6 Ocak 2018 Cumartesi

YÖNTEM ÜZERİNE KONUŞMA


YÖNTEM ÜZERİNE KONUŞMA

(Dissetatio de Methodo)

Renatus Descartes

1637

Latinceden Çeviren: Çiğdem Dürüşken

Kabalcı Yayıncılık

Baskı - Mayıs 2013

208 sayfa


"Düşünüyorum, öyleyse varım."

İşte bu sözün sahibi Descartes'ın kendisini ve düşünce yöntemini anlattığı kitabı.

Öncelikle bahsettiği yöntemi kimseye öğrettiğinin düşünülmesini istemiyor, sadece kendi izlediği yolu gösterdiğini vurguluyor.

"Çünkü başkalarına öğüt vermeye kalktınız mı, öğüt verdiğiniz kişilerden daha akıllıymış gibi görüneceğinizden, en ufak bir hata yaptığınızda en büyük eleştirileri de hak etmiş olursunuz." sf.29

*

Descartes'a göre fikir ayrılıklarımızın nedeni, bazılarımızın bazılarına göre daha üstün bir akılla donatılmış olması değil, yalnızca farklı yöntemlerle düşünmemiz ve dikkatimizi aynı şeylere yöneltmememiz.

Müthiş bir mütevazılık gösteriyor ve diyor ki:

"Ben hiçbir zaman diğer insanlardan daha zeki olduğumu düşünmemişimdir, aksine her zaman kendimi başkalarıyla kıyaslayıp keşke ben de hızlı düşünebilsem, keşke benim de net bir hayal gücüm ya da güçlü ve işlek bir hafızam olsa demişimdir." sf.25

Yaaa ben de.

*

Eskimiş bir evin yerine yenisini yapmak için eski evi komple yıkmak gerekir ya. Descartes da bu örneği vererek doğru düşünebilmek için eski düşüncelerini yıkması gerektiğine karar vermiş. 

"Çok fazla yasa kötülükleri önlemez,aksine kötülüklere kılıf geçirmenizi kolaylaştırır; bu yüzden en iyi yönetilen halklar birkaç yasası olup da bunları sıkı sıkıya uygulayan halklardır." sf. 63

diyerek bir düşünce yöntemi oluşturmuş ve buna sıkı sıkıya bağlı kalması gerektiği sonucuna ulaşmış.

*

Bulduğu yöntemin kuralları şöyle:

İlk kural:

Doğru olduğunu açık şekilde bilmediğim hiçbir şeyi doğru olarak kabul etmemek.

İkincisi:

İrdeleyeceğim problemleri rahatça çözmeme olanak tanıyacak kadar çok bölümlere ayırmak.

Üçüncüsü:

Doğruyu araştırmak üzer sarf edeceğim bütün düşüncelerimi daima belli bir düzende ilerletmek, yani en basit ve bilinmesi en kolay şeylerden başlayıp yavaş yavaş, adım adım daha zor ve daha karmaşık olanlarının bilgisine yükseltmek.

Sonuncusu:

Hem genel bilgiler elde etmeye çalışırken hem de bölüm bölüm ayırdığım zorlukların üzerinden geçerken, her şeyi kusursuz bir şekilde tek tek sıralamak ve hiçbir şeyi atlamadığımdan emin olmak için here şeyi etraflıca tekrar gözden geçirmek.

sf.63

*

Bir de davranış modeli belirlemiş:

İlk kural: 

Ülkemin yasa ve adetlerine itaat etmek ve Tanrı'nın inayetiyle çocukluğumdan beri bağrında büyüyüp en iyisi olduğuna karar verdiğim inancıma sıkı sıkıya bağlı kalmak; geri kalan her konuda da aralarında bir ömür geçireceğim insanların en makul ve en mantıklı olanlarının benimsemiş olduğu en ölçülü ve aşırılıklardan en uzak görüşlere göre davranmak.

İkinci kural:

Kararlarımda her zaman elimden geldiğince tutarlı ve sebatkar olmak; çok kuşkulu nedenlere dayanan ve belki de hiçbirini benimsemeyeceğim görüşleri bile tam manasıyla emin olduğum görüşleri sürdürür gibi en ufak bir kuşkuya kapılmadan ve hiç tereddüt etmeden sürdürmek.

Üçüncü kural:

Talihin değil de kendimin üstesinden gelmeye azmetmek, dünyanın düzenini değiştirmektense kendi arzularımı değiştirmek ve genel olarak kendi düşüncelerimiz dışında hiçbir şeyin bizim elimizde olmadığına kesinkes inanmak. Bu yüzden olması için elimizdeki tüm imkanları seferber ettikten sonra baktık ki bir şey hala olmuyor, o zaman onu Felsefi dilde imkansız denen şeyler arasına yerleştirmeliyiz.

sf.73


Kitabın başındaki sunuş kısmında:

"Descartes 'Dünya' adlı eserinde Kopernik'in kuramını onayladığını düşününce, Galileo ile aynı kaderi paylaşmamak için eserini yayımlamaktan vazgeçer." yazıyor.

Bu durumda Descartes, davranış modeliyle, Dünya'nın Güneş etrafında döndüğünü söyleyen Galileo'nun başına gelenleri duyduktan sonra toplumdan çok ayrık gözükmemeye çalışmış gibi. 

*

Descartes'in tüm şüpheciliğine rağmen Tanrı'ya inanmasını anlayamadım. 

Diyor ki:

"Açık ve seçik olarak gördüğümüz her şeyin doğru olduğu düşüncesi ancak Tanrı varolduğu için, Tanrı yüce ve yetkin bir varlık olduğu için ve sahip olduğumuz her şeyi mutlak anlamda Tanrı'ya borçlu olduğumuz için kesindir." sf.111

"Dünyada olan ya da olabilen ne varsa hepsinin genel ilkelerini, yani ilk nedenlerini bulmaya çalıştım. Bunun için de göz önüne sadece dünyamızın yaratıcısı olan Tanrı'yı aldım." sf.165

Bu Thomas Aquinas'ın (1225-1274) ilk neden teorisi sanırım.

İlk Neden Argümanı denilen görüşüne göre var olan her şeyin bir başlangıç noktası vardır. Futbol topunu ele alalım. Bu top, pek çok nedenin sonucudur; insanların tasarlaması ve biçim vermesi, ham maddeleri üreten nedenler vs. Ama ham maddelerin var olmasına ne sebep oldu? Bu nedenlere ne sebep oldu? Geriye, daha da geriye gidilebilir. Ancak sonsuza kadar geriye gidilemez, çünkü o zaman bir ilk nedene ulaşılamaz. Tanrı ise var olan her şeyin nedensiz nedenidir. 

*
Son olarak Descartes sonraki kuşaklara sesleniyor ve diyor ki:

"Bizzat ben yayımlamadığım halde, benim ağzımdan çıkmış gibi söylenen şeylere asla inanmayın." sf.177

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder