25 Nisan 2025 Cuma

İNANCIN EN GÜZEL TARİHİ

 

İNANCIN EN GÜZEL TARİHİ

(La Plus Belle Histoire de Dieu)

Jean Bottero

Marc-Alain Ouaknin

Joseph Moingt

1997

Çeviren: İsmet Birkan

Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları

10.Basım - Ocak 2024

162 Sayfa


İnanç derken Yahudi ve Hıristiyan inancı anlatılıyor kitapta. Daha başta da bunun bilgisini veriyor zaten:

“Bizim kitabımızdaki konuşmalar Kitabı Mukaddes’teki (Bible) Tanrı’yla, Yahudilerin ve Hıristiyanların Tanrısıyla sınırlıdır.” Sf.12

Kuran’ı yok saymıyor ama Kuran için “Bununla, VII. yüzyıl başlarında, inancın başka bir tarihi başlamış oluyor.” diyor. Sf.12

*

Tek Tanrı kavramı Hz. Musa ile başlatılıyor. Sene MÖ 13.yüzyıl, 1280-1250 arası. Musa, adı Yahve olan bir tanrının varlığını öğreniyor. Yahve İbranicede olmak, var olmak anlamına geliyormuş.

Musa dönemin çok tanrılı toplum yapısında tanrıya hediyeler verme gibi eylemlere karşı çıkıyor. Tanrının insan biçimli ifadesini reddediyor, bu da resim ve heykele karşı çıkmayı getiriyor. İnancını “Tanrı sadece Yahve’dir, ondan başka Tanrı yoktur.” diyerek ifade ediyor.

*

İbraniler MÖ 1250’lerde Kenan iline yerleşiyorlar. MÖ 1000 dolaylarında Krallık kuruluyor. Kral Davud. Davud’un oğlu Süleyman, Kudüs Tapınğını inşa ettiriyor. Bu tapınak MÖ.70’de Roma İmparatorluğu tarafından içine Roma imparatoru heykeli konularak Roma tapınağına dönüştürülmek isteniyor. Bu durum bölgede isyanlara sebep oluyor. İsyanları bastırmak isteyen Roma askerleri tapınağı yerle bir ediyor. Geriye kalan parçalar bu olay anısına Ağlama Duvarı olarak kullanılıyor.

*

Yahudi inancına göre Tanrı dünyayı yazılı metinle yaratmış. O yüzden Tevrat’ın harfleri, sözcükleri, boşlukları bile sayılıymış. Bir harf eklemek ya da çıkarmak dünyayı tahrip etmek olurmuş.

Tevrat’ı yorumlayanların yorumları MS 2.yüzyılda kitaplaşıyor. Adı "Mişna" oluyor. Mişna da yorumlanıyor, bu yorumlardan "Gemara" adlı kitap doğuyor. Bu ikisi sonra "Talmud" adlı kitabı oluşturuyor. Yorumlardan oluştuğu için Talmud’a "sözlü Tevrat" deniyormuş. Bu yorumlara yani metne tapıyorlarmış. Kitaptaki ifade böyle:

“Bu dünyaya ait bir şeyi tanrısallaştırarak, ona Tanrı’ymış gibi saygı göstermek; ona tapmak, yani putataparlık demektir. Dolayısıyla, eğer bu şey Tevrat ise, Kitap’a ve Yasa’ya tapmak söz konusu olacaktır. “ Sf.54

*

Yahudiler ve Hıristiyanlar için İslam “Ehl-i kitap” der. Bu tabir tartışılmış. Denmiş ki:

“Yahudi kavmi Kitap Ehl-i değil, Kitap’ın tefsirinin ehli” Sf.564

Okumaya ve tefsire bir adanmışlık varmış yani.

*

Tanrıya YAHVEH diyorlar ama demiyorlar, YHVH olarak kullanıyorlar.

“Tanrı’nın bu dört harften -YHVH- oluşan adının hiçbir zaman söylenmemesi, sadece seyredilmesi gerekir.” Sf.63.

Çünkü olduğu gibi söylerlerse “ilahi adın içeriğini sınırlamış, adeta olasılıklar listesini kapatmış, dolayısıyla tanrısal olana kendi vermek istediği (beşeri) bir adı vererek onun üzerinde bir iktidara sahip olmuş gibi olur.” Sf.62

O yüzden Tanrı’dan bahsederken Yahudiler “Ad” derlermiş. Ad kutlu olsun! Gibi

(Türkçe Kitabı Mukaddes’te Seigneur/Efendi/Dominus terimi Arapça Rab sözcüğüyle karşılanıyormuş.)

*

Kitabın ikinci kısmı Hıristiyanlığı anlatıyor. Hz. İsa’dan başlıyor. Dört tane İncil'i sayıyor: Matta, Markos, Luka, Yuhanna. İlk İncil’in MS 40 yani İsa’nın ölümünden on yıl sonra yazılmış olmasını “fazla geç” diye nitelendiriyorlar. (Kuran?)

Hz. İsa Yahudi idi. İsa’nın çarmıha gerilmesinin Romalılardan kaynaklandığı belirtiliyor kitapta. İncillerin yazılışı sırasında eski din yani Yahudilik ile yeni din olan Hıristiyanlık çatışma halindeymiş. Aslında bu çatışma İsa’yı reddeden Yahudiler ile onu Tanrı’nın resulü olarak gören Yahudiler arasında. İşte bu ikinci grup Hıristiyan oluyor. 

Hz. İsa’nın ölümünden Yahudilerin sorumlu tutulmasını “akıldışı bir suçlama” diye ifade ediliyor kitapta. İsa, din görevlilerine, rahiplere pek önem vermiyor, hatta bazen onları kışkırtıyormuş. Sonunda onun öldürülmesini istemişler.

*

Bana biraz karmaşık geldi kitap. Gerçi masalsı hikayelerin dini olarak değerlendirilmesi ve bunlar yüzünden insanların savaşa tutuşması da benim için karmaşıklığın bizatihi kendisi.

21 Nisan 2025 Pazartesi

MUTLULUĞUN EN GÜZEL TARİHİ

 

MUTLULUĞUN EN GÜZEL TARİHİ

(La Plus Belle Histoire Du Bonheur)

Andre Comte - Sponville

Jean Delumeau

Arlette Farge

2004

Çeviren: Saadet Özen

Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları

7.Basım - Ocak 2024

135 Sayfa


Beğendim.

Kitabın adı mutluluğun tarihi ama kronolojik bir tarih anlatısından çok mutluluk hakkında yorumlara yer veriyor. Ve bence iyi de yapıyor. Çeşitli mutluluk teorileri var, benim aklıma en yatan mutluluğu aramayı  bırakınca onu bulacak olmak. Ben böyle tek cümleyle dan diye söyledim ama kitapta bunu açan açıklamalar var. 

*

Daha girişten sarsıyor kitap:

“Yaşamak tek başına yeterli olmuyor, üstüne bir de mutlu yaşamak gerekiyor. Hayat, ancak ve ancak, mutluluğa ait bir alan, bir zaman dilimi haline geldiğinde anlam ve tat kazanıyor.” Sf.7

Niye öyle hakikaten?

Ve de nedir mutluluğu yaratan? Bir avazda sayabilirim ki para, aşk, başarı, sağlık, güzellik. Bunlar mutluluğu yaratır diyemez miyiz? Bence deriz ve konu kilit.

Ama bakın kitapta ne demişler.

Eski zaman filozoflarının mutluluk için ne dediğini biliyoruz. Haz diyen var, hayır ne münasebet, asıl hazdan kaçınmaktır mutluluk diyen var, iyilik yapmak mutlu eder diyen var vb.

Ancak şu bir gerçek ki herkes için öznel bir şey mutluluk. 

“Kimileri için aile hayatı olacaktır bu, daha başkaları ise yalnızlığın lütuflarını keşfedeceklerdir.” Sf.9

Filozoflar pek çok şey hakkında olduğu gibi mutluluk hakkında da düşündüler, düşünüyorlar. Peki düşünerek mutluluğa ulaşılır mı? Yuoo! Ama şöyle denebilir: 

“Daha iyi düşünmek, daha iyi yaşamayı kolaylaştırır.” Sf.19

Benim mutluluk için yukarıda saydıklarımı anlamsız bulanlar var, örneğin Epikuros. Çünkü para, şan şöhret vb asla yeterli gelmez, hep daha fazlası istenir, diyor. Yuoo! Ben mesela yüz milyon dolarım olsa ay hayır bu bana yetmez, daha fazlasını isterim, diyeceğimi sanmıyorum. Durabilirim yani orada.

Kitapta mutluluğa dair şöyle bir yaklaşımdan da bahsediliyor. Zengin, sağlıklı, güzel olmak gibi sana bağlı olmayanı arzularsan mutluluğu tesadüfe bırakmışsın demektir, yani bir ekonomik krizin, bir virüsün,  bir kazanın kölesi olursun. Bunu ifade eden bir atasözümüz var: Güvenme güzelliğine bir sivilce yeter, güvenme zenginliğine bir kıvılcım yeter. 

Ama sana bağlı olanı arzularsan daima tatmin olursun. Örneğin hastayken sağlıklı olmayı dilersin, ama bu dileğin yerine gelmediği için mutsuz olursun. Fakat tedavi olmayı arzularsan bunu gerçekleştirebilirsin. Tedavi işe yarayacak mı, ölecek miyim, bu sana bağlı değil.

Mantıklı görünüyor. Ama hep adım adım mı arzulayacağız? Ben daha genel düşünüyorum. Hastayken sağlıklı olmayı dileyeyim, bu dileğin tamamı olmasa bile buna yaklaşmak da beni mutlu eder. Yanlış mıyım?

Kitapta şunu diyen de var: Mutluluk peşinde koşmak aslında ölümü düşünmekten bizi alıkoyar. Bizi ölümü düşünmekten alıkoysun diye mutluluk peşinde koşarız. Katılmıyorum. Ölüm düşüncesi beni korkutmuyor. 

Mutsuz değilsen mutlusundur, diyen de var. Buna tek kelimeyle şunu diyoruz: Şükür.

Mutluluğu hayatın anlamı olarak görmeyi anlamsız bulan bir görüş var. Öyle ki:

“Mutluluk, ancak mutlu olmayanlar için hayatın anlamı olabilir.” Sf.51 Ne dedin öyle reis, füze atsaydın:

"Mutlu insanların, olduğu haliyle, akıp gittiği haliyle, bir andan ötekine yenilendiği ya da dönüştüğü haliyle kendi hayatlarından başka arayacak bir şeyleri yoktur." sf.51

Bu cümleler bana iyi geldi. Ne anladım da iyi geldi bilmiyorum. 

Bununla bağlantılı bulduğum şöyle bir şey de deniyor: Mutluluk arzuları yok etmek değil, dönüştürmektir. Örneğin yemek yiyene afiyet olsun deriz. Yani yiyecek sıkıntın yok, bu yemekten keyif alacak gücün olmasını dilerim, anlamında söyleriz. Eksik olanı arzulamak değil, eksik olanı arzulamaktan vazgeçip eksik olmayanı, yani var olanı arzulamak. 

“Olmayanı arzulamak, umut etmek demek; var olanı arzulamak ise sevmek.” Sf.129

Yine bir şükür moment. 

Umut kavramı üzerine düşündürüyor bunlar. Bir yazar “Dingin umutsuzluk” Sf.131 diye tarif ediyor bunu. 

"Sadece herhangi bir umut beslemeyen kişi mutluluğu dolu dolu yaşayabilir; sadece mutluluğu dolu dolu yaşayan kişinin artık umut besleyecek hiçbir şeyi kalmamıştır." Sf. 131

Bunu ilk okuyunca sanki umutsuzluk eşittir üzüntü gibi geliyor akla ama hayır, burada umut edecek bir şeyin yok'u beklentin yok, çünkü mevcut durumla ve mevcut halinle barışıksın diye anlıyorum ben. Mutluluk da bu barışık olma hali. 

Bunun dışında mutluluğu dinde, başka bir alemde, öteki dünyada aramaya, hayatta kalmanın ve var olmanın yeterli olmasına, birey olmaya... ve benzeri dayandıran çeşitli görüşlere de yer verilmiş kitapta. 

Sevdim ve ufuk açıcı buldum. 

*
Mutlulukla ilgili başka kitaplar için bkz:














HER ŞEYİN HİKAYESİ

 


HER ŞEYİN HİKAYESİ

(The Overstory)

Richard Powers

2018

Çeviren: Kıvanç Güney

İthaki Yayıncılık

2.Baskı - Eylül 2024

579 Sayfa


Hiç sarmadı bu kitap beni. Çok saracak gibiydi. Şekli şemali çok uygundu. Ödül de almış. Ama nasıl sarmadı nasıl sarmadı.

*

Kitabın ilk yarısında birbirinden bağımsız pek çok insan hikayesi var. Ortak noktaları ağaçlar. Bahsi geçen insanlar arasında bir bağlantı olmadıkça okuma hevesim kırıldı. Onlarca insan hikayesi okutuyor yazar başta, peki niçin? Belli ki sonunda bir araya gelecekler, bir şeyler olacak, ama bende sonuna gelecek mecal kalmadı. Çok koptum. Bıraktım. 

*

Kim kimdi unuturum genelde. O yüzden notlar alırım okurken. Şu notları almıştım kimin kim olduğuna dair:

- Jorgen Hoel  ve Vi. Üç çocukları var. En büyük çocuk John, çiftlikte kalıyor. Ortanca Ames, bankacı. En küçük Polk, vergi dairesinde çalışıyor.

Jorgen bir kestane ağacının düzenli olarak her ay fotoğrafını çekiyor. Yüzlerce fotoğraf birikiyor. 

Jorgen ve Vi ölüyor. Çiftlikle John ilgileniyor. Çiftlikte ve şehrin tümünde kestane ağaçları var. Salgın geliyor, ağaçlar parazitlenip ölüyor. John’un kestane ağacı hariç.

John ölüyor elli altı yaşında. Çiftlik iki oğluna kalıyor. En büyük oğlu Carl. Kardeşi Frank.

Frank savaşa gidiyor. Dokuz yaşındaki oğlu Frank’e görev veriyor kestane ağacının fotoğrafını çekmesi için. Baba Frank savaşta ölüyor. Oğul Frank da ağacın fotoğraflarını çekmeyi sürdürüyor. Dışarıda olaylar oluyor, ama ağacın fotoğrafları hep var ve ağaç da artık yaşlanıyor.

Frank de yaşlanıyor. Oğlu Eric’e ağacı boş vermesini söylüyor, fotoğrafını çekmesi görevi vermiyor ona.

Bu nesilden gelen Nicholas. (Nick) 25 yaşında. Ressam oluyor.


- Ma Sih Hsuin. Mao zamanı Çin’deki iç savaştan Amerika’ya kaçıyor. Babası ona aile yadigarı üç yüzük veriyor. Yeni adı Winston Ma oluyor. Mühendis oluyor. Karısı Charlotte ile ev bahçesine dut ağacı dikiyorlar babası onuruna.

Üç kızları oluyor. En büyük Mimi. Mühendis oluyor. Ortanca Carmen, Yale’de ekonomi okuyor. En küçük Amelia, yaralı vahşi hayvanlara bakma işi yapıyor.

Dut ağacı ölüyor. Winston intihar ediyor. Çocukları yüzükleri paylaşıyor.


- Adam Appich. Kardeşleri: Leigh, Jean, Emmett, Charles.

Babaları hepsi için bir ağaç dikiyor. Bir kızı kaçıyor ya da kaçırılıyor.

Adam akıllı bir çocuk ama aklı etrafı tarafından baskılanıyor. Okulda başkalarının ödevlerini yaparak para kazanmayı keşfediyor. Bir gün kütüphanede insan doğasına dair bir kitap okuyor, çok etkileniyor, yazarına mektup yazıyor ve üniversiteye psikoloji eğitimine kabul ediliyor.


- Ray Brickman, fikri mülkiyet hukuku avukatı. Dorothy Cazaly, Ray’in firması için çalışan şirkette stenograf. Evleniyorlar. Evlilik yıldönümlerinde ağaç dikiyorlar.


- Douglas Pavlicek -Douggie- savaşa katılıyor havacı asker olarak. Paraşütle inerken bir ağaca takılıp ölümden kurtuluyor.


- Neelay. Ağaçtan düşüyor on iki yaşında. Tekerlekli sandalyeyle hayatına devam ediyor. Kod yazıyor, oyun yapıyor.


- Patricia -Patty. Babası ona ağaçları öğretiyor. Botanik okuyor. Ağaç bilimci oluyor. Ağaçları inceliyor. Ağaçların birbiriyle konuştuğunu öne sürüyor.


- Olivia. Kocasından boşanmış. Banyoda keyif yaparken elektrik çarpmasıyla ölüyor. Onun da evinin önünde bir ağaç var.

Sonra Olivia başka bir boyutta mı canlanıyor ne oluyor. Ressam Nick’in tabelasını görüyor.

*

Bu noktadan sonra kitap benim için bitti. Daha devam edemedim. Galiba sonra ağaçlar için miting mi oluyor, bir şey mi oluyor, bunların hepsi oraya mı gidiyor... Yok bende.

20 Nisan 2025 Pazar

YAPAY ZEKA SENDEN NEFRET ETMİYOR

 


YAPAY ZEKA SENDEN NEFRET ETMİYOR

Rasyonalistler ve Dünyayı Kurtarma Arayışları

(The AI Does Not Hate You)

Tom Chivers

2019

Çeviri: Ayşegül Turan

Mundi Kitap

1.Basım - Ocak 2023

302 Sayfa



Yapay zeka senden nefret etmiyor ve seni terk etmedi de. Kıh kıh!

*

Teknoloji çağında olduğumuz söyleniyor. Katılmıyorum. Uçan arabalarımız ve robot uşaklarımız olmadığı müddetçe teknoloji çağında olduğumuzu düşünmüyorum.

*

Kitapta yapay zeka nedir, ne olması bekleniyor, tahmini ne zaman hayatımızın merkezinde olur... gibi konular hakkında araştırmalar ve yorumlar var. Benim gördüğüm kadarıyla satranç ve go oynata oynata yapay zekayı geliştirmeye çalışıyorlar. Bu kadar önemli oyunlar mı bunlar gerçekten?

*

Yapay zekaya komut vereceğimiz varsayımı üzerinden ilerliyor tahminler. Bu komutları nasıl verdiğimiz önemli. Çünkü kitapta bir örnekle anlatıldığı gibi:

“Eğer birisi sizden kuru temizleme dükkanındaki giysileri almanızı isterse kuru temizleme dükkanındaki tüm giysileri değil de sadece size ait olan giysileri kastettiğini bilirsiniz.” Sf.77 

Yapay zeka da bilecek mi? Yoksa klişe bir hikaye var: "Sihirbazın Çırağı" Büyücü, çırağından kuyudan kovayla su taşıyarak bir kazanı doldurmasını ister. Çırak, kuyudan su taşıması için süpürgeye büyü yapar. Süpürge kuyudan su taşırken çırak uykuya dalar. Süpürge ne zaman duracağını bilmediği için ortalık sel olur. Sadece su getir komutu yeterli değil yani. Yapay zeka ile böyle komut üzerinden bir ilişkimiz olacaksa belli ki ona göre de bir iletişim dili geliştirmemiz gerekecek. Ya da denilen o ki yapay zeka, “İnsanların ne düşündüğünü bilmekte en az insanlar kadar başarılı olacaktır.” Sf.79 Katılmıyorum. İnsan daha kendisi bile ne düşündüğünden zaman zaman emin olamıyorken dışarıda bir nesneye bunu nasıl anlatacak?

ChatGPT ile aslında bu iletişim kurulmaya başlandı. İnsanlar ona komut verdiği gibi dümdüz sohbet de   ediyor ki ne boş iş. İnsanlar sohbete ne aç! İnternet yaygınlaşmaya başladığından beri insanlar sohbet de sohbet diye deliriyor. Bu kısım bana hitap etmiyor. Dilekçe yazdırmaya çalışmıştım ben ChatGPT'ye, davacı/davalı/karşı davacı/karşı davalı/asıl dava/birleşen dava/müvekkil kavramlarını birbirine karıştırdı, ben de ona öğretene kadar kendim yazarım dedim, yani benim işime yaramadı. ChatGPT'nin ya da yapay zeka adı altındaki herhangi bir elemanın sohbeti de ilgimi çekmiyor. Organik sohbet seviyorum ben. 

Kitapta yapay zekanın daha ötesi "insan kadar akıllı yapay zeka", onun da sonrası "süperinsan yapay zeka" için uğraşılacakmış. Elli, bilemedin yüz yıl içinde bunların olacağı tahmin ediliyormuş. 

Korku senaryosu olarak yapay zekaların insanları yok etmesi klişesi vardır. Bununla ilgili şu söyleniyor:

“Bizden daha akıllı bir makine var olursa bizler onun rızasıyla yaşayacağız, tıpkı bizim gorillere yaptığımız gibi.” Sf.16

Yalnız bu yapay zekayı neticede insan yapacaksa insan bir zahmet kendi türünü yok edecek bir şey yapmayıversin diyeceğim de atom bombası da insan ürünü. Ya da belki masum insan masum yapay zeka üretir ama makine öğrenmesi olacaksa bu makine insanlardan pek de hayırlı şeyler öğrenmeyebilir. Nitekim bir ara Twitter'da bir yapay zeka kullanıcı oluşturulmuştu da diğer kullanıcılardan öğrenerek kendisini geliştiren bu yapay zeka ırkçı, faşist, küfürbaz birine dönüşmüştü. 

Bir de yapay zeka ile hastalık, yoksulluk ve suçun olmadığı bir dünya olacak diyenler var.. İnş cnm yaa.

İşte kitapta yapay zeka ile ilgili pek çok teori ve fikir var. 

Bu konularla ilgili başka kitaplar için bkz:





10 Nisan 2025 Perşembe

İNSAN NASIL HAYATTA KALDI

 

İNSAN NASIL HAYATTA KALDI?

(This Mortal Coil: A History

Andrew Doig

2022

Çevirmen: Oylum Tanrıöver

Beyaz Başkuş Yayınlaro

1.Baskı – Ocak 2023

447 sayfa

 

Kaç milyon yıldır iyi hayattayız ha! Üstelik ortalama yaş ömrümüz artarak.

Peki nasıl oldu?

İnsanlığın ilk zamanlarında avcı toplayıcıyken bulaşıcı hastalıklar büyük bir sorun değildi. İlk insanlar bitki ağırlıklı besleniyorlardı. Genellikle avlanma sırasındaki kazalardan, kirli sulardan bulaşan bakterilerden, hayvan ısırıklarından ölüyorlardı.

Sonra tarıma ve yerleşik yaşama geçildi. Çok çalışma ve yetersiz beslenme ortaya çıktı. Hayvanlarla yakın yaşamaktan doğan bulaşıcı hastalıklar çıktı. Veba en çok ölüme sebep olan hastalık oldu. Sonra Çiçek hastalığı da insanları topluca öldürdü, nihayet aşısının bulunmasıyla ortadan kaldırıldı.

Tarımdan sonra sanayiye dayalı ekonomiye geçince de yeni hastalıklar türedi. Özellikle İngiltere Liverpool’da şehirdeki nüfus yoğunlukları, temiz su sorunu ve kötü beslenme ile tifüs salgınları çıktı. Tifüs bitle bulaşıyordu ve insanlar gecekondularda hijyenden uzak yaşıyordu. Hamam ve çamaşırhanelerin açılması ve halkın kullanımına sunulmasıyla hastalığın sonu getirildi. Günümüzde antibiyotikle tedavi ediliyor.

Tifo sudaki bakteriler nedeniyle yayıldı. Kanalizasyonlar yapıldı ve insanların barınma koşulları iyileştirilince bu hastalığın da üstesinden gelindi.

Kolera da su ile bulaşan bir hastalıktı. Temiz su sağlanmasının önemi anlaşılınca bu salgından da kurtulundu.

Doğumda yaşanan ölümlerden de kurtulmayı başardı insan evladı. Kadınlar doğum için hastaneye götürüldüğünde hastanede sterilizasyonun öneminin bilinmediği dönemlerde loğusa humması olarak bilinen albastı da denen enfeksiyon nedeniyle ölümler yaşandı. Doktorlar başta kabul etmedi bu hastalığın kendileri yüzünden yayıldığını. Halbuki örneğin otopsiden çıkan doktor otopside kullandığı malzemeyle doğumhanedeki kadına müdahale ediyor, ellerini yıkamadan, aynı giysilerle muayene ediyordu. Sterilizasyonun önemi anlaşılınca bu hastalığın da sonu geldi.

Sıtmaya maruz kalarak öldü insanlar. Sivrisinekler aracılığıyla yayıldığı anlaşılınca sivrisineklerin yaşam alanı olan bataklıklar kurutuldu, daha iyi konutlar inşa edildi. Sinek ilacı üretildi. Cibinlikler kullanıldı. Bu hastalık da atlatıldı.

Hastalıkların yanı sıra bir diğer kitlesel ölüm sebebi kıtlık oldu. Eskiden kötü hava koşulları nedeniyle hasat yapılamadığı için kıtlık olurken son yüzyıllarda daha çok savaşlar ve yanlış politikalar yüzünden kıtlık oluyor. Bu durum da modern tarım yöntemleri ve doğru politikalarla gideriliyor.

Bunun dışında obezite, genetik hastalıklar, bağımlılıklar, trafik kazaları da kitapta yer verilen konular. İnsanlık bunlarla mücadele etti, ediyor, kimisinden başarıyla geçti, kimisi ile mücadele sürüyor.

Kitapta tarihten örneklerle bu serüven anlatılıyor.


9 Nisan 2025 Çarşamba

MAYMUN VE ÖZ

 

MAYMUN VE ÖZ

(Ape and Essence)

Aldous Huxley

1948

Çeviren: Süreyya Evren

İthaki Yayıncılık

4.Baskı – Ocak 2023

162 sayfa



Cesur Yeni Dünya ile daha çok bildiğimiz Aldoux Huxley’in yine kötümser bir ülke tasviri.

Aslında bu, Maymun ve Öz,  bir senaryo. Bu senaryoyu okuyan Bob, çok beğeniyor ve yazarla tanışmak istiyor. Yazar Tallis’in evine gidiyor. Ama öğreniyor ki adam ölmüş. Bu girizgahın ardından senaryo yani “Maymun ve Öz” başlıyor. Anlatıcı ve korolar yer alıyor senaryoda. Anlatıcı bilgi dediğimiz şeyin cehaletin başka bir adı olduğunu ve cehaletin cehalet olduğu zamanlarda maymunlara eşitken şimdi bilgi denen “Yüce Cehalet” sayesinde maymunlardan daha yüksekte bir maymun olduğumuzu söylüyor. Ve ülkeyi tanıtıyor.

Bu ülkede şeytana tapıyorlar. Engelli bebekleri öldürüyorlar. Annelerin kafasını kazıyorlar. Kadınlara kase diyorlar ve tüm kötülüklerin kaynağı olarak görüyorlar. Sevişmek yasak. Sadece belirli zamanlarda üreme maksatlı sevişiliyor. Aksi halde yakalananlar “Ateşli” olarak adlandırılıp dövülüyor.

Bu düzende yer almak istemeyen Poole ve Loola kaçıyor. Okuyucu olarak ben de kaçmak istiyorum.

*

Bu arada burada da varız:

“Evet, dostlarım, Türkler çok sayıda Ermeni’yi katlettiklerinde ne kadar öfkelendiğinizi hatırlayın.” Sf.112


7 Nisan 2025 Pazartesi

ACAYİP MERAK ETTİM

 

ACAYİP MERAK ETTİM

(Seriously Curious)

The Ecnomist Açıklıyor: Dğnyamızı Altüst Eden Gerçekler

Tom Standage

2019

Çeviri: Cansu Varol İzmirli

Mundi Kitap

2.Baskı - Eylül 2023

269 sayfa


Hiç mi hiç merak etmediğim sorulara hiç mi hiç merak etmediğim cevapların yer aldığı bir kitap. Cevapları da tatmin edici bulmadım. Kimisini anlamadım, kimisinde cevap yoktu, evet cevabını yazmamış, kimisinde de cevap şu da olabilir bu da olabilir, şöyle de diyorlar, böyle de diyorlar diye açıklama yapmış.

Bomboş bilgilerle kafamı meşgul ettim. 

Alın çok istiyorsanız sizin de kafanız meşgul olsun. Kitapta her sorunun cevabı 1-2 sayfa sürüyor. Ben 1-2 satırda vereyim cevabı.

1. Çokeşlilik neden iç savaşları daha olası kılar?
Erkeklerin zengin olanları yani yüzde 10’luk kesim dört kadınla evlense diğer erkekler evlenecek kadın bulamayacak. Cinsel hüsran ve ötekileştirmeye maruz kalacaklar. Bir eş edinebilmek için yüksek başlık parası ödemek zorunda kalacaklar. Bunun için de yağmalara, isyanlara katılacaklar. Haiti, Endonezya, Sudan, Nijerya, Afganistan gibi geri kalmış ülkelerin olayı.

2. Neden kum sıkıntısı yaşanıyor?
Kum sıkıntısı mı yaşanıyormuş? Şu an öğreniyorum. Sebebi de Hindistan vb ülkelerde kum mafyası olmasıymış. İnşaatlarda kullanmak için kum alıyorlarmış, o yüzden de kum azalıyormuş.

3. Ayakkabı bağcıkları kendi kendilerine nasıl çözülür?
Yürürken adım atmanın yarattığı darbe düğümü gevşetiyormuş.

4. Deniz neden tuzludur?
Kayalardaki mineral tuzlarının denize taşınması yüzündenmiş. “Yağmur saf su değildir, havadan emilmiş küçük miktarlarda karbondioksit içerir, bu da yağmur suyunu hafif asitli kılar. Bu zayıf asit karaya döküldüğünde, kayalardaki mineraller çözünüp suya karışır ve bu mineraller iyon adı verilen yüklü parçacıklara ayrılır.” Sf.25

5. Elmas üretimi neden zirve yapmak üzere olabilir?
Elmas üretimi zirve mi yapmış? Bunu da şu an öğreniyorum. Sebebi de büyük bir elmas şirketinin arz üzerinde hakimiyet kurup fiyatları yüksek tutmak için elmasa ulaşımı sınırlandırmasıymış. Ama günümüzde Y kuşağının daha az para kazanması, maddi lükslere daha az ilgi duyması, kanlı elmaslara dair farkındalığın popüler olması, elmas yüzüğün daha az maliyetli alternatiflerinin olması nedeniyle ilgi azalıyormuş.

6. Boko Haram neden kadın intihar bombacılarını yeğliyor?
Kadınların propaganda değeri daha yüksek diye. Daha az şüphe uyandırıyorlar. Patlayıcıları hacimli çarşafların altında gizleyebiliyorlar. Kadınları intihar saldırılarında kullanınca erkekleri gerilla saldırılarına saklamış oluyorlar.

7. En fazla lityum hangi ülkede?
Arjantin, Bolivya, Şili. Lityum üçgeni deniyormuş bunlara.

8. Küresel silah ticareti neden patlıyor?
Pek çok ülke askeri güçten yoksun ve yerli bir sanayisi yok. Bu ülkeler kendi donanımlarını edinme ihtiyacı duydukları için silah ticaretine yöneliyorlar.

9.Düşünce kuruluşları ne yapar?
Bir şey yapmaz, bence.  Yazarın açıklamasına göre akademi ile politika arasındaki boşluğu doldurma amacı taşırmış.

10. Sigara karaborsasının hesabı nasıl tutulur?
1.metot: Yasal olarak satılan sigara sayısıyla anketlerle insanların ne kadar sigara içtiklerini sorarak karşılaştırmak.
2.metot: Sigara kullananlara sormak nereden ne kadara aldıklarını
3.metot: Çöpe atılmış sigara paketlerine bakmak.

11. Neden Sahra’nın bir ucundan diğer ucuna spagetti kaçakçılığı yapılıyor?
Spagetti mi kaçakçılığı? Yine ilk defa karşılaştığım bir konu. Kamyonla uyuşturucu ve insan kaçakçılığı yapanlar dönüşte kamyonları makarnayla dolduruyorlarmış, ucuz diye. 

12. Neden bir sürü yerin adı Gine ve hindiler Türkiye’den gelmiyor?
Gine, Ekvator Ginesi, Papua Yeni Gine, Gine Körfezi… gibi yerler var. Gine kelimesinin kökeni kesin değilmiş. 15.yüzyılda Portekizli denizciler Senegal’de bir bölgeyi tarif etmek için Gine demişler. Smürgeciler de kıtayı bölüşürken kendi Gine’lerini oluşturmuşlar.
Hindinin hikayesi ise kitapta güzel anlatılmamış, burada daha güzeli var: 16 Madde İle Amerikalılar'ın Hindiye "Turkey-Türkiye" Demesinin Sebebi 

13. Yeni Zelanda’da neden bu kadar çok çete üyesi var?
Ayrımcılık, yoksulluk, kötü sağlık koşulları, güç arayışı yüzünden.

14. Neden Fransa’da şeytan çıkarma işi büyüyor?
Öyle bir furya varmış Fransa'da. Bu kitaptan öğreniyorum. Sebebi de göçmenlerin ilgisi varmış, Fransızlar da eğlencesine yaptırıyormuş. 

15. Dünyanın en kötü uçuş gecikmeleri neden Çin’de?
Güvenliğe çok önem vermesi yüzünden. Hava trafiği kontrol personelleri çok titizmiş. Böylece kaza olmuyormuş. Bir de ordu hava kuvvetleri uçuşa geçtiğinde ki Çin’deki hava sahalarının dörtte üçü ordununmuş, ticari uçuşlar bekletiliyormuş.

16. Somaliland neden Doğu Afrika’nın en güçlü demokrasisi?
Uluslararası platformda tanınmayan bir devlet. İngiliz himayesinden 1991’de ayrılmış. Ulusal bir kimlik arayışındalarmış. Tanınmak için demokrasi lazım olduğunu düşünüyorlarmış.

17. Moğolistan’da yurtların modası neden geçiyor?
Yurt, ahşap ve keçeden yapılan göçebe konut. Şehirleşme yüzünden insanlar yurtlarını bırakıp şehre taşınıyormuş.

18. En yüksek cinayet oranları hangi şehirlerde?
San Salvador (El Salvador’un başkenti) 2016’da 100.000 kişide 137 ölüm
2.Acapulco (Meksika)

19. Genç Britanyalılar neden daha seyrek suç işlerler?
Önceden çaldıkları televizyon, araba radyosu gibi şeyler değer kaybettiği için çalmaya değmiyor. Hırsız alarmları evlere ve arabalara girmeyi zorlaştırıyor. Uyuşturucudan, alkolden uzaklar. Daha ılımlı yaşıyorlar. Bilgisayar ve telefonda saatler geçirdikleri için başka işlere kalkışamıyorlar.

20. Araba renkleri Britanya’nın ulusal ruh halini nasıl yansıtır?
Ekonomi istikrarlıyken gri, ekonomik zorluk dönemlerinde duygu durumu karanlıklaşınca siyah arabalar çoğalıyormuş.

21. İsveçliler neden vergilerini fazla fazla öder?
Fazla ödeyip devlette tutuyorlarmış paralarını, sonra geri istiyorlarmış. Paraları devlet kasasında güvende oluyor diyeymiş.

22. Neden hiç kimse Nijeryalı olduğunu bilmiyor?
Bilmiyor muymuş? Afrika’nın en kalabalık ülkesiymiş. Hıristiyan Güney ve Müslüman Kuzey olarak iki İngiliz kolonisinden oluşuyormuş. İki taraf birbirini daha az/daha çok göstermekle suçluyormuş. O yüzden tam sayı bilinmiyormuş. 

23. Ejderha yılında doğan Çinli çocuklar neden daha başarılı?
Ebeveynler bu çocuklara daha çok inandığı için. Eğitimleri için daha çok para ve zaman harcıyormuş.

24. Sperm bankası işi neden patlıyor?
Donörlere ödeme yapılamaması ve kısıtlayıcı politikalar ile müşterilere sunulan yüksek fiyatlar nedeniyle.

25. Porno tüketimi Hawaii’nin yanlış alarmı sırasında nasıl değişti?
Hawaii’de yanlışlıkla füze uyarısı yapılmış. Porno izlenme oranı hemen düşmüş. Yanlış alarm olduğu açıklandıktan sonra da bir 15 dakika izlenme düşükmüş. Sonra normale dönmüş.

26. Neden bazı Avrupa ülkelerinde trans bireyler kısırlaştırılıyor?
Çocuk bakmaya uygun olmadıkları gerekçesiyle.

27. Kabul gören erkek davranışları yaş, cinsiyet ve uyruğa göre nasıl değişiyor?
Nelerin taciz olduğu ve olmadığı konusunda yaşlı erkekler daha cahil. Yaşlı erkeklerin bir davranışı taciz sayması daha az rastlanan bir durummuş, yeni kuşak genç kadınların taciz tanımları daha geniş. Bazı milletten erkekler örneğin İsveçliler, kadınların yanında belaltı espriler yapma hakları olduğunu düşünüyormuş.
Cinsel taciz tanımında uzlaşı yok, diyor yazar. Ben söyleyeyim: Aynısını senin anana/bacına/kızına yapsalar taciz diyorsan tacizdir, değil diyorsan değildir. Erkeklerin anlaması için böyle ana bacı örneğinden gitmek lazım. Başka türlü anlamazlar.

28. Porno ve liste içerik siteleri İngiltere’nin eşcinsel nüfusu hakkında neyi açığa çıkarıyor?
Eşcinsellerin ülke çağında eşit dağılım gösterdiğini açığa çıkarıyormuş.

29. Neden çiftler bekarlardan daha çok ev işi yapar?
Kadınlar evlenince kendilerinin yanı sıra bir de eşlerinin ve çocuklarının bakımını da üstlendiği için daha çok ev işi yapıyor.

30. Kadınlar ve erkekler partnerlerinin kariyeri ve ev işleri hakkında ne düşünür?
İnsanlara kariyer-aile dengesini nasıl kurduklarını sormuşlar. Erkekler yine bok bok cevaplar vermiş. “Erkeklerin genel anlamda, ailelerinde ev işleri ve çocuk bakımı görevlerinin kadının omzuna yüklendiğini düşünme ihtimali kadınlarınkinin yarısı kadardı.” Sf.87

31. Hidrolik kırma, doğum oranlarını nasıl fırlattı?
Ekonomik durumlar zorken bebek yapmak da azalıyor. Ekonomik koşullar iyileşince doğurganlık da artıyor. 1970’lerde kömür ucuzlamış, bebek doğum oranı artmış. Amerika’da az eğitimli erkekler için hidrolik kırma işi artmış. Bu da doğum oranlarını artırmış.

32. Avrupa’nın düşük doğum oranlarının açıklaması ne?
Yok. Cevabını yazmamış bu sorunun. Yani yazmış da ekonomik zorluklar, feminizm, göç... Ama bunlar sebep değil diyor. Peki ne sebep? Yok. 

33. Amerika neden hâlâ çocuk yaşta evliliğe izin veriyor?
Erken yaşta yapılan evlilikler gayrimeşru doğumları azaltır diyenler var. Ama tabii ki çocukların zararına bu evlilikler. Buna izin verilmesi de tartışmasız şekilde yanlış.

34. Çin’in köpek eti pazarı neden büyüdü?
Kârlı olduğu içinmiş.

35. Obezite neden yoksul ülkelerde büyüyen bir sorun?
Ucuz yiyecekler ki bunlar genelde besin değeri düşük hazır gıdalar. Merakı olan için bkz: Sihirli Hap

36. Kişi başına en çok butik bira fabrikası düşen Avrupa ülkesi hangisi?
Birleşik Krallık

37. Neden bazı Amerikan şehirleri yemek kamyonlarından hazzetmez?
Sokakları tıkadığı, park yerlerini işgal ettiği, kaldırımları kalabalık, çöp içinde ve gürültülü hale getirdiği için. Restoran sahipleri de bunların kira ya da vergi vermedikleri için haksız rekabet oluşturduğunu söylüyormuş. Kurallar getirilmiş.

38. Şarap kadehleri yıllar içinde nasıl genişledi?
Daha çok içilsin diye.

39. Gıda ambalajları çevre için neden iyidir?
Ambalaj iyi olunca raf ömrü uzun oluyor, insanlar satın alıyor ve böylece israf olmuyor diyeymiş.

40. Buğdayın neden insanlarınkinden daha karışık bir genomu var?
Anlamadım. Karışık olduğunu anlatıyor ama nedenini anlatmıyor.

41. Kadınlar neden hâlâ erkeklerden çok daha az kazanıyor?
Kadınların asistanlık gibi az maaşlı işlerdeki sayısı erkekleri geçerken erkeklerin çoğunlukla daha üst pozisyonlarda olması yüzünden. Yani kadınlar daha düşük maaşlı mesleklerde yoğunlaşmış. Peki kadınlar neden yüksek pozisyonlu işlerde değiller? Çocuk bakmaktan. Ayrıntılı bilgi için bkz: Alttakiler

42. Çin, eski İpek Yolu’nu neden yeniden kuruyor?
Ekonomik kalkınma olsun, yeni pazarlar yaratılsın diye.

43. Ölüm vergileri neden gözden düştü?
Veraset vergisi yani. Cevabını vermiyor. Şu sebepten değil, bu sebepten değil diyor.

44. Bir şeyi emtia yapan nedir?
“Ekonomik anlamda, emtia standartlaştırılmış, dolayısıyla benzer türden ürünlerle takas edilmesi kolay, dünya çağında benzer şekilde fiyatlandırılmış ve başka ürünlerin yapımında kullanılan, ticaretin hayati bileşenleridir.” Sf.133

45. Yaşam süresi her zaman milli servetle mi artar?
Evet.

46. Şirketler neden var?
Maliyetleri düşürmek için.

47. Eski moda imalat işleri neden geri gelmiyor?
İmalat şirketleri pazarlama, muhasebe, lojistik, temizlik, personel yönetimi gibi işleri dışarıya yaptırıyor artık, daha az eleman çalışıyor diye.

48. Hindistan en büyük kağıt paralarından ikisini neden ıskartaya çıkardı?
Kara parayı önlemek için. Böylece herkes elindeki banknotları vermek ve kaç parası olduğunu bildirmek zorunda kaldı. (Ama plan işe yaramamış.)

49. Genç kan, yaşlıları gerçekten de gençleştirebilir mi?
Hayvanlarda işe yaramış. İnsanlarda daha deney sonucu yok.

50. İnsanlar yaşamlarının sonunda ne isterler?
Ülkelere göre değişiyor.
Amerika ve Japonya’da bakım masraflarıyla aileye yük olmamak,
Brezilya’da ruhen huzurlu olmak,
İtalya'da sevdiklerinin yanlarında olması imiş.

51. Çin hava kirliliğini nasıl azalttı?
Yasaklar getirerek. Kömür kullanımını kısıtladı. Zaten de en çok kömür kullanan devlet kurumları olduğu için hava temizlendi.

52. Ormanlar neden zengin dünyada yayılıyor?
Yükseklerdeki tarım arazileri terk edilince buraları ağaçlar ele geçirdi ve hükümet politikaları da ağaçlandırmayı destekledi.

53. Yeni Zelanda’nın suyunda neden bir şey var?
İneklerin bedensel atıkları yüzünden. Nehirlere işeyip sıçıyorlarmış.

54. Gen sürücüleri neden hâlâ vahşi doğada uygulanmadı?
Gen sürücüleri dediği “bir ebeveynin gen versiyonunu diğerinden kayıracak olasılıkları değiştiren DNA uzantıları” imiş. Sf.163 Hayvanlarda denense o hayvan neslini ortadan kaldırabilir endişesi yüzünden uygulanmıyormuş.

55. Hindistan’ın temizlik problemlerini çözmek neden bu kadar zor?
450 milyon insan dışarıya işiyor sıçıyor. Hükümet evlere tuvalet yaptırıyormuş. Ama kimisi kullanmıyor, dışarıya yapmayı tercih ediyor, kimisi kast sistemi gereği evdeki tuvaleti kullanamıyor, kimisi dışarıya sıçmayı erkeklik olarak görüyormuş.

56. Bazı ölümcül hastalıkların ortadan kaldırılması neden zordur?
Bakteri ve pirelerden bulaşıyorlar, onlar da yoksulluk hastalığı.

57. Çin neden yabancı atıklardan bıktı?
Çevre ve elektronik atıkların yasadışı sevkiyatını düşürmek için.

58. Kurtlar neden Fransa’ya geri dönüyor?
Kırsal nüfusun azalması sebebiyle

59. Hayvanlar aleminde neden en büyük olan en hızlı değil?
Bir hayvanın çıkabildiği en yüksek hız, bir noktaya kadar beden kitlesiyle orantılı olarak artıp ardından düşüşe geçiyormuş.

60. Beyin bilgisayar arayüz nedir?
Koklear implantı ve benzeri şeylerde kullanılan bir şeymiş, anlamadım. 

61. Robotlar bütün gün ne yapar?
İnsanların üretkenliğini artırmak üzere işbirliği yapmak için tasarlanıyorlarmış.

62. 5G neden önceki kablosuz teknolojilerden hem daha hızlı hem de daha yavaş olabilir?
Cevabı anlamadım, cevap vermemiş de olabilir. 

63. Sürücüsüz arabalar neden alınmayıp çoğunlukla paylaşılacak?
Ekonomik nedenler ve kullanışlılık nedeniyle. “Bineceğiniz ilk sürücüsüz araç, bir teknolojik ve ekonomik sorunlar birleşimi nedeniyle, paylaşımlı bir araç olacak, kişiye özel değil.” Sf.187

64. Araç çağırma uygulamaları alkollü araç kullanımını nasıl azaltıyor?
Alkollü insanlar araç kullanmak yerine über tercih ediyorlar diye.

65. Artırılmış gerçeklik nedir?
“Artırılmış gerçeklik, hakiki gerçeklikte kalır ve bunun üzerine kullanışlı ya da ilgi çekici veri katmanları eklemek için bilgisayarları kullanır.” Sf.192

66. Neden hâlâ uzay asansörünü bekliyoruz?
Bilinen hiçbir materyal, kendi ağırlığını taşıması gereken kablo için ihtiyaç duyulan hafiflik ve kuvvet birleşimine sahip değilmiş.

67. Gökbilimciler ilk yıldızlararası asteroiti nasıl tespit ettiler?
Anlamadım. Herhalde teleskopla tespit etmişlerdir. 

68. Drone’lar hava taşıtları açısından neden kuşlara kıyasla daha büyük riski oluşturabilir?
Drone’ların sert ve kalın materyalleri uçaklar için kışlardan daha tehlikeliymiş.

69. Spam e-postaların ne manası var?
Spam aslında reklam. Maliyeti sıfır.

70. Polis neden vücut kameraları kullanmalı?
Kanıt toplamak için, düzgün davranmak için

71. Teknoloji devleri neden kendi sualtı kablolarını döşüyor?
Öyle bir ağ kapasitesine ihtiyaç var ki artık kiralamak yerine kendi kablolarını döşemek daha mantıklıymış. 

72. Tenisçiler neden haykırır?
Servis ve sektirme hızlarını artırıyormuş. Rakip, topun nereye gideceğini geç fark ediyormuş.

73. Nijerya’da kutu oyunları neden bu kadar revaçta?
Nijeryalıların rekabetçi bir yapıları varmış. Bir de düzenli elektrikleri yokmuş. Elektriğin olmadığı akşamlarda çocuklar avarelik etmesin diye kutu oyunlar oynuyorlarmış. 

74. Drone’lar plajları köpekbalıklarından nasıl koruyabilir?
Suyun X-ray’ini çekebilen kamera ve bunu taşıyan drone’lar ile cankurtaranlara ve sörfçülere uyarı gönderilecekmiş.

75. Futbol transferleri nasıl işler?
Oyuncunun takımına, oyuncuya, menajerine para verilerek

76. St.Louis nasıl Amerika’nın satranç başkenti oldu?
Emekli bir zengin şehre satranç getirip turnuvaları destekliyor. 

77. Bir filmi dijital olarak yeniden düzenlemek gerçekten ne anlama gelir?
Eskiden çekilen filmin rulosu tozdan kirden arındırılıyor, renkler berraklaştırılıyor vb

78. Bahisçiler kazanan müşterilerle nasıl baş ediyor?
Müşterinin çevrimiçi bilgilerini toplayarak sıradan bahis oyuncularına daha iyi oranlar sunarak

Daha da var ama okuyamadım artık gerisini. Beynim çığlık attı istemiyorum artık bu bilgileri diye. Herhangi bir bağlamı olmayan, üstelik merak dahi etmediğim yerli yersiz bilgiler. Çok merak ediyorsanız alın, şu sorular var: 

79. Emojilerin neden dilsel anlamda faydalı yan etkileri var?

80. Alfabenin harfleri nasıl isimlendirildi?

81. Papua Yeni Gine’de neden bu kadar çok dil var?

82. Sırp-Hırvat dili tek bir dil mi yoksa dört dil mi?

83. Dil, ulusal kimlikle nasıl bağlantılıdır?

84. Makineler insan dilini işlemeyi nasıl öğrendi?

85. Dünya Bankasının neden "ve" kelimesini kullanmayı biraz azaltması gerekiyor?

86. Yeni yıl kararları nereden geliyor?

87. St.Patrick Gübü nasıl küreselleşti?

88. Paskalya’nın zamanı neden hep değişir?

89. Avrupalılar neden ağustosta işi gücü salarlar?

90. Şükran Günü nasıl seküler bir bayram haline geldi?

91. Hava durumu, din ve gündüz saatleri Hıristiyanların müzik dinleme alışkanlıklarını nasıl etkiledi?

92. Bir zamanların gürültülü patırtılı karnavalı Noel, nasıl ehlileştirildi?

*

Kitapta soruların yanı sıra yer yer soru olmayan çeşitli konu başlıkları var. Bunların birinden öğrendim ki Haziran 2017’deki raporlara göre; sigara tüketimini azaltmak için Dünya Sağlık Örgütü’nün önerdiği önlemleri yalnızca bir ülke en kapsamlı şekilde uyguluyormuş. Hangi ülke, bilin. Türkiye. As bayrakları. Peki önlemler ne: Sigara içme yasakları, yüksek sigara vergileri, sigara içmenin tehlikelerine dair uyarılar, türün reklamlarına getirilen yasaklar ve sigarayı bırakmaya yardımcı olan kamu tarafından desteklenen hizmetler. 

*

Neticede hiç beğenmediğim bir kitap oldu benim. İnternette sosyal medyada paylaşılanları kaydırmak gibiydi bu kitabı okumak. Öyle boş. 

*

Yazarın başka bir kitabını okumuştum. O güzeldi:

Bkz: Altı Bardakta Dünya Tarihi


2 Nisan 2025 Çarşamba

ALMANLAR NEDEN DAHA İYİ YAPIYOR

 

ALMANLAR NEDEN DAHA İYİ YAPIYOR

Gelişmiş Bir Ülkeden Notlar

(Why the Germans Do It Better: Notes from a

 Grown-Up Country)

John Kampfner

2020

Çeviren: Nermin Mollaoğlu

İthaki Yayınları

2.Baskı – Kasım 2022

276 sayfa

 

Dünya savaşı yaşamış ve kaybetmiş, üstüne bölünmüş bir ülke olan Almanya’nın hızla gelişmesi merak uyandırıcı. Yazar da bu merakının peşinden gitmiş.

Yazar önce üniversite zamanında tanıştığı Almanlardan ve yaşadığı Almanya’dan bahsediyor. Bir anda radyoyu kapatan bir arkadaşı varmış. Neden bunu yaptığını soruyor. “Sessiz saat” denilen bir kural varmış Almanya’da. Yaşlılar düşünülerek müzik kısılırmış. Yazar bunun için bir kurala gerek yok diyor ama nafile. Ya da bomboş yolda yayalara kırmızı yanarken nasıl olsa araba yok diye geçen yazara polis ceza kesiyor. Arabasının camına zarf bırakılıyor, sevgili komşu, sokağın itibarını düşürdüğü için arabanızı lütfen temizler misiniz, diye. Bunlar garip geliyor İngiliz yazara.

İngiliz demişken Almanya; İspanya, Fransa ve İngiltere’den sonra Avrupa’daki dördüncü en yüksek İngiliz nüfusuna sahip ülkeymiş. İngilizler de Alman vatandaşlığı alıyormuş ve birçok genç İngiliz için Almanya bir umut ve fırsat kaynağı olarak görülüyormuş.

Ulusal gün törenleri yokmuş Almanya’nın. Nazi döneminden kalma bir sebebi var. O dönemde saf Almanlık politikası olduğu için Almanlar milliyetçiliği dile getirmeye çekiniyorlarmış. O günlerle ilgili yüzleşmeleri de çok kolay olmamış. Önceleri Nazi dönemini anlatırken Nazi’ye destek verdiklerini reddediyorlar, kendilerini kurban ya da bilinçsiz katılımcı olarak tanımlamayı seçiyorlarmış. Nazi şüphelileri Nazilikten arındırma sertifikaları temin edip eski işlerine geri dönmüşler. Yani yaptıkları yanlarına kar kalmış.

Almanlar Nazi dönemi bitince bu konuyu adeta örtbas etmişler. O dönemi düşünmeyi tartışmayı reddetmişler. Zamanla bu eski defterleri açıp yüzleşmeye ve hesaplaşmaya başlıyorlar. Bunun ardından ülkede bir gelişme eğilimi meydana geliyor.

Çalışma hayatında özellikle niş bir alanda uzmanlaşma ve bu işe adanmış şirketler ortaya çıkıyor. Bu şirket kurucuları şirketlerini satmayı hele de yabancıya satmayı akıllarına bile getirmiyorlar.

Ekonomik kalkınma yalnızca başkentte ya da birkaç büyük şehirde değil ülkenin neredeyse tüm şehirlerinde oluyor. Hatta en az başkentte oluyor.

“Almanya, kişi başına düşen GSYH’nin başkentte ülkenin geneline göre daha düşük olduğu tek ülkedir. Berlin’siz Almanya yüzden 0,02 daha zengin olurdu. Başka bir deyişle, Berlin ülkenin geri kalanı üzerinde bir yük görevi görüyor.” Sf.221

Konut sahibi olma konusunda takıntılı değillermiş. Hatta bunu anlamsız buluyorlarmış, çünkü kiralar genellikle karşılanabilir seviyede ve evler bakımlıymış.

Halk, Alman medyasına büyük ölçüde güveniyormuş.

Yarattığı otomobil markalarından zaten bahsetmeye gerek yok.

Ondan sonra bu ülke niye gelişmiş?