SAKLI KİTAP
Yazarı: Sibel Eraslan
Yayınevi: Timaş Yayınları
Basım Yılı: 1. Baskı – Şubat 2013
Sayfa Sayısı: 185
28 Şubat döneminde yazarın ve arkadaşlarının çektiği sıkıntıları
anlatan bir kitap.
O dönem türbanlı kızların eğitim hakkı ile ilgili ciddi
problemler vardı hatırlarsınız. Türbanlı kızlar, türban yasağı nedeniyle
türbanın üzerine peruk takarak üniversitelere girmeye çalışıyordu. Bu yöntem
de zamanla “ideolojik peruk” gibi bir adla engellenmeye çalışılmıştı.
İkna odaları vardı. Ya da var deniyordu diyeyim. Ben çünkü
görmedim. Ama denildiğine göre bu odalarda türban takan kız öğrencilere
türbanlarını çıkarmaları yönünde telkinler ediliyormuş okulun hocaları
tarafından.
Saçmalık üstüne saçmalıktı yani.
Şimdi böyle söyleyince kulağa çok garip geliyor. Şimdi baktığınızda
“devir onların devri”. Bu da çok kötü bir söylem oldu bak şimdi. Onlar-bizler
ayrımı.
Ama bu ya da buna benzer başka bir ayrım olmadan yapamıyoruz
milletçek. İlla sınıflaşacağız, illa kutuplaşacağız. Farklılıklarımızla kaynaşmayı
beceremiyoruz. Tercihlere saygı duymayı bilemiyoruz.
Bunlar optimist tarafımdan çıkanlar. Şimdi diğer tarafa
geleceğim.
O dönem -ve hatta şimdi de- türban takmanın siyasi
ideolojisi üzerinde durulmuştu. Bunun salt dini bir gereklilik inancından
değil, belli bir cemaat mensubu olmak nedeniyle takıldığı düşüncesi dile
getiriliyordu. Ki buna ben de büyük ölçüde katılıyorum.
Üniversitede, vakıf üniversitelerini bilemeyeceğim ama
devlet üniversitelerinde, türbanlı öğrencilerin hepsinin cemaat bağlantılı
olduğunu söylemek mümkün. İstisna vardır belki ama ben hiç görmedim, göreni de
görmedim, duymadım.
E bu cemaatin de çok masum bir cemaat olmadığı malum. Devlet
kademelerine kendi insanlarını getirmek üzere çalışan ve bunu başaran, bu uğurda
kul hakkı ihlal etmekten çekinmeyen, hak hukuk gözetmeksizin çıkarları uğruna her
şeyi yapabilecek güce sahip bir cemaatten bahsediyoruz.
İşin bu yönü insanların tercihlerine, dini yaşayışlarına
müdahale noktasında ciddi tereddütlere yol açıyor.
Bu konu daha çok su götürür de biraz kitap özelinde konuşmak
istiyorum.
Türbanlı olması nedeniyle eğitim hakkı elinde alınmış yazar,
kendisinin ve arkadaşlarının yaşadığı sıkıntıları samimi bir şekilde anlatıyor.
Ben burada pek demogoji olduğunu düşünmüyorum.
Yalnızca bu aşırı bağlanmış, tutkulu hali anlayamıyorum.
Cemaatçi arkadaşlarımdan bildiğim ve gördüğüm kadarıyla bir “hizmet
aşkı” var. İşte bu aşk uğruna ailelerini bile ikinci plana atabiliyorlar. Başka
bir şehirde, “talebe”lere hiçbir karşılık beklemeden eğitim vermek, ders
anlatmak… Ailesini görmeye, pek çok kere imkanı varken, senede bir kez gelmek…
Kitapta da ailesi ile yaşamak varken, ömrünü adeta talebelerine adamış bir
abladan bahsediliyor.
İşte bu adanmışlığı anlayamıyorum.
Stv’de Ayna diye bir program var. Orada bir ağabey, çeşitli
ülkeleri geziyor, bu ülkelerde varsa Türk okullarını gösteriyor. Atıyorum
Mozambik’te, Etiyopya’da Türk okulu var ve burada Türk öğretmenler eğitim
veriyor. Bunun karşılığında kendilerine ciddi bir ücret verildiğini düşünmek
istiyorum ama küçük paralar karşılığında bu işi yapıyorlarsa da şaşırmam. Niye?
“Hizmet”
Cemaatçi öğrencilerden bahsedip de cemaat evini anmamak
olmaz.
Yine yakın arkadaşlardan biliyorum. Cemaat evinde
kalıyorlardı. Pahalı bir muhitte, geniş bir apartman dairesinde komik bir kira
ile oturuyorlardı öncelikle. Bu anlamda güzel bir imkan. Güzel olmayan eve
girip çıkanın belli olmamasıydı. Sürekli ders çalışmaya liseli öğrenciler
geliyordu mesela, onlara ders çalıştıran ablalar, mukabeleler, sohbetler, sohbet
için gelen abla ve diğer cemaatçi kızlar. Evde sürekli bir sirkülasyon vardı. Dehşet
bir şey bence bu. Düşünsenize, akşam yatıyorsunuz, sabah kalkıyorsunuz
salondaki çekyatta tanımadığınız biri yatıyor, yere yatak kurulmuş, biri de
orada yatıyor. Mutfakta biri kahvaltı ediyor. Ama kimse yabancı gibi, misafir
gibi davranmıyor. Çok acayip değil mi?
Kitapta bu da var. Ama tabi daha duygusal, daha naif bir şekilde
anlatılmış. Kitabın genel dili de bu zaten.
Empati kurabilmek anlamında faydalı olabilir bu kitap, ama o dönemi daha iyi anlayabilmek için daha ciddi kitaplara yönelmek lazım. Bu kitap çünkü dediğim gibi fazlaca duygusal.
ilginç bir kitapmış güzel yorumlamışsın teşekkürler
YanıtlaSil