ŞEMSPARE
Yazarı: Elif Şafak
Yayınevi: Doğan Kitap
Basım Yılı: 1.Baskı-Haziran 2012
Sayfa Sayısı: 248
Elif Şafak denemelerinin Kutlukhan Perker'in çizimleriyle renklendiği kitap.
Yazarların, romanlarından ziyade bu tür denemelerini okumayı, yazarı tanıma adına önemli buluyorum. Roman yazarken hiçbir yazar muhtemelen kendisi gibi değildir. Ben ki onları okurken öykünün içinde kayboluyorum, onlar yazarken kimbilir ne hallere giriyorlardır ki Elif Şafak, sık sık kitap yazmanın zor ve sancılı bir yaratım süreci olduğundan bahsediyor. Halbuki deneme yazarken tam olarak kendisi. Ve bu anlamda onu tanımak için başvurulabilecek önemli bir kaynak.
Bu kitapla birlikte tanıdığım kadarıyla da ne yalan söyleyeyim sevdiğim bir insan. (Başıma bir iş gelmeyecekse Elif Şafak'ı seviyorum.) Kendime yakın buldum kadını, ne yapayım. Aynı düşündüğümüz pek çok konu var.
Misal, o da kadınların dedikodu üzerine şekillenmiş sıkıcı muhabbetlerinden yakınıyor. Ben de bu durumdan tiksiniyorum ve o yüzden pek sosyal bir insan olduğum söylenemez.
"Okumuş etmiş birçok kadın aslında bu duyguya aşinadır. Kadınlar bazen kadınları çekilmez bulur. Keza tesadüf değildir kadın-erkek karışık ortamlarda kimilerimizin hemencecik 'erkek tarafı'na meyletmemiz. Oturup ailevi meseleler yahut moda, alışveriş veya çocukların eğitimi gibi mevzular konuşmak yerine gidip sohbetin o kanadında yer almak isteriz. Memleketten,kültürden,edebiyattan, sanattan, 'daha derin görünen' konulardan bahsedebilmek için değil sadece. Sohbet malzemelerinden ziyade enerji farklıdır erkekler tarafında. Kadınlar birbirlerini çok inceler. Sürekli. Erkekler de bakar ama başka türlü. Bir erkek durup da çorabın kaçmış mı, kilo almış mısın, suratında sivilce mi çıkmış, fondotenle mi kapatmışsın diye bakmaz. Erkek gözü bu anlamsız ayrıntılara takılmaz. Kadın kadını böyle inceler ama. Hemen fark eder. Not eder. Her türlü yamayı, eksiği, gediği. Dolayısıyla fiziksel özelliklerin, nasıl giyindiğin, nasıl göründüğün çoook önemlidir hatun meclislerinde. Gereğinden fazla önemlidir." sf 91
Bunun altına imzamı atmaz mıyım ben? Atarım, ama özeleştirimi de yaparım. Ben de bakarım arkadaş ortamdaki başka kadınlara. Benden daha mı güzeller, daha mı çirkinler, ne giymişler, saçlarını başlarını nasıl yapmışlar. Bakarım. Kendimle kıyaslarım. Birbirleriyle kıyaslarım. Kırmızı bluzlu, yeşilliden daha güzel falan gibi. Yaparım bunu. Ama içimden. Bunu dile getirmeyi çirkin bulurum. Ha özeleştiriye devam. Dile getirdiğim zamanlar olmaz mı? Olur. Çünkü ortamın dışlananı olmayı kimse istemez. Ortamda bu konuşuluyorsa, hiçbir şey söylemesem bile evet ya da hayır gibi birşeyler geveleyerek de olsa bu çirkinliğe ortak olurum. Aksi takdirde ortamın çok konuşmayanı, sevimsizi olacağımı bilirim. Böyle olmak da hoşuma gitmez. O yüzden en iyisi hiç bu ortama girmemek. Hiçbir şey anlamıyor da olsam futbol konuşulan erkek ortamını daha samimi bulurum.
Aklıma Cihan Ceylan'ın düz adamı Sami geldi: bkz:erkeklerle daha iyi anlaşan kız
Kız: Ya bilmiyorum benim pek kız arkadaşım yoktur, kızlarla anlaşamıyorum ben.Erkeklerle daha iyi anlaşıyorum.
Sami: Kahveye gidiyor musun?
Kız: Yoo
Sami: Eee? Halı saha maçı mı yapıyorsun? Altılıya ortak mı oluyorsun? Nasıl daha iyi anlaşıyorsun?
Bütün kitap bundan ibaret değil tabi. Bunun dışında toplumdaki ataerkil yapının baskınlığı, kadın cinayetleri ve kadına karşı şiddet, kadın-erkek ilişkilerinde kadının fedakarlığı ve dünyaca ünlü sanatçıların yapıtları ile yaşamları arasındaki bağlantı ya da bağlantısızlıklar da var.
Bu kadınlar şöyle çekilmez böyle yüzeysel muhabbetinden çok sıkılıyorum. Hele de kadınlar yapınca.
YanıtlaSilO zaman YÜKSEK TOPUKLAR/Murathan Mungan'ı hiç okuma:
YanıtlaSilhttp://birazkitap.blogspot.com/2012/09/yuksek-topuklar.html