20 Aralık 2017 Çarşamba

AMOK & USTA İŞİ



AMOK

(Der Amoklaufer)

1922

&

USTA İŞİ

&

GÖRÜNMEZ KOLEKSİYON

(Die unsichtbare Sammlung)

1925

Stefan Zweig

Yordam Kitap

2. Basım – Ağustos 2014

158 sayfa




AMOK

AMOK kitabını daha önce “Amok Koşucusu” adıyla okumuştum. 

Buraya tekrar yazayım.

*

Hindistan'da doktorluk yapmakta olan adam, muayenehanesine gelen Avrupalı bir beyaz kadını görünce sapıtır.

Bu sapıtma haline "amok" deniyormuş:

"Amok şöyle bir şey: Bir Malezyalı, son derece sade, son derece iyiliksever bir insan, içkisini içiyor... orada öylece oturuyor, duygusuz, umursamaz, donuk... ve birden ayağa fırlıyor, hançerini kapıyor ve sokağa koşuyor... dosdoğru koşuyor, hep dosdoğru... nereye olduğunu bilmeden. Yolda karşısına ne çıkarsa çıksın, insan, hayvan, hançeriyle vurup yere seriyor ve kan sarhoşluğu onu daha da öfkelendiriyor..." 

Doktor da kendisini, gizli bir şekilde kürtaj yaptırmak için gelen bu kadını gördükten sonra Amok koşucusuna benzetiyor.

Bu kendinden emin, kendine güvenen, güçlü, sağlam, kibirli kadın karşısında tek istediği onunla yatmak oluyor.

Kendi tabiriyle:

"Şehvet değildi, azgınlık değildi, cinsellik değildi... sadece bir kibrin efendisi olma hırsıydı... Bir erkek olarak efendi." 

Bu isteğini kadına da söylüyor. 

Kadın kabul etmiyor ve gidiyor.

Kadın, kimsenin bilmesini istemediği kürtajını merdiven altı bir yerde yaptırmaya çalışıyor.

Bunu öğrenen doktor, kadını oradan çıkartıyor ama çok geç. Kadın ölüyor.

Doktor da pişman oluyor. Kendisinden utanıyor. 

Kadının bu sırrını sonsuza dek saklamaya and içiyor kendi kendine.

*

Tüm bunları gemide karşılaştığı bir adama anlatıyor doktor. 

Aynı gemide kadının tabutu ve kocası var. 

Gemide daha sonra tuhaf bir kaza meydana geliyor. Tabut ve ölen kadının kocası gemiden inerken güverteden bir şey mi düşmüş, biri mi atlamış bilinmez, tabut denize düşmüş ve ağırlığı yüzünden batmış ve bir daha bulunamamış. Ardından da bir adamın kıyıya vurmuş cesedi bulunmuş. 



USTA İŞİ

Adamın biri yoldan gelip geçenleri seyrediyor. Bir adam dikkatini çekiyor. Onun yankesici olduğunu anlıyor.

Uzaktan bu yankesiciyi izlemeye başlıyor. İçinden onunla konuşuyor.

Yankesici fakir görünümlü bir kadının cüzdanını çalmaya yeltenince artık seyirci rolünden çıkıyor ve engellemeye çalışıyor, fakat geç kalıyor.

Yankesici yoluna devam ediyor. Adam da onu takip etmeye başlıyor belli etmeden.

Bir müzayede salonuna giriyor yankesici. Adam da bu defa kim kurban olacak diye beklerken bir bakıyor ki kurban ta kendisi olmuş. Yankesici elini adamın cebine sokmaya çalışıyor. Bizimki fark ediyor. Yankesici yalvaran gözlerle ona bakınca adam salıyor onu.

Bu defa da üzülüyor kendi kendine. Yankesiciyi ekmeğinden etti diye. Para vermek üzere peşinden gidiyor ama yankesici bunu anlayamayıp kaçıyor tabii.


GÖRÜNMEZ KOLEKSİYON

Kitabın kapağında yer vermemişler bu hikayeye.

*

Değerli eserler alıp satan Berlinli bir adam savaş yılları nedeniyle zorluğa düşünce kendisinden değerli parçalar almış olan insanları aramaya başlıyor, belki kendisine bir yardımları olur diye.

Bu insanlardan birine ulaşıyor. Kör olmuş artık, elindeki resimleri göremiyor fakat yine de onlara her gün bakıyor, dokunuyor.

Kör adamın karısı Berlinliyi hemen eve almıyor. Önce onu kızıyla tanıştırıyor.

Kız, Berlinliye babasının özel durumunu anlatıyor. Maddi açıdan çok zor durumda kalmışlar. Babası üzülmesin diye ona kendi durumlarını ve ülkenin savaştaki durumunu anlatmıyorlarmış. Babasının değerli resimlerini satmayacağını da biliyorlarmış ama yapacak bir şey kalmamış. Adamdan habersiz resimleri yok pahasına satmışlar, yerine de nasıl olsa görmüyor diye kopyalarını ya da boş kağıtları koymuşlar.


Berlinli de bu oyunu bozmuyor. Kör adamın değerli resim olduğunu düşünerek saatlerce anlattığı boş kağıtlara bakıyor, üzülüyor. Ama kör adam mutlu.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder