OBLOMOV
Yazarı: İvan Aleksandroviç Gonçarov
Çeviri: İhsan Kırımlı
Yayınevi: Alter Yayıncılık
Sayfa Sayısı: 548
Ölümüne tembel, ölümüne üşengeç bir adam Oblomov.
Kafasında bir sürü planlar, projeler, hayaller var ama yapacak mecali yok. Dev bir ölü toprağı var üstünde. Şahane arkadaşı Ştolts, onu silkelemeye çalışıyor ama nafile. Huylu huyundan vazgeçmiyor.
Oblomov, bir beyefendi. Tam anlamıyla bir beyefendi. Anladığım kadarıyla o yıllarda (1800'ler) beyefendilik hiç bir işe el sürmemek demek. O kadar zengin olmak ki, ayakkabını, çorabını bile hizmetçinin giydirmesi. Öylesine bir zenginlik.
Böyle yetişmiş bir çocuktan büyüyünce ne hayır beklenir ki?
Oblomov da bu şekilde büyümüş. Bütün gün yatarak, uyuyarak, kendisi gibi tembel uşağı Zahar ile her günü birbirinin aynı günler geçiriyor.
Kitabın ilk bölümlerinde Oblomov'un bu uyuklama halini okuyoruz. Eve bir kaç misafiri geliyor Oblomov'un. Onlarla sohbet, muhabbet, yemek derken gün bitiyor, hop uyku zamanı. Kalkması zaten öğleni bulan Oblomov için gün çok kısa.
Bütün kitap böyle mi sürecek, çok sıkıcı...derken Olga geliyor.
Aşk insanın huyunu suyunu değiştirir tabi. Bu aşk için Oblomov, tembel hayatını büyük ölçüde değiştiriyor. Yani elinden geldiği kadar. Bu noktadan itibaren kitap bir güzel oluyor, bir heyecanlı oluyor, bir keyifli oluyor ki sormayın.
Ama işte bir yere kadar. Bu hayat tarzı adamın iliklerine işlemiş. Yok, öldür Allah düzelmiyor. O karanlığa kendini hapsetmek ona iyi geliyor. Bunun doğru olmadığının, hayatını boşa geçirdiğinin farkında ama gerçekten adamın elinden başka türlüsü gelmiyor.
Olga, Oblomov'u bu karanlık hayattan kurtarmak için elinden geleni yapıyor ama...
Olga hayat dolu, neşeli, capcanlı, enerjik bir kız. Oblomov ise tam tersi.
Bu ikisinin aşkının evlilikle taçlanıp taçlanamayacağı merakı kitabı epey sürüklüyor. Bu kısımlarda Oblomov'un artık mallığa varan saflığı sinir bozucu. Hiçbir şey yapmayıp o kadar çok düşünüyor ki, sırf düşünmekten birşey yapamaz hale getiriyor kendini.
Herkes için en iyisi ile bitiyor kitap. Gerçekten güzel bir son oluyor.
Oblomov, 1859'da basılmış ve yazarın en ünlü eseriymiş. "Dostoyevski tarafından kayda değer, itibarlı bir yazar olarak tanımlanmıştır. Anton Çehov kendisinden başarılı bir yazar olarak söz eder." yazıyor arka kapakta Gonçarov hakkında. Bir kitap yazıyorsun, Dostoyevski ve Anton Çehov okuyup senden övgüyle bahsediyor. Vay be.
Kitap, yayınlandığı dönemde de epey ses getirmiş. Çünkü tam da köleliğin kaldırılmak üzere olduğu yıllarmış. "Köleliğin kaldırılmasına üç yıl kalmış, bütün edebiyatta, uyuşukluğa, hareketsizliğe, şaşkınlığa karşı savaş açılmıştı." Böyle bir döneme cuk oturmuş kitap.
Unutamayacağım kitaplardan biri :) Harikaydı :)
YanıtlaSilAynen, ben de unutacağımı sanmıyorum.
Silhakkında çok yorum okuduğum kitaplardan.. dr siparişime mutlaka ekleyeceğim... paylaşımınıza teşekkürler...
YanıtlaSilRica ederim, şiddetle de tavsiye ederim.
YanıtlaSilBiraz geç oldu ama listeme attım ;)
YanıtlaSilGeç olsun, güç olmasın :)
YanıtlaSilmerak ettiğim ama okumadıklarımdan.. yıllarca bir oblomovla yaşadım ama adının oblomov olduğunu yeni öğreniyorum... :))))
YanıtlaSilBir an önce okumanızı tavsiye ederim o zaman. Oblomov'ları görür görmez tanıyorsunuz böylece :)
YanıtlaSil