27 Haziran 2015 Cumartesi

SİNEKLERİN TANRISI



SİNEKLERİN TANRISI

( Lord Of The Flies)

William Golding

1954

İngilizce Aslından Çeviren: Mina Urgan

Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları

28. Basım - Ocak 2015

261 sayfa


Bir uçak saldırısı sonucu ıssız bir adaya düşen, yaşları 6 ile 12 arasında değişen çocukların yaşam ve iktidar mücadelesi anlatılıyor.

Bu yaşta çocuklar nereden bilir iktidar mücadelesini? Bu uğurda insan öldürmeyi göze almayı?  Asıl mesele bu. 

Yetişkinlere yakıştırılabilecek bu çabayı çocuklarda da görmek insanı düşündürüyor. Çocuklar melektir, algısını sarsıyor. O zaman kötülük, doğuştan gelen bir dürtü. Mü acaba?

*
---spoiler---

Kitapta önce Ralph', ve Domuzcuk'u tanıyoruz.

Domuzcuk'un adını hiçbir zaman öğrenemiyoruz. Yavrucak o kadar "Bana Domuzcuk demesinler" diye uğraşıyor, gene de bu şekilde anılıyor.

Diğer tarafta Jack var. Kötülüğün simgesi bu çocuk. 

Çocuklar, Ralph'ı şef olarak seçiyorlar.

Ralph, adadan kurtulmak için civardan geçen gemilerin görebileceği bir ateş yakılmasını istiyor. Ateşi Domuzcuk'un gözlüğü ile yakıyorlar. Gözlük camını güneşe tutup tutuşturuyorlar dalları. Ateşten sorumlu Jack oluyor.

Jack, aynı zamanda avcı. Domuz avlıyor. Bir gün bir av sırasında ateşi ihmal ediyor. Ralph de Jack'e bu yüzden çok yükleniyor. 

Çocuklar arasında adada canavar olup olmadığı tartışması başlıyor. Tepeye düşen ölü paraşütçüyü canavar sanıyorlar çünkü.

Onun yakınına gidip canavar olmadığını gören Simon, bunu diğer çocuklara anlatmaya gidiyor. Ancak o esnada çocuklar bir çeşit avcılık dansı yaptıkları ve kendilerini buna fazlasıyla kaptırdıkları için Simon'u canavar zannediyorlar ve hunharca öldürüyorlar.

Ralph, bu vahşiliğe dayanamıyor. Aralarındaki iktidar mücadelesinde Jack baskın çıkıyor.

Ralp sadece Domuzcuk ve ikizlerle kalıyor. 

Jack, etrafına topladığı çocuklarla vahşi bir kabile gibi davranıyor. Ralph'i ve arkadaşlarını dövüyor. İkizleri kaçırıyor. Domuzcuk'u öldürüyor. Ralph'i de yakalasa öldürecek. Halbuki İngilizsiniz siz. İngiliz çocuklara yakışacak davranışlar mı bunlar cık cık cık.

Tam o esnada nihayet bir kurtarıcı geliyor. Dumanı görüp gelen bir gemiden çıkan subay, çocukları topluyor etrafına. "Siz ne biçim İngilizsiniz" diye bir fırçalıyor önce bunları. Başta her şey düzgündü, sonra bozuldu, diye ağlıyor Ralph'cik. 

*
---spoiler---

Kitabın adına dair, sondaki sonsözde Mina Urgan şu açıklamayı yapıyor:

"Kitaba adını veren Sineklerin Tanrısı, bu hastalığı, yani insanların içindeki kötülüğü simgeler. Sineklerin Tanrısı, üstüne sineklerin konduğu bir domuz başıdır: Jack, ilkel bir insanın inancıyla karanlık güçleri yatıştırmak, kendini ve kabilesini canavardan koruyabilmek amacıyla, öldürdüğü bir domuzun başını kesip iki ucu sivriltilmiş bir kazığa geçirmiş, kazığı bir put dikercesine toprağa çakarak, bu kokuşmuş domuz başını canavara sunmuştur. İngilizlerin Beelzebub dedikleri şeytanın Kutsal Kitap'taki İbranice adı, Sineklerin Tanrısı anlamına gelen Ba-al-z-bub olduğu için de Golding kitabına bu adı vermiştir. " sf. 257

Bu arada Mina Urgan'ın son söz olarak yazdığı kısım, romanın şahane bir özeti. Kitabın ortasında ben bu son sözü okudum, kitabı okumanın anlamı biraz azaldı bu yüzden, siz bunu yapmaktan sakının, gerçekten son olarak okuyun.

Kitabın adıyla ilgili aklıma takılan bir şey var. Orijinal adı: "Lord of The Flies" Bu "Sineklerin Tanrısı" diye çevriliyorsa, "Lord of The Rings" niye "Yüzüklerin Tanrısı" değil de "Yüzüklerin Efendisi" diye çevrildi?



2 yorum:

  1. Okumayı çok istedim kitaplardan. bir taraftan da cesaret edemiyorum filmini izledikten sonra. paylaşıma teşekkürler...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Korkutacak bir kitap değil. Hem anlaması hem okuması kolay. Her ne kadar Nobel ödülü almışsa da edebi bir şahaser olduğunu söyleyemeyeceğim.

      Sil