13 Ağustos 2012 Pazartesi

PUSU




PUSU

Devletin yeni sahipleri

Yazarı: Ahmet Şık

Yayınevi: Postacı Yayınevi

Basım Yılı: 1. Basım Temmuz 2012

Sayfa Sayısı: 358


Ergenekon soruşturması kapsamında tutuklanan Ahmet Şık, tutuklanma gerekçelerini, tutuklukta geçirdiği süreci anlatıyor.  Ve bunların saçmalığını.

Ahmet Şık bu durumu şu satırlarla anlatıyor:

 “İlk zamanlar polis ve savcılık kaynaklı sızdırma belgelerin yer bulduğu medya aracılığıyla estirilen havanın etkisiyle, ben de dahil olmak üzere azımsanmayacak bir kitle bir kez daha Türkiye’nin derin devletiyle hesaplaşma için yeni bir fırsat yakaladığını düşünmüştü. Önceki fırsat herkesin bildiği gibi Susurluk soruşturmalarıydı. Ancak kısa zamanda üzeri örtülüvermişti. Daha sonra Şemdinli bombaları sırasında ele geçirilen fırsatın heba edilmesi ise Susurluk’tan daha hızlı olmuştu. İnandırılmak istendiğimiz Ergenekon’un bir derin devlet soruşturması olduğu yalanı ise zaman içerisinde soruşturmanın gelip dayandığı yerde anlaşıldı. Soruşturma malum cemaatin muhaliflerine yönelik bir sindirme, öç alma harekatına dönüştü ve derin devletle hesaplaşma amacının olmadığı ortaya çıktı. Zaten tam da bu nedenlerle Ergenekon soruşturmaları Susurluk sürecinde olduğu gibi bir toplumsal destekten yoksun kaldı.” Sf 220

“Ergenekon operasyonunun ilk başladığı zamanlarda yıllarca dokunulamayan ve dokunulmaz zannedilen kişi ve kurumlara yönelik cesaretle yürütülen operasyonlarda, vicdanlarda mahkum edilmiş isimler gözaltına alınıp tutuklandı. Hal böyle olunca askerin siyasette gölgesinin olmasını istemeyen, bu satırların yazarının da aralarında bulunduğu devrimci, demokrat kamuoyu Ergenekon soruşturma sürecine destek çıkmıştı.”sf 220

“Türkiye’de derin devlet dendiğinde akla gelebilecek olanları bir çırpıda sayarsak şunlarla karşılaşıyoruz:

-1950’lerden başlayarak 6-7 Eylül olayları da dahil olmak üzere Türkiye’de yaşanan dini ve etnik azınlık mensuplarına yönelik saldırı ve provokasyonlar.

-Özellikle 12 Eylül 1980 darbesinin yapı taşlarını oluşturan kitle katliamları faillerinin devletin aktörleri olduğuna hemen herkesin inandığı suikastlar.

-Tek  taraflı ateşkeslerle kesintiye uğramış olsa da Kürt sorunundan kaynaklı olarak 1980’lerin ortalarından bu yana PKK ile süren savaş.

-Bu savaşın kirindeki en önemli paya sahip olan JİTEM’in illegal faaliyetleri

-Yine JİTEM’e bağlı olarak Kürt illerinde çeşitli kıyımlara imza attığı Ergenekon soruşturmaları vesilesiyle kanıtlanan ancak faaliyetleri bu soruşturmanın kapsamına alınmayan Türkiyeli Kürtler arasından Hizbulkontra olarak bilinen Hizbullah örgütünün faaliyetleri

-Köy yakma, boşaltma ve zorunlu göç uygulamaları.

-Bombalı saldırılar

-1990’larda Türkiye devletinin sistematik bir mücadele yöntemi olarak kullandığı ve insan hakları örgütlerinin raporlarına göre kurbanlarının sayısı 2 binin üzerinde olan gözaltında kayıplar.

-Hemen her biri cezasız bırakılan işkence vakaları ve yargısız infazlar.

Ergenekon yargılamalarında bu anılan karanlık süreç soruşturma konusu edildi ya da ediliyor mu sorusuna vereceğimiz yanıt ise tek kelimeyle hayır.” Sf 229


“İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, 27 Nisan 2012’de yapılan birinci Ergenekon davasının 225’inci duruşmasında :
Danıştay saldırısı ve Cumhuriyet gazetesine el bombası ile molotofkokteyli atılması,
Danıştay saldırısında kullanılan glock marka silahın Alparslan Arslan’a satılması,
Savcı Zekeriya Öz’ün tehdit edilmesi,
İrtice ile Mücadele Eylem Planı,
İlker Başbuğ’un da sanığı olduğu İnternet Andıcı davası,
Kendi aralarında birleştirilen Poyarzköy ve Kafes davaları,
Amirallere suikast,
ÇYDD ve ÇEV’e açılan dava,
İlhan Cihaner’in de sanığı olduğu Erzincan davası…gibi 16 Ergenekon davasının tek bir davada birleştirilmesine karar verdi. Böylece zaten sorunlu olan süreç tam bir kaos ve çözümsüzlük içine hapsedilmiş oldu. ”sf 217

“AKP’nin demokratik yöntemlerle veya seçimlerle at edilemeyeceğini düşünen malum çevrelerin hatırı sayılır bir destekçi kitlesinin gücünü de arkasına alarak, şimdilerde ortaya saçılan darbe planlarıyla AKP’yi devirmek istediği de olgusal bir gerçek. Ergenekon soruşturmalar zinciri, işte tam da bu nedenle başladı. Elbette ki darbe girişimleri soruşturulacaktı. Ancak gelinen noktaya bakıldığında bu soruşturma sürecinin seyri ve hedefinin çok değiştiği söylenebilir. Ergenekon soruşturmaları süreci AKP’ye ve polis ile yargıda örgütlenmiş gizli ortağı konumundaki malum cemaate muhalif olan herkesi sindirmeye, korkutmaya, bu yetmediğinde ise Ergenekoncu, KCK’ci vs…gibi yaftalarla cezaevine göndermenin bir aracı haline dönüşmüştür. “sf 265


“Yani kimse derin devletten vazgeçmemişti. Sadece sahipleri el değiştiriyordu böylece. Başka bir deyişle adına derin devlet dediğimiz güce kimin sahip olacağı kavgasıydı yaşananlar.” Sf 220

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder