ALTIN VOLKANI
(La Volcan D’or)
Jules Verne
1906
Fransızcadan çeviren: İdil Gürbüz
İthaki Yayınları
1. Baskı – 2002
279 sayfa
İki kuzene dayılarından bir altın madeni
miras kalıyor. İki kuzenin de hali vakti yerinde, madencilikle uğraşamazlar,
satacaklar ama ederi ne anlayabilmek için dünyanın yolunu gidiyorlar.
*
Kuzenler Summy Skin ve Ben Raddle.
Montreal’de yaşıyorlar. (Kanada)
Kitaba göre
Kanadalılar çok çocuklu oluyormuş:
“…çocuk sayıları çoğunlukla iki düzineyi
aşan kalabalık Kanadalı aileler…” sf.15
Kendilerine kalan altın madenini görmek
için müthiş zahmetli, aylar süren bir yolculuğa çıkıyorlar. Hedef Klondike.
O dönem altına hücum var. Bu uğurda insanlar sersefil kalabiliyor. Bu açıdan "Gazap Üzümleri"ni andırıyor ama Jules Verne kitaplarında böyle trajedi yok. Hatta duygu da pek yok. Soğukkanlı geliyor bana Jules Verne romanları.
*
Summy Skin madeni satalım kurtulalım kafasında. Ona
göre madencilik sefalet demek. Ben Raddle ise belki işletiriz diye düşünüyor.
“Kuzey Amerika’da hiç de az olmayan
sıradışı, fakat tamamen tesadüflere bağlı fırsatlardan, özellikle de toprağın
mineral zenginliklerinden yararlanarak zengin, çok zengin olmakta gözü vardı.
Gould’un, Astor’un, Vanderbildt’in, Rockefeller’ın ve diğer pek çoğunun
milyarları bulan efsanevi servetleri kafasını meşgul ediyordu.” Sf.17
*
Kanada’ya dair başka bilgi ve öngörüler de
yer alıyor kitapta.
“…buraların en önemli kereste kaynağı olan
kente, dünyanın merkezinde olma iddiası aşağı yukarı kanıtlanmış olan, Dominion’un
başkenti Ottowa’ya vardı.” Sf.36
Dünyanın merkezinde mi?
“…can sıkıcı demeyelim de fazlasıyla
talepkar olan Kanada gümrüğü ile işleri yoluna koymak gerekiyordu.” Sf.41
Talepkar gümrük J
*
Neyse varıyorlar dayıdan kalma altın
madenine. 129 no’lu maden.
Komşuları 127 no’lu madenin sahibi
Teksaslı haydut kılıklı adamlar. Hunter ve Malone. Onlarla bir çatışmaya
girmekten çok endişeleniyorlar.
Fakat beklenmedik bir şey oluyor. Ben altına kavuşacaklar, mutlu son olacak, diye beklerken bir sel geliyor ve bütün
madenleri yok ediyor. Hepsi denize karışıyor. Maden falan kalmıyor.
Yorgan gitti, kavga bitti.
Diye düşünürken bu defa da kuzenler yolda
gördükleri bir yaralının tarif ettiği altın madenine doğru yola çıkmaya karar
veriyorlar.
Summy Skin çok rahatsız. Çünkü artık o bu diyarlardan defolup gitmek istiyor. Bir türlü gidememeleri beni bile gerdi. Bu
gerginliği “Tatar Çölü” kitabında tatmıştım. Orada da yapışmış gibi bir türlü
gidemiyordu.
Bir de rüyalarımda böyle şeyler görüyorum.
Rüyamda hazırlanmışım, tam evden çıkacağım, bir şey unuttuğumu fark edip geri
dönüyorum, alıyorum unuttuğum şeyi, tam çıkacağım, yine bir şey için geri
dönmem gerekiyor, geri dön, al, tam çıkacakken yine geri dön… Böyle
bir rüya. Pardon rüya demişim, kabus.
*
Ölüm döşeğindeki yaralı adamın anlattığına göre "Golden Mount" denilen bir volkanın içinde
altınlar. Ama volkanın içine giremiyorlar, çünkü ha patladı ha patlayacak.
Ne zaman patlayacağı da belli değil. Ben
Raddle mühendis adam. Civardaki derenin suyuyla, barajla, bir şeyler yapıp volkanı
vaktinden önce patlatacakmış. Kontrollü bir şekilde patlatıp altınlara
ulaşacaklar. Planları bu.
Ancak bu altın volkanını bilen sadece
onlar değil. Teksaslı haydutlar da burayı duymuş. İki grup arasında çatışma
çıkıyor.
Bu esnada volkan patlıyor. Haydutgiller
ölüyor ama altınlar da suya karışıyor. Çünkü patlamanın yönünü ayarlayamamış
bizimkiler.
Öyle elleri boş, maceraları yanlarına kar
kalarak, dönüyorlar.
*
Jules Verne'nin kitaplarında ana karakterin hep sadık bir yardımcısı oluyor. Burada da var.
Bir de ana karakter hep erkek. Şimdiye kadar okuduklarımda bunu gözlemledim. Okumaya devam.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder