24 Aralık 2017 Pazar

VE DAĞLAR YANKILANDI



VE DAĞLAR YANKILANDI

(And The Mountains Echoed)

Khaled Hosseini

2013

Türkçesi: Püren Özgören

Everest Yayınları

16. Basım - Eylül 2016

410 sayfa


Yazarın önceki kitapları "Uçurtma Avcısı" ve "Bin Muhteşem Güneş"i okumuştum. 

İkisi de birbirinden üzüntü verici kitaplardı. Olaylar Afganistan'da geçiyor, buradan tahmin edilebilir ne kadar üzücü olayların yaşanabileceği. Korkunç bir ülke görünümü var romanlarda. Doğası güzel ama yönetim şekli malum. 

Yazarın -şimdilik- son kitabı Ve Dağlar Yankılandı'nın da üzüntü verici olacağını düşündüğümden epeydir evde durmasına rağmen okumaya elim gitmemişti bir türlü. Sonunda başladım okumaya. Beklediğim kadar hüzünlü değildi, iyi.

*

Kabaca şöyle özetleyebilirim, birbirinden kopan iki kardeşin bambaşka hayatlar yaşaması, geçmişlerini araması yolculuğu.

*

Ayrıntılı özetlersem;

Abdullah ve Peri birbirini çok seven iki kardeş.

Anneleri öldükten sonra baba Sabır, Pervane adlı bir kadınla evleniyor. Sabır ve Pervane'nin İkbal adında bir çocukları oluyor. Bir de bebekken ölen Ömer.

Pervane çocuklara zalim bir üvey anne olmuyor. Elinden geldiği kadar iyi ve sevecen olmaya çalışıyor. 

*

Pervane'nin ağabeyi Nebi, Kabil'de zengin bir ailenin yanında şoförlük, hizmetçilik gibi işler yapıyor. 

Yanında çalıştığı adam Süleyman Wahdati ve karısı Nila Wahdati iyi insanlar. Karı koca olarak aralarında bir sevgi bağı gözükmüyor. Nila uçarı, hoppa bir şair. Çocukları olmuyor. 

Nebi, Nila'ya aşık oluyor. Bunu gizlemeye çalışıyor elbette. 

Nila'nın çocuk özlemini gidermesi için Nebi, Peri'yi istiyor Sabır'dan.

Sabır fakir bir adam. Kızı zengin bir ailenin yanında daha iyi olabilir ama yine de içi sızlıyor. Böylece Peri dört yaşında Nila ve Süleyman Wahdati'nin çocuğu oluyor. Büyüdüğünde geçmişine dair hiçbir şey hatırlamıyor. Nila'yı öz annesi sanıyor. 

*

Nila ve Peri, birlikte Paris'e gidiyorlar. Nila, giderken Nebi'ye sarılıp "Bütün mesele hep sendin, her şey seninle ilgiliydi" gibi bir şeyler diyor. Nebi bunun ne demek olduğunu sonradan anlıyor.

Meğer Süleyman, Nebi'ye aşıkmış. 

Bunu Süleyman'ın kimseye göstermediği çizimlerini gördüğünde anlıyor. Tüm resimlerinde Nebi'yi çizmiş. 

Bu arada Süleyman yaşlanıyor, hastalanıyor. Afganistan'da işler karışıyor. Nebi yine de Süleyman'ın yanında kalıyor, onun hizmetinde çalışmaya devam ediyor. 

Süleyman öldüğünde evini Nebi'ye bırakıyor.

*

Yıllar sonra Afganistan'a yardım için dünyanın çeşitli bölgelerinden doktorlar geliyor. Nebi evini onların kullanımına açıyor. 

Bu doktorlardan Marcos'a hayat hikayesini anlatan bir mektup bırakıyor ölmeden önce.

Mektuptan Peri'yi öğrenen Marcos, artık bir akademisyen olan, evli mutlu üç çocuklu Peri'ye ulaşıyor.

Ona mektuptan ve Nebi'den bahsediyor.

Peri zaten annesi sandığı Nila ile problemler yaşıyordu. Nila güzelliği ve çekiciliği ile erkekleri kendine hayran bırakan bir kadın. Peri ise bu açıdan daha sönük. Nila edebiyat ve sanatla ilgiliyken Peri matematik ve bilimle. Daha pek çok açıdan da farklılıkları var. Bir de Nila sık sık intihara kalkışıyor. Melankolik bir kadın. (Sonunda da intihar ederek ölüyor zaten.)

Peri bu nedenle evlatlık olduğunu düşünmeye başlamıştı. Mektupla birlikte taşlar yerine oturuyor.

*

Öbür taraftan ağabeyi Abdullah da Afganistan'dan ayrılmış, yaşadığı ülkede bir Afgan lokantası açmış, evlenmiş ve bir kızı olmuş. Kızının adını Peri koymuş.

Bu Peri de büyüyünce halası Peri'yi arıyor ve onu buluyor.

Böylece iki kardeş on yıllar sonra kavuşuyorlar, fakat Abdullah artık yaşlı ve hafızası iyi değil. Kardeşini tanımıyor ve hatırlamıyor. Ama olsun, sonuçta kavuştular.

*

Küçük Peri, halası ve halasının çocuklarıyla tanışıyor, kocaman bir aile oluyorlar. 

*

Ana hikaye bu ama başka karakterler de var kitapta.

Örneğin Timur ve İdris. Kuzenler. Nebi'nin komşularının çocukları. Afganistan'da savaş çıkınca Amerika'ya gitmişler. Timur şeytan tüyü olan insanlardan. Zengin ve gösterişi seviyor. İdris ise sessiz, gösterişi sevmeyen bir doktor. 

İdris ve Timur büyümüş, Afganistan'da işler düzelince dönüp babalarının arazilerinin peşine düşmüş. Ama soranlara ülkemize yardım için geldik diyorlar. 

İdris buradaki bir hastanede yaralı bir kız çocuğu ile tanışıyor. Adı Roşi. Arazi kavgası nedeniyle bir akrabası Roşi'nin ailesini öldürmüş, Roşi'yi de baltayla başından yaralamış. Kızcağız korkunç gözüküyor. İdris ona iyi davranıyor, onunla ilgileniyor, Amerika'ya döndüğünde Roşi'nin ameliyatını yapacağını söylüyor. Ama bunu beceremiyor ve Amerika'da kendi iş yüküne dalıp kızcağızı unutuyor.

Yıllar sonra kız büyüyüp bir kitap yazıyor. İdris de kitabı imzalatmak üzere kızın önündeki kuyruğa giriyor. Utanıyor da bir yandan. İdris kızın kendisini tanımadığını sanıyor. Halbuki kız kitaba yazdığı notta "Merak etme senden bahsetmedim." yazmış. Kitabında Timur'a teşekkür etmiş kız. Yani Timur yine kahramanlığı kapmış.

*

Sabır, karısı öldükten sonra Pervane ile evleniyor. Ama aslında yıllar evvel Pervane'nin kız kardeşi Masume ile evlenmek üzereymiş Sabır. 

Masume güzel bir kızmış. Fakat ağaçtan düştükten sonra yürüyemez hale gelmiş. 

Pervane bu kazadan kendisini sorumlu tutuyor. Çünkü o yıllarda Pervane de Sabır'a aşıkmış. Ağaçta kardeşi Masume Sabır ile evleneceklerini söyleyince Pervane çok üzülüyor. Kardeşi ağaçtan düşmek üzereyken çok yardımcı olmadığını düşünüyor. 

*

Başka karakterler de var. Çeşit çeşit hayatlar, çeşit çeşit yüzler. Dünyanın çeşitli yerlerinden insan portreleri. Bu açıdan önceki iki kitaba göre Afgan rejiminin korkunçluğu ve yerel insanların dramı daha az yer kaplıyor. Önceki iki kitap daha etnik düzeydeyken bu biraz daha sınırları genişletmiş.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder