8 Temmuz 2013 Pazartesi

Benim de Okuyacaklarım Var



Benim de Okuyacaklarım Var

Selam,



Öyle böyle bir ay daha bitti. Ömür geçiyor be azizim.



Ömrümün 2013 Haziran ayını hangi kitaplarla geçirmişim bir bakalım,






 Bunlar ağır toplar:








Bunlar da çerezler:







 Bunların bir kısmını okuyamadım.


Okuyamadım. Çünkü… durumumuz yoktu kardeş :...(







  


Belediye İhale Dalavereleri


Kitap, adından zaten derdini anlatıyor.


Okumaya başladım ama devam ettiremedim.

Çok sayısal veriler var. Bu inandırıcılık açısından güzel bir şey tabi ama akıcılık açısından değil. İleri bir tarihte elimde kalem ve not defteri, daha ciddiyetle duracağım üzerinde.







AKP’li belediyelerin yolsuzluklarının incelendiği bu kitap için Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkanı İbrahim Karaosmanoğlu şikayette bulunmuş. Şikayet üzerine Kocaeli 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin kararıyla kitap toplatılmış. Ankara, İstanbul, Bursa, Kocaeli, Konya, Samsun gibi AKP’li belediyelerin ihalelerinin incelendiği kitabın kapağında, bu belediyelerin başkanlarının fotoğrafları var. Mahkeme, kitabın sonraki baskılarında Karaosmanoğlu’nun fotoğrafının yer almamasına, basılıp dağıtılmış kitaplardan ise fotoğrafın çıkartılmasına karar vermiş. Kapak fotoğrafı dışında, kitabın içeriğine dair hiçbir şikayet olmadığı halde kitap toplatılmış.










Tertip


Gazeteci Ergün Poyraz’ın avukatının Ergenekon- Balyoz- Kafes- Poyrazköy- Amirallere Suikast- İnternet Andıcı ile ilgili yazılarından oluşuyor kitap. Kendi ifadesine göre bilgi kirliliğine karşı yazmış bu kitabı. Yalnız anladığım kadarıyla içinde sadece dilekçeleri var ve bu dilekçelerdeki konu akışı pek düzgün sayılmaz.
Biz avukatlarda zaten hakimlerin dilekçelerimizi okumadığı sanrısı vardır. Kitabın yazarı olan avukatın dilekçeleri buysa eğer benim bile okuyasım gelmedi. Ama bir şans daha vereceğim bir gün kendisine.

 

 
 


Başka Dünyalar
Çok zorladım bunu bitirmek için.
Ama şuursuzca okuduğumu farkedince bıraktım. 
 Aldığınız karpuz kelek çıkarsa yemeye devam eder misiniz? İşte bence de aldığınız kitap güzel çıkmazsa kasmaya gerek yok.
Yozgat’ta yanımda taşıdım ben bu kitabı. Olmadı.
 
 
Hava değişimi, farklı bir şehir belki ilişkimizi düzeltir diye düşünüp Kayseri’de de yanımda götürdüm. 
 Fakat heyhat.
I-ıh olmadı.
Olmadı, olamadı.
Yazarı gerçi Nobel Ödüllü ama… 
Belki başka bir gün başka bir yerde.







 Böyle şehir şehir dolaştırdığım kitaplar var. 







 Burada Mersin’deyiz.



Mersin’de adliyede işlerim öğle arasına denk gelince, adliye etrafında gezinip yemek yiyecek bir yer aradım. 

Bir yer buldum. Adını sanını unuttum şimdi. Bir tantuni istedim.


Masaya önce bir sürahi ile bir su bardağı geldi. Oha sınırsız su. Hem de bedava.


Sonra iki tabak salata geldi. Bu ilgimi çekmiyor gerçi. Salata çok manasız bulduğum bir gıda. Ot lan.


Bir de ayran istemiştim.


Bu masanın hesabı ne biliyor musunuz?

Koçum, bak buraya, hesabı getir.


4 lira. 4 liraya hem masam donatılmış, hem karnım doymuş oldu. Üstüne üstlük su istediğim kadar içiyorum, hemi de bedava.


Bedava su çok güzel bir şey yaaa. Hele ki yazın.









Bak burada Adana’dayız. 


Mersin’den İstanbul’a dönmek için Adana’ya geliyor, Adana’dan uçağa biniyorum. 

Adana’da uçağın kalkmasına daha çok vardı, ben de Burger Murger (börgır mörgır diye okuyunuz) bir yere gidip soğuk bir şeyler içerek kitabımı okudum. 

Başka türlü vakit geçmiyor gurbet ellerde.












Bu da aynı günün sabahı.


Tarçın Kokulu Kız’ım ile İstanbul’dan çıktık yola, Mersin senin, Adana benim. Gez gez öldük.



Kitabın kapak resmi ile hissiyatlarımı daha önce yazmıştım. Tekrar etmek istemiyorum ama hacı bu nedir ya? Yollarda, dönercilerde, uçaklarda okuyoruz biz bunu. 
Bu nasıl kapak? 
Olmaz olsun böyle kapak. 
Böyle kapağın içine tükürürüm.







Tamam sakiiiin.






Geçenlerde Konya’dayım. Yanımda da “Yazamadığım Romanın Öyküsü” var. Bir çırpıda bitiverdi. Kaldım kitapsız.





Okuyacağım kitaplarla ilgili bir sıralama yapıyorum kafamda. 
Önce bunu, sonra bunu, ondan sonra bunu… diye. 
Ama bazen bir takım dış mihraklar bu planlarımı bozuyor.











 Mesela 

 Tayyip'in Voleleri


Bunu çok daha önce okumayı planlıyordum. Ama bir gün esrarengiz bir şekilde ortadan kaybolduğunu fark ettim.



Aradım, taradım.



Babam almış meğersem.



Kitap okuyan bir babam olmasından büyük mutluluk duyuyorum.



Aslında eskiden kitap okuyan biri değildi. Benim sayemde okumaya başladı. Valla.



Üniversite yıllarımda ucuz ucuz kitaplar alıyordum. Genellikle süpermarketlerde ve genellikle dünya klasikleri. Carrefour’un bu konuda çok ekmeğini yedim.



Kitaplığım böyle klasik klasik oldu. Babamın da işyerinde boş vakti çok oluyordu. Yanında götürmeye başladı önce.



Sonraki yıllarda ben siyasi kitaplar almaya başladım. İnceleme-araştırma kitapları.



Babam da kitaplığımın karşısına geçip üzerinde Tayyip Erdoğan olsun, efendime söyleyeyim Deniz Baykal olsun, zamanın politik şahsiyetlerinin resmi olan kitaplar görünce ilgisini çekti.



Emekli de olunca iyice kitap okur oldu.



Okuduğu kitapların arkasına şöyle de bir imza bırakıyor:




                                                               Okudum Baba 

                                                                     Tarih



Sanırım, hem kendisine bir not oluyor bu. “Okudum ben bu kitabı” diye hatırlamak için. 

Hem de bana “Hımm babam da okumuş” dedirtiyor.

 Bu kitabın da bir yasaklanma öyküsü var.




Kitabın yazarı Deniz Yıldırım, Aydınlık Dergisi eski Genel Yayın Yönetmeni. Cezaevindeyken yazmış bu kitabı. Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı, bu kitap nedeniyle yazara İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi'nde hakaret davası açmış. Yazar bu davadan beraat etmiş. 





Bir Ekonomik Tetikçinin İtirafları

Nişanlıcığım da maşallah kitap okuyan bir insan. Bu kitabı bende görür görmez aldı, hemen okumak istedi.

Tanıştığımızda daha çok okurdu. Beni böyle etkiledi. Sonra azalttı okumayı. Kandırdı beni. Nalçak adam.



Akıllı telefonlar çıktı çünkü sonra. Önceden yolda, boş vakitlerinde kitap okuyan adam, oldu mu sürekli Candy Crush mıdır ne karın ağrısıdır, onu oynayan adam. 

Dış mihrakın oyunu diye komplo teorileri var ya. Al işte asıl dış mihrak oyunu bu. Candy Crush. Herkes bunu oynuyor. Bağımlılık yaratıyor galiba. Türk gençleri kitap okumasın, bu oyunu oynasın, zihinleri körelsin diye hazırlanmış bir komplo bu bence. Bu oyunu bozalım.









Geçtiğimiz ay arkadaşımdan Pucca Günlüğü serisini ödünç almıştım.



Bunları da seve seve okudum valla. Evde takıldığım bir haftasonu içinde bitiverdiler.










 Haftasonu evde dinlenmecelerimde yanımda birkaç kitap oluyor genelde.



 
















Seçip beğenip okuyorum, sonra okuduğumdan sıkılıyorum, başka bir tane okuyorum, hop ondan da mı sıkıldım, hemen diğerini alıyorum. Aman sabahlar olmasın. Sefam olsun.






Ancak bu zevkü sefa buraya kadarmış.



Çok affedersiniz kol gibi bir kredi kartı borcu ödedim.



Üstüne iki ay sonra evleneceğim. Nişanlım insanıyla şöyle bir hesap çıkardık. 






1200 TL - Kira kapora
400 TL - Boya 
500 TL - Perde
...
...
...
Uzuyor bu liste.

Bu hesabı çıkardığımız sayfa da Bir Ekonomik Tetikçinin İtirafları kitabının en arka sayfası. Yanımızda kağıt namına bu vardı sadece.



Bu hesap, üzerine de kol gibi kredi kartı birleşince kemer sıkma politikası başlattım.



Her ay 100 TL kitap bütçesi ayırıyordum. Ama bu ay ayıramayacağım. Ve bundan sonraki ay da, hatta belki sonraki ay da, hatta…. Hayııırrr.



Hem zaten daha okumadığım bir sürü kitap var ki. Onları okumak için almayacağım ki yeni kitap. Yoksa param var ki benim. İstesem alırım ki.

Vakti zamanında almış olduğum kitaplar var:




 Yakından bakalım kendilerine:



İşte temmuz ayında bunları okuyacağım:


Kızıl Darı Tarlaları - Mo Yan

Son Oyun - Ahmet Altan

Kardeşimin Hikayesi - Zülfü Livaneli

Sıcak Yaz - Uwe Timm

Darağacında Üç Fidan - Nihat Behram

Doğudan Uzakta - Amin Maalouf

Nemesis - Jo Nesbo

Huzur Sokağı - Şule Yüksel Şenler

Acımak - Reşat Nuri Güntekin





Mo Yan, 2012 Nobel Edebiyat ödülünü alan Çinli yazar. Kitabının Türkçe çevirisi daha yeni yapıldı. Başka da Türkçeye çevrilmiş kitabı yok henüz.

Ahmet Altan'ın Son Oyun

Zülfü Livaneli'nin Kardeşimin Hikayesi

Amin Maalouf'un Doğu'dan Uzakta

kitapları çok satanlar listesinde uzun bir dönem yer aldı. Bildiğim kadarıyla Kardeşimin Hikayesi'nin çok satanlığı Temmuz 2013 devam ediyor hala.

Sıcak Yaz'ı Konya D&R'da 5 liraya aldım.

Darağacında Üç Fidan'ı yıllar önce okumuştum. Yine okuyacağım.

Acımak'ı da aynı şekilde.

Huzur Sokağı'nı hep merak ediyordum. Dizisi çıkmadan evvel kitabı almıştım. Dizisine hiç bakmadım. 150 milyon bölüm süren ağdalı dizileri izleyemiyorum. 

Nemesis'i ise ne ara aldığımı hiç hatırlamıyorum.


Bol okumalı günler o zaman.


2 yorum: