9 Nisan 2014 Çarşamba

ŞEYTANIN SAATİ




ŞEYTANIN SAATİ

(A Hora do Diabo)

Yazarı: Fernando Pessoa

Çeviri: Işık Ergüden

Yayınevi: Can Sanat Yayınları

Basım Yılı: 1. Basım  -2008 , 2. Basım – Ocak 2013

Sayfa Sayısı: 43


Fernando Pessoa, değeri ölümünden sonra anlaşılan bir yazar.

Ölümünden sonra değerinin anlaşılması… Kahır bela. Neyleyim ben öldükten sonraki değeri.

Pessoa’nın ölümünden sonra bir sandıktan yirmi bini aşkın el yazması çıkmış.

Valla benim de yirmi bin olmasa da birkaç bin sayfa el yazmam var. 1999’dan beri günlük tutuyorum ben. Ölümümden sonra değerim bunlar sayesinde anlaşılacaksa, bence de lütfen ölümümden sonra anlaşılsın. Hayattayken olursa utanırım.

Kitap, şu satırla başlıyor:

No light, but rather darkness visible

Bunun benim kafamdaki çevirisi şu:

“Işık yok ama o kadar da karanlık değil”

Kitaptaki çevirisi ise şu:

Bu yalımlardan, ışık değil,
Görünür bir karanlık fışkırır.”


Teknik imkanım el verse, gerçekten kafama tüküresim var."
Bu kadar güzel, şairane, ruhlu bir çeviri karşısında bendekine bak.

  
Kitaptaki mevzu şu;

Maria, yolda şeytanla karşılaşıyor. Şeytana sorular soruyor. Şeytan da bilgece cevaplar veriyor. Ve bu konuşma, kadının hamile kalmasına yol açıyor. Yani aslında sadece bu konuşma, bir çeşit sevişme etkisi yaratıyor.

Çevirmenin, kitabın başında verdiği kısa bilgi yazısından aktarayım, o daha güzel ifade etmiş;

Maria’nın, sorularıyla monolog yapmasına olanak tanıdığı Şeytan, kadına değil (gelecekteki) çocuğa hitap etmektedir. Ve kadının rahmindeki meyveyi söz yoluyla dölleyen, onun herhangi biri olmasını engelleyip onu şair olarak ilan eden Şeytan’dır ve Maria, sadece onu dünyaya doğru taşıyacak bir bavul görevi görmektedir.

Nitekim, daha sonra Maria doğurup, çocuğu büyüyünce, Maria ile Şeytan arasındaki bu konuşmayı hatırlatır bir rüya gördüğünden bahsediyor çocuk:

Söylesenize anne… Annelerin bazı anılarının çocuklara aktarılabildiği söylenir. Düşümde sürekli olarak gördüğüm, ama başımdan geçen hiçbir şeye bağlayamadığım bir şey var. Bu, kırmızılar giyinnmiş, çok konuşan bir adamın belirdiği garip bir yolculuğun anısı

Annesi, saçmalık diye değerlendiriyor tabi bunu.

Ama bir de bunun yanı sıra alternatif başka bir son var. Orada anne, bu karşılaşmayı tabi birebir söyleyemese de andıran bir şeyler anlatıyor.


Satırların altını çize çize bir hal oldum. Çok bilge bir şeytan profili çizmiş yazar:

Her şey, bir şeye karşı koyduğu için yaşar. Ben, her şeyin karşı koyduğu şeyim. Ama, eğer ben var olmasaydım hiçbir şey var olmazdı, çünkü karşı konulacak bir şey olmazdı.”

Benim büyülü silahlarım müzik, ay ışığı ve düşlerdir.”

En iyi yapıtlarım ay ışığı ve alaydır.”

İnsan hayvandan, sadece bir hayvan olmadığını bildiği için ayrılır.

Bilimin temeli cehaletimizi bilmektir.

"Ağaçların ve ay ışığının olduğu şahane bir manzaranın karşısında yapayalnızken ne düşündüğünüzü hatırlıyor musunuz? Hatırlamıyorsunuz, çünkü beni düşündünüz."

Tanrısı ve Şeytanıyla, içindeki tüm insanlar ve onların gördükleri her şeyle birlikte bu evren, sonsuza dek çözülmeye çalışılacak bir hiyerogliftir.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder