23 Temmuz 2022 Cumartesi

OLAĞANÜSTÜ YAŞAMLAR İÇİN OLAĞANDIŞI KURALLAR


 

OLAĞANÜSTÜ YAŞAMLAR İÇİN OLAĞANDIŞI KURALLAR 

Mutluluğu, Farkındalığı ve Etkinliği Geliştirmek İçin On Kural

(The Code Of Extraordinary Mind: 10 Unconventional Laws to Redefine Your Life and Succeed on Your Own Terms)

Vishen Lakhiani

2016

Çeviren: Tayfun Soylu

Nova Kitap

1.Baskı - Kasım 2021

358 sayfa


Adına ve iddiasına kanıp aldığım bir kitap. Mutluluk diyor, zenginlik diyor, beni zayıf noktamdan yakaladı. Bir zararı olmaz diyerek okumaya başladım. Yararı da çok olmadı. Ama sorun kitapta değil, bende. Bir hevesle bu tarz kitapları okumaya başlıyorum, sonra daha yarısına gelmeden hevesim kaçıyor. Başta umutla ve ilgiyle okumaya başladığım kitaba bir zaman sonra eleştirel yaklaşmaya başlıyorum. Çünkü bir noktadan sonra abartı gibi geliyor yazılanlar. Gerçekleştirilebilir ve sürdürülebilir bulmuyorum. Bir de bu kitap özelinde şunu söyleyebilirim; çok Amerikan. Amerika'da "konuşmacılık" denilen bir meslek var sanırım. İnsanlar konuşmacılardan çok etkileniyor ve kendileri de konuşmacı olmak istiyor. Kitapta en büyük hayali konuşmacı olmak olan insanlardan bahsediliyor. Dünyaca ünlü konuşmacı olmak, insanları etkileyen bir konuşmacı olmak... Hayalleri bu. Ne meraklılarmış konuşmaya!  Yazar bir festival düzenlemiş. Şu konuşmacıyı, bu konuşmacıyı, en iyi konuşmacıları çağırdım, dünyaca ünlü konuşmacılar davet ettim, diye mutlu oluyor. Bu konuşmacıların psikolog, psikiyatrist, doktor gibi bir unvanı ya da eğitimi yok. Nesi var? Hitabeti. Hiç merakım yok böyle konuşmalara. Ne ben bilgece konuşup insanları etkileme arzusundayım ne de böyle motivasyon konuşmalarını dinlemekten keyif alıyorum. Sizi böyle şeyler etkiliyorsa kitap da işinize yarar muhakkak. Çünkü yazar kitabı işe yarar kılmak için her şeyi yapmış. Soru-cevap pratikleri, bazı sayfalardaki karekodlar vasıtasıyla konuyla ilgili videolara ulaşma, başarılı ve ünlü insanların sözlerine yer verme... Yazar daha ne yapsın? Bu işlerle ilgili bir merkez bile açmış. "Mindvalley" Ama işte bu noktada artık yazılanlar bana salt kişisel gelişim değil, pazarlama gibi geliyor ve tadım kaçıyor. Yazarın iyi niyetinden şüphe duyar hale geliyorum. Mutluluk, zenginlik, başarı vb konulardaki hassasiyetim sömürülmeye mi çalışıyor, endişesi geliyor. Ondan sonra da kendimi kaptırmadan okuyorum ki bu da okuma keyfimi azaltıyor. Ben de aklıma yatan kısmı alıyorum, aklıma yatmayan kısma gülüp geçiyorum. 

*

Kitabın başlıkta yer verdiği mutluluğu, farkındalığı ve etkinliği geliştirmek için öne sürdüğü on kural şunlar:

1- İnsan yapımı dogmalardan kurtulun. 

2- Saçma kuralları sorgulayın. 

3- Bilinç Mühendisliği uygulayın. 

4- Gerçeklik modellerinizi yeniden oluşturun. 

5- Yaşam sistemlerinizi güncelleyin. 

6- Gerçekliği değiştirin. 

7- Mutluluk disiplinini uygulayın. 

8- Geleceğiniz için bir vizyon oluşturun. 

9- Gamsız olun. 

10- Maceranızı yaşayın. 


Gelelim ayrıntılara;

1- İnsan yapımı dogmalardan kurtulun. 

Bazen en iyisi diye düşündüğümüz şey, bizim için en iyi değil, toplumun dayattığı ve bizim de öyle kabul ettiğimiz en iyidir. Yazar bu bölümde bunu sorguluyor. Yazarın kendisi de  zamanında dönemin popüler ve kazandıran işi diye bilgisayar mühendisi olmış, 1998’de Microsoft’ta işe başlamış. Ama bu iş onu mutlu etmemiş ve ayrılmış:

“Bilgisayar mühendisi olmamda bir şeylerin yanlış olduğuna inanıyordum. Fakat sırf içinde yaşadığımız dünyanın kuralı bu olduğu için sevmediğiniz bir işte çalışma fikrinde yanlışlık olduğuna inandım, hala da inanıyorum.” Sf.34 

Bizim için doğrusu olmayan ama doğrusu diye lanse edilen bu kuralları “Zorba kurallar” diye adlandırıyor yazar:

Bu işe girmeliyim. 

Bu tarz biriyle evlenmeliyim. 

Bu üniversiteye gitmeliyim.  

Bu alanda uzmanlaşmalıyım. 

Bu şehirde yaşamalıyım. 

Böyle görünmeliyim. 

Böyle hissetmeliyim. 

Sf.35 

Bu kuralları kim koydu, diye soruyor yazar. Bu kuralları siz koymadıysanız uymak zorunda da değilsiniz, demek istiyor. 


2- Saçma kuralları sorgulayın. 

Kararlarımızı ne kadar kendi ilgi ve düşüncelerimize ne kadar  toplumun görüşlerine dayanarak veriyoruz? Yazara göre çoğunlukla toplumun görüşlerine uyuyoruz ve çoğunlukla bunu fark etmiyoruz bile. 

"Davranışlar, duygular, inançlar ve dinler mantıksal seçimlerimiz değil, miras olarak alıp bulaşma yoluyla iletiyoruz.” Sf.55 

Burada kişinin kendisine şunları sormasını öneriyor:

Bu kurallar, inançlar seni geri bırakıyor mu? Bunları çocuğuna aktarmak istiyor musun? Bunlar mutluluğuna katkı sağlıyor mu? 


3- Bilinç Mühendisliği uygulayın. 

Yazar, maddi durumu kötüyken bir şekilde meditasyon öğrenmeye başlamış. Ardından işleri açılmış. Sezgilerine kulak vermiş ve kendini kolaylıkla iş anlaşmaları yaparken hayal etmiş. Böylece zihnin gücünü keşfetmiş ve bunu deşifre etme isteği gelişmiş. Örneğin nasıl beslendiğiniz beslenmeyle ilgili inançlarınıza dayanır, parayı nasıl değerlendirdiğiniz çok paraya sahip olmanın suçluluk ya da gurur vermesiyle ilgili inançlarınıza dayanır. Tüm bunlar üzerine titizlikle düşünülmesini öğütlüyor. 


4- Gerçeklik modellerinizi yeniden oluşturun. 

Çocukluktan gelen sınırlayıcı modeller olabilir, örneğin yeterli değilim inancı gibi. Yazarın da gençken görünüşü ile ilgili sorunu varmış. Bir kız onu beğendiğini söyleyince zannettiği kadar çirkin olmadığını düşünmeye başlamış. Böylece zihnindeki çirkinim algısını değiştirmiş.

Yazar ayrıca para tutma konusunda iyi değilmiş. Hipnoterapiste gitmiş bir gün. Orada çocukluğundaki fakir öğretmeni hatırlamış. Çok iyi bir öğretmenmiş ve çocuk aklıyla şöyle bir inanç geliştirmiş;  iyi olmak için fakir olmak gerek. 

Bu inançlarından kurtulunca hayatında değişiklikler olmuş.  

Bu sınırlayıcı inançlardan kurtulmak için bu inancı ilk benimsediğin ana gitmeyi öneriyor yazar. İlk ne zaman böyle düşündün?  

Sonra da minnettarlık ve kendimle ilgili neyi seviyorum  egzersizi yapılmasını öneriyor. Çocukken sevgi ve takdir görmediyseniz, geçmişi düzeltmek mümkün olmadığında göre şimdi kendiniz kendinize sevgi ve takdir vereceksiniz. 

Beynin, gerçek ile hayali tecrübeyi ayırt edemediğini anlatan yazar hayal edildiğinde beynin hayalini gerçek sanacağını belirtiyor ve "Hayatını olmasını istediğin şekilde hayal et." diyor.  Yazar kendi sivilce sorununda böyle kurtulmuş, cildinin güzel olduğunu hayal ederek. 


5- Yaşam sistemlerinizi güncelleyin. 

Disiplinle gerçekleştirilen küçük hedeflerin iyi geleceğini anlatıyor yazar.  Örneğin her ay şu kadar kitap okuyacağım, kullandıktan sonra havlumu her zaman kuruması için asacağım, kariyerim için her yıl en az bir seminere katılacağım... gibi. Bunlara sorunsuzca uyduktan  yavaş yavaş artırmayı öneriyor. Bunun gibi kolayca ulaşılabilecek yeni hedefler ile başarı hissi kazanmaktan bahsediyor. 


6- Gerçekliği değiştirin. 

Mutluluğu hedeflere bağlama, diyor yazar. Şu olursa mutlu olurum, bu olursa eğlenirim... Değil. Şu an mutlu ol. Böylece hayattaki her şey hedefine doğru döner, zahmetsizce gerçekleşir, diyor.  


7- Mutluluk disiplinini uygulayın. 

Mutluluk başarıyı artırır. Çünkü kişiyi daha enerjik kılar ve performansı artırır. Gün içinde minnettar olduğu beş şey yazma pratiği öneriyor yazar ve bunu yapanların mutluluk seviyesinin arttığını söylüyor. 

Bir başka öneri olarak sunduğu; affetme egzersizi. Affetmenin kişiyi rahatlattığını anlatıyor.  Öfke duyduğunuz birini “sevecek kadar affetmek” bana zor geliyor. Neticesi iyidir muhakkak ama zor bir süreç olduğu kesin. Çok da içime sinmiyor bu benim.   

Can sıkıcı bir olay yaşadığınızda “Bundan ne öğrendim?” diye sormanızı tavsiye ediyor. 

Son olarak; verme pratiği uygulanmasını söylüyor. Başkalarına para vermek, gülümsemek, hoşluk yapmak... gibi.


8- Geleceğiniz için bir vizyon oluşturun. 

Nihai hedefler belirlemenin önemini anlatıyor yazar. Ancak nihai hedeflerle araç hedeflerin karıştırılmamasına dikkat çekiyor.  Örneğin; iyi bir işiniz olmasını istiyorsunuz. Bunun için de iyi bir üniversite mezunu olmanız gerektiğini düşünüyorsunuz. Üniversite burada araç hedef. Ana hedef, iyi iş. Bu iyi iş için üniversite mezunu olmak şart bile olmayabilir.  

Nihai hedefle araç hedefi ayırt etmek için duygulara bakılmasını öneriyor. Çünkü nihai hedef genelde duygulandırır, ona ulaşmak için sarf ettiğiniz çaba zor gelmez.  

Hedef belirlemek için şu soruların sorulmasını öneriyor: 

“Para ve zaman sorun olmasa ve kimseden izin almak zorunda kalmasam ruhum ne tür deneyimler için can atardı?” sf.239 

“Yukarıdaki deneyimleri yaşamak için nasıl gelişmek zorundayım? Ne tür bir kadın ya da erkek olmam gerekir?” sf.241 

“Eğer yukarıdaki deneyimleri yaşasam ve olağanüstü bir şekilde gelişsem o zaman karşılığında dünyaya ne verebilirim?” sf.242 


9- Gamsız olun. 

Gamsız olmayı önemsiyor yazar. Huzur içinde ve kendinizle barışık olun, diyor. Çünkü olağanüstü akıllar başkalarının söylediklerine ya da onay aramaya ihtiyaç duymazlar. Kendileriyle ve çevresindekilerle barış içindedirler. 

Bu konuda önerdiği egzersiz; düzenli olarak aynada kendine bak ve seni seviyorum de.  Ayrıca kendine kendimle ilgili neyi seviyorum, diye sor. 


10- Maceranızı yaşayın. 

Kariyer diye tutturmanın iyi bir fikir olmadığını anlatıyor yazar.

“En olağanüstü insanların kariyerleri yoktur. Sahip oldukları şey tutkudur.” Sf.280 

Yapılan iş için tutku duyulmasını önemsiyor. Bu şekilde motive olunur ve zaten ortaya güzel işler çıkar kanaatinde. 

Tutkuyu bulmak için şu soruların sorulmasını öneriyor:

1-Dünyada cenneti yaşadığınız bir anı hatırlayın. Neler oluyordu?

2- Sihirli bir değneğiniz olduğunu ve bu değnekle dünyada cenneti yaratabildiğinizi düşünün. Size göre dünyadaki cennet nedir?

3-Dünyadaki cenneti gerçekleştirmek için önünüzdeki yirmi dört saat içinde hangi basit, kolay, somut adımları atacaksınız? 

sf.297

*

Bu kitabın iddia ettiği gibi mutluluğum, farkındalığım ve etkinliğim gelişirse haber veririm. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder