BÜYÜK AÇLIK
(The Big Hunger)
John Fante
Çevirmen: Avi Padro
Parantez Yayınevi
Basım Yılı: 2005
170 sayfa
John Fante'nin kısa öykülerinden oluşuyor kitap.
Öyküler genellikle Amerika'ya göç eden göçmenlerin sorunları, çocukların hayal dünyası ve ebeveynlik üzerine.
İşte o öyküler:
YUH OLSUN DİBBER LANNON’A
Dibber Lannon’un abisi Pat Lannon’un rahip olacağını sanıyor
herkes. Hatta Dibber abisinin bir sonraki papa olacağını söylüyor herkese.
Halbuki Pat, hayvancıklara kötü davranan, zalim, küfürbaz biri.
Böyle rahip mi olur?
Dibber’in arkadaşı Arturo bunun farkında ve nitekim haklı
çıkıyor. Pat, dini bir okula gönderiliyor ama dönüyor sonra oradan.
“Hiçbir zaman rahip olmayacağım. Kendime yanlış meslek
seçmişim.” diyor.
Dibber’in havası sönüyor ve arkadaşları gıcıklık olsun diye
Dibber’a Papa diye sesleniyorlar. Ama kızmıyor Dibber.
JAKIE’NİN ANNESİ
Jakie Shaler annesi tarafından feci dövülen bir çocuk. Zalim
bir annesi var. Anlatıcı (muhtemelen yine Arturo) diyor ki:
“Jackie Shaler’in annesi gibi annem olsaydı gidip başka bir
anne bulurdum kendime.” Sf.14
Jackie’nin kardeşi bir gün bir arabanın altında kalıp
ölüyor. Cenaze töreninde anne çok ağlıyor, çok üzülüyor. Artık Jackie’ye iyi
bir anne olacağını söylüyor.
Ama sonra anlaşılıyor ki annesi yine dövmüş Jackie’yi.
SUÇLU
İtalyan bir aile. Anne, baba, üç çocuk ve babaanne.
Babanın Fred adında bir arkadaşı var, içki kaçakçılığı
yapıyor, o yüzden anne ve babaanne bu adamı sevmiyor.
Bir gün Fred elinde hediyelerle bu aileye ziyarete gelince
herkes yumuşuyor. Bir de araba almış kendisine Fred. Çocuklar gezmek istiyor,
Fred de tamam diyor.
Anne çocukları hazırlıyor, çocuklar yıkanıyor, en güzel
giysilerini giyiyor ve arabaya geçiyorlar.
Bu arada çocukların babası ve Fred masaya oturmuş içki
içiyorlar.
Çocuklar bir saatten fazla bekliyorlar arabada. Nihayet baba
ve Fred arabaya geliyor ama ikisi de sarhoş. Çocukların hevesi kırılmış, anne
ve babaanne adamları arabadan indirmeye çalışıyor, herkes duyuyor, rezillik.
Nihayet baba ve Fred çıkıyor arabadan ve eve dönüp horul
horul uyumaya başlıyorlar.
Babaanne de çocukların kırılan hevesini düzeltmek için
onlara para verip sinemaya yolluyor.
KÖTÜ KADIN
Bir akrabaları kötü bir kadınla evlenecekmiş, genelev kadını
mıymış neymiş kötü kadınlığı.
Clito Dayı diye tüm sülalenin çekindiği bir akraba ortaya
çıkarıyor ve herkese yayıyor kadının bu durumunu.
Mingo Dayı, evleneceği bu kötü kadın namlı kadını kardeşleriyle tanıştırmak
üzere geliyor ama herkes kadına kötü davranıyor. Kadın da sonra evi terk
ediyor.
Mingo Dayı üzülüyor, ağlıyor.
Bu defa herkes Clito Dayı’ya kızıyor niye söyledin kadının
bu halini diye.
Bu olaydan sonra kimse Clito Dayı’dan çekinmiyor artık.
TOZA SOR’A ÖNSÖZ
Toza Sor’u daha okumadım.
Burada yazana göre:
“Kız gitti, ona aşıktım ve benden nefret ediyordu, benim
öyküm bu kadar.” Sf.39
Kızın adı Camilla.
Bandini, Camilla’ya aşık, Camilla başka bir adama, Sammy’e.
Sammy ise sevmiyor Camilla’yı, aşağılıyor onu.
Ama Camilla Sammy’i unutmak için Bandini ile birlikte
oluyor.
Bandini ile Sammy’i kıyaslıyor, Bandini’nin erkek olmadığını
düşünüyor.
Sammy, Bandini’ye Camilla’yı nasıl etkileyebileceğini
anlatıyor. Meğer Camilla kraliçe değil köle muamelesi görmek istermiş. Bandini
öyle davranınca Camilla etkileniyor ama Bandini soğuyor bu defa.
Bandini bu arada kitaplar yazıyor.
Camilla’nın izini kaybediyor. Bulduğunda bir akıl
hastanesinde.
Sonra da bir çölde.
YAĞMURDA SIRILSIKLAM
Arkadaşının kız kardeşinin fotoğrafını görüp aşık olmuş genç
bir adam. Kız başka bir şehirde üniversite okuyor.
Genç adam, kızı düşleyip duruyor.
Sonra bir gün kızın geldiği haberini öğreniyor. Gazeteden.
Yanında bir beyzbolcu adamla.
Bizimki de kıza güzel gözükmek için yeni kazak almıştı.
Kızla sevgilisi arabanın içinde, bizimkinin önünden
geçiyorlar, bir de su sıçratıyorlar.
GERÇEK MÜPTELASI BİR YAZAR
Hee çok gerçek müptelası.
Jenny diye bir kadından bahsediyor yazar. Şişmanmış da çirkinmiş
de. Bir tane erkek arkadaşı varmış da o da çok haysiyetsizmiş de.
Sonra gerçeği söylüyor. Jenny aslında gayet güzel bir
kadınmış. Erkek arkadaşı da maddi durumu iyi bir adam. Evlenecekler muhtemelen.
Yazar da hayallere dalıyor, ben de bir zamanlar zengindim.
Keşke şimdi de olsaydım, Jenny insanlara beni anlatsaydı…diye.
OTOBÜS YOLCULUĞU
Julio Sal, otobüsle Sacramento’ya gidecek.
Yolda Nick Fabria adında bir adamla tanışıyor. Nick’in
yanında bir kadın var, sarmaş dolaşlar. Nick’in karısı sanıyor onu ama sonra
Nick diyor ki, o karım değil baldızım. Bir de öğüt veriyor:
“Evlenirsen karının bir kız kardeşi olsun. Bir taşla iki
kuş.” Sf.79
Pis iğrenç herif.
MARY OSAKA, SENİ SEVİYORUM
Mary Osaka Japon, ona aşık olan Mingo ise Filipinli.
Aileleri ve arkadaşları karşı çıkıyor ilişkilerine.
Mingo arkadaşlarını ikna ediyor sonra.
Kaçıyor iki aşık. Las Vegas’ta evleniyorlar.
Döndüklerinde insanlar onlara tuhaf tuhaf bakıyor. Çünkü
Japonlar Pearl Harbor baskınını yapmışlar.
Mary’nin ailesi, yeni evli çifte pek sıcak yaklaşmıyor, Mary
anne babasının Japonca sözlerini Mingo’ya çeviriyor ama muhtemelen yanlış, işine
geldiği gibi çeviriyor.
O gün orada ayrılıyorlar.
VALENTİ’NİN EVCİLLEŞTİRİLİŞİ
Valenti ve karısı Linda ruh hastası bir ilişki taşıyorlar.
Valenti aşırı kıskanç. Linda’nın konuştuğu her erkekle
kendisini aldattığını düşünüyor ve Linda’yı dövüyor. Linda da onu dövüyor.
Birbirlerini yaralıyorlar. Sonra hiçbir şey olmamış gibi sevişiyorlar.
Jim ikisinin de arkadaşı. Aralarını yapmaya çalışıyor. Ama
bu ikisinin bir kavgalı sonra birden kumrular gibi sevişen hallerine ayak
uyduramıyor.
Valenti, Linda’yı Jim’den de kıskanıyor ve Jim’i de dövüyor
bir gün.
Jim artık şehirden gidecek. Linda ve Valentin yine kumrular
gibi karşısına çıkıyor Jim’in. Ama Jim arkasına bakmadan gidiyor.
LANETLİ YAZARIN VAKASI
Karı koca bir ev satın alıyorlar.
Ama evin lanetli olduğu dedikodusu var. Kadın korkuyor ama
yine de alıyorlar evi.
Adamın iş için şehir dışına gitmesi gerekiyor, karısı da
onunla geliyor.
Evi bir karı kocaya kiraya veriyorlar. Sonra öğreniyorlar ki
kiracı adam ölmüş, karısı da evi boşaltıp gitmiş.
Bizimkiler de o yüzden evin gerçekten lanetli olduğuna
kanaat getirip evi satıyorlar.
MAMA’NIN DÜŞÜ
Mama ve Papa 70 yaşında bir çift.
Mama, rüyasında oğlunu görüyor. Ertesi gün oğlundan bir
telgraf geliyor. Telgrafı açmadan oğlunun öldüğünü anlıyor ve ağlamaya
başlıyor. Papa da.
Sonra diğer oğulları geliyor. Neden ağladıklarını soruyor.
Telgraf gelmiş de kardeşleri ölmüş de.
Oğlan bakıyor ki telgraf açılmamış bile. Açıyor, kardeşi
yarın geleceğini yazmış sadece.
ANNENİN GÜNAHLARI
Anne, kızlarının zengin adamlarla evlenmesini istiyor. Üç
kızını da zengin adamlarla evlendiriyor. Bir kızı kalıyor. Bu kız fakir bir
adama aşık oluyor, adam da ona. Anne karşı çıksa da gençler evleniyor.
BÜYÜK AÇLIK
Anne ve babası 7 yaşındaki çocukları Dan için endişeleniyor,
çünkü Dan hiç yemek yemiyor. Daha doğrusu anne ve babası öyle sanıyor.
Çünkü Dan yemek saatlerinden önce veya sonra kimse görmeden
bir şeyler atıştırıyor, o yüzden de ailecek sofraya oturulduğunda canı hiçbir
şey yemek istemiyor. Anne ve babası da sanıyor ki çocuğa bir şey oldu o yüzden
yemiyor.
PARİS’İ İLK GÖRÜŞÜM
Adam Paris’te ağlayan yaşlı ve çirkin bir kadın görüyor. Önce kayıtsız kalıyor kadına ama sonra yanına gidiyor. Ona biraz
para veriyor ama kadın hala ağlamaya devam ediyor. Kadının dilini bilmediği
için anlayamıyor ne olduğunu. Sonra oradan geçen birine soruyor, kadının dilinden
anlayan biri öğreniyor kadının sorununu, kadın dilenci değilmiş, sadece
ıstırabıyla yalnız kalmak istiyormuş.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder