durch Weimarer
Republik in das Land Atatürks, Eine
unzeitgemasse
Autobiographie)
Prof. Dr. Ernst E. Hirsch
Çeviri: Fatma Suphi
Tübitak Popüler Bilim
Kitapları
13. Basım – Mayıs 2017
398 sayfa
Ernst E. Hirsch Alman
Yahudi bir hukukçu.
1930’larda Türkiye’de her
alanda olduğu gibi eğitim alanında da reformlar yapılıyor. Modern bir
üniversite eğitimi için adımlar atılıyor. Bu çerçevede yurt dışındaki bilim
insanları eğitim vermeleri için Türkiye’ye davet ediliyor.
Erns E. Hirsch de Almanya’dan
gelenlerden.
Kendi ülkesinin politik
durumu pek parlak değil o dönem. O da Türkiye’den gelen teklifi
değerlendiriyor.
Kütüphane
Türkiye’de içinde hukuk
fakültesi bulunan modern anlama ilk üniversite İstanbul Üniversitesi.
Ancak 1933’te buraya
gelip işe koyulan Prof. Hirsch bu üniversitenin pek çok eksiği olduğunu
görüyor. Örneğin, kütüphane.
Kütüphanedeki kitaplar
çok eski yıllardan, artık geçerliliği kalmayan hukuk sisteminin anlatıldığı
kitaplar. Gerekli bağlantıları kurup kitap teminini sağlıyor. Ancak memlekette
bu kitapları tasnif edecek bir kütüphaneci yok. Hirsch bu görevi de üstleniyor.
Asistanlarından da yardım alıyor ama asistanları yan çiziyor. “Bu
akademisyenlerin yapacağı bir iş değil. El işçiliği gerektirir. Hademe işi bu.
Hem bunun için bize para vermeleri lazım. Ne kadar verecekler?” diyor.
Hirsch bu durur mu
yapıştırmış cevabı: “Bana verilenin iki katı verilecek size. Bana verilen
sıfır.”
Türkçe Öğrenme
Yabancı profesörlerin
sözleşmelerinde üç yıl sonra dersleri Türkçe vermeleri yönünde bir madde var.
Başta makul gözüküyor ama sorun şu ki; o dönem Türkçe henüz oturmuş değil.
Arapça kelimeler dile çok hakim ve dönemin politikası öz Türkçecilikten yana.
Eski kelimeler ve yeni kelimeler var. Anadili Türkçe olan için bile zor bir
hukuk terminolojisi varken bir yabancı bu dili nasıl öğrenecek?
“…Hukukçular, öğrenmeye
karar verdikleri meslek terimlerinin hemen hemen hepsinin 1926’dan bu yana
yürürlükten kaldırılmış olan İslam Hukukundan ve Arapça’dan Farsça’dan ödünç
alınmış sözcüklerle dolu yaldızlı resmi dilden kaynaklandığını bilmiyorlardı
bile. Alman profesörler 1933 ile 1936 yılları arasında Türk dili diye
ezberledikleri ne varsa, bunun büyük bölümünün ölüme mahkum olduğunu, yerine
tamamiyle yeni sözcük oluşumlarının geçeceğini ve bu yeni sözcükleri her
seferinde silbaştan yeniden öğrenmek gerekeceğini nereden bilebilirlerdi?”
Buna rağmen Hirsch
Türkçeyi son derece iyi öğreniyor, hatta Türk Hukuk dili için doğru olan
kelimelerin ortaya çıkmasına da katkıda bulunuyor.
Türk kanunlarının
yazılmasında da emeği geçiyor.
Nihayetinde de Türk
vatandaşı oluyor.
İyi Hoca Kötü Koca
Hirsch’nin anılarında o dönemin
İstanbul ve Ankara’sını, sosyo-politik ortamını, eğitim hayatını görmek mümkün.
Kendi özel hayatından çok bunlardan bahsediyor.
Kendi özel hayatından
bahsettiği kısımlarda ise iyi bir hoca olmasına karşılık pek de iyi bir koca
olmadığı izlenimi edindim.
İstanbul Üniversitesi’nden
sonra Ankara Üniversitesi’nde ders vermeye başlıyor. Ama Ankara’daki maddi
durumu, İstanbul’daki ailesini yanına almaya elverişli değil. İşe güce çok
yoğunluk veren Profesör ailesini biraz ihmal etmiş sanırım. Karısı psikolojik
sorunlar yaşamış ve kliniğe yatırılmış. Bunun üzerine Hirsch karısından
boşanıyor.
Ankara Üniversitesi’nden
sonra Berlin’e gidiyor ve orada ders vermeye başlıyor. Ankara’dan çağırıyorlar
ama “Berlin’de evlendim, gelemem.” diyor başka gerekçelerle beraber.
Burada da benim aklıma
takılıyor, İstanbul’daki eski eşini bırakıp Ankara’ya gidiyor, ama Berlin’deki
eşinden ayrılmak istemiyor. İstanbul’dakinin suçu neydi?
Neyse beni
ilgilendirmiyor, ilgilendiren kısımla noktalıyorum.
Kitabı okuyunca Prof.
Hirsch’nin İstanbul Üniversitesi’ni bebeklikten alıp yetiştirdiği, sonra Ankara
Üniversitesi için de benzer çabayı sergilediği gözüküyor. Çabası salt
üniversitede ders vermek olmamış, hem verdiği derslerin tarzı ve niteliği, hem
öğrencilere aşılamak istediği hukuki bakış açıcı, hem Türk kanunlarının
oluşumuna verdiği destek, hem Türk hukuk diline katkısı…
Say say bitmez. Çok
saygı duydum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder