HUZUR SOKAĞI
Yazarı: Şule Yüksel Şenler
Yayınevi: Timaş Yayınları
Basım Yılı: 101. Baskı - 2011
Sayfa Sayısı: 544
Hastalıklı bir kitap dersem, çok sert bir giriş olur değil mi?
Okurken ilk izlenimim bu oldu ama ne yazık ki.
Başı açık, hele bir de mini etekli, makyajlı kızları şeytanın ta kendisi, ahlaksız hatta dinsiz gösteren ifadeleri sağlıklı bulmaya imkan var mı?
Kitap baştan aşağı bu mesajla dolu.
Yazar bir yandan İslam propogandası yapmaya çalışıyor, İslam dininin ne kadar iyi, güzel, hoş, huzur verici olduğuna ikna etmeye çabalıyor; öbür yandan belirlediği İslami şablona uymayan insanları müthiş bir nefret söylemi ile karalıyor.
Bu noktada kitabın yazıldığı döneme bakmakta fayda var.
Yıl 1969.
Dinini yaşamak isteyenler için gerçekten baskıların olduğu bir dönem söz konusu. Namaz kılmanın, baş örtülü olmanın gericilik algısı yarattığı, modern olmanın kılık kıyafetle ölçüldüğü bir dönem.
70'li yılların Türk filmlerine baktığınızda da bunu görürsünüz mesela. Din dışlanmıştır bu filmlerde. Din ile en yakın temas, başına bir sürü kötü olay gelen saf ve masum başrol kadınının cami veya türbe avlusuna gidip dua etmesidir. O avlunun da genellikle demir parmaklıkları görülür.
İşte böyle bir dönemde çıkıyor Huzur Sokağı. Baktığınızda adeta bir başkaldırı niteliğinde. O dışlanmışlığın biriktirdikleri bir bir dökülüyor.
Ana karakter Feyza, dini bütün bir kadın ama hiç de cahil değil. Bu, o dönem için ezber bozan bir özellik. Çünkü kapalı olmak, namaz kılmak, ibadetlerini yerine getirmek cahil köylü kadınlara yakıştırılıyor. Okumuş bir kadın nasıl olur da başını örter, namaz kılar?
Aynı algı erkekler için de geçerli. Bir doktor, bir mühendis nasıl olur da kapalı bir kadınla evlenir, bu ne gericilik?
Roman boyu dönemin anlayışının bu olduğu göze çarpıyor. İşte kitap da bu anlayışı yıkmak gayesini taşıyor. Yalnız bunu yaparken kendisi de başka bir sakat anlayışa yol açıyor. Bu defa da başı açık kadınlar, dışarıda çalışan kadınlar kötüleniyor.
Ben bunu öc almak diye yorumlayacağım. Dışlanmışlığın, ötekileştirilmişliğin öcü bu şekilde alınmaya çalışılmış.
İşe de yaramış ki 101 baskı yapmış kitap, üstüne dizisi de yapıldı.
Dizisini izlemedim. Kitabı okuduktan sonra diziyi nasıl işlemişler, merak ettim.
Gerçekten de televizyon için iyi bir hikayesi var kitabın.
Huzur Sokağı, adını gayet iyi taşıyan bir sokak. Herkes birbirini seviyor, sayıyor.
Feyza, zengin, şımarık bir kız. Feyza ve ailesi Huzur Sokağı'na yeni yapılan apartmana taşınıyorlar.
Feyza'ların oturduğu apartmanın karşısında Bilal ve annesi oturuyor. Bilal herkesin sevip saydığı, dini bütün bir genç.
Feyza ve Bilal, görür görmez birbirlerine aşık oluyorlar.
Ama Bilal, Feyza'nın asri ve süfli bir kız olması nedeniyle ondan uzak duruyor. ("asri" ve "süfli" kitapta sık sık geçen kelimeler)
Feyza, Bilal'i kendisine aşık etmek için ona aslında namaz kılan bir kız olduğu bilgisini ulaştırıyor.
Bunu duyan Bilal, çok seviniyor ama sonra bunun yalan olduğunu öğrenince yıkılıyor.
Feyza'dan uzaklaşmak için apar topar başka bir kadınla evleniyor. Mantık evliliği oluyor bu, kalbi hala Feyza'da ama karısıyla da iyi geçiniyor.
Feyza da başka bir adamla evleniyor.
Feyza ve kocası sürekli partilerde, eğlencelerde. Buralarda Feyza'nın kocasının karısını meta olarak görmesi, onu kıskanmaması, erkeklerin karısına bakmasından gurur duyması, erkekler beğensin diye karısının süslenmesini istemesi... gibi şeyler işleniyor bol bol.
Sonraları Feyza dadısı sayesinde İslam dini ile tanışıyor. Dini kitaplar okumaya başlıyor. Derken artık yaşadığı cemiyet hayatı Feyza'ya zor geliyor.
Bu yüzden kocasından boşanıyor. Huzur Sokağı'ndaki baba evine dönüyor ama annesi, babası, kardeşi ölüyor.
Hayatta bir tek kızı ve dadısı kalıyor. Huzur Sokağı sakinleri onlara gayet iyi bakıyor. Çünkü Feyza'daki değişim Huzur Sokağı sakinlerini çok memnun ediyor. Evde dikiş yaparak geçimini sağlamaya çalışıyor Feyza.
Feyza'nın kızı Hilal okul çağına geliyor. Onun okul dönemi epey sıkıntılı geçiyor.
Feyza kızını İslamiyete uygun yetiştirmeye çalışıyor. Ama okulda öğretmenleri sık sık sorun çıkarıyor.
Bu okul bölümü çok uzun ve meşakkatli bir oluyor.
Bu arada Bilal'den uzun bir süre haber alamıyoruz. Bir kere gazetede çıkıyor. Çok zengin olmuş, o kadar biliyoruz. Nasıldır, nerede yaşar, bilgimiz yok.
Ta ki bir gün Feyza çarşıda Bilal'e rastlayana kadar.
Fakat Feyza, Bilal'i görür görmez kaçıyor. O kadar kaçıyor ki Huzur Sokağı'ndaki evinden taşınıyor. Çünkü düşünüyor ki Bilal evli bir adam. Şimdi Feyza'yı görünce eski aşkı depreşir, karısını bırakıp kendisine gelir. Feyza yuva yıkan kadın olmak istemediği için Bilal'in kendisini bulamayacağı bir yere gidiyor.
Halbuki Bilal'in karısı öldü. Annesi de. Bilal artık oğluyla birlikte yaşıyor. Feyza ise bunu çok sonraları öğrenecek.
Bilal, Feyza'yı arıyor arıyor ama bulamıyor. Sonra da işinin başına dönüyor.
Yıllar geiyor. Hilal büyüyor, bu arada Feyza da hafiften yaşlanıyor, hastalanıyor.
Hastaneye kaldırıyorlar Feyza'yı. (Kitabın sonlarına geliyorum, sonunu söyleyeceğim yavaş yavaş)
Hastanede Feyza'yla ilgilenen doktorlardan Nusret, Hilal'e aşık oluyor. Hilal de ona. Nusret'in kim olduğunu tahmin etmek zor olmuyor. Siz de tahmin edin. Nusret kim?
Eveeeet, Nusret Bilal'in oğlu. Ama bunu Feyza henüz bilmiyor.
Kitabı okurken bunun ne güzel bir tesadüf olduğunu düşündüm. Oh şimdi Bilal ile Feyza da bu vesileyle karşılaşır, herkes muradına erer.
Ben böyle düşünürkene aksiliğe bak.
Nusret, uyuşturucu kaçakçılarının iftirasına kurban gidiyor. Bu kaçakçılar arasında Feyza'nın eski kocasının da parmağı var.
Feyza bu oyunu bozacak delillere ulaşıyor.
Nusret'in yargılanacağı mahkeme günü geliyor. Ki burada gerek romanlar olsun, gerek diziler, filmler olsun, pek çok yerli eserde görülen gerçek üstü bir duruşma sahnesi yaşanıyor.
Feyza bir yandan delillerini mahkemeye sunar, bir yandan da eski kocasını ihbar eder. Feyza tam eski kocasının uyuşturucuları alacağı yeri söyleyecekken vurulur. Olay yerinin yazılı olduğu kağıdı alan hakim hemen emniyete haber verir. Evet tüm bunlar duruşmada oluyor. Tebessüm ediyorum acizane.
Uzun zamandır ortalıkta gözükmeyen Bilal de mahkemede ortaya çıkıyor. Nihayet Feyza ve Bilal karşılaşıyorlar.
Ama yazar mutlu sonla bitirmiyor kitabı.
Feyza, atılan kurşunun etkisiyle ağır yaralanıyor.
Ve... Dilim varmıyor söylemeye ama ölüyor.
Sonu böyle bitmeyeydi iyiydi. Kavuşsaydı sevenler.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder