DAYISIZLIĞA ÖVGÜ
Özgür Eren Koç
2022
A7 Kitap Yayıncılık
1.Baskı - Şubat 2022
128 sayfa
Tam bugünün hikayesi. Edebiyat yok, sanat yok, estetik yok, güzellik yok,
dümdüz olay. Dümdüz.
Yazar dertli, belli. Canım ülkemizin içinde bulunduğu zorlu şartlardan her
normal, aklı başında insanın canı yanıyor. Yazarın da canı yanıyor. Bunu dile
getirmek istemiş. Bunun için bir polisiye eser kaleme almış.
Eserinde Mahsun Kırmızıgül’ün filmlerinde yaptığı gibi yapmış, değinilmedik
konu kalmayıncaya kadar zorlamış. Değindiği konulardan liste yaptım, yazımın
sonunda olacak.
*
Özetle konu şu: Malumunuz ülkemizde liyakat hak getire. Bir sürü insan hiç hak
etmediği yerlere torpille geliyor. Diğer insanlar da yok sınav, yok mülakat
diye beyhude yere hazırlanıyor. Biri çıkıp bu torpillilerden ulaşabildiğine
ulaşıp öldürerek intikam alıyor. Polisler de bu katili arıyor.
*
Daha hikayenin başında dan diye karşılaşıveriyoruz ilk cinayetle.
Bir kızla sevişecek diye whatsapp erkek grubunda övülen
Mustafa. Yazar bize bu arada Mustafa’nın ne kadar leş bir tip olduğunu şöyle
resmediyor:
Gelecek olan kız illa bira
ister diye onun hakkında şöyle düşünüyor Mustafa:
“Bu kız bira ya da başka bir alkollü içecek tüketmeyi mutlaka isterdi. Ne de
olsa koskoca hilafet yıkıldıktan sonra kurulan Batıcı cumhuriyetin Batılı gibi
yetişmiş, özenti ve günahkar bir bireyiydi.” Sf.9
Mustafa’nın diğer leş düşünceleri:
“O zamanlar bu diyarlar Dar’ül Harp değil Dar’ül İslam olduğundan…” Sf.9
“Adına Türkiye Cumhuriyeti dedikleri İngiliz projesi… Sf.9
Nihayet beklediği kız geliyor Mustafa’nın. Ama o da ne? Gelen, kadın kılığında
bir adam ve Mustafa’yı öldürüp evi ateşe veriyor.
Katilin adı Hakan. İlerleyen sayfalarda başka cinayetleri de oluyor ve anlıyoruz ki bir seri katil.
*
Öldürülen Mustafa, emniyet müdürünün yeğeniymiş. Müdür, bu cinayetin
soruşturulması için bir başkomiser görevlendirmiş ama sonra bu komiser KHK ile
ihraç edilmiş. Şimdi bu soruşturmada Başkomiser İlker ve Komiser Doğukan görevlendiriliyor.
Yanlarında eski ekipten bir tek Mami dedikleri Muharrem var.
Araştırmalarıyla öğreniyorlar ki katil hep torpille bir yerlere gelmiş
insanları öldürüyor.
Bir spor dalının federasyonuna ailece çöküp Bakanlıktan para
alanlar, ajans sahibi sevgilisi sayesinde çok ünlenen bir youtuber, kişiye özel
ilanlarla akademik kadroya alınanlar, omurgasız bir televizyoncu…
Bizim polisler de sahte bir Instagram hesabı açıp torpille
TRT’ye atanmış birini kurguluyorlar. Bu
işle Doğukan ilgileniyor ve katil Doğukan’ı da öldürüyor. Bir komiserin
öldürülmesi çok yankı buluyor tabii ve cenaze törenine devlet erkanı da
katılacak.
*
Hikaye korona zamanında geçiyor. Sokağa çıkma yasakları
varken katilin kısa sürede çeşitli şehirlere hatta ülkelere gidebilmesi üzerine düşünen Başkomiser İlker adamın pilot olduğu sonucuna varıyor. Pilot
listelerinden sonuca ulaşmaya çalışıyor.
O sırada Hakan gerçekten de bir uçuşta görevli. Ankara-İstanbul uçağı. Ama
pilot değil, hostes.
Ankara’dan kalkan uçakta komiser Doğukan’ın cenaze
törenine katılacak devlet erkanı var.
Hakan uçak havalandıktan sonra kokpitte pilotları öldürüyor. Kuleye ve uçaktakilere
kısa bir nutuk çekiyor yaptığınız torpiller, öldürttüğünüz masumlar yüzünden…
diyerek. Ve uçağı denize çakıyor.
İlker Komiser de o sıralarda buluyor Hakan’ın izini kule konuşmalarından. Durdurabileceği
bir durum olmadığından izlemeye gidiyor. Bakırköy’de uçağın denize çakılmasını
izliyor.
Kitabın sonunda İlker Komiser, bize polislik yaptırmazlar artık, diyor.
-Ne yapalım hostes olalım mı?
-Nasıl olacağız başkomiserim, bizi yaparlar mı?
-Dayın var mı Mami? Dayın var mı?
*
Kitapta değinilmeyen konu kalmış mı, bakalım:
- KHK ile ihraç edilenler
- Kovid dönemi karantina yasakları, maske takma zorunluluğu
- Sokakta yaşayan, parası ve yeşil kartı olmayan evsiz bir Türk vatandaşının
hastanede Suriyeli göçmen ismi uydurulup bedava muayene edilmesi.
- Bu kişinin genel sağlık sigortası borcuna mahkum oluşu
- Bir dönem iktidar partisinin seçimi kaybetmesi ve ülkenin kan gölüne dönmesi,
bombalama olayları yaşanması, seçimler yenilenip iktidar partisi yeniden
seçilince bombalamaların durması
- Uzun konvoylarla gidip gelen devlet başkanı
- Bakana Twitter’dan hakaret eden birinin özel harekatla evinin basılması
- Sulh Ceza Hakimliklerinin olur olmaz tutuklamaları (“Sulh ceza mahkemesine
düşenin de Allah yardımcısı olsundu.” Sf.44) Yalnız Sulh Ceza mahkeme değil
hakimliktir, neyse!
- Halı sahada oynayan savcının halı sahada oynama süresiyle ilgili sorun çıkınca
halı sahadakilere işlem yapması
- Torpilli savcılar (“Hangi hukuk fakültesinden mezun olup hangi partinin
gençlik kollarından alınıp savcı yapılmıştı belli değildi.” Sf.46 )
- Pandemi zamanı yasak olmasına rağmen yapılan toplu etkinlikler (“1.509
davetlili milletvekili düğünlerini, camii açılışlarını ya da parti kongrelerini
örnek olarak bile vermek istemedi.” Sf.47)
-Kadın cinayetlerinin sıradanlığı (“Hani katledilen bir kadın olsa tantanası en
fazla iki gün sürerdi.” Sf.48)
-Öğrenci direnişleri ve polislerin öğrencileri dövmesi (“Neymiş okullarına
rektör atamış cumhurbaşkanı” Sf.52)
- Hizbullah (“Zamanında Hizbullah’a ait bir villaya yapılan baskından sonra en
medyatik baskın bu olacaktı.” Sf.56)
-Çok takipçili çok para kazanan youtuber’lık. (Kitaptaki youtuber'ın adı Fatma Bilik. Danla Biliç'i andırıyor bu isim soyisim)
-Youtuber’ların kışkırtma videoları, tık almak için yaptıkları (“Tık almak için
öz amcasını dövenler de vardı, kız arkadaşına küfreden de,
balkondan insanların üstüne tüküren de, ters istikamete araç sokup trafiği
kilitleyen de. İşte tüm bunların adına kışkırtma videosu diyorlardı.” Sf.61) Öz amcasını dövdü diye Enes Batur'un videosu vardı. Sanırım ona gönderme.
-Tartışma programlarına alakasız insanların katılması (Kitapta bir cinayet tartışmasına
jeodezi ve fotogrametri profesörü katılmıştı.)
- Önemli olaylarda gündem değiştirilmesi (“Neyse en azından şu rektör mektör
gündemi değiştirdi.” Sf.60)
- Dayak yiyen tartışma programı moderatörü ("Kısa bir süre de olsa
rüzgarın değiştiğini düşünüp ucundan kıyısından muhalefet yapmayı deneyince
kimliği belirsiz kişilerin saldırısına uğramıştı." Sf.75 Kitapta adı Altan Alakan diye geçen bu kişi Ahmet Hakan'ı akla getiriyor.)
-Devlet kadrosunun Alman arabalara hayranlığı (“Devlet başkanından ırkçı
partilerin liderlerine kadar yayılmış bir epidemiydi bu. Diyanet işleri başkanı
başimam efendinin fetvası bu lüks araba sevdasına çoktan cevaz vermişti.
Yüreklerinde son bir vicdan zerresi, Allah’a karşı duyulan son bir korku
kırıntısı kalmasa böyle gezmeye sünnet bile derlerdi ama zaten soran eden de
yoktu.” Sf.87)
-Boğaz köprüsünde intihara kalkışanları vazgeçiren bakanlar ("İstisnasız her seçim
döneminde eski ismiyle Boğaziçi Köprüsü’nden geçerken intihar girişimine denk
gelen siyasetçilerden neyi eksikti?” Sf.88)
-Her yere açılan gereksiz üniversiteler (“Anadolu’daki bir tabela
üniversitesi…” Sf.96)
*
Bahsetmediği konu kalmış mı?
Hakan Günday'ı andırıyor bana bu tarz. Ondan da bahsetmeliyim, bundan da bahsetmeliyim, şu da şu da şu da, her şeyden konuşmalıyım, her şeyden.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder