TOPLUM SÖZLEŞMESİ
(Du Contrat Social)
Jean – Jacques Rousseau
1762
Fransızca Aslından
Çeviren: Vedat Günyol
Türkiye İş Bankası Kültür
Yayınları
16.Basım – Ocak 2017
136 sayfa
Toplum sözleşmesi toplum
sözleşmesi, nedir bu toplum sözleşmesi?
“Toplum sözleşmesi şöyle
özetlenebilir: Her birimiz bütün varlığımızı ve bütün gücümüzü bir arada genel
istemin buyruğuna verir ve her üyeyi bütünün bölünmez bir parçası kabul ederiz.”
Sf.15
Bu sözleşme ile doğanın
insanlar arasına koyduğu maddesel eşitsizlik yerine manevi ve haklı bir eşitlik
gelirmiş.
“İnsanlar güç ve zeka bakımından olmasalar da sözleşme ve hak hukuk
yoluyla eşit olurlar.” Sf.22
(Tabii kötü yönetimlerde
bu eşitlik yalnız görünüşte kalır, o ayrı konu.)
“Yani, toplum sözleşmesi
yurttaşlar arasında öyle bir eşitlik kurar ki, herkes aynı koşullar altında
verdiği sözle bağlanır ve herkesin aynı haklardan yararlanması gerekir.” Sf.30
Devlet İçin Kurşun Yemek
Toplum sözleşmesinin
amacı, sözleşmeyi yapanların korunması. Bunun için gerekirse ölebilirsin.
“Hükümdar ‘Devlet için
çıkar yol senin ölmendir’ dediği zaman, yurttaş ölmek zorundadır. Çünkü o
zamana kadar güvenlik içinde yaşadıysa, bu koşulun gölgesinde yaşamıştır ve
artık yaşamı yalnız doğanın bir nimeti değil, devletin koşullu bir armağanıdır.”
Sf.32
Hımm, bedeli biraz ağırmış bu güvenliğin.
Cezalar
“İyi yönetilen devlette
cezalar azdır. Bunun nedeni bağışlamaların çokluğu değil, suçluların azlığıdır.”
Sf.33
Suçluları vatan haini
gibi görüyor Rousseau. Çünkü kötülük yaparak toplumun haklarını çiğnemiş oluyorlar,
yasaları çiğneyerek yurdun üyesi olmaktan çıkıyorlar ve bu yüzden bir yurttaş
olarak değil, düşman olarak cezalandırılıyorlar.
Yasa Yapma Zamanı
Rousseau’ya göre yasalar
yapmak ve halkın bunları benimsemesi için o halkın belli bir olgunluk düzeyinde
olması gerekirmiş. Lider ne kadar ilerici olsa da eğer halk o noktada değilse
yenilikler ve uygarlık atakları boşa çıkarmış.
“Ruslar hiçbir zaman
gerçekten uygarlaşamayacaklardır, çünkü çok erken başlamışlardır bu işe. Deli Petro’nun
üstün zekası vardı. (…) Ulusunun barbar olduğunu görmüştü ama uygarlığa gidecek
kadar olgunlaşmamış olduğunu fark etmemişti; onu zorluklara, savaşa
alıştırması, pişirmesi gerekirken, uygarlaştırmaya kalkmıştı.” Sf.42
Ya biz? Atatürk?
*
Küçük Devlet / Büyük
Devlet
Küçük devletlerin büyük
devletlere göre daha güçlü olduğunu söylüyor Rousseau.
Çünkü sınırları geniş
olan büyük devlet için uzaklıkları yönetmek daha zor olurmuş.
Bugün çok da geçerli
olmayan bir sav.
Eşitlik
Her yasama sisteminin
amacının özgürlük ve eşitliğe vardığını söyleyen Rousseau, eşitlikten de şunu
anlamak gerektiğini belirtiyor:
“Hiçbir yurttaşın ne
başkasını satın alacak kadar zengin, ne de kendini satmak zorunda kalacak kadar
yoksul olmaması gerektiği” sf.49
Kendine Göre Gelişim
Her ülke nesi iyiyse,
nesi daha çok kullanılabilir durumdaysa ona yönelsin diyor.
“Örneğin, toprak çorak ve
verimsiz mi, ya da memleket nüfusuna göre çok mu dar? Endüstriden ve küçük
zanaatlardan yana dönünüz.
Tersine, zengin ovalarda,
bağlık bahçelik yerlerde mi oturuyorsunuz? Bütün çabanızı tarım işlerine
harcayın.
Geniş ve elverişli
kıyılarda mı oturuyorsunuz? Denizi gemilerle kaplayın.” sf.49
Tek Başkan
En etkili hükümet
sisteminin yetkinin bir kişinin elinde olması hali olduğunu düşünüyor Rousseau.
“Yöneticiler ne kadar çok
olursa, hükümet o kadar güçsüz olur.” Sf.59
Sonra demokrasi,
aristokrasi ve monarşiden bahsediyor.
Demokrasi iyi güzel ama o
kadar iyi güzel ki sadece Tanrılar becerebilir bunu diyor.
“Bir tanrılar ulusu
olsaydı, demokrasi ile yönetilirdi. Böylesi olgun bir yönetim insanların harcı
değil.” Sf.64
Saraylar
Yönetici kadro ya seçimle
gelir, ya da kral getirir.
Kralın getirdiği monarşi
sisteminde:
“Yüksek görevlere
erişenler, çoğu kez birtakım insan taslakları, düzenbaz, entrikacı, aşağılık
kimselerdir. Saraylarda yüksek görevlere ulaşmaya yarayan aşağılık yetenekler,
bu görevlere gelir gelmez bu adamların budalalıklarını halkın gözü önüne
sermekten başka işe yaramaz. Halk, adamlarını seçmekte hükümdardan daha az
yanılır.” Sf.69
“Sarayda ne kadar çok
oyun, düzen varsa, bir senatoda o kadar bilgelik vardır.” Sf.71
Çünkü kralların
"kişisel çıkarları her şeyden önce halkın güçsüz, yoksul olmasını, hiçbir zaman kendilerine karşı gelememesini ister." sf.68
Burada Machiavelli'nin "Prens" adlı eserine gönderme yapıyor. "Machiavelli krallara ders verir gibi görünerek, uluslara büyük öğütler vermiştir." sf.68
Vergi
“Dünyanın bütün
yönetimlerinde devlet tüketir, üretmez.” sf.74 diyen Rousseau vergi konusunda şunları
söylüyor:
“Vergilerin tutarından
çok, çıktıkları ellere dönmek için geçmek zorunda oldukları yolu ölçmek
gerekir. Bu dolaşım çabuk ve düzenli olursa, verginin az ya da çok olması
önemli değildir; halk her zaman varlıklı, devlet hazinesi her zaman yolunda
demektir. Tam tersine, halk ne kadar az vergi öderse ödesin, vergi eline
dönmüyorsa, durmadan vergi ödediği için elinde avucunda bir şey kalmaz olur,
devlet de hiçbir zaman varlıklı olamaz ve hep yoksul kalır.” Sf.75
Coğrafya Etkisi
“Her yönetim biçimi her
memleket gitmez” sf.76 diyen Rousseau sıcak memleketlerde zorbalık, soğuk
memleketlerde barbarlık, ılıman bölgelerde iyi toplum düzeni olacağını
söylüyor.
Bu eskiden pek rağbet
gören bir yorummuş, ama artık bu görüş kabul görmüyor.
Rousseau’nun bu eseri
yazarken niyeti toplum düzeninde güvenilir ve haklı bir yönetim kuralı bulunup
bulunmayacağını araştırmakmış.
Sana mı kaldı bu, diye
soracaklar olursa da şöyle dermiş:
“Bana ‘Sen kral mısın,
yoksa yasacı mısın ki, politika üstüne yazı yazıyorsun?’ diye soracaklara
vereceğim karşılık şudur: Ben ne kralım, ne de yasacı; onun için politika
üstüne yazıyorum ya! Hükümdar ya da yasacı olsaydım, ne demek gerektiğini
söyleyip vaktimi boşa harcamazdım, ya yapacağımı yapar ya da susardım.” Sf.3
Hiiç.
Oy veriyorsak yönetimde
de söz hakkı sahibi olabilmeliyiz:
“Kamu işlerinde sözümün
etkisi ne denli az da olsa, oy verme hakkım bu işleri öğrenmek görevini
yüklenmeme elverir.” Sf.3
Kölelik
Aslında hepimizin özgür
doğduğunu söyleyen Rousseau, sonra insanın her yerde zincire vurulduğunu
belirtiyor.
“Kölelik içinde doğan her
insan kölelik için dünyaya gelir. Köleler zincirler içinde her şeyi, hatta
onlardan kurtulma isteğini bile yitirirler. (…) İlk köleleri köle yapan kaba
güçse, onları kölelikte tutan korkaklıkları olmuştur.” Sf.6
Yani diyor ki
zincirlerinden başka kaybedecek neyin var?
“İnsanın ilk uyacağı
yasa, varlığını korumak; yapacağı ilk şey de kendine borçlu olduğu özeni
göstermektir.” Sf.4
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder