AMOK
(Der Amoklaufer)
1922
&
USTA İŞİ
&
GÖRÜNMEZ KOLEKSİYON
(Die unsichtbare Sammlung)
1925
Stefan Zweig
Yordam Kitap
2. Basım – Ağustos 2014
158 sayfa
AMOK
AMOK kitabını daha
önce “Amok Koşucusu” adıyla okumuştum.
Buraya tekrar
yazayım.
*
Hindistan'da
doktorluk yapmakta olan adam, muayenehanesine gelen Avrupalı bir beyaz kadını
görünce sapıtır.
Bu sapıtma haline
"amok" deniyormuş:
"Amok şöyle bir
şey: Bir Malezyalı, son derece sade, son derece iyiliksever bir insan, içkisini
içiyor... orada öylece oturuyor, duygusuz, umursamaz, donuk... ve birden ayağa
fırlıyor, hançerini kapıyor ve sokağa koşuyor... dosdoğru koşuyor, hep dosdoğru...
nereye olduğunu bilmeden. Yolda karşısına ne çıkarsa çıksın, insan, hayvan,
hançeriyle vurup yere seriyor ve kan sarhoşluğu onu daha da
öfkelendiriyor..."
Doktor da kendisini,
gizli bir şekilde kürtaj yaptırmak için gelen bu kadını gördükten sonra Amok
koşucusuna benzetiyor.
Bu kendinden emin,
kendine güvenen, güçlü, sağlam, kibirli kadın karşısında tek istediği onunla
yatmak oluyor.
Kendi tabiriyle:
"Şehvet değildi,
azgınlık değildi, cinsellik değildi... sadece bir kibrin efendisi olma hırsıydı...
Bir erkek olarak efendi."
Bu isteğini kadına da
söylüyor.
Kadın kabul etmiyor
ve gidiyor.
Kadın, kimsenin
bilmesini istemediği kürtajını merdiven altı bir yerde yaptırmaya çalışıyor.
Bunu öğrenen doktor,
kadını oradan çıkartıyor ama çok geç. Kadın ölüyor.
Doktor da pişman
oluyor. Kendisinden utanıyor.
Kadının bu sırrını
sonsuza dek saklamaya and içiyor kendi kendine.
*
Tüm bunları gemide
karşılaştığı bir adama anlatıyor doktor.
Aynı gemide kadının
tabutu ve kocası var.
Gemide daha sonra
tuhaf bir kaza meydana geliyor. Tabut ve ölen kadının kocası gemiden inerken
güverteden bir şey mi düşmüş, biri mi atlamış bilinmez, tabut denize düşmüş ve
ağırlığı yüzünden batmış ve bir daha bulunamamış. Ardından da bir adamın kıyıya
vurmuş cesedi bulunmuş.
USTA İŞİ
Adamın biri yoldan
gelip geçenleri seyrediyor. Bir adam dikkatini çekiyor. Onun yankesici olduğunu
anlıyor.
Uzaktan bu
yankesiciyi izlemeye başlıyor. İçinden onunla konuşuyor.
Yankesici fakir
görünümlü bir kadının cüzdanını çalmaya yeltenince artık seyirci rolünden
çıkıyor ve engellemeye çalışıyor, fakat geç kalıyor.
Yankesici yoluna
devam ediyor. Adam da onu takip etmeye başlıyor belli etmeden.
Bir müzayede salonuna
giriyor yankesici. Adam da bu defa kim kurban olacak diye beklerken bir bakıyor
ki kurban ta kendisi olmuş. Yankesici elini adamın cebine sokmaya çalışıyor.
Bizimki fark ediyor. Yankesici yalvaran gözlerle ona bakınca adam salıyor onu.
Bu defa da üzülüyor
kendi kendine. Yankesiciyi ekmeğinden etti diye. Para vermek üzere peşinden
gidiyor ama yankesici bunu anlayamayıp kaçıyor tabii.
GÖRÜNMEZ KOLEKSİYON
Kitabın kapağında yer
vermemişler bu hikayeye.
*
Değerli eserler alıp
satan Berlinli bir adam savaş yılları nedeniyle zorluğa düşünce kendisinden
değerli parçalar almış olan insanları aramaya başlıyor, belki kendisine bir
yardımları olur diye.
Bu insanlardan birine
ulaşıyor. Kör olmuş artık, elindeki resimleri göremiyor fakat yine de onlara
her gün bakıyor, dokunuyor.
Kör adamın karısı Berlinliyi
hemen eve almıyor. Önce onu kızıyla tanıştırıyor.
Kız, Berlinliye
babasının özel durumunu anlatıyor. Maddi açıdan çok zor durumda kalmışlar.
Babası üzülmesin diye ona kendi durumlarını ve ülkenin savaştaki durumunu
anlatmıyorlarmış. Babasının değerli resimlerini satmayacağını da biliyorlarmış
ama yapacak bir şey kalmamış. Adamdan habersiz resimleri yok pahasına
satmışlar, yerine de nasıl olsa görmüyor diye kopyalarını ya da boş kağıtları
koymuşlar.
Berlinli de bu oyunu
bozmuyor. Kör adamın değerli resim olduğunu düşünerek saatlerce anlattığı boş
kağıtlara bakıyor, üzülüyor. Ama kör adam mutlu.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder