KÜÇÜK
KARA BALIK
(Mahi-yi Siyah-i Kuçulu)
Samed Behrengi
1968
Can Yayınları
13 sayfa
Çocukken okumuşsunuzdur
belki.
Ben çocukken okumadım.
Daha birkaç sene evvel okumuştum. Bkz: https://birazkitap.blogspot.com/2013/02/kucuk-kara-balik.html
O zaman beğenmiştim.
Şimdilerde tekrar
okuyacağım geldi. Ancak bu defaki okumamda daha önce fark etmediğim şeyler fark
ettim ve pek de hoşuma gitmedi.
Macera
Peşinde Küçük Kara Balık
Öykü kısaca şöyle;
Küçük Kara Balık,
yaşadığı ırmağın ötesini görmek ister. Annesinin ve diğer büyüklerin tüm karşı
çıkmalarına rağmen ırmağın devamını görmek üzere maceraya atılır.
Gezmek, görmek… bunlar
çok güzel şeyler. Dünyayı gezmek görmek isteyen insan olsun, balık olsun,
desteğim tam. Ancak bunu yaparken, bunu yapmak istemeyenleri aşağılamak mı
lazım?
Küçük Kara Balık,
kendisini engellemek isteyen annesine ve diğer büyüklere “Sizin gibi yaşamak
istemiyorum.” diye atarlanıyor. Onların hayatını sıkıcı buluyor.
Haklılık payı var ama
geride böyle kırık kalpler bırakarak mı gitmek şart? Daha sanki nazik bir
şekilde ifade edilebilir gibi geliyor.
Kararlılığına puanım tam.
Ama üslup hoş değil.
Gerçi burada büyüklere iş
düşüyor. Düşünüyorum, çocuğum olsa ve böyle bir isteği konusunda kararlı olsa
ne kadar hoşuma gider. Genel olarak kararlı birini görmek hoşuma gidiyor.
Ebeveyn olarak da ne güzel bir çocuk yetiştirmişim diye gururlanırdım, kendi
isteği, kendi hedefleri ve bunları hayata geçirecek azmi var. Mükemmel bir şey.
Herkesin
Hayatına Kimse Karışamaz.
Küçük Kara Balık
yolculuğu sırasında başka canlılarla karşılaşıyor.
Örneğin kurbağalar.
Kurbağalar, kendi küçük
dünyalarında en iyinin en güzelinin kendileri olduğunu zannediyorlar.
Küçük Kara Balık da
onlara “Cahilsiniz.” diyor.
Bir yengeçle
karşılaşıyor. Yengeç, Küçük Kara Balık’a kendince nasihat veriyor. Küçük Kara
Balık onu da aşağılayıp yampiri yampiri yürümesiyle dalga geçiyor: “Sen önce
yürümeyi öğren, sonra bana akıl verirsin.” gibi bir şey söylüyor.
Hoşuma gitmedi bu tavır.
Tamam sen gez gör, ama
bunu istemeyenleri küçümsemek niye?
Bu dayatmacılık hoşuma
gitmiyor.
Ünlü bir halk ozanımızın
dediği gibi:
Düşman
Kuşlar
Küçük Kara Balık, zaman
zaman ölüm tehlikesi de atlatıyor. Çünkü balıkla beslenen kuşlar var ve bu
kuşlar hayatta kalmak için içinde Küçük Kara Balık’ın da olduğu balıklardan
yemek zorundalar.
Ama Küçük Kara Balık,
sadece ekmeğinin peşinde olan bu kuşları düşman gibi gösteriyor. Kendi hayatta
kalma mücadelesini anlıyorum. Her canlı refleks olarak bunun için mücadele
eder.
Ama merak ediyorum, bu
kitabı okuyan küçük çocuklar için kuşlar düşman gibi gösterilmiş olmuyor mu?
Kovboy filmlerinde
Kızılderililerin düşman olarak gösterilmesi gibi. Fark göremiyorum.
Ben
Hassasım Belki de.
Küçükken okuyup geçilmeli
belki de. Bak şimdi okuyunca, bir sürü can sıkıcı nokta buldum. Belki de ben
hassasım, bilemedim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder