24 Ağustos 2019 Cumartesi

HUZURSUZLUK



HUZURSUZLUK

Zülfü Livaneli

2017

Doğan Kitap

1. Baskı -  Ocak 2017

154 sayfa


Geçekten ismiyle müsemma bir kitap.

Huzursuzluğu çok hissettiriyor.

*

İstanbul'da yaşayan gazeteci İbrahim, çocukluk arkadaşı Hüseyin'in Amerika'da ırkçı bir saldırı ile öldürüldüğü haberini alır.

Bunun üzerine çocukluğunun geçtiği memleketi Mardin'e gider.

Hüseyin'in ölümünü araştırır.

*

Hüseyin Suriye göçmenlerine yardım etmektedir. Bu şekilde tanıdığı Meleknaz'a aşık olur.

Meleknaz bir Ezidi'dir. Küçük, kör bir kız çocuğu vardır.

Hüseyin o sırada nişanlıdır ama Meleknaz ile tanıştıktan sonra nişanı atar, Meleknaz ile nişanlanır. 

Hüseyin'in ailesi bu duruma çok kızarlar ama Hüseyin geri adım atmaz. Meleknaz'ı eve getirir. Meleknaz kimseyle konuşmaz.

Bir gün evde Hüseyin'in kız kardeşi marul keserken Meleknaz evden kaçar.

Meğer Ezidi inanışına göre marul günahmış. 

İnsanlar Ezidilerin şeytana taptığını zannedip onlara kafir diyor ve eziyet ediyorlarmış. 

Hüseyin, Meleknaz'ı bulup eve geri getirmiş. Evleneceklermiş. 

Ama IŞID militanları Hüseyin'e saldırıyor. Ezidi bir kızla evlenmek İslam dinine hakarettir diyerek.

Hüseyin Meleknaz'ı ve kızını İstanbul'a bir arkadaşının yanına gönderiyor. Kendisi de Amerika'ya ağabeylerinin yanına gidiyor. Meleknaz mülteci olduğu için yurt dışına çıkması mümkün değil. Ama Hüseyin bir yolunu bulup onu yanına getirmeye kararlı.

Ancak işler umduğu gibi gitmiyor. IŞID tehlikesinden kaçarken ABD'de ırkçı saldırılara hedef oluyor. 

*

İbrahim, Meleknaz'ı çok merak edip onu bulmaya karar veriyor.

Mülteci kampına gidip onu soruşturuyor. (O sıralarda Angelina Jolie de Birleşmiş Milletler İyi Niyet Elçisi olarak kampa ziyarete geliyor.) Meleknaz'ı tanıyan bir kadın ona başından geçenleri anlatıyor. Bu kadın, kadının kız kardeşi Nergis ve Meleknaz kaçırılarak satılmış. Seks kölesi haline getirilmişler. Meleknaz hamile kalmış. Bir gün kendisini Müslüman olarak gösteren fakat aslında Ezidi olan bir adam bu üçünü satın alıp onların Türkiye'ye kaçmasını sağlamış. Nergis yaşadıklarına daha fazla dayanamayarak kendisini uçurumdan aşağı atmış. Meleknaz da doğan çocuğuna Nergis adını vermiş. Ama çocuğuyla ilgisizmiş. Sadece emziriyor, sonra ilgilenmiyormuş. Arkadaşı ilgileniyormuş bebekle. Açlıkla mücadele etmek için Meleknaz'ın sütünü içmişler. Meleknaz sütünü hem bebeğine, hem arkadaşına içiriyormuş. Kendisi de arkadaşının avuçlarını sütünü sağıp içiyormuş. 

Çok travmatik.

Sonunda Türkiye'ye varmışlar.

*

İbrahim, Meleknaz'ı İstanbul'da buluyor.

Ama Meleknaz onunla ilgilenmiyor tabii. 

İbrahim güceniyor, "Konuşmuyorsun benimle" diyor. Hıyar herif yaa. Kadın onca şey yaşamış, nereden çıktığı belli olmayan bir herif olarak bir anda kadının hayatına peyda oluyorsun, bir de kadın sana güleryüz mü gösterecekti hıyar?

Bu adama bilendim biraz. Eski karısı hakkında da yok plaza kadını, tüketim insanı, sahte bilmem ne diye ötüyordu. O kadınla sen kendi isteğinle evlendin. Evlendiğinde öyle biri değil miydi kadın? Kendi isteğiyle evlenen insanların sonra eşleri hakkında böyle ileri geri konuşmaları çok hıyarca geliyor. Sanki o eş gökten zembille indi hayatına. Sen seçtin onu. 

*

İbrahim Meleknaz'a mektup gönderip her pazar saat üçte pastanede onu bekleyeceğini söylüyor.

"Bir pazar geleceğini adım gibi biliyorum." diyor.

Kitap tam burada bitecekken yurt dışına gidecek mültecilerin Edirne'de durdurulduğu haberini alıyor İbrahim. Ve oraya gidiyor. Orada bir sürü Meleknaz olduğunu görüyor. Onlarla röportaj yapmaya koyuluyor.

*

Kitap gerçekten huzursuzluk içeriyor. İnsanı huzursuz ettiği gibi artı olarak üzüntü, öfke, kin, nefret uyandırıyor. 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder