16 Ağustos 2018 Perşembe




Azra Kohen

2013

Destek Yayınları

2. Baskı – Eylül 2014

439 sayfa


Uzun zaman çok satanlar arasında kaldı bu kitap.

Dizisi de –ben izlemedim ama- çok övüldü.

Bir gün internette yazarın şu konuşmasına denk geldim:


“Ben bir ordu yaratıyorum.” diyor.

Merak edip okumaya başladım ne ordusuymuş bu diye.

*

Ülkenin en meşhur siması olan Can Manay adındaki bir psikolog çevresinde dönüyor roman.

Can Manay, görünürde çok başarılı, çok zeki, çok karizmatik, çok ünlü, çok zengin, çok her şey.

İçte ise psikopatın teki.

Geçmişinde bir bokluk var ama belli değil daha, sanırım serinin devamında ortaya çıkacak o bokluk.
İşte o bokluğu bulan gazeteci bir kızcağızı işinden ediyor Can Manay. Kızcağız sonra kendi dedikodu/magazin dergisini basıyor, bir zenginin yardımıyla. Ama o dergiye de esrarengiz bir saldırı oluyor, o saldırı da bu kitapta gizemin koruyor. Sanırım o da serinin devamında ortaya çıkacaktır.

*

Can Manay, Duru adında bir balerine aşık oluyor. Dev bir aşk ama, kendi tarifiyle kendisinden bile güçlü bir duygu.

Duru’nun Deniz adında bir sevgilisi var. Deniz sürüden ayrı bir genç. Düşünceleri farklı. Özgürlükten yana. Müzik öğretmenliği yapıyor ve öğrencilerini de bu özgürlükçü anlayışla yetiştiriyor.

*

Can Manay, Duru’yu elde etmek için çeşitli planlar yapıyor. Kendisi gibi olgun görünümlü bir adama yakışmayacak basitlikte ve çocuklukta planlar, akılsızca ve çılgınca.

*

Duru, Can Manay’ın kendisine olan yoğun ilgisini fark ediyor. Sevgilisi Deniz fark etmiyor diye çıldırıyor.

Bu kısımlar bana Sabahattin Ali’nin Kuyucaklı Yusuf’undaki Yusuf ile Muazzez’in ilişkisini hatırlattı. Muazzez’e köyün zengin adamı musallat oluyor, Yusuf asla anlamıyor, Muazzez de çıldırıyordu. Aptal Yusuf. Ve aptal Deniz.

Gerçi tabii burada kadınlar niye sevgililerine bu olanları açık açık anlatmıyor diye de sorulabilir. Bilemiyorum, anlatmaya gerek bırakılması sevgilisini aptal olarak görmesine sebep oluyor olabilir. Erkeğin akıllı olduğunu, kendisini sevdiğini ve koruduğunu görmek istiyor belki.  

Neyse, romanda Deniz görmüyor.

Duru da elden gidiyor.

*

Kitabın sonunda…

Duru ile Can Manay sevişiyorlar.

*

“Bir ordu yaratıyorum” gibi iddialı bir lafı dolduracak bir içeriğini göremedim ben kitabın.

Belki bilmeyenler için “ünlü” olarak lanse edilen insanların iç yüzlerinin göründüğü gibi olmadığı konusunda birilerini aydınlatmıştır.

Ya da özendiğimiz hayatların çok da özenilmeyecek yanları olduğunu göstermiştir bilmeyenlere belki.

İstediğimiz, hayal ettiğimiz şeylerin gerçekten istediğimiz şeyler mi yoksa televizyonda, reklamlarda pazarlanan ve bu yüzden istediğimizi sandığımız şeyler mi olduğu konusunda sorgulamaya girmiştir belki bazıları.

Yani zorlarsam bunlar çıkıyor, ama bunların çıkması için daha etkili kitaplar var.

Örneğin;







Gerçi bunlar roman değil, daha teknik kitaplar. 

Neyse siz bilirsiniz.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder