17 Eylül 2019 Salı

MUHAFAZAKARLIĞA KARŞI FEMİNİZM



MUHAFAZAKARLIĞA KARŞI FEMİNİZM

Handan Koç

2012

Destek Yayınevi

1. Baskı – Temmuz 2012

175 sayfa


Kadınlara toplumda, dinde, politikada nasıl bakıldığını sorgulayan bir kitap.

*

Bazı genellemeler yer alıyor kitapta, çok katılamadığım.

Örneğin:

“Aşkla ilgili kirlenmenin günümüz dünyasına Batı’dan saçıldığı büyük ölçüde doğrudur.” Sf.9

Aşk, doğuda çok pirüpaktı da batı mı bozdu?

Sanmıyorum.

Bir de feminist hareketler ilgili olarak;

“Feminist siyaset erkeklerle birlikte değil de daha çok erkeklere karşı yapılan, erkeklerle birlikte yapıldığı zaman anlamını ve etkisini kaybeden bir şeydir.” diyor. Sf.143

Feminizmi erkeklerin de anlaması ve kadınlarla birlikte mücadele etmesi bana ters gelmiyor.

Öte yandan yazarın bu konuda yıllardır aktif mücadele etmesi (kendisini “devrimci bir feministim” diye tanımlıyor. Sf.134) karşısında pek diretmiyor ve saygı duyuyorum, vardır bir bildiği böyle söylemekte herhalde.

*

Kitapta feminizm konusu dönemin tartışmaları, politika ve din çerçevesinde değerlendiriliyor. 

Kitabın kaleme alındığı yıl 2012.

Kadınları evde ev işi yapıp çocuk bakması, erkekleri dışarıda çalışması gereken insanlar olarak ayıran düşüncelere ve bu düşüncelerin yanlışlığına vurgu yapıyor.

Açıkçası insanların bu konuda doğrusu budur diye dikte etmesine anlam veremiyorum. Kadın, istiyorsa evde dursun, istiyorsa dışarıda çalışsın, erkek istiyorsa evde dursun, istiyorsa dışarıda çalışsın. Olaya böyle bakmak çok mu imkansız ya da saçma ya da korkunç? Niye kadınlar şöyle yapmalı, erkekler böyle yapmalı diye kalıba sokulmaya çalışılır ki?

Dinci erkeklerin kadınların çalışmasına karşı çıkış sebeplerinden biri kadınların dışarıda vahşi erkeklerin ortamına düşmeleri endişesi imiş.

“Türkiyeli İslamcı yazarların hemen her kuşağında yaygın eğilim kadınların dışarıda çalışmasını bir aşağılanma ortamına sürgün edilmesi ve vahşi erkeklerin kollarına düşmesi olarak tasvir etmektedir.” Sf.44

Bu durumdan endişelendiğini söyleyen erkeklerin kadınlara “Dışarıda vahşi erkekler var, çalışmayın.” demesi yerine  erkeklere “Vahşi olmayın lan!” diye tavsiye bulunması neden hiç akla gelmez, bunu da anlamıyorum.

*

Kitabın yazıldığı dönem itibariyle Fethullah Gülen henüz FETÖ olarak adlandırılmamış. O kadar ki kitapta:

“Bugün İstanbul’da sayıları her geçen gün artan dev reklam panoları var. 2012’nin geride kaldığı bugünlerde bu panolarda M. Fethullah Gülen’in resmi ile birlikte kitabının ilanı yer alıyor.” sf.95

bilgisi mevcut. 

Şu an akıl almaz gözüken bir durum.

Fethullah Gülen’in kitaplarının müritleri tarafından okunduğu, hatta kitaplarının billboard’larda reklamlarının olduğu, Sızıntı adlı cemaat dergisinin basıldığı, Risale-i Nur sohbetlerinin yapıldığı dönemler.

Yazar o yüzden Fethullah Gülen’i de değerlendiriyor. Onun kadınlar hakkındaki söylemlerini, muhafazakar kesimin ona duyduğu ilgiyi sorguluyor. Onun görüşlerinin tehlikeli olduğunu, ama pek çok ünlü ismin onun görüşlerini takdir ettiğini belirtip o isimlere kibarca Allah akıl fikir versin demeye getiriyor.

*

O günden bugüne değişen, bir zamanlar makbul sayılan isimlerin şimdilerde lanetli olması.

Ancak değişmeyen bir şey var ki o da yazarın şu satırında:

“Bugün Türkiye’de olağanüstü bir baskı-geçiş rejimi altında yaşıyoruz.” Sf.134.

Yazar bunu söylediğinde sene 2012.

2019 itibariyle “Yuoo artık öyle değil.” diyebiliyor muyuz?

*

Kitabın sonunda İran’dan örnekler var. İran hukukunda evlilik, miras, şahitlik, eğitim, çalışma, sosyal haklar...vb konusunda kadınların nasıl korkunç bir konumda olduklarına dair bilgiler yer alıyor.

İslam hukukunda "mehir"den bahsedilir. Evlenirken kadın, boşanma durumunda erkeğin kendisine vermesini istediği bedeli söyler. İran'da kadınlar boşanırken çoğunlukla bu mehri alamıyorlarmış. Çünkü erkekler mehir vermemek için boşanmayı zora koşuyor, kadınlar da "Mehir senin, canım benim" diyorlarmış. 

Kadının insan yerine konmadığı bir tablo çiziliyor bu bölümde.

*

Yazar kadınların yaşamının çok iyi durumda olmadığını belirtmekle birlikte umutsuz da değil. Kitapta sert eleştiriler var ama öte yandan bugüne kadar verilen mücadeleleri saygıyla, bundan sonrakileri de umutla karşılayan bir alt metin sezdim ben. 




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder