11 Aralık 2018 Salı

KÜÇÜK KARA BALIK




KÜÇÜK KARA BALIK


(Mahi-yi Siyah-i Kuçulu)


Samed Behrengi

1968

 Türkçesi: İlknur Özdemir

Can Yayınları

13 sayfa



Çocukken okumuşsunuzdur belki.

Ben çocukken okumadım. Daha birkaç sene evvel okumuştum. Bkz: https://birazkitap.blogspot.com/2013/02/kucuk-kara-balik.html

O zaman beğenmiştim.

Şimdilerde tekrar okuyacağım geldi. Ancak bu defaki okumamda daha önce fark etmediğim şeyler fark ettim ve pek de hoşuma gitmedi.


Macera Peşinde Küçük Kara Balık

Öykü kısaca şöyle;

Küçük Kara Balık, yaşadığı ırmağın ötesini görmek ister. Annesinin ve diğer büyüklerin tüm karşı çıkmalarına rağmen ırmağın devamını görmek üzere maceraya atılır.

Gezmek, görmek… bunlar çok güzel şeyler. Dünyayı gezmek görmek isteyen insan olsun, balık olsun, desteğim tam. Ancak bunu yaparken, bunu yapmak istemeyenleri aşağılamak mı lazım?

Küçük Kara Balık, kendisini engellemek isteyen annesine ve diğer büyüklere “Sizin gibi yaşamak istemiyorum.” diye atarlanıyor. Onların hayatını sıkıcı buluyor.

Haklılık payı var ama geride böyle kırık kalpler bırakarak mı gitmek şart? Daha sanki nazik bir şekilde ifade edilebilir gibi geliyor.

Kararlılığına puanım tam. Ama üslup hoş değil.

Gerçi burada büyüklere iş düşüyor. Düşünüyorum, çocuğum olsa ve böyle bir isteği konusunda kararlı olsa ne kadar hoşuma gider. Genel olarak kararlı birini görmek hoşuma gidiyor. Ebeveyn olarak da ne güzel bir çocuk yetiştirmişim diye gururlanırdım, kendi isteği, kendi hedefleri ve bunları hayata geçirecek azmi var. Mükemmel bir şey.


Herkesin Hayatına Kimse Karışamaz.

Küçük Kara Balık yolculuğu sırasında başka canlılarla karşılaşıyor.

Örneğin kurbağalar.

Kurbağalar, kendi küçük dünyalarında en iyinin en güzelinin kendileri olduğunu zannediyorlar.
Küçük Kara Balık da onlara “Cahilsiniz.” diyor.

Bir yengeçle karşılaşıyor. Yengeç, Küçük Kara Balık’a kendince nasihat veriyor. Küçük Kara Balık onu da aşağılayıp yampiri yampiri yürümesiyle dalga geçiyor: “Sen önce yürümeyi öğren, sonra bana akıl verirsin.” gibi bir şey söylüyor.

Hoşuma gitmedi bu tavır.

Tamam sen gez gör, ama bunu istemeyenleri küçümsemek niye?

Bu dayatmacılık hoşuma gitmiyor.

Ünlü bir halk ozanımızın dediği gibi:

“Herkesin hayatına kimse karışamaz.” https://www.youtube.com/watch?v=JR9eB4JjYBY


Düşman Kuşlar

Küçük Kara Balık, zaman zaman ölüm tehlikesi de atlatıyor. Çünkü balıkla beslenen kuşlar var ve bu kuşlar hayatta kalmak için içinde Küçük Kara Balık’ın da olduğu balıklardan yemek zorundalar.

Ama Küçük Kara Balık, sadece ekmeğinin peşinde olan bu kuşları düşman gibi gösteriyor. Kendi hayatta kalma mücadelesini anlıyorum. Her canlı refleks olarak bunun için mücadele eder.

Ama merak ediyorum, bu kitabı okuyan küçük çocuklar için kuşlar düşman gibi gösterilmiş olmuyor mu?

Kovboy filmlerinde Kızılderililerin düşman olarak gösterilmesi gibi. Fark göremiyorum.


Ben Hassasım Belki de.

Küçükken okuyup geçilmeli belki de. Bak şimdi okuyunca, bir sürü can sıkıcı nokta buldum. Belki de ben hassasım, bilemedim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder