AŞKLA SAVAŞ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
Yazarı: Harun Mutluay
Yayınevi: Donkişot Güncel Yayınlar
Basım Yılı: 1. Baskı-2008
Sayfa Sayısı: 294
Darbe sonucu
askeri yönetim iktidarı ele geçirir. Gelişmiş bir toplum yaratmak için zorla ve
zorbalıkla korkunç bir eğitim düzeni uygulanır ve insanların hayatı
tektipleştirilir. Toplumun bilgi düzeyinin artmasını isteyen yönetim, insanları
rastgele sınava tabi tutar. Yolda giderken polisin GBT’nize bakması gibi,
görevliler “ Ünlü Mona Lisa tablosu kimin eseridir?” diye laps diye
sorabilirler. Genel kültür, biyoloji, matematik, fizik, edebiyat… Bilemezsen
konuyla ilgili tavsiye edilen kitapları okuma cezan var. Ve bu yediden yetmişe
herkes için geçerli.
Futbol yasak sonra.
Çünkü futbol, insan zihnini boş yere işgal eden gereksiz bir uğraş.
Eğlence
programları namına bilinen her şey yasak. Televizyonlarda hep belgesel. Hep
eğitici öğretici programlar.
Aşk, cinsellik
falan komple yasak. Sadece toplumun en küçük yapı taşı olan aile kurumu için
gerekli olduğu kadarına müsaade var.
Bunları
eleştirmeye kalkarsanız sonunuz fena. Zaten beyinler öyle bir yıkanıyor ki
eleştirebileceğinizi düşünemiyorsunuz.
Hasbelkader düşünebilecek
olanlar var mı diye devlet ajanlar sokuyor halkın arasına. “Bu askeri yönetim
de çok rerörö” diye oltayı atıyor ajan, gelen sazanlarsa hemen cezalandırılıyor.
Mesela okula
yeni bir öğretmen geliyor. Öğretmen derste mevcut yönetimi eleştiriyor. Çocuklar
şaşkın tabi. Kimisi anlıyor hocanın ajan olduğunu, çünkü kolay kolay böyle
laflar edilemez. Kimisi de yönetim tarzlarında gerçekten bir terslik olmadığını
düşünüp itiraz ediyor, “Çok güzel yönetiliyoruz, çok da güzel iyi yönetiliyoruz”
diye.
Ne kadar akıllı
çocuklar var. Hemen anlıyorlar adamın ajan olduğunu. Ben olsam mesela, “Evet
yaa hakikaten, böyle yönetim olmaz abi, bir şeyler yapmak lazım.” diye önce bir
güzel yemi, sonra da hapı yutardım. Ulan saf, kimsenin korkudan iktidar
aleyhine tek laf edemediğini biliyorsun, edenlerin ışık hızıyla ihbar edilip
ağır işkencelerden geçtiğini de biliyorsun. Ama biri çıkıp herkesin içinde
takır takır eleştirdiğinde altında bit yeniği aramıyorsun. Safım ben ya.
Neyse işte böyle
bir ülke tasviri çizmiş yazar. Buna benzer ütopik bir ülke, George Orwell’in
1984 adlı romanında da var. Oradan esin olmalı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder