25 Aralık 2015 Cuma

HAVADA BULUT




HAVADA BULUT

Sait Faik Abasıyanık

1951

Yapı Kredi Yayınları

15. Baskı - Mart 2011

97 sayfa

İçindekiler:

Havada Bulut

Ay Işığı

Havada Bulut

Büyük Hulyalar Kuralım

Karidesçinin Evi

Yorgiya'nın Mahallesi

Kurabiye

Korkunç Bir Pastane

Eleni ile Katina

Falcı Matmazel Todori

Birinci Mektup

İkinci Mektup

Sonu

1 Nisan'da Bir Erik Ağacı İle Konuştum

Mehmet Bey'e Göre


Bu aslında roman değil mi?

Roman bence.

Birbiriyle bağlantılı hikayeler var, tümden bakınca bir romandan pek farklı değil sanki.

Bir dipnotta şu yazıyor:

"Büyük Doğu dergisinin 22 Şubat-5 Temmuz 1956 tarihli 17.-36. sayılarında roman başlığı altında 20 bölüm olarak yayınlanan tefrikada..."

*

Seven ama sevilmeyen bir adam, aşık olduğu kadına mektuplar, hikayeler yazıyor. Bunları kadına gönderemiyor. Yayınlansın diye gönderdiği yerlerden de olumlu cevaplar alamıyor. Yazara gösteriyor. Yazar da bu hikayeleri, mektupları bir araya getiriyor. 

Ahmet, köpekli adam diye tanınıyor. Aşık olduğu kadının adı da Yorgiya. Ona olan aşkı, onun yaşadığı mahalleye, mahalledeki insanlara kadar taşıyor. Onları da tanıyor, onları da anlatıyor.

Yazar bir gizem yaratıyor burada, belki de o köpekli adam benimdir, diye.

*

HAVADA BULUT

Çok dedikoducu bir postacı var. Duyduğu birkaç kelimeden destan yazıyor. Kirli çamaşırları ortaya döküyor, temiz çamaşırları da kirletiyor. 

Köpeği ile konuşan bir adamı diline dolamış. Adamın mektuplarını okuyor. Hatta yazar da buna alet oluyor.

"Sevilmemişlerin, çok üzülmüşlerin, sarhoşların, bir zaman güzelken çirkinleyivermişlerin, okumuşların, hasılı içi rahatsızların yüzlerindeki ifade..." sf. 9


AY IŞIĞI

Yazar, köpekli adamla arkadaş oluyor. Ona mektuplarını okuduğunu itiraf ediyor. Adam kızmıyor. Yayınlanmaya layık görülmeyen hikayelerinin biri tarafından okunmasından mutlu bile oluyor. 

İşte artık o mektuplar ve hikayelere sıra geliyor.

"Aşık ve mehtap. O kadar bayat, fakat o kadar gerilerde kökü olan iki kelime... Kim bilir belki Adem de Havva'yı bir mehtaplı gecede sevdiğini duymuştur." sf. 20


HAVADA BULUT

Yorgiya küçük bir kız. Namus konusunda kafa yormuş, içinden çıkamamış. Para karşılığı ya da değil, gönlünce beraber olmuş. 

Çeşmeye su doldurmaya gittiği bir gün kovadaki suya gökyüzündeki bulut yansımış. Bulutu kovaya doldurduğunu sanıp heyecanlanmış. Yaşı daha 9 o sırada. 

15 yaşında da köpekli adamla tanışmış. Adam kıza aşık olmuş, kız olmamış.

''Birdenbire her şeyi hoşuma gitmişti. Ama ben onun birdenbire hoşuna gitmemiştim. Ağır ağır hoşuna gider miyim acaba? Buralarını düşünmedim. Düşünmedim, hemen o gece ona aşık oldum.'' sf.32


BÜYÜK HULYALAR KURALIM

Köpekli adam büyük hayaller kurmak istiyor ama aslında kurduğu büyük hayaller değil. Ev, iş, eş. Bu.

(Burada adam "Fransızcayı öğretemezler, Uygurca öğretmeye kalkarlar." diye dert yanıyor eğitimle ilgili. Bunun şimdiki versiyonu "İngilizceyi öğretemezler, Osmanlıca öğretmeye kalkarlar." diyebiliriz.)


KARİDESÇİNİN EVİ

Karidecçi Koço'yu, karısını ve çocuklarını anlatıyor. Sık sık onlarla vakit geçirirmiş köpekli adam.

"Her kadında şimdiden sonra o vardır." sf. 40


YORGİYA'NIN MAHALLESİ

Yorgiya'nın yaşadığı mahalleyi anlatıyor. Yorgiya'yı seviyor ve onu tanımak istiyor, onu tanımak için mahallesini, yaşadığı yeri de tanımak gereği duyuyor. Onun geçtiği yerleri, onunla aynı havayı soluyan insanları seviyor işte.

Mahallede genelev var, meyhane var, birahane var.

Burada insanlarla tanışıyor. Onları anlatıyor. 

"Her yerde belki yaşamadan yaşadım." sf.48

"Mahallelerde muhayyel sevgililerle yaşaya yaşaya asıl sevgiliyi bulmak nasip olmamıştı bana." sf.48


KURABİYE

Köpekli adam, hayali sevgilisiyle, hayali arkadaşıyla, hayali yerlere gidip konuşuyor.

Yorgiya'nın güzelliği için de kurabiye benzetmesi yapıyor.

"İstanbul'da tifüs, memlekette zelzele, dışarıda harp,  ben sana aşığım: İşte 1942 senesinin 21 Haziranı'nın gece yarısından sonra saat üç buçukta uyanık, beyaz şimşeklerin çaktığı, yağmurlu bir gecenin sana tebliği:" sf.56 (Bu girişin ardından gününün nasıl geçtiğini anlatıyor.)


KORKUNÇ BİR PASTANE

Yorgiya'nın mahallesinde bir de değişik bir pastane var. Kadınların konsomatrislik yaptığı, masalarda içki içmek yerine dondurma yenilen, sonra anlaşılırsa dışarıya çıkılan bir acayip pastane.

Köpekli adam da burada tanıştığı bir kadına hep Yorgiya'yı anlatırmış. 

Yorgiya'ya olan sevdası artık mahallenin dilindeymiş.

"Sevgilimin mahallesini, arkadaşlarını onun kadar severdim. Bu hava içinde yaşasam, sevgilimle konuşmasam yine ümit içinde yüzerdim." sf. 66


ELENİ İLE KATİNA

Köpekli adam Katina ile tanışık.

Katina güzel bir kadın. Erkekler ona hayran. O ise başka bir kadına hayran, Eleni'ye.

Katina, sevgilisi tarafından terk edildikten sonra verem olup ölüyor. O kendisine hayran olan erkekler için de , köpekli adam için de en fazla beş dakikalık bir hüzün yaratıyor bu ölüm. O kadar umurlarında olabiliyor.


FALCI MATMAZEL TODORİ

Falcı Todori'nin tek sıkıntısı, ev sahibinin kendisini evden çıkaracağı korkusu.

Köpekli adam, ülkede kanun var, diyerek bunun kolay olmayacağını söyleyip kadının yüreğine su serpiyor.

Ama fal konusunda kadından duydukları pek iç açıcı değil. 

Adam da zaten onu pek dinlemiyor.

Falcı da ölüyor sonra.


BİRİNCİ MEKTUP

Sevgilisine mektup yazıyor. Gönderilmemiş bir mektup. Ondan bahsetmiyor, sadece hikayesini anlatıyor. Esas konuya giremiyor. 


İKİNCİ MEKTUP

İkinci mektupta memleketinden bahsediyor. Deprem olmuş, devlet yardım etmeyi becerememiş. Yolsuzluklar, haksızlıklar almış başını yürümüş. 

"İnsan, sevgilisine düşman oluyor. Görünüşteki dostluğa aldanmamalı. Sevgili, hakiki bir düşmandır. Küçücük bir hıyanete bakar." sf. 78

"Kederimi unutmak için sanki kedersizmişim gibi yaparım." sf.82


SONU

Yazar, gitmek zorunda kalıyor.

Bir süre mektuplaşıyorlar ama sonra döndüğünde köpekli adamı bulamıyor. Postacıyı da.


1 NİSAN'DA BİR ERİK AĞACI İLE KONUŞTUM

Köpeklerle konuşmadan önce ağaçlarla konuşurmuş. Sevgilisini onlara anlatırmış. 


MEHMET BEY'E GÖRE

Köpekli adam Ahmet, kafasında bazen hayali arkadaşlar yaratıyor. Mehmet Bey de onlardan biri. İstiyor ki arkadaşı ona her şeyi dosdoğru anlatsın. Mehmet Bey de anlatıyor.

Yorgiya'nın annesinin annesi genelevde "mamabaşı" imiş. Annesi bir adamın metresi. Yorgiya da malum... 

"Sevilmemiş insanın bütün hırsıyla sevilmek için, en sevilemeyeceği yerden, çabalayıp duruyordu." sf. 96

*

Bunun dizisi de yapılmış TRT 1'de. Epey de beğenilmiş. 


arka kapak



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder