15 Ekim 2018 Pazartesi

ALTI BARDAKTA DÜNYA TARİHİ



ALTI BARDAKTA DÜNYA TARİHİ

(A History of the World in 6 Glasses)

Tom Standage

2005

Çeviren: Ahmet Fethi

Turkuvaz Kitap

3.Basım – Ocak 2012

248 sayfa



Altı bardak dediği altı içecek. Bunlar:

1) Bira

2) Şarap

3) Damıtık İçkiler (viski, rom, brendi..vb)

4) Çay

5) Kahve

6) Kola


Hem bu içeceklerin tarihini hem de bu içecekler etrafında genel olarak tarihi anlatıyor kitap.

*

BİR TAŞ DEVRİ BİRASI

İlk biranın tam olarak ne zaman üretildiği bilinmiyor. Bilinen, tahılın evcilleştirilmesi ve çiftçiliğin benimsenmesiyle yakından bağlantılı olduğu.

İnsanlar önce tahıl çorbası yapıyor. Sonra fark ediyorlar ki tahıl ıslanınca ve birkaç gün bekletilince tadı güzel oluyor. Böylece tahıl çorbası biraya dönüşüyor.

Zamanla sosyal bir içki halini alıyor. MÖ 3000 yılına ait Sümer betimlemelerinde ortak bir kaptan kamışla bira içen iki kişinin görseli bulunuyor. Sümerler zamanında çömlek olduğu, yani herkes bir kaptan içmek zorunda olmadığı halde bira içiminde bir ritüel olduğunu gösteriyor bu durum.

Birisiyle içkiyi paylaşmak konukseverlik ve dostluk göstergesi oluyor.

“Sosyal bir ortamda içki içildiğinde kadehlerin tokuşturulması, kadehlerin bir tek ortak kap biçimden yeniden birleştirilmesini simgeler. Bunlar, kökleri çok eskilere dayanan geleneklerdir.” Sf.24

Bira uygar insanın içkisi sayılmış:

“Dünyanın ilk büyük edebi eseri Gılgamış Destanın’ndan bir pasaj, Mezopotamyalıların bira içmeyi uygarlığın bir işareti saydıklarını açıkça gösteriyor.” Sf.30

Bira aynı zamanda bir ücret olarak ödenmiş işçilere:

“Piramitleri yapan inşaat işçilerinin yemek yedikleri ve uyudukları kasabada bulunan kayıtlara göre, işçilerin ücretleri birayla ödenmiş.” Sf.39

Tahılın bu dönüşümü ve biranın sarhoş edip değişik bir bilinç yaratma gücü insanlara sihirli gibi gözükmüş. Bu nedenle birayı tanrıların bir hediyesi gibi görmüşler ve dini törenlerde bira kullanmışlar.

“Bira içerken birinin sağlığına kadeh kaldırmak; biranın sihirli özelliklerine antik inancın bir kalıntısıdır.” Sf.42


YUNANİSTAN VE ROMA’DA ŞARAP

Asma, tahıl ve çömleğin bir araya gelmesi şarap yapımını sağladı.

Çömleğin icadı şarabı yapmak, saklamak ve ikram etmek için önemli. Üzümü ya da üzüm suyunu toprak kaplarda uzun süre saklama girişimleri şarapla sonuçlanıyordu.

Şarap önceleri nadir bulunan bir içki oldu. O nedenle şarap içmeye sadece zenginlerin gücü yetiyordu ve esas kullanımı da dinsel amaçlıydı.

Deniz yoluyla şarap ticaretinin artması şarap üretimini arttırıp fiyatların düşmesini sağlayınca sadece zenginlerin değil toplumun diğer kesimlerinin de şarap içmesinin önü açıldı.

Yunan topakları ve iklimi bağcılığa uygun olduğu için büyük ölçekli ticari şarap ilk kez Yunanlılar tarafından üretildi.

MÖ 6.yüzyılda bağ sahibi olmak zenginlik göstergesi oldu ve mülk sahibi sınıflar sahip oldukları bağlara göre değerlendiriliyordu.

“Dönemin Yunan paraları üzerindeki şarapla ilişkili resimler şarabın ekonomik önemini vurgular.”sf.53

Şarap kullanımı yaygınlaştıkça artık ne tür şaraplar içildiği önem kazanmaya başladı. Eski şarap bir statü simgesiydi.

Romalılar Yunan kültürünü özümseyip yaygınlaştırdılar ve Yunanistan’ın şaraplarını da aldılar.

“Şarap sosyal farklılaşmanın bir simgesi, içenin zenginliğinin ve statüsünün bir işareti haline geldi. Roma toplumun en zenginleri ile en yoksulları arasındaki eşitsizlik, her iki kesimin kadehlerindeki şaraba da yansıyordu. Zengin Romalılar için en güzel şarapları tanıma ve adlarını sıralayabilme becerisi önemli bir gösteriş biçimiydi: Bu, en güzel şarapları alabilecek kadar zengin olduklarını ve neyin ne olduğunu öğrenecek zamana sahip olduklarını gösteriyordu.” Sf.70


SÖMÜRGE DÖNEMİNDE DAMITIK İÇKİLER

Damıtma tekniği, bir sıvıyı bileşenlerine ayırıp arıtmak için önce buharlaştırıp sonra yoğunlaştırmayı gerektiren bir işlem.

“Damıtık içkiler, alkolün dayanıklı olması ve az yük olarak az yer kaplaması nedeniyle gemiyle rahatlıkla taşınabilir özellikteydi ve geniş bir kullanıcı kitlesi buldu.” Sf.88

Damıtılmış şarap (Latince aqua vitae: yaşam suyu)önce tıbbi amaçla kullanıldı, damıtma bilgisi yaygınlaştıkça bir eğlence içeceğine dönüştü.

Aqua vitae’nin Keltçe karşılığı olan “uisge beatha” bugünkü viski sözcüğünün kökeni.

Aqua vitae’ye Avrupa’nın diğer yerlerinde “burnt wine” (yanık şarap) denildi, Almancada Brauntwein, İngilizcede brandywine yani kısaca brendy dendi.

Şarap kullanışlı bir para birimiydi ama brendi daha küçük yere daha fazla alkol istiflemeye olanak veriyordu. Böylece brendi daha çok kullanılır oldu.

Şeker üretimi sırasında ortaya çıkan posadan yeni bir içki bulundu: Rom.

“Rom, köle satın almak için kullanılabilir, köleler şeker üretebilir, şekerin posasından rom yapılıp daha fazla köle satın alınabilirdi.” Sf.98

Zamanla, mayalanmış taneli tahıldan damıtılan viski, romun yerini aldı. Çünkü “viski hemen hemen her yerde yapılabilirdi; ayrıca vergilendirilebilen ya da engellenebilen ithal malzemeye bağlı değildi.” Sf.107

Daha sonra mısırdan da viski yapılmaya başlandı. Bu yeni viskinin üretimine ilk kez Bourbon County’de başlandığı için burbon olarak anıldı.

“Alkollü içkiler, milyonlarca insanın köleleştirilmesinde ve yerinden edilmesinde, yeni ülkelerin kurulmasında ve yerli kültürlere boyun eğdirilmesinde rol oynadılar.” Sf.113


AKIL ÇAĞINDA KAHVE

Kahve Yemen’de doğdu. Birçok Müslüman tarafından alkolün bir alternatifi olarak görüldü. Ama bu konu da tartışmalara yol açtı, zaman zaman kahvenin ve kahvehanelerin yasaklanması söz konusu oldu.

“Kahvehaneler siyasal tartışma ve entrika merkezleri haline geldiler.” Sf.123

17. yüzyılın sonuna kadar dünyanın tek kahve tedarikçisi Arabistan’dı. Kahvenin popülerliği arttıkça Avrupa ülkeleri kendi arz kaynaklarını oluşturmaya başladılar. Hollanda Arap tekelini kıran ilk ülke oldu.

*

Kitap kahvenin bugünkü halini kapsamıyor. Bugün 3.nesil kahvecilik diye bir akım var. Kahveye zanaat ürünü gibi yaklaşan bir akım. Kahvenin kalitesi ve yapma tekniği ile ayrışan bir tür. Bu anlamda şarap bahsinde geçen farklılığı anlama ve tanıma kültürüne benziyor bence.


ÇAY VE İNGİLİZ İMPARATORLUĞU

Çay önce Çin’de çıkıyor.

Tıpkı bira ve şarap gibi ilk olarak çay da tıbbi amaçlarla kullanılıyor.

Çay kurutulmuş yapraklar kullanılarak hızla ve kolayca yapılıyor ve bozulmuyor.

Avrupalılar deniz yoluyla Çin’e ulaştıklarında çayla tanışmış oluyorlar.

18.yüzyıl başında İngiltere’de kimse çay içmezken yüzyılın sonunda herkes içmeye başlıyor.

İngiltere için çay çok önemli hale geliyor, çünkü çay dünyanın öbür ucundan geliyor ve “İngilizler evlerinde oturup fincanlarındaki çayı içerken, deniz aşırı imparatorluklarının büyüklüğünü ve gücünü hissediyorlardı.” Sf.165

Zamanla çay vergisi ortaya çıkıyor. Bu da kaçak çayı doğuruyor.

Londra’da çay bahçeleri kuruluyor ve kahvehanelerden dışlanmış kadınlar çay bahçelerine rağbet gösteriyor.

İngiltere’nin sömürgesi olan Hindistan’da çay üretilmeye başlanıyor. Böylece Çin, İngiltere’nin baş 
çay tedarikçisi olmaktan çıkıyor. Bu da Çin’in ekonomik olarak sarsılmasına yol açıyor.


COCA-COLA VE AMERİKA’NIN YÜKSELİŞİ

İngiliz İmparatorluğunun öyküsü bir fincan çayda, Amerika’nın küresel üstünlüğü de Coca-Cola’da.

1790’larda Avrupa’da yapay maden suyu revaçtaydı.

“Yapay maden sularından bazıları sodyum bikorbonat, yani soda kullanılarak yapılırdı; bu nedenle sodalı su ya da kısaca soda bu tür içkilerin jenerik terimi haline geldi.” Sf.191

Sodalı suyun en fazla popüler olduğu ülke ABD oldu.

Sodalı sular eczanalerde hazırlanıp satılıyordu, çünkü tıbbi amaçla kullanılıyordu. Zamanla serinletici bir içecek olarak satılmaya başlandı.

1800’lerde koca-karı ilaçları üretimi ciddi bir sanayi haline geldi. Gazetelere en fazla reklamı verilen ürünler bunlardı. Sağlığa iyi geldiği düşünülen etkilerinden dolayı kola ile koka bitkisi birbirine karıştırıldı. Aynı dönem alkol yasağı da çıktığı için alkolsüz bir içki olarak bu içecek beğenildi.

Yani Coca-Cola;

“Sahte ilaçlar yapan deneyimli birinin aylarca süren bilinçli ve sıkıntılı çalışmasının sonucuydu. Bunlar, Coca-Cola Company'nin bugün görmezlikten gelmeyi tercih ettiği gerçeklerdir.” Sf.198

Coca-Cola muazzam reklam hamleleriyle kendisini tanıttı.

Alkol yasağı kalktığında insanların artık kola içmeyeceği sanıldı ama yasağın kalkması kola satışlarını etkilemedi.

Zamanla kolanın yalnızca hastalıklara iyi geldiği şeklindeki reklamlar kaldırılarak hasta olsun olmasın herkesin kola içmesine yönelik reklamlara ağırlık verildi. Böylece reklamlarda dinç, sağlıklı, mutlu, enerjik insanlar ve görüntüler kullanıldı.

“Coca-Cola Amerika’yı ele geçirmişti: Artık, Amerikan nüfuzunun yayıldığı her yere giderek dünyayı ele geçirmeye hazırdı.” Sf.206

Savaşlarda Amerikan askerlerine Coca-Cola götürülüyor, askerler de ülkelerine ait bu içeceği ve logosunu görmekten memnuniyet duyuyorlardı.

Coca-Cola Amerika ile ve kapitalizmle eleştirildi ve çeşitli ülkelerde Amerika boykotlarında Coca-Cola’nın dökülmesi gibi hareketlere rastlandı.

“Coca-Cola’nın, ‘OK’den sonra dünyada en çok anlaşılabilen ikinci ifade olduğu söyleniyor.” Sf.218

*

Kitap son sözü SU ile yapıyor.

Şişe suyu ve musluk suyunu karşılaştırıyor. Gelişmiş ülkelerde musluk suyunun da içilebilir olmasına rağmen insanların şişe suyu tercih ettiklerini, bunun marka ya da şişe suyun daha sağlıklı olduğu gibi yanlış bir algıya dayalı olduğunu anlatıyor.

Gelişmemiş ülkeler ise güvenli içme suyundan yoksun.

Gelecekte suyun uluslararası çatışmaya neden olabileceği söyleniyor.

“Su, insan tarihinin seyrini belirleyen ilk içkiydi: Şimdi, 10 bin yıl sonra, tekrar dümene geçmiş gibi görünüyor.” Sf.225

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder