12 Şubat 2024 Pazartesi

LİSE ÖĞRETMENİ PEDERSEN’İN ÜLKEMİZE MUSALLAT OLAN BÜYÜK SİYASİ UYANIŞA DAİR ANLATISI

 

LİSE ÖĞRETMENİ PEDERSEN’İN ÜLKEMİZE MUSALLAT OLAN BÜYÜK SİYASİ UYANIŞA DAİR ANLATISI

(Gymnaslaerer Pedersens beretning om den store politiske vekkelsen som har hjemsokt vart land)

 Dag Solstad 

2000

Norveççeden çeviren: Banu Gürsalar Syvertsen

 Yapı Kredi Yayınları

2.Baskı – Nisan 2022

226 sayfa


Norveçli lise öğretmeni 1960’lar sonu ve devamında öğretmenliğini yaptığı çocukların nesli ile kendi gençliğindeki nesli karşılaştırıyor, çeşitli çıkarımlar yapıyor, bu arada demokratik bir ülke olan Norveç’in siyasi yapısından memnun olmayıp komünizme sıcak bakıyor, bu çevreden insanlarla birlikte oluyor, ardından ne yapıyorum ben diye sorarak hikayesini sonlandırıyor.

*

Pedersen, 1968 yılında 28 yaşında Larvik istasyonuna gelen bir lise öğretmeni.

Evlenip çocuk sahibi olup yuva kurma peşinde. Bunun için çeşitli flörtlerin ardından iki yıl sonra kütüphaneci Lise Tanner ile evleniyor ve Thomas adını verdikleri bir çocukları oluyor.

Pedersen okulda tarih anlatıyor, Norveç’in parlamenter sistemine geçişi konusunu anlatırken bir öğrenci, dedesinin oy hakkının olmadığını anlatıyor. Ve dersin işlenişi ile ilgili tartışmaya girişiyorlar. “Tarih kimin içindir?” diye soruyorlar. “Tarih iktidarı elinde bulunduranlar için midir, yoksa emekçi kitleler için midir?” Sf.43 Derken iş Vietnam’a geliyor, oradaki Abd emperyalizmine karşı gençler Vietnam’ı destekliyor ve Vietnam için marş söylüyorlar. Öğretmen bunu saygıyla karşılıyor ama müdür ve bazı veliler aynı fikirde değil. Özür dilenerek olay unutuluyor. Ama öğretmen kendisini bu öğrencilere daha yakın hissediyor.

Werner Ludal öne çıkan bir öğrenci. Ajitasyon yaparak dersi kaynatıyor. “Werner, Norveç okullarında verilen eğitim bağlamında hiç işitilmemiş sözcük ve kavramları sokardı derslerimize. İşçi sınıfı. Sınıf mücadelesi. Sınıfsal koşullar. Kitleler. Tekelci kapitalizm. ABD emperyalizmi.”sf.54

Öğretmen, Ludal’ın böyle konuşmasına karşı çıksa da içten içe hoşuna gidiyor. Ludas böyle şeyler söylemeyip derse katılmadığında öğretmen kendini kötü, yetersiz hissediyor.

Öğretmen Pedersen zamanla komünist oluyor. İşçi sınıfına hizmet etmek ve proleterya diktatörlüğünün sağlanmasını istiyor, komünist partiye giriyor. Stalin ve Çin övüyorlar. Çin’e ve Sovyetler’e özeniyorlar Norveç gibi demokratik bir ülkede. Hatta kapitalizmi sona erdirmek için silahlı devrim düşünüyorlar ve Pedersen zaman zaman bunu dile getiriyor.

İşçi Jan Klastad var, Pedersen onu örnek alıyor. Burjuvalar ve adetleriyle dalga geçen, hiç teorik kitap okumayan ama teorik kavramlarla konuşan, pornoyu lanetleyen ama kullanan, öğretmenlerden nefret eden (çünkü öğretmenler çocukları sürekli uyarırlar, işçiler de bu yüzden çocuklarını döver) bir adam Jan. Pedersen bu adamı ustası olarak görüyor, ona benzemeye çalışıyor.

Bir gün partiye bir kadın katılıyor, Adı Nina, doktor. Pedersen o sıra 34 yaşında, Nina ondan sekiz yaş küçük.

Bir gün Nina, Pedersen’in evine çağırıyor albüm dinlemek için. Ve birden Pedersen’e sarılıyor, sonra sevişiyorlar. Bir süre gizli saklı bunu sürdürüyorlar, ama sonra Nina sürpriz bir şekilde bunu bir parti toplantısında herkesin içinde dile getiriyor. Erkek yoldaşla ilişkiye girmek suretiyle Parti’nin güvenini kötüye kullandım, beni cezalandırmalısınız, buna kayıtsız kalan bir partiye halk da güvenmez… gibi şeyler söylüyor. Pedersen şok! Nina’nın böyle partiye yoğun bir bağlılığı var, çok tutkulu ve heyecanlı bu konuda. Kitabın ilerleyen sayfalarında bu konudaki bakış açısının ve yorumlarının aşırılığı anlatılıyor Pedersen’in gözüyle.

Pedersen boşanıyor. Nina’ya gidiyor elinde bavuluyla, Nina onu almıyor ve Pedersen bir bodrum katına taşınıp orada yaşamaya başlıyor.

Nina sonra Jan Klastad ile sevgili oluyor. Pedersen hala Nina’ya tutkun ama Nina sadece yoldaş-yoldaş onunla.

Nina madem işçi sınıfındayız, o zaman işçi sınıfından olmak gerekiyor diyerek doktorluktan istifa ediyor, partideki küçük burjuva mesleklerini yapanların da istifa etmesini ima ediyor. Birkaç kişi istifa edip fabrikalarda, madenlerde çalışmaya başlıyor. Pedersen hariç. Başta çok ısrar ediyorlar, işe yaramayınca dışlıyorlar. Ama Pedersen hala parti için çalışıyor.

Pedersen’in eski öğrencisi Werner mühendislik okuyor ama o da bunun burjuva hayali olduğunu düşünüp okulu bırakıyor, bir fabrikada çalışmaya başlıyor. Çalıştığı fabrikada grev çıkmasını sağlıyor. Ücret azlığı, molalardan ücret kesilmesi vb sebeplerle grev çıkardığı sanılıyor ama Pedersen anlıyor ki aslında Werner kendi kişisel sebeplerinden grev istemiş. Maaşı diğer işçilerden daha az, yeni evli, bebeği var, eğitim kredisi ödeyecek, harcaması çok. Grevden umduğunu bulamayan Werner bir zaman sonra bu ideolojisinden vazgeçip sosyal demokratların safına geçiyor. Çünkü zamanla sosyalizmin o kadar iyi olmadığını, Norveç’teki işçilerin durumunun daha iyi olduğunu görüyor: 

“Hiçbir sosyalist ülkede işçiler Norveç işçilerinden daha özgür değildi. Daha güven içinde değildi. Kendi emekleri hakkında karar verme yetkileri daha geniş değildi. Grev hakları sınırsız değildi. Evet, gerçek şuydu ki Norveçli bir işçi pek çok konuda sosyalist ülkelerde yaşayan yoldaşlarından çok daha fazla hakka sahipti.” Sf.218

E yani. Norveç gibi bir ülkede özendikleri ülke Çin ve eski Sovyetler. Olacak iş mi?

Sosyalist ülkelerin ortak karakterini de açıklıyor Werner:

“Bu ülkelerin tümünde aynı şey görülmektedir. Tepeden yönetim. Bilgi edinme özgürlüğünde sınırlamalar. Adil yargılamada ve yargıya duyulan güvende azgelişmişlik. Gücü elinde tutanların sahip olduğu büyük imtiyazlar. Egemen görüşlerden farklı düşünmeyi isteyen işçi ve entelektüellerin özgürlüklerinin kısıtlanması. Hantal ve randımansız bir ekonomik sistemin sonucu olan düşük yaşam standartları…” sf.218

* 

Nina doktorluğu bıraktıktan sonra bir dikiş fabrikasında çalışmaya başlıyor. Beş yıl dikiş fabrikasında çalışıyor, diğer işçilerle yakınlık kurmak istiyor ama işçi kadınlar ona sıcak bakmıyor. Beş yılda sadece bir kadını partinin yayın organı olan gazeteye abone yapabilmiş. O kızcağız aboneliği yenilemeyince Nina başarısızlığını kabul edip kendini tabancayla vuruyor.

Bu son on yıl Pedersen için kırılma oluyor. “İnsan bir komünist partiye dikkatli yaklaşmalıdır, okurun bunu anlamasını sağlayabilmiş olmayı umuyorum.” diyor sonunda. Sf.226

*

Yazarın başka bir kitabı için bkz: Profesör Andersen'in Gecesi 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder