7 Şubat 2021 Pazar

GİZLİ BAHÇE

 


GİZLİ BAHÇE

(The Secret Garden)

Frances Hodgson Burnett

1911

İngilizce Aslından Çeviren: Osman Çakmakçı

Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları

Basım - Mart 2020

273 sayfa


O kadar cici bir kitap ki... Çocuk kitabı gibi ama aslında çocuklardan yetişkinlere ders gibi.

Çocukların anne babaları yüzünden hayatlarının ne hal alabileceğini ama aslında hem kendilerini hem etraflarını iyileştirici güce sahip olduklarını gösteriyor. Yeter ki rahat bırakılsınlar. 

*

Mary Lennox, annesini ve babasını koleradan kaybetmiş on yaşında bir kız çocuğu. Anne ve babası hayattayken de ilgilenmemişler zaten çocukla. Hindistan'da yaşayan bir İngiliz aile. Anne eğlence hayatında, çocuğunu ayak bağı olarak görüyor, baba da ortalarda gözükmüyor. Mary'e hizmetçiler bakıyor. Yemeği hazır ediliyor, hizmetçisi Ayah tarafından giydiriliyor, bir dediği iki edilmiyor, herhangi bir otorite de tanımıyor, sevgisizlik ve ilgisizlikten sert bir çocuk oluyor.

Yaşadıkları malikanede anne babası koleradan ölüyor. Hizmetçiler de kaçıyor. Yavrucak kimsenin aklına gelmiyor. Koca evde bir başına kalıyor. 

Sonra yetkililer tarafından bulunuyor. Tek akrabası İngiltere'deki eniştesi Archibald Craven. Mary'nin babasının kız kardeşi, Archibal Craven'in karısıymış. Yani Bay Craven, Mary'nin halasının kocası. Halası ise ölmüş. O ölünce Bay Archibald çok yıkılmış ve hayattan kopmuş.

Kocaman bir evde, kocaman bahçeler içinde yaşıyor Bay Craven. Mary, burada da yalnız kalıyor. Hizmetçisi Martha var, ama Hindistan'daki hizmetçisine benzemiyor. Mary'e cevap veriyor, her dediğini yapmıyor. Öyle ki Mary bu sayede kendi başına giyinmeyi öğreniyor. 

Yüzlerce odası olan evde girilmesi yasak olan odalar var. Ama Mary bu yasağı dinlemiyor. Fırsat buldukça evi keşfe çıkıyor. Gizli bahçeyi de böylece öğreniyor. On yıl önce evin hanımı orada ölmüş. O ölünce bahçenin kapısını kapatıp anahtarını da gömmüş Bay Craven. 

Bu gizli bahçe Mary'nin ilgisini çekiyor. Kendisine arkadaşlık eden bir kuşun yol göstermesiyle bahçeyi ve anahtarını buluyor. Bahçeyi yeniden canlandırmak için Martha'nın erkek kardeşi Dickon'dan yardım alıyor. Dickon, bahçelerde büyümüş bir çocuk. Hayvanlarla ve toprakla iç içe. Gizli saklı bahçeye gelip ekip biçiyorlar, bahçeyi canlandırıyorlar, bu ikisi arasında bir sır oluyor.

Mary geceleri evde ağlama sesi duyuyor. Bu sesin peşinden gidince bir odada kendi yaşlarında bir oğlanla karşılaşıyor. Adı Colin. Bay Craven'in çocuğuymuş. Annesi ölünce babası onunla ilgilenmemiş, herkes de çocuğun hasta olacağını, kamburu çıkacağını, yakında öleceğini düşünmüş. Bu düşünceleri de hep çocuğun yanında konuştukları için çocukcağız da benimsemiş. İnanmış hasta ve ölecek bir insan olduğuna. Bu yüzden huysuzluk nöbetleri geçiriyor, yataktan çıkmıyor, sık sık hasta oluyor ya da hasta hissediyormuş. 

Mary, Colin'in hakkından geliyor. Aslında ona bir ayna oluyor. Mary de önceden aksi, huysuz bir çocukken Martha, Dickon ve bahçe sayesinde neşeleniyor, hayat buluyor. Colin'in de bahçede iyi olacağını düşünüyor. Böylece gizli bahçe sırrına Colin de ortak oluyor. 

Mary, Colin'de herhangi bir hastalık görmüyor. Dickon da öyle. Bahçıvan Ben de. Bir gün bahçıvan Ben'e yakalanıyorlar, Ben Colin ile ilgili münasebetsiz laflar edince Colin ona güçlü kuvvetli bir çocuk olduğunu kanıtlamak için tekerlekli sandalyesinden kalkıp ayakta duruyor. Ve artık hiçbir şey eskisi gibi olmuyor. 

Colin de artık hasta olmadığına ikna oluyor. Artık amacı bunu babasına göstermek. O güne kadar hasta taklidi yapıyor ki babasına durumu kimse anlatmasın, kendisi babasına sürpriz yapsın.

Baba şehir dışında. Rüyasında karısını görüyor, karısı ona bahçeye gitmesini söylüyor. Bunun üzerine Bay Craven eve dönüyor, bahçeye gidiyor. İçeriden cıvıl cıvıl çocuk sesleri duyuyor. O sırada Colin, kapıyı açıyor ve babasıyla karşılaşıyor. 

Babası oğlunu sapasağlam görünce şaşırıyor, bunca zamanlık ihmalkarlığından utanıyor. Ve mutlu son.

*

Burada Martha ve Dickon'un annesinden de bahsetmek lazım. Kadının on tane mi kaç tane çocuğu var. Geçim sıkıntısı çekiyorlar. Ama buna rağmen nasıl ilgili, nasıl cici bir anne. Normalde onun hayattan bezmesi beklenirken çocuklarına sevgiyle, şefkatle, anlayışla yaklaşıyor. 

Yani iki uç anne profili var kitapta. Biri bir eli yağda bir eli balda, varlıklı Mary'nin annesi, ama biricik çocuğuyla ilgilenmiyor. Diğer yanda fakirlik içinde Dickon ve Martha'nın annesi, çocuklarının hep destekçisi. 

Babalar mı? Onlar zaten yoktular. 

*

Colin'in kendi iyileşme süreci üzerine düşünmesi kitabın bence beklenmedik sürprizi. Hastalığının sebebinin hasta olduğunu sanması, ona hep öyle davranılması olduğunu kavradıktan sonra iyileşmesini sihir olarak adlandırıyor. Bugüne kadar kendisine hasta olduğu söylenerek aslında kendisine kötü sihir yapıldığını, iyi şeyler düşünür ve söylerse bunun da iyi sihir olacağını keşfediyor.

"Her şeyde sihir olduğuna eminim, sadece onu ele geçirip bizim için bir şeyler yapmasını sağlamanın yolunu yeterince bilmiyoruz... Tıpkı elektrik, atlar veya buhar gibi." sf.222

Aslında sihir kelimesinin doğru kelime olduğundan emin değil ama işin aslının inanç ve iyi düşünmek olduğunu anlıyor. 

Yazar da kitabın sonunda düşüncelerin öneminden bahsediyor. Aslında düpedüz Einstein'in meşhur "Her şey tireşimdir." görüşünü anlatıyor. 

"Geçen yüzyılda insanların keşfetmeye başladığı yeni şeylerden biri düşüncelerin -yalnızca saf düşüncelerin- elektrik bataryaları kadar güçlü olduğuydu, kimi için güneş ışığı kadar iyi, kimi için zehir kadar kötü. Üzücü veya kötü bir düşüncenin zihninize girmesine izin vermek, kızıl mikrobunun vücudunuza girmesine izin vermek kadar tehlikelidir." sf.259

Ne kadar güzel hikayeleştirmiş bu düşüncesini. 

*

Filmi de var.

Filmi kitaptan biraz ayrıksı ama. Öncelikle film 1940'larda geçiyor. Savaş ve askerlerden bahsediliyor. Kitapta böyle bir durum yok. Yine kitapta olmayan bir köpek arkadaş var filmde.

Kitapta Bay Craven neredeyse hiç ortada gözükmüyor. Hep şehir dışında. Ama filmde hep evde. 

Filmde ayrıca Mary'nin annesi ile Bay Craven'in karısı kardeş olarak gösteriliyor. Halbuki Mary'nin babası ile Bay Craven'in karısı kardeş.

Filmde Bay Craven'in karısı ölünce sözde onun kardeşi olan Mary'nin annesi çok üzülmüş, çünkü çok iyi anlaşan iki kardeşmişler, birbirlerini çok severlermiş, bu ölüm üzerine Mary'nin annesi üzüntüden hasta olmuş, Mary ile ilgilenememiş.

Filmde Mary'nin annesi hasta ve mutsuz bir kadın olarak gösteriliyor. Fakat kitapta gayet neşeli, eğlenceli bir kadın. Bile isteye Mary ile ilgilenmiyor, dümdüz sevmiyor kızını. Ama kitapta Mary'nin annesi Mary'i seviyormuş da üzüntüden ilgilenemiyormuş gibi. Bir annenin çocuğunu sevmemesine inanmıyor film. Bir açıklama getirmeye çalışıyor. Anne seviyordur da çocuk anlamıyordur diyip çocuğun kendisini suçlamasını sebep oluyor, seni anlayamadım anne, özür dilerim dedirtiyorlar çocuğa. Hayır! Anne çocuğunu sevmiyordu. Bir açıklaması da yoktu.

Ayrıca filmde gizli bahçeye gerçekten sihirsel özellikler katılmış. Halbuki kitapta çocuklar adına sihir deseler de işin aslında sihir değil, gayet emek var. Bahçenin iyileşmesi Mary ve Dickon'un emeği sayesinde. Colin'in iyileşmesi zihnindeki hastalık korkusunu yenmesi sayesinde. Mucize gökten gelmedi yani, çocuklar kendileri yarattı.

O yüzden ben kitabı daha gerçek buldum. 




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder