YERDENİZ ÖYKÜLERİ
(Tales from Earthsea)
Ursula K. Le Guin
2001
İngilizceden Çeviren: Çiğdem Erkal İpek
Metis Yayınları
Yerdeniz serisinin 5. Kitabı. Diğerleri için bkz:
4- Tehanu
6- Öteki Rüzgar
Bu kitapta beş öykü var. Roke'taki Büyücülük Okulunun kuruluş süreci, kadınlar, erkekler, isimler, büyüler ve büyücüler anlatılıyor.
Öykü sevmiyorum, fantastik edebiyat da sevmiyorum. Ama bu seriye başladım, devamını da getireyim madem. Okumuş olmak için okuyorum açıkçası. Çok keyif almıyorum. Az keyif alıyorum.
İşte o öyküler:
1- Bulucu
2- Karagül ile Pırlanta
3- Yerin Kemikleri
4- Bataklık Yayla
5- Ejderböceği
1. BULUCU
Ülkedeki tüm kötülüklerden ve uğursuzluklardan cadıların ve sihirbazların sorumlu tutulduğu bir dönem başlamış. Büyücüler artık bu maharetlerini gizler olmuşlar. Çocuklardaki büyü hüneri de korkulan, saklanması gereken bir şey olmuş.
*
Susamuru (gerçek adı Medra) bir gemi yapımcısının oğlu. Büyücülük yeteneği var ama babası bunu fark edince döverek bu yeteneği çocuktan çıkarmaya çalışıyor. “Bir bulutu yağmur yağdırdığı için dövmek gibi bir şey bu.” Çocuk yılmıyor, gizli gizli öğrenip geliştiriyor büyü yeteneğini.
Kral Losen, deniz korsanı. Haraç topluyor, insanları esir alıyor. Susamuru ve babası Losen’e gemi yapıyorlar. Losen gibi kötü birine gemi yapmak Susamuru’nu rahatsız ediyor. Bir vicdan muhasebesine girişiyor ve Losen için yaptığı gemiye büyü yapıyor. Kaybetme büyüsü. Böylece geminin dümeni doğru yöne dönmeyecek.
Losen’in hizmetindeki Tazı adlı adam bu büyüyü fark ediyor. Yapanın da Susamuru olduğunu öğreniyor. Susamuru'nu kaçırıp Losen için çalışmasını istiyor. Susamuru burada buluculuk yapacak, yani maden bulacak.
Madencilerin hepsi kadın. Uğursuzluk getirdiğine inandıkları için aralarına erkek almıyorlarmış. Sadece ustaları olan Yalak erkek.
Gelluk (Solukyüz) Losen’in başbüyücüsü. Susamuru, Gelluk'u yenmek için onun gerçek ismini öğrenmeye çalışıyor. Gelluk'a aradığı madeni bulduğunu söylüyor. Gelluk, maden kapısına “Açıl, ben Tınaral” diyince Susamuru Gelluk'un gerçek ismini öğrenmiş oluyor. “Tınaral, düş!” diyor ve Tınaral karanlığa düşüyor.
Susamuru'na Anieb adlı bir köle kız yardım ediyor. Kız hastalanıp ölünce Susamuru kızın köyüne gidiyor. Bir süre orada saklanıyor.
Morred Adasında büyücülüğün devam ettiğini öğrenen Susamuru oraya gitmeye karar veriyor. Susamuruna dönüşüp suya atlayarak yola çıkıyor.
*
Medra (Susamuru) Morred Adasını, yani efendileri olmayan, sanatların saygın olduğu yeri arıyor. Morred Adası, diğer adıyla Roke.
Bindiği gemi batınca Medra kendisini deniz kırlangıcına dönüştürüp batan gemiden kurtuluyor. Roke Adasına çıkıyor.
Medra,burada tanıştığı Kor’a aşık oluyor.
Büyücülüğü öğretmek için okul açmaya karar veriyorlar.
Medra -burada bilinen adıyla Deniz Kırlangıcı- okula yetenekli büyücüler bulmak için Ümitli adlı gemisiyle yola çıkıyor. Adı Çocuk Alıcı’ya çıkıyor. Çocukları alıp kanını emen sihirbaz diye anlatılıyor.
Medra ve Kor Büyük Ev’de öğretmenlik yapıyorlar. Kor yaşlanıp ölüyor. Medra da artık sadece Büyük Ev’in kapısında nöbet tutuyor.
2- KARAGÜL İLE PIRLANTA
Altın adlı zengin bir tüccarın oğlu olan Pırlanta'nın Gül ile arkadaşlık etmesine sıcak bakmıyorlar. Çünkü Gül'ün annesi bir cadı. Ebelik yapan anne kızıyla ilgili değil. O kadar ki kızı "Eğer istemiyorduysan beni niye doğurdun?" diye sorduğunda annesi "Eğer doğurmazsam nasıl bebek doğurtabilirim." diye cevap veriyor. Evet, alıştırma yapmak için çocuk doğurmuş.
Altın, oğlunun işlerin başına geçmesini istiyor ama Pırlanta’nın büyücülük yeteneği ve müziğe ilgisi var. Babasının işleri, müzisyenlik, büyücülük, babasının oğlu, Gül’ün sevgilisi... her istediğini olabileceğini zannederken hiçbiri olamadığını fark eden Pırlanta, tek bir şey yapmalı, bunun için diğerlerinden vazgeçmeli diye düşünüyor. Gül ise onun hepsini yapabileceği fikrinde.
Pırlanta ve Karagül ailelerini, okulu, her şeyi bırakıp kaçıyorlar. Müzikle geçimlerini sağlıyorlar. Başta zor olsa da zamanla Pırlanta müzikte başarılı oluyor. Babası onu affetmiyor, annesi ise gizli gizli görmeye gidiyor.
3- YERİN KEMİKLERİ
Deprem olacak. Büyücü Deniz Yosunu ve Ogion depremi durdurmaya çalışıyorlar. Bunun için Deniz Yosunu bir dağın içime giriyor, yerin kemiklerine ulaşıyor. Buraya varıncaya kadar da kendi öğrencilik zamanını, hocası Ard’ı, öğrencisi Sükunet’i düşünüyor. Sükunet’in hocası olmak istememiş, genel olarak artık hocalık yapmak istememiş, yorulmuş öğretmekten. Ama Sükunet kararlı ve akıllı bir öğrenciymiş...
4- BATAKLIK YAYLA
Otak (gerçek ismi İrioth) adlı bir yolcu Bataklık Yayla’ya gidiyor. Devacılık yaptığını söyleyen Otak buradaki hasta hayvanları iyileştiriyor.
Armağan (gerçek ismi Emer) adlı bir kadının evinde kalıyor.
Bir gün başka bir usta daha geliyor hayvan iyileştirmek için. Güneşparlağı adı. (Gerçek ismi Ayeth)
İki sihirbaz/büyücü tartışıyor. Günrşparlağı yaralanıp gidiyor. Artık Otak’a çok iyi bakmıyor köy halkı. Sadece Armağan kolluyor onu.
Bir gün köye bir yabancı daha geliyor. Yabancının adı ATMACA. Aaaaaaaaaa!
Atmaca, büyü gücü olan ve bu gücünü kötüye kullanıp Roke'tan kaçan bir büyücüyü arıyormuş. Armağan'ın evindeki adam da aradığı adammış. Ama artık adam iyi biri olmaya karar vermiş, orada yaşayıp sığırları iyileştirmeye devam edecekmiş. Yolu açık olsunmuş.
5- EJDERBÖCEĞİ
İria bereketli bir toprakken miras kavgaları nedeniyle bereketini yitiriyor. Ejderböceği (İrialı) miras kavgalarından bıkıp evden kaçıyor.
*
Miras kavgalarına karışmayan Huş, kendisine parasıyla büyücü almış. Büyücünün adı Fildişi. Ama pek işe yarar bir şey yapmıyor bu büyücü. Meyveleri bereketlendir, hastalığı iyileştir, yok. Anca süs püs gösteriş.
Fildişi, Ejderböceği’nin güzelliğini duyup onu görmeye gidiyor. Tanışıyorlar. Fildişi kıza Roke’u anlatıyor. Başbüyücünün bir ejderha tarafından götürüldüğünü, artık Roke’un Yerdeniz’deki gücün bulunduğu yer olmadığını, gücün artık Havnor’daki sarayda olduğunu...
Kız Roke’a gitmek isteyince onu erkek öğrenci kılığına sokup Roke’a götürüyor. Gerçek amacı kızla yatmak. Hatta bunu kıza açıkça söylüyor da. “Sadece seninle sevişmek istemiştim” diyor. Kız da “Eğer istersen sevişebiliriz.” diye cevap veriyor. Ahahah ya sen nesin? Fildişi de bunu soruyor. Kız da "Bilmiyorum, o yüzden Roke’a gelmek istedim." diyor.
Fildişi'nin yıllar önce okuldan atılma sebebi okuldan içeri kız sokması imiş. Şimdi yine aynı şeyi yapıp intikam almak istiyor. Ama Ejderböceği’nin iyiliğinden etkileniyor ve ona okula girmesi için yardım ediyor.
Kız Roke’taki Büyük Ev’e girerken tüm gerçeği söylüyor. Gerçek kılığını gösteriyor, erkek olmadığını söylüyor, öğrenmeye ne kadar istekli olduğunu anlatıyor.
Ustalar konuşuyor, tartışıyor, aralarına kadın almamaya karar veriyorlar.
İrialı’nın cadı olduğunu düşünenler onun adadan ayrılmasını istiyor.
İrialı ise ejderhaya dönüşüp “batının ötesine, halkıma gidiyorum.” diyip gidiyor. Bu sonu beklemiyordum. Uç ejderha uç!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder