22 Ocak 2021 Cuma

YERDENİZ BÜYÜCÜSÜ

 


YERDENİZ BÜYÜCÜSÜ

(a Wizard of Earthsea)

Ursula K. Le Guin

1968

Çeviren: Çiğdem Erkal İpek

Metis Yayınları

6. Basım – Kasım 2011

 

Altı kitaplık YERDENİZ serisinin ilk kitabı.

*

Harry Potter’i hatırlatıyor. Aslında Harry Potter bundan çok sonra çıkmış olmasına rağmen büyücü çocuk denince aklıma tabii ki Harry Potter geliyor. Gerçi Harry Potter’ı okumuşluğum ya da izlemişliğim (bölük pörçük izlemişliklerimi saymazsak) yok. Ama bilmemek mümkün değil.

*

Yerdeniz Büyücüsü daha sıcak ve samimi geldi bana. Daha mı mistik sanki ne?

*

Duny’nin annesi ölmüş, babası da eh işte bir adam. Çevik Atmaca adını takmışlar Duny’e, hayvan ve kuşlarla vakit geçirmekten zevk aldığı için.

Bir gün köylerini düşmanlar sarınca Ged sisörme büyüsü yapıp köyü ve köylüleri saklıyor. Böylece büyücülükteki başarısı takdir görüyor. Büyük büyücülerden Sessiz Ogion, onun sıradan bir adam olmayacağını öngörüp ona gerçek ismini vermeye geliyor.

Gerçek isim diye bir şey var bu kitapta. Hak edilen, gerçek kimliği yansıtan isim demek. Bir insanın, hayvanın ya da genel olarak bir şeyin gerçek ismini bilmek, onu çözmek anlamına geliyor. “Kim bir adamın ismini biliyorsa, onun hayatını avuçlarının içinde tutuyor demektir.” Sf.68 O yüzden kıymet verilen bir isim ve alelade her yerde kullanılmıyor, herkese söylenmiyor, sır gibi saklanıyor. “Büyü denen şey bundan oluşuyordu, yani bir şeyi gerçek ismiyle adlandırmaktan.” Sf.48

Sessiz Ogion, Duny’e “Ged” ismini veriyor. Ve Ged, köyle vedalaşıp ustasıyla beraber büyücülüğü öğrenmek ve geliştirmek için Re Albi’ye gidiyor.

*

Her şeyi hemen öğrenmek istiyor Ged ama ustası Karate Kid’in ustası Mr. Miyagi gibi. Cilala parlat! Yavaş, sabırla ilerlenmesi gereken bir süreç ama Ged o kadar sabırlı değil. 

*

Bir gün Ged, Re Albi lordunun kızı ile karşılaşıyor. Ustası Ged’i o kız ve annesi konusunda uyarıyor. Çünkü kızın annesi yarı cadıymış ve o kadının hizmet ettiği güçler kötücülmüş.  Sihrin zevk veya övülmek için oynanacak bir oyun olmadığı konusunda Ged’i uyarıyor ustası. “Bizim Sanatımız’daki her söz, her hareket ya hayır için ya şer için yapılır. Bir şey söylemeden veya bir şey yapmadan önce, ödemen gereken bedeli bilmen gerekir!” sf.29

Ged, ustasına çıkışıyor, siz bana bir şey öğretmiyorsunuz, nasıl bileyim bunları diye. Haklı çocuk kendince ama ustası da bir şey öğretmiyor değil. Sadece öğretme ve öğrenme tarzları farklı. Usta da bunu anlıyor ve Ged’e onun tarzına daha yakın olduğunu düşündüğü Roke Adası’na yollamayı teklif ediyor.

Böylece Ged “Gölge” adlı bir gemiyle Roke Adası’na doğru yola çıkıyor.

Adaya geliyor ve Büyücüler Okulu’na kaydoluyor. 

Burada pek çok şey öğreniyor. Mesela dönüşüm büyüsü. Bir taşı elmasa dönüştürebilir. Ama elmasın elmas olarak uzun süre kalması başka bir konu.

“Bu bir taş. Roke Adası’nı meydana getiren taşlardan biri, insanların üzerinde yaşadıkları kuru topraktan bir parça. O, kendisi. Dünyanın bir parçası. Gözbağı ile onu bir elmas ya da bir çiçek, bir sinek, bir göz ya da bir alev gibi gösterebilirsin… Ama bu sadece bir görüntü. Gözbağı, sadece onu gözleyenin duyularını kandırır; insanın onu gördüğünü, duyduğunu veya hissettiğini zannetmesini sağlar. Ama nesneyi değiştiremez. Bu taşı bir elmas yapabilmen için onun gerçek ismini değiştirmen gerekir. Ve bunu da yapmak demek oğlum, bu kadar ufak bir parçasını değiştirsen de, dünyayı değiştirmen demektir. Bu olmayacak bir şey değil. Gerçekten olmayacak bir şey değil. Bu Dönüşüm Ustası’nın sanatı; bunu öğrenmeye hazır olduğunda öğreneceksin zaten. Fakat sonucunun ne gibi bir hayır veya şer getireceğini bilmeden, tek bir şey bile, ne bir taşı ne bir kum tanesini dönüştürmemelisin. Dünya bir denge içindedir, Denge’dedir. Büyücülerin Dönüştürme ve Çağırma güçleri dünyanın dengesini bozabilir. Bu güç, tehlikeli bir güçtür. Korkunç bir güçtür. Bilgiyi izlemeli, gereksinime hizmet etmelidir. Bir mum yakan bir gölge yaratır…” sf.45

Çok güzel dediniz hocam!

Öğrenmeye hazır olma gibi bir zaman var gerçekten. Bazı şeyleri öğrenmek, anlamak, kavramak için öncesinde bir hazırlık yapmak, bir donanım sağlamak gerekiyor. Okuma yazma bilmeden hukuk okumanın mümkün olmaması gibi. Adım adım.

Dünyanın dengesini değiştirmek de ne kadar kolaymış, bir mum yakarak yarattığın gölge ile evet, bir şey yapmış, bir şey değiştirmiş, bir şey etkilemiş oluyorsun. Ya dengeyi bozuyorsun ya da dengeyi sağlıyorsun, bilemiyoruz tabii.

Şekil Verme Büyüsü dersinde dönüşümün tehlikelerinden bahsediliyor. Büyücü kendisini dönüştürünce kendi büyüsüne kendisi kapılabilirmiş. Örneğin kendisini yunusa, şahine dönüştürüp duran büyücüler sonunda bu hayvanların bedeni içinde tıkılıp kalmışlar, yaaaaa?

Ged anlıyor mu bunları? Neredeeeee? Gerçi daha çocuk kendisi ya ne olacağıdı?

*

Ged’in okulda sevmediği Jasper ve sevdiği Vetch var. Ged, Jasper’in kendisini küçümsediği hissine kapılıp onun yanında kendini yetersiz hissediyor. Bu yüzden de Jasper’dan hoşlanmıyor. Vetch ile iyi arkadaş oluyorlar.

Jasper, çıraklıktan çıkıp sihirbaz olunca sihirbazların çıraklardan daha güçlü olduğunu iddia ediyor. Ged de sihirbazlarla çıraklar arasında fark olmadığını ve sihirbazlık düellosuna girişiyorlar. Ölüler arasından bir ruh çağırmaya karar veriyorlar. Çağırırım, çağıramazsın derken… Binlerce yıl önce ölmüş, Enlad’ın Kahramanlıkları’nda anlatılan Elfarran adlı kadının ruhunu çağırıyor Ged. Başarılı da oluyor ama başına büyük bir bela da almış oluyor. Çünkü onunla beraber Yaşamsızlık Güçleri’nden biri de geliyor. İsimlerin bulunmadığı bir yerden, çağrılmadan. 

“Artık birbirinize bağlandınız. O, senin kibrinin gölgesi, senin yarattığın bir gölge. Bir gölgenin adı olur mu?” sf.65

Hadi bakalım!

Ged artık bu gölgeden kaçmaya başlıyor. Arkadaşı Vetch de kendisine yol arkadaşlığı yapıyor. Vetch’in (gerçek adı Estarriol)  kız kardeşi Civanperçemi de kalben onların yanında. Vetch’in bir de erkek kardeşi var, Karabatak adı. Sizin isimlerinizi yerim.

Ada ada, köy köy, macera macera dolaışıyor Ged. Ejderhaları yeniyor, köylülere yardım ediyor, hastaları iyileştiriyor. Bu arada büyüyor, olgunlaşıyor, sakinleşiyor, vakurlaşıyor. 

Gölge bazen insan kılığında Ged’i etkilemeye çalışıyor. Ged elinden geldiğine kaçıyor. Sonra bir gün  kaçmayı bırakıp kovalamaya karar veriyor. Ve gölgeyi yakalıyor.

Ne kaybediyor ne kazanıyor. Artık bütünleşmiş, tam bir insan olmuş oluyor. Kabus bitiyor. 

Vetch ile beraber Vetch’in evine dönüyorlar. SON şimdilik. 

*

Kitapta Harry Potter ile bir benzeşiklik daha, Ged’in de bir hayvanı var. Otak denilen bir hayvan, sincap gibi bir şey anladığım kadarıyla. Adını Hoeg koyuyor Ged.

*

Hikayedeki gölge, karanlık yanımızı temsil ediyor sanırım. Onunla kaçma-kovalamaca içinde değil, barış içinde olduğumuzda dengeyi bulacağımızı anlatıyor diye anladım.

Karanlık yanınla nasıl barış içinde olursun? Onu susturarak, bastırarak, yok sayarak mı? Kendine ve başkalarına zarar vermemek adına aslında eser miktarda bunu yapmamız lazım. Ama bunu çok yapınca hikayedeki düelloya girişme gibi yanlış sonuçlara yol açabilecek girişimlerde bulunabiliyor insan. Öfke patlamaları, şiddet eylemleri, korku olarak kendisini gösteriyor gölge. Onun varlığını kabul edip yatıştırmak gerekiyor belki. Sakiiiiiiin! Geçecek. Biliyorum gölgeciğim, çok güçlüsün, ama senin yorulmana gere kalmadan halledeceğiz, sakiiiin!

 *

Serinin devamı için bkz:

1- Yerdeniz Büyücüsü

2- Atuan Mezarları

3- En Uzak Sahil

4- Tehanu

5- Yerdeniz Öyküleri

6- Öteki Rüzgar


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder