MUTLU YURTTAŞ İMALATI
Mutluluk Endüstrisi Hayatımızı
Nasıl Kontrol Ediyor?
(Happycracy: How the Science of Happiness
Control Our Lives)
Edgar Cabans , Eva Illouz
Çeviren: Tufan Göbekçin
İletişim Yayınları
2.Baskı - 2023
256 sayfa
Kişisel gelişimin revaçta olduğu ve
mutlu olmak zorunda olduğumuz pompalanan bir dönemde buna dur diyen bir kitap.
Bu sistemde yolunda gitmeyen bir şeyler olduğunu anlatmaya çalışıyor kitap.
*
“The Pursuit of Happyness” filmini bilirsiniz.
“Umudunu
Kaybetme” adıyla Türkçeye çevrildi. Filmde başarmak, motivasyon, mutluluk
üzerine bir anlatı var. 2006 yılında gösterime giren ve çok beğenilen bu
filmden bahsederek başlıyor yazar. Yazara göre bu film eğer 1990’larda çıksaymış
bu kadar tutmazmış. Sebebini de 2000’li yıllarla beraber bir mutluluk dalgası
peyda olmasına bağlıyor.
“1998 yılında kurulan ve Kuzey Amerika
fonlarıyla cömertçe finanse edilen yeni mutluluk bilimi” Sf.17
*
Yazar, “son birkaç on yılda
“mutluluk hakkında bir şey duymadan veya okumadan geçirdiğimiz günler
nadirdir.” Diyor.Sf.12
Pozitif psikoloji olarak bilimle
perkitilen “benlik, ruhsallık, bireyin kendini geliştirme kapasitesi ve zihnin
beden üzerindeki gücü” Sf.38. Zamanla “koçluk gibi kazançlı hareketler” olarak ortaya
çıktı. Sf.39
Kişisel gelişim ya da son zamanlardaki diğer adıyla kendine yardım ve bununla
bağlantılı kelimeler, bilgiler ilkin kulağa hoş gelebilir. Ama her şeyi de
kişinin kendi iç dünyasına bağlamak özellikle ülke yönetiminde sorumluluk almış
kişileri sorumluluktan kurtarır hale gelebilir. Buna dair kitapta şu örnek
veriliyor:
2010’da Britanya başbakanı David
Cameron ülke tarihindeki en büyük ekonomik kesintileri açıklıyor. Ardından her
şey para değil diyerek gayrisafi yurtiçi hasıla yerine gayrisafi esenlik
hasılasına odaklanalım, diyor. Yazarın da belirttiği üzere “Burada bireysel ve
toplam mutluluğa odaklanmak, gözü gören herkesin açıkça görebileceği gibi
dikkatleri gelir dağılımı, maddi eşitsizlikler, sosyal ayrımcılık, cinsiyet
eşitsizliği, demokratik sağlık, yolsuzluk ve şeffaflık (…) gibi sosyolojik ve
ekonomik göstergelerden uzaklaşmak ve başka yöne çekmek için uygulanan bariz
bir stratejiydi.” Sf.63
Yani mutluluk içimizde, dışşal şartları değiştirmekle uğraşma diye pompalanan
önerilere şu eleştiri getirilmeli: O zaman daha iyi iş, daha iyi okul, daha iyi
sağlık sistemi, adil maaşlar gibi şeylerle uğraşmayalım, nasıl olsa mutluluğa
katkısı az.
*
Para mutluluk getirir mi? Bence evet. Ama kimi mutluluk ekonomişti (bu unvanı
da ilk kez bu kitapta öğrenmiş oldum) belli bir eşikten sonra gelirin
mutlulukla ilgisi yok diyormuş. Doğru olabilir, ancak bu eşik ne, onu bilen
yok.
*
Bazı okullarda mutluluk üzerine eğitimler veriliyormuş. İngiliz ilkokullarının
%90’ında öğrencilere duygularını yönetmeyi, öğrenme yetenekleri hakkında
iyimser olmayı, zorlu şartlar ve duygularla başa çıkmayı öğretmeyi amaçlayan
eğitimler varmış. Bu da kulağa ilkin güzel geliyor ama şu eleştiriler var ki
kulak arkası etmek olmaz: Bu teknikler öğrencilere kendi içsel duygusal
hayatlarına ilişkin saplantılı bir endişe aşılayarak onların özerkliğini
zayıflatabilir mi? Kitapta yazdığına göre çok sayıda anksiyete bildiren çocuk
bu tür eğitimleri deneyimlemiş.
*
Bir filmden daha bahsediyor kitap. Up
in the Air (Aklı Havada) Filmde işten çıkarılan kişilere duygusal
yönlendirmelerde bulunarak işten çıkarılışlarının iyi yönlerini anlatmakla
görevli bir adam var. Örneğin, işten çıktın ne iyi oldu, artık hayalinin
peşinde koşabilir, istediğin şeyleri yapabilirsin diye ikna ediyor işten
çıkarılan işçileri. Halbuki film Amerika’da 2008 ekonomik krizinden sonra çekilmiş
ve filmde iş yerinin küçülmeye gidip işçi çıkarmasının ekonomik sebeplerden
olduğuna değinilmiyor. İşçi için mutluluğun peşinde gidebileceği bir fırsat
olarak sunuluyor. Esas gerçek mutluluk perdesi ardında gizleniyor. Kitap da
işte bu gizlere yer veriyor.
*
Kişisel gelişim iyi hoş, ama bunun
kitlesel olarak sanki bir düğmeye basılmışçasına en önemli şey olarak
pazarlanması, insanların toplumsal ve ekonomik taleplerde bulunmasının önüne
geçebilir. Yazar bu tehlikeye dikkat çekiyor. Ben sana kişisel gelişme
demiyorum, hobi olarak yine geliş, ama beri yandan otoriteden daha iyi ekonomik
şartlar için hesap sormayı bırakma, toplumsal kazanımlarını kaybetme.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder