26 Eylül 2024 Perşembe

GAYYA KUYUSU

 

GAYYA KUYUSU

Emine Semiye

İthaki Yayınları

1.Baskı – Haziran 2022

115 sayfa

 

1910’lar İstanbul’unda kadın hikayesi.

Hayat koşulları zaten zor. Kadınlar için bir zorluk da erkekler. Hayatın kendi kaygı, endişe gibi soyut dertleri, geçim sıkıntısı, açlık, hastalık gibi somut dertleri yetmiyor gibi bir de erkekler var kadınların hayatını zora sokan.

Bu kitapta da “Goethe’nin İnfazı” kitabındaki gibi bir erkeğin tecavüzüne uğradıktan sonra suçlanan ve hayatı mahvolan bir kadın var. Bu yüzden de okuması çok zor bir kitap. Nasıl deli edici bir adaletsizlik! Nasıl katil edici bir haksızlık! Dehşetli öfkeleniyorum bu duruma.

*

Kitapta Yekta adında bir kızcağız var. Anası babası ölmüş. Anasının hizmetçilik ettiği evin hanımı Yekta’yı sahiplenmiş. Hanımın bir de Yekta yaşlarında kızı var, Eltaf. Bu ikisi kardeş gibi büyüyorlar. Birbirlerini pek seviyor ve iyi geçiniyorlar. Ama Yektacık’ın el kızı ve yetim oluşu sık sık yüzüne vuruluyor, dışlanıyor. En sonunda evin beyi kör olasıca Safai Bey’in tecavüzüne uğruyor. Safai bokunun elinden kendini kurtardığı gibi kuyuya atlıyor. Kurtarıyorlar. Evin hanımına her şeyi anlatıyor ama hanım, sen yüz vermeseydin kocam öyle yapmazdı diye son darbeyi vuruyor. Kızcağızı sokağa atıyorlar. Yekta kafayı yiyor. Kötü yola düşüyor. Eltaf’a Yekta öldü diyorlar. Ama bir zaman sonra Eltaf ve babası cehennemler ateşlerinde yanası Safai Bey, sokakta Yekta ile karşılaşıyorlar. Kızcağızın hali harap ama Eltaf tanıyor onu. Hemen müdahale ediyor. Yekta’nın hastanede iyileşmesi için herkesi seferber ediyor ama başarılı olamıyor. Yektacık ölüyor. Eltaf zaten hassas bir kızcağız. Bu acıya dayanamayıp o da kısa zaman sonra ölüyor.

Peki Safai Bey’e ne oluyor dersiniz? Hiçbir bok olmuyor. Kızı ölmüş, kızının mezarını ziyaret ediyor, mezar ziyaretinin hemen ardından gözü hala kadınlarda. Dev sinirlendirdi bu durum beni. Başına bir şey geldiğini okumalıydık. Evlat acısından daha ala dert mi var aslında ama ı-ıh , bu adamı etkilemedi.

*

Beri yanda da Rezin diye bir kızcağız var. Buncağız da anasız babasız. Teyzesi ve anneannesi sahip çıkıyor ama teyzesi korkunç biri. Rezin’i teyzesinin oğlu Tarhan ile evlendiriyorlar. Tarhan da korkunç biri. Neyse ki Tarhan evde durmuyor, yüzünü gören yok, hovardalık, serserilik, çeşitli suç makineliği bir hayatı var. Eve uğradığı yok. Aman uğramasın da zaten. Rezin’in korkunç teyzesi bu evlilikle artık aynı zamanda korkunç kaynanası oluyor. Yavrucak bu derdi yıllarca çekiyor. Sonra nihayet kurtarıyor kendini bu cendereden. Başkasıyla evleniyor, Tarhan hapse atılıyor, anneanne ölüyor.

Rahmetli Yekta ve Eltaf, Rezin ile az görüşmelerine rağmen Rezin’i sevmişlerdi. Eltaf ölmeden önce Rezin’e Yekta’nın günlüğünü veriyor ki yazsın, hikaye etsin bu hayatı.

*

Yazar Emine Semiye, Osmanlı’nın ilk kadın romancılarından Fatma Aliye’nin kardeşi. Fatma Aliye’nin de bir kitabını okumuştum. Bkz: Muhaderat

 Evet yazılsın, daha çok kadın, daha çok kadın hikayesi yazsın. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder