KİRPİNİN ZARAFETİ
(L'êlêgance de Hêrisson)
Muriel Barbery
2006
Çeviren: Işık Ergüden
Kırmızı Kedi Yayınevi
1. Basım - Ekim 2014
300 sayfa
Renêe, 54 yaşında, kocasını kanser nedeniyle kaybetmiş, yalnız yaşayan, akıllı ve kültürlü bir kadın. Kapıcılık yapıyor. Felsefe, klasik müzik, resim, dünya edebiyatı gibi konularda son derece donanımlı. Ama bu ilgisini ve bilgisini belli etmiyor. Hayatta bir gölge gibi yaşamayı seçmiş. Çünkü kapıcı olduğu için buna göre davranması gerektiğini düşünüyor. İnsanların kendisini ilgisiz ve bilgisiz sanmaları için özel uğraş gösteriyor.
Bir de 12 yaşında bir kız var. Renêe'nin kapıcılık yaptığı apartmanda yaşayan zengin bir ailenin kızı. Üstün zekalı bir kız. 13 yaşında intihar etmeyi kafasına koymuş, ölmeden önce hayata dair tüm bilgi ve gözlemlerini bir deftere yazmaya karar veriyor.
Apartmanda yaşayan diğer insanlar da bildiğiniz tipler. İyisi, kötüsü, kendini beğenmişi, alçak gönüllüsü vs.
Renêe ve küçük kız, birbirlerindeki ışığı görüp arkadaş oluyorlar.
Apartmana yeni taşınan yakışıklı Japon da Renêe'deki ışığı ve farklılığı görüyor.
Tam duygusal şeyler olacak, Renêe'nin hayatına renk gelecek derken, kadına bir araba çarpıyor ve ölüyor.
Oldu mu şimdi ya?
Ne güzel mutlu, umutlu gidiyordu hikaye.
Küçük kız da intihardan vazgeçiyor. Zaten onun intihar edeceğine ihtimal vermemiştim.
*
Renêe, potansiyelini ve gerçek kimliğini insanlardan gizleyerek insanların önyargılarına hizmet ediyor aslında. Ya da boyun eğiyor.
"Bir kapıcı nasıl bu kadar kültürlü olabilir?" değil mi? İnsanlar bunu görürse Renêe'ye kötü mü davranırdı? Yansıttığı cahil görünüme iyi mi davranıyorlardı ki?
*
Küçük kız, hikayenin sonunda çok önemli bulduğum ve benim de itimat ettiğim bir tespitte bulunuyor:
"Ben, çevremde kimseye iyilikte bulunamadığım için acı çekiyorum."
Çok doğru.
İşe yaramıyor olma hissi, insanı içten içe kemiriyor.
Hayattaki varlığımıza oturduğumuz yerden anlam aramaya çalışınca sonu güzel yerlere varmıyor. Anlam, sanırım başkalarının hayatına bir şey katabiliyor olmak. Bu başkalarının illa insan olması da gerekmiyor. Hayvan olur, doğa olur, görüyor ve arttırıyorum, genel olarak dünyada herhangi bir canlıya faydamız dokunuyor mu?
( Bu sorunun cevabı evet olsaydı, zannediyorum insanın kendine böyle bir soru sorması aklına bile gelmezdi. Cevap hayır olduğu için insan sorguluyor bunları.
Hayatımı anlamlı bulsaydım, zaten o anlamın içinde yaşıyor olacağım için durup sormak aklıma gelmezdi. Durup bunları sorgulayacak vaktimin olması, o anlamın dışında olduğum için.)
*
Bu arada kitabın adı şuradan geliyor:
Küçük kız, kapıcı kadın için şöyle düşünüyor; "Madam Michel'de kirpinin zarafeti var. Dışarıdan dikenlerle zırhlı, tam bir kale, ama bence içinde kirpiler kadar doğrudan bir rafinelik var."
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder